Kriter > Dış Politika |

FETÖ'nün CIA-FBI Bağlantıları


O dönem cemaat olarak anılan Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) en önemli imamlarından olan Kozanlı Ömer kod adlı Osman Hilmi Özdil Amerikan Federal Soruşturma Bürosu (FBI) tarafından gözaltına alındı.

FETÖ'nün CIA-FBI Bağlantıları

Tarih: 18 Nisan 2007

Yer: New York John F. Kennedy Uluslararası Havalimanı

O dönem cemaat olarak anılan Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) en önemli imamlarından olan Kozanlı Ömer kod adlı Osman Hilmi Özdil Amerikan Federal Soruşturma Bürosu (FBI) tarafından gözaltına alındı. Özdil’in yanında bir başka gizemli FETÖ imamı daha vardı: Murat Karabulut. Kod adı Sinan olan Karabulut, “Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan sorumlu imam” idi.

Bu gözaltı işlemleri FETÖ-CIA ilişkisinde dönüm noktası mahiyetinde. Dolayısıyla ABD-FETÖ bağlantısının şifrelerini bu olayın arka planını anlamadan çözmek mümkün değil.

İstihbarat birimlerince hazırlanan 57 sayfalık “Paralel Devlet Yapılanması” başlıklı rapora göre o gözaltı işlemi sırasında gerek Özdil gerekse Karabulut ayrıntılı biçimde sorgulandı. ABD derin devletinin FETÖ’ye karşı kötü polisi oynayan birimi olan FBI, Özdil’in bilgisayarından çıkan tüm gizli belgelere el koydu. Peki ne vardı bu belgelerde? FETÖ o tarihte henüz başlamasına iki ay olan Ergenekon operasyonlarında gözaltına alınacakların listesini önceden hazırlamıştı. İşte bu isimler belgelerde basit biçimde kodlanmış halde yer alıyordu.

FETÖ için Çalışan FBI Görevlisi

Özdil ve Karabulut o gün FBI tarafından sorgulandıktan sonra serbest bırakıldılar. Bunun üzerinden iki ay geçmeden Ergenekon operasyonu başladı. Özdil ve Karabulut 2007-2014 arasında Türkiye karşıtı espiyonaj faaliyetlerini FETÖ’nün devlet içindeki kadrolarına talimat vererek yürüttü ve 17-25 Aralık sürecinden sonra 2014’ün ilk aylarında yurt dışına firar ettiler. O günden beri de kaçaklar. Bu arada yeri gelmişken ABD’nin cemaatin eski imamlarından Kemalettin Özdemir’e 2003 yılında, sonradan cemaatin sırlarını deşifre edecek Latif Erdoğan’a da 2006 yılında muhtemelen Gülen’e muhalif olmamaları için baskı altına almak üzere gözaltı işlemi uyguladığını da hatırlatalım.

İlk olay şöyle gelişiyor: Özdemir 2003’te ABD’ye Fetullah Gülen’in daveti üzerine gidiyor. Gülen daveti yaparken de, “FBI bana sizi sordu, ben de sizinle alakalı olumlu şeyler söyledim” diyor. Bunun üzerine Özdemir ABD Ankara Büyükelçiliğinde görev yapan FBI Temsilcisi Keith Owens adlı şahısla görüşüyor. “Neden beni araştırıyorsunuz?” diye soruyor. Owens bu soruya, “Biz Fetullah Gülen’i tanıyoruz. Onun adını kullanarak ona zarar verebilecek birtakım kimseleri araştırıyoruz, sizin isminize ulaştık. Bu soruşturma kapsamında sizi sorduk” diye cevap veriyor. İşte bu görüşmenin ardından Özdemir ABD’ye gidiyor ve orada gözaltına alındıktan sonra sınır dışı ediliyor.

Benzer bir şekilde 2006’da Latif Erdoğan’ı da gözaltına aldıktan sonra onu Danıştay suikastı hakkında sorguluyorlar ve sonra ilk uçakla Türkiye’ye geri gönderiyorlar. Yani FBI o dönemki adıyla “cemaat”in şahin kanadına karşı operasyon yaparken şahin kanadı ılımlı kanada karşı koruyor. Derin bir strateji.

İrtibat Görevlisi ABD’nin Mutemeti

Şimdi Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Türkiye arasındaki vize krizinin ortaya çıkmasına sebep olan (En azından görünen ilk sebep diyelim) Metin Topuz’un bağlantılarına gelelim. Topuz ABD’nin çok önemli bir istihbarat teşkilatı olan DEA (Drug Enforcement Administration) yani Uyuşturucu ile Mücadele Teşkilatı’nda bir dönem çalışmış, oranın bir mutemedi. Bir başka deyişle haber elemanı. Topuz ABD İstanbul Başkonsolosluğunda 1982 yılında işçi statüsünde çalışmaya başladı. 1994’ten 2002 yılına kadar DEA’nın irtibat görevlisi olarak görev yaptı.

ABD’nin bu kadar köklü ilişki kurduğu güvenilir, sadık bir haber elemanını CIA-FETÖ bağlantısını sağlamak için kullanmaması düşünülemez. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na göre Metin Topuz 17-25 Aralık dosyalarını hazırlayan eski polis müdürleri ile ABD savcısı arasındaki irtibatı sağlıyordu.

Topuz’un ByLock kullanıcısı olduğu yönünde bir bilgi yok ancak ByLock kullanan polislerle yakın irtibatı var. FETÖ’cü bütün emniyet müdürleri ve amirler bir dönem dış misyon görevi ve vize işlemleri için Metin Topuz’un kapısını çalıyordu.

Savcılığın ulaştığı bulgulara göre Topuz’un irtibatlı olduğu FETÖ’cüler arasında şu isimler yer alıyor: İstanbul eski Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı, İstanbul eski Emniyet Müdür Yardımcısı Mahir Çakallı, İstanbul eski Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç ve eski Başkomiser Mehmet Akif Üner. HTS kayıtları, kamera görüntüleri ve diğer bulgulara göre Topuz’un firari savcı Zekeriya Öz ile de irtibatı vardı.

Darbecilerle de Bağlantısı Var

Topuz ayrıca İstanbul eski Mali Şube Müdür Yardımcısı Yasin Topçu’yla birçok defa yurt dışına gittiğini itiraf etti. Topuz’un 17-25 Aralık soruşturmasında dinlemeleri yapan teknik birimde görevli İbrahim Şener ve Arif İbiş ile de irtibatı tespit edildi.

Bunun yanı sıra Topuz’un 15 Temmuz darbe girişimine katılmaktan tutuklu eski İstanbul İl Jandarma Komutanı Albay Gürcan Sercan ile darbe toplantılarına katılan İstanbul İl Jandarma Komutan Yardımcısı Yarbay Oktay Akkaya ile de irtibatı belirlendi. Topuz’un Ankara’da “darbeye direnen herkesin vurulması ve silahların teslim edilmemesi” talimatını veren Zeki Taşkın ile de telefon görüşmesinin bulunduğu saptandı.

Metin Topuz 4 Ekim’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca “FETÖ üyesi olmak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs, Devletin gizli kalması gereken siyasal ve askeri bilgilerini temin etmek” suçlarından mahkemeye sevk edilerek tutuklandı.

Metin Topuz’un İstanbul eski Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı ile emniyette görüştüğünü gösteren fotoğraflar da ortaya çıktı. Topuz’un 17-25 Aralık yargı darbesi girişiminin kilit isimlerinden Saygılı ile görüştüğü tarih ise 5 Kasım 2013, yani 17-25 Aralık operasyonundan yalnızca bir ay öncesi. Görüntülere göre Topuz ile birlikte üç kişi saat 12.17’de Saygılı ile makamında görüşmeye geliyor. Topuz ve beraberindeki üç kişi 13.18’de Mali Şubeden ayrılıyor. Bütün bu bilgiler FETÖ’nün CIA ile ilişkisinin kanıtı niteliğinde. Metin Topuz’un bilinmeyen yönlerinin ise soruşturma sonucunda ortaya çıkarılması bekleniyor.

Amerikan gizli servisi CIA ile Türkiye’yi içeriden yıkmayı amaçlayan FETÖ arasındaki ilişki sır değil. İlişkinin sır olan kısımları yani somut bulguları Türkiye ile ABD arasındaki diplomatik kriz ve istihbari rekabet arttıkça daha da fazla ortaya çıkacak gibi görünüyor.

Trump’ın İstediği Papaz

Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Beyaz Saray’da Mayıs ayında yaptığı görüşmede serbest bırakılmasını talep ettiği Papaz Andrew Craig Brunson da ABD-FETÖ ilişkisi bağlamında adı gündeme gelen bir isim. Brunson Protestan cemaatine ait İzmir Diriliş Kilisesi Pastörü. 9 Aralık 2016’dan beri FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklu. Brunson “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etme” suçlamalarıyla İzmir 2. Sulh Ceza Hakimliğince yargılanıyor.

Trump’ın Papaz Brunson’ın serbest bırakılması konusunda üç kez talepte bulunduğu ve acilen ABD’ye iadesini istediği belirtildi. ABD’nin başta Fetullah Gülen olmak üzere pek çok FETÖ imamını Türkiye’ye iade etmezken yaptığı bu talep karşılık bulmadı.

Bu arada ABD’nin Adana Konsolosluğu personeli Hamza Uluçay Şubat ayında terör örgütü PKK ile bağlantıları nedeniyle tutuklanmıştı. Uluçay da 37 yıldır Adana Konsolosluğunda tercüman olarak çalışıyordu.

“İmam”ın Görüştüğü Elçilik Görevlisi

FETÖ’nün eski emniyet imamı Osman Hilmi Özdil’in bir ABD Büyükelçiliği görevlisi ile irtibatı FETÖ-ABD ilişkisinin somut kanıtlarından. Özdil kendi adına değil Osman Varol adına kayıtlı telefon hattı ile ABD’nin Ankara Büyükelçiliğinde görevli David Johnson ile görüşüyordu. Bu görüşme trafiği o dönemde Türkiye tarafından tespit edildikten sonra iki ülke arasında kamuoyuna yansımayan küçük çaplı bir krize de yol açmıştı.

CIA-FETÖ bağlantısının bir diğer göstergesi de FETÖ’cü bir polis müdürünün 2008’de ABD Büyükelçiliğinde Ergenekon davası brifingi vermiş olması. Bir başka deyişle alenen casusluk yapmış olması. WikiLeaks’ten sızan ABD kriptolarına göre 21 Kasım 2008 tarihinde ABD’li yetkililere Ergenekon brifingi veren polislerin başında İstihbarat Daire Başkanlığı Uluslararası İlişkiler Şubesi eski müdürü Ufuk Gürsoy Yavuz geliyordu. Yavuz’un adı kırmızı listede yer alan bir ByLock kullanıcısı olduğunu da hatırlatalım.

CIA-FETÖ ve 15 Temmuz ilişkisini somut isimle gösteren bir diğer kanıt ise Adil Öksüz’ün darbeden altı gün sonra -Türk yargısı tarafından hakkında yakalama kararı çıkarılmışken- ABD İstanbul Başkonsolosluğu tarafından aranmış olması. Darbenin baş imamı Öksüz 21 Temmuz 2016 günü saat 10:22’de ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğunca arandı. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma sonucunda bu gerçeği tespit etmesi üzerine, “Öksüz’ü vizesini iptal ettiğimizi bildirmek için aradık” gibi sade suya tirit bir cevap verdi. Bu cevap elbette inandırıcı bulunmadı.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası