Kriter > Siyaset |

Portakalı Soydum


Uluslararası Antalya Film Festivali, Türkiye’deki festivallerin en yaşlılarından. 15-23 Ekim 2016 tarihleri arasında 53.’sü gerçekleştirildi.

Portakalı Soydum

Uluslararası Antalya Film Festivali, Türkiye’deki festivallerin en yaşlılarından. 15-23 Ekim 2016 tarihleri arasında 53.’sü gerçekleştirildi.

Numaralandırma bugünden başlayarak geriye doğru yapıldığı için bir kafa karışıklığına yol açabilir fakat Antalya Festivali’nin tarihi aslında daha eskidir. Şehirde 1950 yılında Aspendos Tiyatrosu ve Atatürk Stadyumu’nda yapılan güreş müsabakalarıyla başlamış etkinlik; sonraki yıllarda futbol turnuvası düzenlenmiş, yıllar içerisinde önce fuara sonra da film festivaline dönüşmüş.

Emektar sinemacı Behlül Dal tarafından kotarılmaya çalışılan ve 27 Mayıs 1960’ta başlayıp üç gün sürmesi planlanan ilk sinema çeşnili festival o gün darbe yapıldığı için sakıt olmuş. Bu yüzden sinema odaklı festivallerin ilki ancak 1964 yılında yapılabilmiş. Bu hadisenin bir benzeri 12 Eylül darbesinin gerçekleştiği 1980 yılında yaşanmış. Bu inkıtalar sanatçılarının bir kısmının darbe sevdalısı olduğu bir ülke için darbe ve sanat ilişkisini göstermesi bakımından manidar.

Kortej Geleneği

Festival kortejle başlar. Kırmızı halı ve kortej iki farklı seremonidir. Kortej geleneği film festivalinden önceki yıllara dayanır. Kortej bir bakıma Cumhuriyet’in ilanından sonra resmi bayramlarda yapılan geçit törenlerinin bir uyarlamasıdır. Festival sinemayla özdeşleştikten sonra farklı bir anlam kazanmıştır.

Sözgelimi 1959 yılında korteje mehter takımı, Isparta tümen bandosu, güreşçiler, itfaiye teşkilatı, öğrenciler ve meslek teşekküllerinin temsilcileri katılmıştır. Bugün korteje yerli ve yabancı “artistler” katılıyor, üstü açık klasik arabalarından halkı selamlayarak Antalya sokaklarında dolaşıyorlar. Geleneğin yaşatılması güzel ama günümüzün dünyasında sanatçıları “dünya gözüyle görme” ve “onlara el sallama, tezahürat yapma” arzusunun eskisi kadar güçlü olmadığını da kabul etmek gerekir.

Bu yıl kortej, açılış töreniyle aynı gün değil bir önceki gün yani 15 Ekim’de yapıldı. Korteje katılan sanatçılar günün akşamında bir otelin terasındaki yemekte buluştu. Bu yemekler, buluşmalar ve konuşmalar kapanış töreninin yapıldığı 23 Ekim Pazar akşamına kadar sürdü. Festival kapsamında 125 ayrı yemek, panel, ve forum etkinliği düzenlendi. Ulusal yarışma, uluslararası yarışma, ulusal belgesel seçkisi, ulusal kısa film seçkisi ve Rengarenk seçkisi gibi başlıklar altında bine yakın gösterim yapıldı. Özellikle akşamları gerçekleşen gösterilere Antalyalılar ve diğer festival katılımcılarının ilgisi yoğundu.

“Festival” İçin Film Yapmak

Bu yılki festivale ne kadar iddialı yapımlar katıldı bilmiyoruz. En azından festival başlarken ve genellikle bittikten sonra da bu filmlerin toplumdaki karşılığı bir fiyasko ya da muamma olmayı sürdürüyor.

Bunun nedeni katılım için “vizyona girmemiş olma” şartı koşulması. Dolayısıyla izleyicilerin çok büyük bir kısmı filmleri ilk kez burada izliyor. Bunun bir tür ayrıcalık olduğu düşünülebilir elbette ama filmlerin izleyici sayılarının çoğunlukla festival izleyicisiyle sınırlı kaldığı, festivale katılan filmlerin genellikle ciddi bir gişe başarısı sergileyemediği ve kablolu kanallarda kendilerine dolgu malzemesi olarak yer bulabildiği durumlarda bu ayrıcalığın çok da matah bir şey olmadığını kabul etmemiz gerekir. Bu gerçeği tespit etmek için 53 yıl boyunca “en iyi” ödüllerini toplayan filmlerin serencamına bakmak yeterli. Birkaç istisna hariç çoğunu bugün hatırlamıyoruz.

Pek çok yazar bu eğilimin festival filmi gibi bir kategori oluşturduğunu, festival filmleri ile gişe filmleri arasında suni bir ayrıma yol açtığını ve Antalya Film Festivali’ne duyulan alakayı azalttığını söylüyor. Sinema ile piyasa ve popüler kültür arasındaki ilişki bakımından değerlendirildiğinde haksız da sayılmazlar.

Festivale Damga Vuran Filmler

Bu yılki festivalde ödüllere üç film damga vurdu. Ulusal yarışma kategorisinde Mavi Bisiklet, En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Senaryo ödüllerini topladı. Bu ödüllerin üçünü de altı yıldır bu film üzerinde çalıştığını söyleyen Umut Öreken aldı. Mavi Bisiklet, TRT tarafından desteklenen bir film. Hem geçen yıl hem de bu yılki katılımcılar göz önünde bulundurulduğunda TRT tarafından üç yıl önce başlatılan film projesinin meyvelerini vermeye başladığı görülüyor.

Yeşim Ustaoğlu’nun Tereddüt filmi Uluslararası Yarışma kategorisine damgasını vurdu. En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini aldı. Festivalin yıldızlarından biri Tereddüt filminde sergilediği oyunculukla hem ulusal hem de uluslararası jüri tarafından En İyi Kadın Oyuncu seçilen Ecem Uzun idi.

Menderes Samancılar’ın başrolünde oynayıp En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandığı Babamın Kanatları beş farklı dalda daha ödül aldı. Bir bakıma en çok ödül kazanan film oldu.

Behlül Dal Jüri Özel Ödülü’ne Genç Pehlivanlar filmindeki rolleriyle herkesin sempatisini kazanan çocuk güreşçiler layık görüldü. Rauf filmine iki, Toz filmine ise bir ödül verildi. Belgesel Film Seçkisi izleyici ödülünü de Ömer Halisdemir’i anlatan Ben Ömer kazandı.

Sanatçıların 15 Temmuz Duyarsızlığı

Festival ödül törenleri Türkiye’de genellikle kültürel iktidarını yitirme kaygısı taşıyan çevrelerin güven tazeleme provaları yaptığı, muhiplerine selam çaktığı, yandaşlarına dik durma mesajları verdiği ve numaradan peşrev yaptığı bir tür er meydanına dönüştürülür. Bu defa öyle olmadı. Sahneye çıkanlar genellikle ekiplerine teşekkür ettiler. Mavi Bisiklet’in yapımcısı ve yönetmeni bisiklet özlemi çeken çocukların evrensel dramına değindi. Menderes Samancılar ödülünü kıyılara vuran Suriyeli çocuklar için aldığını söyledi.

Bana garip gelen, festivalin temalarından biri askeri darbeler ve demokrasi olduğu halde ödül alan sanatçılardan hiçbirinin 15 Temmuz’da gerçekleşen başarısız darbe girişimi, 246 şehit ve 2 binden fazla yaralıdan söz etmemesi ve bu hadiseye hiç atıf yapmaması idi.

Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel’in konuşmalarını ve açılışta gösterilen filmi saymazsak bunun tek bir istisnası var: Frank Sinatra şarkıları söylemek için sahneye çıkan ABD’li oyuncu, yapımcı, yönetmen ve yazar Robert Davi. Sinatra’nın “My Way” şarkısına başlamadan önce Davi şunları söyledi:

“15 Temmuz gecesi televizyondan Türkiye’de yaşananları izlerken çok duygulandım. O gece hepimiz Türk idik. Bu şarkıyı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Festival Başkanı Türel’e ve o gece demokrasiyi korumak için sokaklara çıkan Türk halkına armağan ediyorum.”

İki farklı dünya, iki farklı duyarlılık! Darbe girişimi başarıya ulaşsaydı belki de yapılamayacak olan bir festivale katılan sanatçıların hassasiyeti!

Kurumsallaşma Eksikliği

Festivale yönelik eleştiriler arasında ilk sırada yabancılardan gördüğü ilginin azlığı geliyor. Bu ilgisizliğin iki boyutu var: Katılan yabancı aktörlerin “yeterince” ünlü bulunmaması ve uluslararası medya organlarında festivalin “yeterince” -ki bu aslında neredeyse hiç demek- yer almaması.

Hem halk hem de eleştirmenler emekliliği yaklaşmış ya da bir köşede kalmış kadrolu festival aktörlerini değil mesleklerini zirvede icra etmeye devam eden yıldızları görmek istiyor. Anlaşılır bir talep bu. Çünkü katılımcıların profili festivalin hangi kategoride değerlendirileceğini belirliyor. Antalya, bazılarından daha eski olduğu halde Cannes, Venedik, Berlin hatta Bombay ve Şangay film festivalleri kadar gündem oluşturamamakla eleştiriliyor.

Bunun politik, ekonomik, toplumsal ve kültürel birçok nedeni var elbette. Festivalin yapısı ve ülkenin dünya konjonktüründeki durumu da katılımı doğrudan etkiliyor. Özellikle Türkiye’nin uzunca bir süredir ağır bir kara propaganda saldırısına maruz kaldığı düşünüldüğünde bu gerekçeler haklı bir nitelik kazanıyor.

Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel, önceki başkanlık döneminde yaptığı son festivalin ihtişamına atıf yaparak -ki festival tarihinin en ihtişamlı yılı idi- her defasında baştan başlayıp birikim kazanmak zorunda kalmalarından, bir bakıma kurumsallaşma eksikliğinden yakınıyor. Son derece haklı bir gerekçe bu ve nasıl bir neden-sonuç ilişkisine yol açacağını önümüzdeki yıl görme fırsatımız olacak.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası