Kriter > Çerçeve |

15 Temmuz Ruhunu Güçlü Tutmak


Yurtdışında bazı ülkelerdeki ağları kısmen tasfiye edilmiş olsa da FETÖ, istihbarat örgütlerinin aparatı olma özelliğini yitirmemiştir. Elebaşı Gülen’in hala Pensilvanya’da ikamet edebiliyor olması can sıkıcı bir gerçeklik. Kripto üyelerinin ise olası bir iktidar değişikliğinde, yeniden eski paralel yapılanmalara hız verebileceği hatırda tutulmalı. Adaletin gerçekleşmesi için titiz olunduğu gibi, FETÖ’nün eski konumuna dönmemesi için uzun süreli bir devlet aklının teyakkuzuna ihtiyaç var.

15 Temmuz Ruhunu Güçlü Tutmak
(Halil Sağırkaya/AA)

15 Temmuz ruhunu muhteşem bir coşkuyla yeniden kutladığımız bir aydayız. Üzerinden beş yıl geçse de neler yaşadığımız zihinlerimizde hala çok canlı. Bu destansı direnişi, gelecek nesillere devredebilmek için hazırlanan programların her yıl aynı heyecanla yapılması gerektiği görüşündeyim. Açıktır ki, 15 Temmuz darbe girişiminin şanlı bir direniş ile bastırılması, Türk siyasi hayatının dönüm noktalarından birisidir. Sivil siyasetin galip çıktığı ve demokrasinin pekiştirildiği bir gecedir. Devlet içindeki paralel yapılanma olan Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) tasfiye edilebildiği ve Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişin mümkün olduğu bir siyasi ortam getirmiştir.

Türkiye’de 1960 darbesiyle başlayan darbeler silsilesini bilen herkes için tanklar sokağa çıktığında, önüne kimsenin geçmeyeceği hissi çok güçlüdür. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla meydanlara, sokaklara akın eden milyonlar siyasete, demokrasiye, devlete ve milletin geleceğine sahip çıktılar. Milli iradenin tecellisinin önünde hiçbir vesayeti tanımadıklarını canlarını ve kanlarını defa ederek gösterdiler. O gece eski adıyla Boğaziçi, yeni adıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde olan birisi olarak hissiyatım darbe sefaletinin ülkeme hiç yakışmadığıydı.

Şükürler olsun ki sabah köprüdeki tankların milletin kahraman neferleri tarafından ele geçirildiğine tanık oldum. Boğazın sularına sevinçle bakarken, bir kez daha bu milletin büyüklüğüne saygı duydum. İleride muhtemel darbecilerin o eski cüretle hareket edebilmek için bin kere daha düşüneceklerini artık biliyor ve şükrediyorum.

 

Mücadele Tamamlandı mı?

15 Temmuz gecesindeki demokrasiye ve vatana sahip çıkma duygusunun her yıl yenilenmesi kritik önemdedir. Sivil direnişin hayati bir sosyalleşme konusu olarak çocuklarımıza ve gençlerimize ulaştırılması hepimizin ortak yükümlülüğüdür. Muhalefetin bir kısmının darbecilerle ve FETÖ ile mücadeleyi “kontrollü ya da sivil darbe” olarak nitelemesinin demokrasimize ve milletimize yapılan büyük bir ihanet olduğu kanaatindeyim. Unutulmasın ki, darbeciler ve FETÖ pes etmeyecektir.

Beş yıllık etkin mücadele ile bu zararlı unsurlar tümüyle temizlenmiş değildir. Yurt dışında bazı ülkelerdeki ağları kısmen tasfiye edilmiş olsa da FETÖ, istihbarat örgütlerinin aparatı olma özelliğini yitirmemiştir. Elebaşı Gülen’in hala Pensilvanya’da ikamet edebiliyor olması can sıkıcı bir gerçeklik. Kripto üyelerinin ise olası bir iktidar değişikliğinde yeniden eski paralel yapılanmalara hız verebileceği hatırda tutulmalı. Adaletin gerçekleşmesi için titiz olunduğu gibi, FETÖ’nün eski konumuna dönmemesi için uzun süreli bir devlet aklının teyakkuzuna ihtiyaç var. Darbeciler ve FETÖ, siyaset üstü bir tehdit olarak görülmedikçe ve hep birlikte mücadele edilmedikçe bu risklerden azade olduğumuz söylenemez.

FETÖ tipi yapılanmaların önüne geçmek için sadece devlet kurumlarının stratejik teyakkuzu yeterli değil. Sivil toplumun güçlü ve canlı olması demokrasimizi korumanın tek garantili yolu. Her türlü vesayeti tarihin sayfalarına gömmek için Cumhurbaşkanlığı sisteminin yerleştirilerek 2023 seçimlerinin gerçekleştirilmesi gerekir. Israrla erken seçim isteyen muhalefetin parlamenter sisteme dönüş etrafında birleşmeye çalıştığını biliyoruz.

Bu noktada Cumhur İttifakı’na önemli bir sorumluluk düşmektedir. Seçimlerin zamanında yapılması ile yeni sistemin siyasi istikrar getirdiği gösterilmelidir. 15 Temmuz gecesi ortaya konulan milli iradeyi perçinleyecek siyaset tarzının kalıcı olacağı sergilenmelidir. Bu ülkenin içte ve dıştaki vesayetçilerin oyunlarını hep bozabileceği kararlılıkla vurgulanmalıdır.

 

Erken Getirilen Seçim Gündemi

Muhalefet partileri ülkenin gündemini seçime endekslemekte ısrarcı görünüyor. İktidar seçimin Haziran 2023’te yapılmasında kararlı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi bir lider ve partisi seçim dönemi dinamizmi ile çalışmaktan zaten uzak durmaz. Çok başarılı yürütülen aşılama ile önümüzdeki aylarda salgından çıkış ve buna bağlı olarak ekonomik toparlanma hızlanacaktır. Açılışlar sebebiyle yurt içi seyahatlerine başlayan Erdoğan bu gündemini daha da yoğunlaştıracaktır. Bu rahatlama ve hareketliliğe tepki olarak muhalefetin negatif siyasete daha fazla ağırlık vermesi beklenmeli. Yalan ve tehditlere ek olarak mega projelere ve özellikle Kanal İstanbul’a yönelik suçlamalar öne çıkacak gibi görünüyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul Sazlıdere Köprüsü'nün temel atma törenine katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul Sazlıdere Köprüsü'nün temel atma törenine katıldı. Törende konuşan Erdoğan, “Kanal İstanbul'a, İstanbul'un geleceğini kurtarma projesi olarak bakıyoruz” diyerek Türkiye'nin kalkınma tarihinde yeni bir sayfa açıldığını belirtti. (Murat Kula/AA, 26 Haziran 2021)

 

AK Parti’nin Yatırım Siyaseti ve Mega Projeler

Adalet ve Kalkınma Partisi, tüm iktidarı boyunca adındaki iki amacı sentezledi. Bir yandan vesayetle-darbecilerle mücadele, reformlar ve demokratikleşme ile adaleti vurguladı. Diğer yandan yatırım ve hizmet siyaseti ile kalkınmayı öne çıkardı. 19 yıllık kesintisiz iktidarının başarı sebeplerinden birisi de bu sentezdeki kararlılığı. AK Parti’nin mega projelere verdiği önem sıklıkla kamuoyunun gündeminde. Muhalefet partileri iktidarın mega projelerini eleştirmeyi seviyor. Bu projelerin ilk akla gelenleri Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü, İstanbul-İzmir yolu, şehir hastaneleri ve İstanbul Havalimanı. Son örneği cumartesi günü Kanal İstanbul projesinin ilk köprüsünün temelinin atılmasıydı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul’u “Türkiye’nin kalkınma tarihinde yeni bir sayfanın açılması” olarak niteledi. Erdoğan, “Büyük Türkiye” idealini taşıyan Menderes, Demirel, Özal ve Erbakan gibi liderlerin “kalkınma mücadelesine” referansla yeni kanalın önemini anlattı. "İstanbul'un geleceğini kurtarma projesi" olarak gördüğü Kanal İstanbul’un Türkiye’nin küresel ticarette daha etkin rol oynaması, ulaştırma ve lojistik koridorlarından daha fazla pay alması ve diğer stratejik unsurlarla birlikte değerlendirilmesini istedi.

 

Muhalefetin Sanrısı

Bazı yorumcular, AK Parti iktidarının projeci siyasetinin seçmen nezdinde önemini kaybettiği görüşünde. Muhalefet de “israf” ve “pahalı” diyerek özellikle Kanal İstanbul üzerinden 2023 seçimlerinde kendisine eleştirel bir zemin üretmeye çabalıyor. Hatta Erdoğan’ın Kanal İstanbul’u seçmene anlatamayacağı görüşündeler.

Peki gerçekte durum ne? Erdoğan fikirleri ve projeleri ile kamuoyunu ikna edebilen bir lider. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş gibi kritik bir konuda bu etkiyi gösterdi. Kanal İstanbul ise çok daha rahatlıkla anlatabileceği mega bir yatırım. Bence muhalefet Kanal İstanbul üzerinden örgütledikleri eleştirilerin, kendi aleyhlerine çalışmasına hazır olmalı. Sürekli “yapılanlara karşı çıkan” yerde olmak, onların iktidarın alternatifi olamamasını garantiliyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun yatırımcıları, bankaları ve proje ile ilgilenen ülkeleri, tehdit etmesi olumlu bir karşılık bulmuyor, bulmayacak da…

Neden mi? Negatif siyaset, sahibini sadece muhalefetin büyük partisi yapar, o kadar. Yalan olduğu ortaya çıkan manipülasyonlara bir de yatırımlara karşı çıkmayı eklediğinizde “Bu ülkeyi kim ileriye taşır” sorusunun cevabında sizi işaret etmezler. Muhalefetin belediyeleri yatırım ve hizmet siyasetinde çok zayıf. Mevcut hizmetleri sürdürmek bile onlar için meydan okuyucu. Parti liderlerinin sürekli erken seçim istemesi bence bununla ilgili. Zaman aleyhlerine olduğu için ille de erken seçim diyorlar.

 

Yatırım Siyasetinin Geleceği

AK Parti 4. Yargı Reform Paketi gibi hamleleriyle adalet amacını terk etmiyor. Dış politikada yeni sayfa açma çabası da mücadele sırasında ortaya çıkan gerilimleri yönetme isteğiyle irtibatlı. AK Parti’nin yatırım ve hizmet siyaseti aynı anda yürütülen dört ayağa dayanıyor.

1-Yabancı sermayeyi çeken mega projeler

2-Savunma sanayii gibi stratejik sektörlere yatırım

3-Eğitim ve sağlık gibi sosyal politikalara yapılan yatırımlar

4-Girişimciliğin desteklenmesi dahil gündelik hayata değen mikro projeler

Yatırım siyaseti hala siyasi hayatımızın en kritik unsuru. 2023 seçimlerine önümüzde iki yıl var. Salgından çıkışla birlikte ekonomik sıkıntıların rahatlaması dönemine geçeceğiz. İktidarın yatırım siyasetinin dördüncü ayağı olan girişimciliğe ve mikro projelere daha fazla destek vermesi gerektiği görüşündeyim. Z kuşağının öne çıkan özelliği de kendi işini kurma isteği. Genç girişimciliğinin özendirilmesi kapsayıcı bir kalkınma hamlesinin tamamlayıcı bir örneği olur. Özetle, 15 Temmuz ruhunu her daim canlı tutmak bu ülkenin geleceğine sahip çıkmaktır. Mega ve mikro projelerle Türkiye’ye yatırım çekmek de bağımsızlığımızı korumak için verdiğimiz mücadele de vatandaşlarımızın müreffeh, demokratik ve hür bir ortamda yaşaması için sürekli reform yapma iradesi de 15 Temmuz ruhunun gereğidir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası