Kriter > Dış Politika |

Şili’de Ne Olmuştu?


15 Temmuz gecesi Türkiye tarihinde bir dönüm noktası oldu. O gece gerçekleştirilen kalleş ve hain darbe teşebbüsü milletimizin kahramanlığı ve feraseti sayesinde başarısızlığa uğratıldı.

15 Temmuz gecesi Türkiye tarihinde bir dönüm noktası oldu. O gece gerçekleştirilen kalleş ve hain darbe teşebbüsü milletimizin kahramanlığı ve feraseti sayesinde başarısızlığa uğratıldı. Bu süreçte yüzlerce şehit verdik ve hepsine kalbimizde müstesna birer yer ayırdık. Nihayetinde bambaşka bir Türkiye’ye uyandık. Artık bizim için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Batılı medya kuruluşlarının kahir ekseriyeti darbe teşebbüsünü olumlu bir dille karşıladılar ve sahip olduklarını iddia ettikleri bütün değerleri bir kez daha ayakları altına almaktan imtina etmediler. Kalkışmanın başarısız olduğu ortaya çıktıktan sonra ise darbe teşebbüsüne karşı eleştirel bir söylem geliştirmediler ve bu girişimin savuşturulmasında çok önemli bir katkı sağlayan milletimizin kahramanlığını dile getirmediler. Tam aksine Türkiye’yi eleştirdiler ve kahraman milletimize hakaret edecek kadar alçaldılar. ABD hükümeti de darbe teşebbüsünü başlangıçta “Türk intifadası” olarak nitelendirebildi ve darbeyi meşrulaştırmaya çalıştı. Darbe teşebbüsü savuşturulduktan sonra da Türk devletine hukukun üstünlüğünü gözetmesi ve cadı avına çıkmaması gerektiği yönünde uyarılarda bulunma cüretini gösterebildi.

Belki de tüm zamanların en kalleş ve en hain terör örgütü liderine 19 yıldır ev sahipliği yapmaya ve bu alçak teröristi korumaya ve kollamaya devam eden bir ülkeden daha farklı bir tutum beklemek yanlış olurdu. Gerçekten de Batılı medya kuruluşlarının birçoğu ve ABD 2013 yılından bu yana Erdoğan ve AK Parti’yi indirmek için elinden geleni yaptı. Erdoğan ve AK Parti Gezi olayları, 17-25 Aralık süreci, PKK’nın sahaya sürülmesi badirelerini tek tek atlattı ve arada birçok seçim zaferi yaşadı. Fakat Erdoğan’ın “üst akıl” diye tabir ettiği ABD önderliğindeki dış güçler -kendileri açısından- Erdoğan'ın kalemini kırmışlardı. Sonunda darbe teşebbüsünde dahi bulundular. Fakat yine de yıkılmadık. Şu anda bütün bu söylenenler gün gibi ortada olmakla birlikte hakikatin tüm renkleriyle ve bütün yönleriyle gün yüzüne çıkmasına daha çok zaman var gibi görünüyor. Fakat tarih derslerle dolu ve 1970’li yıllarda Şili’de yaşananlardan alacak birçok dersimiz var.

CIA Destekli Darbe

“1970’lerde Şili’de yaşananlar ve (Başkan) Allende’ye olanlar ABD tarihinin gurur duyduğumuz bir bölümü değil. O dönemde verilen kararları ve yapılan hareketleri ne haklılaştırabilirim ne açıklayabilirim.”

Bu sözleri ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell 2003 yılında sarf etti.

Şili’nin 1970’li yıllara kadar oldukça gelişmiş bir demokrasi kültürü vardı. Fakat 1970’te ABD’nin istemediği Salvador Allende başkan seçilince Şili çok büyük bir kabusun içine çekildi. Ekonomi alt üst olmaya başladı. Siyaset kurumu çok ciddi şekilde darbe aldı ve istikrarsızlaştı. Bütün bunların sonunda 1973’te Şili’de askeri darbe oldu ve kanlı bir cunta rejimi ülkedeki demokrasi kurumunun yerini aldı.

Peki, ne olmuştu da parlak bir demokrasi olan Şili çok hızlı bir şekilde bir cunta rejimine evrilmişti? Cevap ABD’deydi. 1960’ların sonunda solcu Allende’nin başkan olma ihtimali karşısında huzursuzlanan ABD, Allende’nin seçim zaferiyle beraber düğmeye bastı. Şili’deki ABD Büyükelçisi Edward Korry, seçim günü ABD’ye geçtiği telegramlarda, “Ağır bir mağlubiyet aldık” ve “Şili için ümit yok” diyordu (Michael Rubin de 15 Temmuz darbe gecesi saat 02.00 sularında “darbenin Türkiye için bir ümit olduğunu” yazmıştı). CIA, seçim zaferinden sonra görevi devredecek olan Başkan Frei’ye, seçimleri iptal etmesi için çok çeşitli kanallardan baskı yaptı, rüşvet dahi teklif etti. Fakat bu girişimler başarısız oldu ve Allende başkan oldu. Bunun üzerine CIA vites yükseltti ve Başkan Allende’yi indirmek için “FUBELT projesi”ni hayata geçirdi. CIA bu proje çerçevesinde Şili’nin üzerine bir kabus gibi çöktü. Allende’ye muhalif politikacılara ve medyaya milyonlarca dolar kaynak aktarıldı. El Mercurio isimli gazeteye de 1,5 milyon dolar para akıtıldı ki CIA dokümanlarına göre bu gazete “11 Eylül 1973’teki darbenin şartlarının oluşmasında önemli bir rol” oynamıştı!

Hedef Şili’yi Kontrol Etmek

Siyaseten ve medya aracılığıyla köşeye sıkıştırılmaya çalışılan Allende ekonomik açıdan da çeşitli yollarla pes ettirilmeye çalışıldı. Öyle ki Allende daha yeni görev başı yapmışken Şili’ye yapılan yabancı yardımlar ABD’nin baskısıyla kesildi ve ABD hakimiyetindeki Dünya Bankası Şili’ye vereceği 20 milyon dolarlık krediyi askıya aldı. Yine ABD hükümeti uluslararası arenada Şili hükümetini siyaseten köşeye sıkıştırmaya çalıştı. Daha sonra ABD’nin dışişleri bakanı olan ulusal güvenlik danışmanı Henry Kissinger, 1970’te “ABD’nin Allende hükümetinin gücünü konsolide etmesine engel olmak için Şili hükümeti üzerinde maksimum düzeyde baskı oluşturması gerektiğini” ifade etti. Bu şekilde bir taraftan darbeye uygun şartları hazırlamaya çalışan ABD diğer taraftan da CIA eliyle Şili’de bir askeri darbe “organize” etmeye çalıştı. Darbeyi yapabilecek askerlerle yakın ilişki içinde bulundular ve darbe planının hazırlanmasında merkezi bir role sahip oldular. Sonuçta 1973 Eylül’ünde darbe gerçekleşti ve Başkan Allende öldürüldü veya intihar etti. Nihayetinde Pinochet yönetiminde kanlı bir cunta başa geçti ve bu cunta 17 yıl Şili’ye hükmetti ve zulmetti.

ABD ve CIA ise üç yıllık “emeğinin” karşılığını almış ve demokrasisiyle ünlü bir ülkeyi bir cunta yönetiminin eline bırakmıştı. ABD Başkanı Nixon, Allende yönetimindeki “demokratik” Şili’den esirgenen tüm ekonomik yardımların ve kredilerin cunta yönetimindeki Şili’ye akmasını sağladı. Fakat Şili ekonomisi daha sonraki süreçte Şikago çocuklarının elinde uygulanan pür neoliberal politikaların da katkısıyla çok derin krizler yaşadı. Nixon, 1970’te Allende’nin indirilmesi için CIA’e, “Şili ekonomisine çığlık attırın” emrini vermişti. Sonunda cunta yönetimi altında da Şili ekonomisi çığlık atmaya devam etti. Demokrasinin öncüsü olduğunu iddia eden ABD, demokrasisiyle ünlü bir ülkede kanlı bir cunta yönetimini başa geçirerek bu ülkeyi berbat etti. Diğer birçok ülkede yaptığı gibi... Şili’de yaşananlar ile bugün Türkiye'de yaşananlar arasında ne kadar çok benzerlik var. Fakat Allah’ın izniyle Türkiye, Şili olmadı, olmayacak!


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası