Bu serinin ilk yazısında, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (Alternative für Deutschland-AfD) Partisi’nin Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine ve PKK sorununa yaklaşımları ele alınmıştı. Bu yazıda, AfD içerisindeki Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik karşıtlığın nedenleri ve genel olarak bu partinin Türkiye’nin dış politikasına dair yaklaşımı ele alınacaktır.
Öncelikle AfD liderleri ve dış politika sözcülerinin söylemlerinde belirgin bir Erdoğan karşıtlığının gözlemlendiği tespitiyle başlayalım. AfD’nin resmi internet sayfasında Erdoğan ismi üzerinden kısa bir arama yapıldığında karşımıza çıkan “Erdoğan'a Almanya'da devlet töreni/karşılaması yapılmamalı”,[1] “Erdoğan referandumu – ‘Nihayet entegrasyon masalından uyanın’”,[2] “Demokrasi yıkıcısı Erdoğan ve yardımcılarına yer yok”[3] ve “Mülteci anlaşmasının sona ermesinden sonra Erdoğan'a sınırlar gösterilmeli”[4] gibi başlıklar, bu partinin Türkiye politikasında doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef almayı tercih ettiğini gösteriyor. Bu tercihin nedeninin, uzun zamandır Batı medyasında yürütülen karalama kampanyası nedeniyle Almanya ve diğer Batı Avrupa halkları nezdinde Erdoğan algısının olumsuz olması ve AfD’nin bu durumu siyasi ranta dönüştürmek istemesi olduğunu anlamak zor değil. Yani demokratik seçimleri kazanarak iktidarda olmasına rağmen “diktatör” diye karalanan Erdoğan’a saldırmak, Avrupa’da genel olarak daha fazla oy getiren bir siyasetin göstergesi olduğu için Avrupa tarihinin en karanlık diktatörlerinden birine duyduğu sempati gizli olmayan AfD bile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alıyor.
AfD’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef almasının ikinci nedenini, bu partinin aşırı Müslüman karşıtlığında aramak gerekir. Başında bulunduğu AK Parti’nin kimliğini “muhafazakar demokrat” olarak tanımlayan Erdoğan’ın başta Filistinliler olmak üzere zulme uğrayan Müslüman halklara sahip çıkan söylemleri, Siyonistlere yanaşmaya çalışan[5] ve İslam karşıtlığıyla bilinen[6] AfD’yi rahatsız ediyor. Erdoğan’ın Türkiye’yi İslamlaştırdığını (Islamisierung)[7] ve yeni Osmanlıcı güç politikasına (neoosmanische Großmachtpolitik) yönelttiğini[8] ileri süren AfD’nin Erdoğan karşıtlığı ona oy veren seçmenleri de hedef alıyor. AfD'nin eski Başkanı Alexander Gauland, Tages-Anzeiger gazetesine verdiği bir röportajında 2017'de Türkiye’de yapılan anayasa referandumunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a destek vererek "evet" oyu kullanan Almanya’daki Türk seçmenin "entegrasyonun başarısızlığını kanıtladıklarını" ve "Almanya’yı terk etmeleri gerektiğini" söylerken Erdoğan’ı desteklemenin suç olduğunu ima ediyordu.[9] Gauland’ın bu görüşlerinde yalnız olmadığını, o dönemde AfD Merkez Yönetim Kurulu üyeleri arasında yer alan ve şimdi parti eş başkanlarından biri olan Alice Weidel’in de “Erdoğan'ın beşinci kolu, belli ki daha fazla hoşlarına giden ve ait de oldukları Türkiye'ye dönsünler” ifadeleriyle Erdoğan yanlısı oy kullananları hedef aldığını ifade etmek gerekir.[10]
AfD’nin Erdoğan karşıtlığının bir nedeni de, bu şekilde başka bir ülke devlet başkanına saldırmanın bir maliyetinin olmaması, aksine Avrupa’da kendi çıkarlarına aykırı politikalar izleyen liderlerin kolay bir şekilde “diktatör”, “tiran” ya da “otokrat” olarak karalanmasına yönelik bir geleneğin olmasıdır. AfD aslında Erdoğan’a saldırarak, bunu uzun zamandır yapan yerleşik siyasi elitlere “benim de sizden farkım yok, beni artık iktidara ortak edebilirsiniz” mesajı da vermeye çalışıyor. AfD’nin bu konuda, Almanya’daki merkez partilerle benzerliğine örnek olarak Alman milli takımının önemli futbolcularından biri olan Mesut Özil’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşüp fotoğraf çektirmesine tepkisi verilebilir. AfD yönetim kurulu üyesi Beatrix von Storch, Erdoğan ile görüşmesi nedeniyle Özil’i “başarısız bir uyumun rol modeli” olarak tanımlayarak “Erdoğan ile fotoğraf çektiren Alman olamaz” ifadelerini kullanmıştı.[11]
AfD Türk Dış Politikasından Rahatsız
AfD’nin sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı değil genel olarak Türk dış politikasını ağır şekilde eleştirdiğini ifade etmek gerekir. Bu eleştirilerden sadece Türkiye’nin Rusya-Ukrayna Savaşı’na yönelik politikasının pay almadığı görülüyor ki bu durum AfD’nin Rusya’ya olumlu bakışı ile açıklanabilir. Sosyal medya hesabından “Türkiye’nin Ukrayna savaşı sırasında, çok kutuplu dünyada birden fazla siyasi seçeneğe ihtiyaç olduğunu açıkça fark ettiğini” ifade eden AfD Eşbaşkanı Tino Chrupalla, Almanya’daki Yeşiller Partisi’ne mensup dışişleri bakanının bunu görmekten aciz olduğunu vurgularken Türkiye’nin bu konudaki politikasının doğruluğuna ve “Batı’ya tek taraflı bağımlılığın zararlarına” işaret ediyordu.[12]
Chrupalla, genel olarak Batı’ya tek taraflı bağımlılığın zararlarından bahsederken parti arkadaşlarının Türkiye’nin bu bağımlılığını azaltmak için attığı adımlardan ciddi şekilde rahatsız oldukları görülüyor. Türkiye’nin, Avrupa ülkeleri tarafından desteklenen Yunanistan’ın kendisini Doğu Akdeniz’de dar bir kıta sahanlığına sıkıştırmak istemesine karşı Libya’daki Trablus merkezli hükümetle geliştirdiği ilişkiler, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde yine Batılı ülkeler tarafından desteklenen PKK üslerine karşı gerçekleştirdiği askeri operasyonlar, AfD dış politika sözcüsü Armin-Paulus Hampel tarafından yeni Osmanlıcı güç politikası olarak nitelendirilip eleştirilirken Alman dışişleri bakanının bu şekilde suçlanan Türkiye’nin dışişleri bakanı ile görüşmeyi kabul etmesi bile sorunsallaştırılıyor.[13]
AfD’nin Türk dış politikasını ağır şekilde eleştirdiği bir başka konu Karabağ’ın Ermeni işgalinden özgürleştirilmesi konusunda Azerbaycan’a verilen destek olmuştur. 27 Eylül 2020’de başlayan İkinci Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını Türkiye’nin de desteğiyle kurtarmasına yönelik adımlarından rahatsız olan AfD yönetim kurulu üyesi Joachim Kuhs 7 Ekim 2020’de yaptığı açıklamada, “Uluslararası toplum Azerbaycan'ı durdurmalı ve bölgede barışı sağlamalıdır. Erdoğan Türkiye'sinin rolü tam olarak açıklığa kavuşturulmalıdır. Ankara'nın Türkiye tarafından eğitilen ve finanse edilen İslamcı savaşçıları kullanarak bölgeyi ikinci bir Suriye ve Libya'ya dönüştürmek istediği ortaya çıkarsa, Almanya ile Türkiye arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler mercek altına alınmalıdır” ifadeleriyle Türkiye’yi suçlamıştır. AfD Grubu tarafından 21 Nisan 2021’de Alman Federal Meclisi’ne sunulan bir tasarıda ise “Türkiye’nin Azerbaycan’ın yanında çatışmaya dahil olduğu” ve böylece “Suriye, Libya ve Yunanistan'dan sonra, Ermeni nüfusun yaşadığı Dağlık Karabağ bölgesinin de ulusal İslamcı Türk hükümetinin büyük güç olma arzularını gerçekleştirmeye çalıştığı bir sonraki alan” olduğu yönündeki ithamların ardından Azerbaycan ve Türkiye ile kalkınma iş birliğinin sonlandırılması talep edilmiştir.[14]
Bu şekilde gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gerekse Türkiye’nin kendi ulusal çıkarlarını ve uluslararası hukuku korumak için attığı dış politika adımlarına karşı çıkan AfD, 2020’de Türkiye’den Yunanistan sınırına yönelen mülteci dalgası karşısında hem Türkiye’yi hem de Avrupa Birliği’ni sert şekilde eleştirmiştir. AfD yönetim kurulu üyesi Beatrix von Storch, 5 Mart 2020’de “Bugün Türkiye sınırında Yunanlılar, şiddete karşı hukuku, tiranlığa karşı özgürlüğü ve Erdoğan'a karşı Avrupa'yı koruyor” ifadeleriyle sınırda mültecilerin üzerine ateş eden, onları soyup, darp edip çıplak şekilde Türkiye’ye geri gönderen Yunanistan’ı savunurken parti eşbaşkanı Alice Weidel “Avrupa, Batı'ya kapılarını istediği gibi açan Erdoğan'ın piyonuna dönüşüyor. AB-Türkiye mülteci anlaşmasının tümüyle başarısız olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Mülteci anlaşmasını feshetmenin, tüm mali yardımları kesin bir şekilde iptal etmenin ve AB çapında bağımsız bir sınır koruma sistemi kurmanın tam zamanıdır”[15] şeklindeki sözleriyle Türkiye’ye baskı yapılmasını talep etmiştir.
2023 Avrupa Parlamentosu seçimlerine yönelik AfD Parti Programında yer alan “Türkiye’yi önemli bir stratejik ve ekonomik ortak olarak görüyoruz” şeklindeki ifadeye rağmen AfD’nin gerek Türkiye’deki demokratik seçimlerle iktidarda olan yönetime karşı gerekse Türk dış politikasına yönelik ithamları ve İslam ve yabancı karşıtı söylemleri bu partinin (şimdilik uzak ihtimal de olsa) muhtemel iktidarında Türkiye-Almanya ilişkilerinin önemli sorunlar yaşayacağına işaret ediyor.
[1] “Erdogan sollte keinen Staatsempfang in Deutschland bekommen”, AfD Web Sayfası, 27 Eylül 2018, https://afdkompakt.de/2018/09/27/erdogan-sollte-keinen-staatsempfang-in-deutschland-bekommen/
[2] “Erdogan-Referendum – ‘Endlich aus dem Integrations-Märchen aufwachen’”, AfD Web Sayfası, 27 Nisan 2017, https://afdkompakt.de/2017/04/27/erdogan-referendum-endlich-aus-dem-integrations-maerchen-aufwachen/
[3] “Kein Platz für den Demokratie-Zerstörer Erdogan und seinen Regierungsgehilfen”, AfD Web Sayfası, 6 Mart 2017, https://afdkompakt.de/2017/03/06/afd-fraktion-hamburg-kein-platz-fuer-den-demokratie-zerstoerer-erdogan-und-seinen-regierungsgehilfen/
[4] “Nach Ende des Flüchtlingsdeals müssen Erdoğan die Grenzen aufgezeigt werden”, AfD Web Sayfası, 6 Mart 2010, https://afdkompakt.de/2020/03/06/nach-ende-des-fluechtlingsdeals-muessen-erdogan-die-grenzen-aufgezeigt-werden/
[5] Kemal İnat, “Avrupa Aşırı Sağının Gazze Soykırımı ve Siyonizme Bakışı: AfD Örneği”, Kriter, Eylül 2024.
[6] Kemal İnat, “Almanya için Alternatif Partisinin İslam karşıtlığı ve Almanya'daki Türklerin geleceği”, Anadolu Ajansı, 1 Eylül 2024.
[7] Programm der Alternative für Deutschland für die Wahl zum 20. Deutschen Bundestag. 2021. www.afd.de/wp-content/uploads/2021/06/20210611_AfD_Programm_2021.pdf
[8] https://afdbundestag.de/frieden-und-freiheit-verteidigen-invasion-der-tuerkei-im-nordirak-und-tuerkische-einmarschdrohung-in-nordsyrien-verurteilen/
[9] “Der Islam passt nicht zu unseren Werten”, Tages-Anzeiger, 29 Mayıs 2017, https://www.tagesanzeiger.ch/der-islam-passt-nicht-zu-unseren-werten-914052606362
[10] “AfD: Evetçiler Türkiye'ye dönsün”, T24, 17 Nisan 2027, https://t24.com.tr/haber/afd-evetciler-turkiyeye-donsun,399565
[11] “Almanya'da ırkçı parti Mesut Özil'i hedef aldı”, TRT Haber, 27 Mayıs 2018. https://www.trthaber.com/haber/dunya/almanyada-irkci-parti-mesut-ozili-hedef-aldi-367365.html
[12] https://www.facebook.com/TinoAfD/photos/a.1758788034429462/2863396410635280/#?jdj
[13] https://afdbundestag.de/hampel-urlaubsplanung-fuer-die-tuerkei-statt-klarer-ansage/
[14] https://dserver.bundestag.de/btd/19/287/1928796.pdf
[15] https://www.afd.de/alice-weidel-der-eu-tuerkei-fluechtlingspakt-sollte-sofort-aufgekuendigt-werden/