Kriter > Kitaplık |

Tehlikenin Farkında Mıyız?


Yayıncıların FETÖ’ye yakınlık duyanlarının ya da FETÖ’nün ahlaksızca kaydettiği, çarpıttığı ya da casusluk yaparak elde ettiği memleket aleyhine bilgileri keyifle paylaşanların şu ana kadar herhangi bir pişmanlığını duymadık.

Tehlikenin Farkında Mıyız

Okulların düzene girmesiyle birlikte kitapçılardaki kırtasiye bölümleri yeniden doğal sınırlarına dönebilir. Ders kitapları da ekseriyetle taliplerine ulaştı. Öğretmenler eksikleri olan öğrencilerin velilerine tam saha pres yapıyor. Kitaplar stantlara ve raflara dönüyor. Bir yandan fuar sezonu da açıldı. İstanbul ve Anadolu’nun birçok noktasında kitap fuarları kuruldu. TÜYAP Kitap Fuarı’na yetişecek dosyalar matbaaya gitmeye başladı.

Yayın dünyasına biraz daha yakından bakacak olursak ekonomide durgunluğun aşılmasıyla beraber bandrol başvuruları rekorlar kırıyor. En son KDV indirimiyle kendisini gösteren kamu desteğinin yanında yapısal olarak geniş kitlelere yayılmayı engelleyen NT ve D&R mağaza zincirlerinin yapısı bütünüyle değişti.

Bunun yanında internetten kitap alışverişi çok ciddi noktalara geldi. Sadece bu alana odaklanıp yayınevi faaliyetlerine devam edenler var. Büyük bir hevesle pazara giren Amazon ise şimdiye kadar ne okurdan ne de yayıncılardan yana bekleneni veremedi. İşini düzgün yapan yayıncılarınsa okurlara ulaşmaması mümkün değil. Bugün bir çevirmen, kapak tasarımcısı ya da editör ismi dahi kitapların satışına çok ciddi etki ediyor. Sayısal açıdan fena görünmeyen tablonun bir de arka planı var. İnsan kaynakları yönetimi bu noktada dikkate değer bir ilgiyi hak ediyor.

Yazılı ve basılı medyada marjinallerin ana akımdan ayrılması ya da ayrılmak zorunda kalması sonucu önemli bir mesafe kat edildi. En azından terör örgütü severler, “Erdoğanfobikler”, memleketin geleceğine dair hiçbir endişe taşımayanlar gece her kesimden insanların izlediği televizyonlara çıkmıyor ya da çok satan gazetelerde yazmıyor. Ancak hemen hepsi kendilerine kolaylıkla yabancı medya gruplarında yer bulabiliyorlar. Bunun yanında teknolojinin imkanlarını kullanarak normalde ulaşamayacakları kitlelere YouTube ve Podcast kanallarıyla ulaşıyorlar. Orada oluşturdukları kitlelerle nitelikli biçimde etkileşim sağlayıp bağışlar topluyorlar, kendilerinin daha çok kişiye ulaşması için etkinlikler düzenliyor, reklam alıp gelir sağlıyorlar ve çıkardıkları kitap ve derginin satışlarını artırıyorlar. Bu tabloda yayıncıların FETÖ’ye yakınlık duyanlarının ya da FETÖ’nün ahlaksızca kaydettiği, çarpıttığı ya da casusluk yaparak elde ettiği memleket aleyhine bilgileri keyifle paylaşanların şu ana kadar herhangi bir pişmanlığını duymadık. Terör örgütü PKK’ya sempatisini gizleme ihtiyacı hissetmeyen, bugün Diyarbakır’da evlatlarını bekleyen anneleri görmezden gelen ya da “Faşist TC”nin bir oyunu olarak görenler pozisyonlarından zerre taviz vermiyor.

Türkiye 2013’ten beri çok ciddi badireler attı. Gezi Parkı şiddet eylemleri, FETÖ’nün darbe girişimleri ve PKK’nın terör eylemlerini artırması her ne kadar yaşananların anlamını perdelese de çatışmanın ya da çekişmenin tarafları bellidir. Bir adım geriye çekilip bakıldığında mücadelenin ana hatlarının bir tarafını milli iradeye dayanan Menderes ve Özal çizgisi oluştururken diğer tarafını atanmışların ya da devlet eliyle zengin edilmiş seçkinlerin oluşturduğu görülür. İkinci grup ise seçimlerden ve seçilmişlerden nefret eder.

Bu noktada bir seferberlik gerektiği artık ortada. Özellikle kültür sanat alanlarında çalışan kurumların bilhassa eleman yetiştirme konusuna öncelik vermesi gerekiyor. Freelance çalışanlarla pekala gün kurtarılabilir. Ama gün sonunda depodaki kitaplardan başka elde bir şey kalmaz. Bu sadece yayınevlerini ilgilendiren bir problem değil. Geçtiğimiz günlerde ulusal gazetelerden biri için röportaj yapan gazeteci yanında fotoğrafçı olmadan mülakat yapmaya gitti. Başka bir gazetede son okuma yapılmasına artık gerek duyulmuyormuş. Personel maaşlarının ödenmemesi ya da geciktirilmesi ise artık vaka-i adiyeden sayılıyor.

Allah muhafaza öyle bir noktaya doğru gidiliyor ki, Recep Tayyip Erdoğan siyasetini düzgün bir şekilde kayda geçirip farklı mecralarda yeniden üreten eleman kalmadığı gibi eldeki imkanlar iyice azalınca Podcast kaydedecek, YouTube kanalı açacak, dergileri açık tutacak eleman bulma sıkıntısı da baş gösterecek. Eldeki elemanlar iş bilmez olacak, iş bilenler de çoktan başka limanlarda başka sevdalara tutulmuş olacak. Bu işin şakası yok. Aman dikkat.

 

Kadın Olmak, H. Şule Albayrak  Al-Quds, Abd al-Fattah el-Awaisi ve Muhittin Ataman

Yeni Çıkanlar:

  • Şule Albayrak, Kadın Olmak & İslam, Gelenek, Modernlik ve Ötesi, İz Yayıncılık, 2019
  • Abd al-Fattah el-Awaisi ve Muhittin Ataman, Al-Quds: History, Religion, and Politics, SETA, 2019

Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası