Kriter > Dosya > Dosya / Türkiye'nin Libya Hamlesi |

Libya’ya Neden Asker Gönderiliyor?


Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin yanında pozisyon alan Libya, Türkiye açısından bölgedeki dış politikanın merkezinde bulunmaktadır. Libya’da askerin sivil yönetimin kontrolünde olduğu sivil bir yönetim şekli desteklenmelidir. Türkiye’nin Libya’ya asker gönderme kararı bu açıdan oldukça önemlidir.

Libya ya Neden Asker Gönderiliyor

Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi 2 Ocak’ta görüşülmek üzere TBMM’ye sunuldu. Bu yazı kaleme alındığında henüz görülmemiş olan tezkerenin Meclis’ten geçmesi ve Türk askerine Libya yolunun açılması kuvvetle muhtemel. Türkiye ve Libya arasında imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası ile Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası’nın TBMM’de onaylanmasının ardından Libya Hükümeti’nin talebi üzerine atılan bu adım, Türkiye’nin Libya politikasındaki bir süreklilik çerçevesinde değerlendirilebilir. Zira Trablus’un Hafter milislerinin terör saldırılarına maruz kalması ve Hafter’in Libya’da bir milis diktatörlüğü kurmak için başlattığı çatışma ortamı, Libya’nın sivil yönetim ve demokrasi arayan aktörlerini Türkiye’den askeri yardım istemeye mecbur bırakmıştır.

Haddi zatında Türkiye Libya’da her zaman sivil yönetimden, siyasi çözümden ve demokrasiden yana olmuştur. Hafter’in Mayıs 2014’te başlattığı askeri operasyonlar neticesinde ülke krize sürüklendiğinde 2014 sonunda BM öncülüğünde Fas’ta başlayan müzakere sürecinde etkin rol alarak iletişimde olduğu aktörleri siyasi çözümün bir parçası olmaya teşvik etmiştir. 2015 sonunda ortaya çıkan Libya Siyasi Anlaşması’nı (LSA), Libya siyasetinin ana çerçevesi, ondan doğan Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni (UMH) Libya’nın tek siyasi otoritesi olarak kabul etmiştir.

 

BM’nin Çıkmazı

UMH’yi tek meşru muhatap olarak kabul eden Türkiye olmamış, aksine Roma’da bugün Hafter’i el altından destekleyen Fransa, Mısır ve BAE de dahil ABD ve Rusya gibi küresel güçler ve AB ülkelerinin tamamı UMH’yi tanımış, BM tarafından UMH’nin Libya’nın tek meşru hükümeti olduğu tescillenmiştir.

UMH Mart 2016’da Trablus’a girdiğinde, Türkiye Libya’da iletişimde olduğu bütün Libyalı aktörlere UMH’ye destek vermelerini telkin etmiş, uluslararası toplumu Hafter’in UMH’nin altını oyma girişimleri karşısında uyarmıştır. LSA’nın işlevsizleşmesine imkan sunan uluslararası toplum, Hafter 4 Nisan’da Trablus’un kapılarına dayandığında sessiz kalırken, Türkiye UMH’nin daveti üzerine Libya’ya asker gönderme seçeneğini devreye sokmuştur.

Türk askeri Trablus’ta konuşlanarak, Libya’yı, Türkiye karşıtı kampın emrine vermek için görevlendirilen bir alt yüklenici ve arkasındaki güçlerin Libya ve Doğu Akdeniz’de Libya ve Türkiye aleyhine bir denge kurmasını engelleyecektir.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz el Serrac
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz el Serrac ile görüştü, 15 Aralık 2019

Türkiye’nin attığı bu adımı zorunlu kılan, BM ve ilgili kurumlarının Libya sorununun çözümünde başarısız olması ve hatta Hafter’in Trablus’a girmesini istercesine kendi çizdiği meşruiyet sınırlarının aşındırılmasını sahiplenmesidir. Zira Hafter, UMH 2016’da göreve başlamasına rağmen UMH’nin yetkilendirmesi dışında “terörle mücadele” adı altında saldırılarını sürdürmüştür. Derne’deki DEAŞ unsurlarının Sirte’ye geçmesi için yol açmış, Sirte’de DEAŞ’la mücadele eden UMH unsurlarını hedef almıştır. 2018 itibarıyla Cufra ve Fizan’a saldırmaya başlamıştır. BM bütün bu yaşananlar karşısında sessiz kaldığı yetmezmiş gibi LSA’da yeri olmayan bir milis lideri muhatap alarak siyasi aktöre dönüştürmüştür. BM’nin Libya örneğinde içine düştüğü derin trajedinin en bariz örneği BM Genel Sekreteri’nin siyasi çözüm amacıyla illegal bir milis liderinin ayağına kadar gittiği sırada (4 Nisan) bu milis lidere bağlı güçlerinin BM’nin yetkilendirdiği hükümete “terörle mücadele” adı altında saldırısı olmuştur. Fakat bu trajediyi çaresizlikle yorumlamamızı imkansızlaştıran, Hafter’in saldırısının ilk ayında, Hafter’in Trablus’a girmesini beklercesine BM’nin sessizliğe gömülmesidir.

BM’nin içine düştüğü bu açmaz ve Hafter’in bu pervasızlığının arkasında Libya’nın içinden BM koridorlarına ve oradan Beyaz Saray’a kadar uzanan bir lobinin ona verdiği destek bulunmaktadır. Zira Hafter’in arkasında BAE, onun da arkasında İsrail vardır. Mısır’da seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi’nin devrilerek yerine askeri rejimin gelmesinde, Hafter’in darbe girişiminin arkasında, Suud Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın amcası Muhammed bin Nayif’e darbe yapmasının arkasında ve Tunus’taki siyasi krizlerin arkasında bu eksen bulunmaktadır. Aynı şekilde bu eksen Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin haklarının gasp edilme planlarının da bir parçasıdır. Bu münasebetle Hafter, bu eksenin Libya’daki alt yüklenicisidir.

 

Hafter’in Destekçileri

Fransa, Libya örneğinde bu eksenle birlikte hareket etmiştir, Hafter’in Elize Sarayı’nda ağırlanması, Trablus’a saldırdığında UMH ile aynı kefeye konulması ve dahası Gıryan’da ele geçirilen Hafter’e ait cephanelikte Fransa menşeli füzelerin bulunması, Fransa’nın Hafter’e desteğini açıkça ortaya koymuştur. Hafter Trablus’a saldırdığında ABD Başkanı’nın Hafter’i telefonla arayarak “terörle mücadelede iyi iş çıkaracağız” demesi Washington’daki Hafter yanlısı lobinin Beyaz Saray’a kadar nüfuz ettiğini göstermiştir. Bu noktada Trump’un damadı ve Ortadoğu Danışmanı Jared Kushner’i ve BAE’nin Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed arasındaki derin ilişki ve Ortadoğu’ya ilişkin iş birliğini bir kez daha hatırlamakta fayda var. Hafter’le 2016’dan itibaren temasa başlayan Rusya, 2017 ve 2018’de temaslarını üst düzeye çıkarmış, Nisan 2019 itibarıyla Rus paralı askerleri Wagner Şirketi çatısı altında Hafter saflarında baş göstermeye başlamıştır. Her ne kadar Kremlin Wagner’i sahiplenmese de bir Rus şirketinin dünyanın herhangi bir yerinde Rus dış politikası hilafına bir şey yapamayacağı bilindiğine göre Hafter’in desteklenmesi en azından Rus dış politikasıyla çelişmemektedir. Fakat Hafter’in, Wagner’in parasını ödeyecek finansal kaynağa sahip olmadığı bilindiğine göre Wagner’in parasının ödenmesinde oklar yine BAE’ye dönmektedir. Yani Hafter’in arkasındaki bütün güçler bir şekilde BAE’de kesişmektedir.

 

Çavuşoğlu, Kılıçdaroğlu ile görüştü

Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin olarak TBMM Başkanlığı’na sunulan Cumhurbaşkanlığı tezkeresi hakkında bilgilendirmede bulunmak için Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP Genel Merkezi’nde görüştü, 30 Aralık 2019

Alt Yükleniciler

BAE merkezli geniş bir koalisyonun desteğini arkasına alan Hafter, Arap Dünyası ve Doğu Akdeniz’de bölgenin çıkarları ve Türkiye’nin çıkarları aleyhine düzen kurmak isteyenlerin alt yüklenicisi olarak sıfırdan var edilmiş bir aktördür. Zira Şubat 2014’te Trablus’ta darbe girişiminde bulunduğunda başarısız olmuş ve Bingazi’ye kaçmıştır. Fakat Bingazi’de üç ayda faili meçhul birçok suikastla oluşturulan korku havasından sonra BAE’nin finansal desteğine sahip Hafter kendisini kurtarıcı olarak takdim etmiştir. 2014’ün en revaçtaki kavramı “terörle mücadele” iddiasıyla Bingazi’de askeri operasyonlara başlamıştır. Hafter’e muhalif askeri liderler suikast sonucu öldürülmüş, fakat Hafter kendisini bunların faillerini bulacak kahraman olarak takdim etmiştir. Mısır’daki askeri yönetimin de desteğiyle askeri kapasitesini artırmıştır. Attığı adımlardan Trablus’a yürümek istediği çok açık olan Hafter önce Bingazi’nin güneybatısındaki Cufra’yı daha sonra da Fizan’ı kontrol altına almıştır. Tarhuna’daki milis liderleri finansal imkanlarla kendi saflarına çekerek Tarhuna üzerinden Trablus’a saldırmıştır.

2019 başı itibarıyla hava desteğini artırdığı gözlemlenen Hafter saflarında Sudan’dan, Nijer’den ve Çad’dan paralı askerlerin yanı sıra Rus paralı askerler de görülmeye başlamıştır. Havan topları, SİHA’lar, savaş helikopterleri ve uçaklarına sahip olduğu görülen Hafter’ın Libya koşullarının çok çok üzerinde cephanelik yığdığı gözlemlenmektedir. İnsan, teknoloji ve cephanelik imkanları UMH’ye göre çok fazla olan Hafter ve UMH arasındaki güç dengesizliğinin 24 Aralık’ta zirveye çıktığı ve Hafter’in Trablus’un içine kadar girdiği görülmüştür.

 

Üç Boyutlu Politika

Bu koşullarda UMH, Türkiye’den askeri destek istemiş ve Türkiye tezkereyi meclisten geçirerek Libya’ya asker gönderme kararı vermiştir. Zira Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin yanında pozisyon alan Libya, Türkiye açısından üç boyutlu bir dış politikanın merkezinde bulunmaktadır. İlk olarak Libya iç politikasının geleceği Türkiye-Libya ilişkilerinde belirleyici olacaktır. Bu münasebetle Türkiye’nin Libya’ya asker göndermesinin ardından vuku bulacak ateşkes sonrası Hafter de dahil askeri yapıların nerede konuşlanacağı ve Libya siyasetinin nasıl bir çerçeveye oturtulacağı önemlidir.

Muhtemel bir ateşkes sonrasında Hafter’in olduğu yerde kalması Trablus ve Libya demokrasisi üzerindeki tehlikenin devam etmesi anlamına gelecektir. Bu nedenle Hafter’in Trablus’un etrafı, Fizan ve Cufra’dan çekilmesi bir hayli önemlidir. Hafter ve benzerlerinin benzer darbe girişimlerine teşebbüs edememesi için askerin sivil yönetimin kontrolünde olduğu sivil bir yönetim şekli desteklenmelidir. İkinci olarak Libya, Türkiye açısında Doğu Akdeniz’deki enerji denkleminin merkezinde bulunmaktadır. Bu münasebetle ilk boyutta atılacak adımlar Akdeniz’de Türkiye-Libya ilişkileri üzerinde belirleyici olacaktır. Üçüncü olarak, Berlin’de devam eden müzakere süreci Libya’daki çatışma sürecinin sonlandırılarak bir siyasi düzen kurulmasının zemini olabilir. Bu noktada saha gerçekliği masadaki aktörlerin pozisyonları üzerinde belirleyici olacaktır. Sahada Hafter’in eli ne kadar zayıflatılırsa, Libya’ya demokratik ve sivil bir sistemin kurulması o kadar mümkün olacaktır.

Bir diğer ifadeyle Türkiye’nin Libya’ya asker göndermesi, Libya krizinin farklı bir form kazanması sonucunu doğuracaktır. Türkiye bu noktada Libya’yı çok boyutlu bir perspektiften okuyarak, Libya’da Türkiye karşıtı eksene taşeronluk edecek aktörlerin var olabileceği zemini ortadan kaldırmalıdır.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası