Kriter > Dosya > Dosya / 5. Yılında 15 Temmuz |

Beşinci Yılında 15 Temmuz Darbe Davaları ve FETÖ ile Mücadele


Bugüne kadar açılan 289 darbe davasından 287’si ilk derece mahkemesinde karara bağlandı. Karara bağlanan davaların önemli bir kısmı bölge adliye mahkemelerinde istinaf incelemesinden de geçmiş ve Yargıtay’da temyiz aşamasında bulunuyor. Yargıtay ise önüne gelen dosyalardan 74’ünü hukuka uygun bularak onamış durumda. Görüldüğü gibi, beşinci yılında darbe davlarında önemli bir ilerleme sağlanmış ve yargı süreçlerinin sonuna yaklaşılmıştır.

Beşinci Yılında 15 Temmuz Darbe Davaları ve FETÖ ile Mücadele
(Aytaç Ünal/AA)

15 Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişiminin üzerinden beş yıl geçti. Bu süre boyunca genel olarak Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) devlet içerisindeki yapılanmasına ve özelde ise darbe girişimine karşı etkili bir mücadele yürütüldü. Bu mücadelenin ağırlıklı olarak yargıya terk edilmiş olması eleştirilse de, yargı süreçlerinde önemli bir mesafe katedildiğini söylemek gerekir. 15 Temmuz, Türk siyasi hayatında çok sayıda örneği olan darbe ve darbe girişimlerinden farklı yönleri olan bir teşebbüstü. Özellikle darbe girişiminin faili olan FETÖ, bu olayın benzerlerinden farklı değerlendirilmesini ve mücadelenin daha uzun soluklu planlanmasını gerekli kılmıştır.

27 Mayıs ile başlatılabilecek darbeler tarihi incelendiğinde, 15 Temmuz’un ayrı bir kategoride değerlendirilmesi gerektiği görülecektir. 27 Mayıs darbesini Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisinde örgütlenmiş bir cunta (Milli Birlik Komitesi) gerçekleştirmiş ve bu cunta kendisine yakın basın, siyaset ve üniversite gibi sivil unsurlardan destek almıştı. Sonrasında Talat Aydemir’in 1962 ve 1963’teki darbe teşebbüsleri de bir cunta girişimi olarak nitelendirilebilirdi. 12 Mart muhtırası, 12 Eylül darbesi ve 28 Şubat ise TSK’nın hiyerarşisi içerisinde hayata geçirilmişti. Oysaki 15 Temmuz Darbe Girişimi, sadece TSK içerisindeki bir askeri cunta tarafından veya TSK hiyerarşisi içerisinde değil, sivil alanda ve devlet içerisinde örgütlenmiş dini cemaat görünümlü bir yapı tarafından planlanmış, kararlaştırılmış ve bu yapının sivil yöneticilerinin emrindeki askerler tarafından icra edilmişti. 15 Temmuz’un bu özgün niteliği sonraki dönemde yürütülen mücadelenin nasıl olacağı konusunda belirleyici olmuştur.

Yargılamalarda ortaya çıkan tespitlere göre, büyük oranda tuğgeneral ve altındaki rütbelere mensup subayların başında bulunduğu darbe girişiminin asıl yöneticilerinin Fetullah Gülen ve O’na bağlı çalışan sivil imamlar (Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Nurettin Oruç, Harun Biniş ve Hakan Çiçek) olduğu görülmektedir. Darbenin planlanmasından icrasına kadar her aşamada Fetullah Gülen ile devamlı irtibat halinde olan bu isimler, bütün süreci yönetmiştir. FETÖ’nün diğer devlet kurumlarındaki örgütlenmesi, mahrem yapılanmaları ve bunlara eşlik eden sivil görünümlü faaliyetleri göz önünde bulundurulduğunda, 15 Temmuz ile mücadeleyi herhangi bir cunta girişimi ile hesaplaşma gibi değerlendirmek mümkün değildir. İstanbul Emniyet Müdürlüğüne giden tankın içinden çıkan daha önce görevden uzaklaştırılmış emniyet müdürü ve askerlerle birlikte TÜRKSAT’a giden bilişim uzmanları gibi çarpıcı örnekleri unutmamak gerekiyor. Bu sebeple sadece darbe girişimine katılan askerlerin yargılanması ve cezalandırılması şeklinde yürütülecek bir yargısal süreç yeterli olmayacaktı.

Ayrıca darbe girişimi sonrası yürütülen soruşturmalar, FETÖ’nün TSK içerisindeki örgütlenmesinin bazı rütbelerde neredeyse mevcutların yüzde seksenine kadar ulaştığını göstermiştir. Halen devam eden operasyonlar bu gerçeği teyit ediyor. FETÖ ile mücadeleyi hayati kılan bir diğer husus da bu gerçek. FETÖ, yaklaşık kırk yıl boyunca son derece sinsi yöntemlerle, TSK’ya sızmaya başlamış ve yıllar geçtikçe bu sızmaları kartopu gibi büyümüştür. İşte beş yıl boyunca darbe girişimine katılanların yargılanması yanında, FETÖ’nün TSK başta olmak üzere mahrem yapılanması ve bununla iç içe geçmiş sivil örgütlenmesi ile mücadele etmek gerekti. Yürütülen kararlı mücadeleye rağmen, örgütün Rus Büyükelçisi Karlov suikastı gibi eylemlere ve provokasyonlara girişmekten imtina etmediği unutulmamalı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi
486 sanığın Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin yargılanması için Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesine getirilişi (Murat Kaynak/AA)

 

Darbe Davalarında Sona Yaklaşılıyor

FETÖ mensuplarının devletten arındırılması ve örgüt üyesi olanların soruşturulması gibi süreçlerden önce, yargının üstesinden gelmesi gereken en acil konu fiilen darbe girişimine katılanların tespit edilmesi ve yargılanmasıydı. Fiili darbe davalarının hızlı, etkili ve adil bir şekilde yürütülmesi ve darbecilerin yargılanarak cezalandırılması gerekiyordu. Darbe girişiminde doğrudan halkın hedef alınması, 251 şehit verilmesi ve 2 binden fazla vatandaşın yaralanması, darbecilere yönelik toplumsal öfkeyi artırmış ve hızlı bir cezalandırma talebi doğmuştur. Bu beş yıllık süreçte yargılamalar, hızlı ve etkili bir şekilde yürütüldüğü gibi davaların üzerine gölge düşmemesi için savunma hakkı ve adil yargılama ilkelerine de azami özen gösterildiği görülmüştür.

15 Temmuz sonrası FETÖ’ye karşı yürütülen yargısal süreçleri iki başlıkta ele almak mümkündür. Birincisi, fiili darbe davaları adı verilen ve darbe girişimine katılanların yargılandığı davalar. İkincisi ise FETÖ/PDY yöneticiliği ve üyeliği gerekçesiyle açılan soruşturma ve kovuşturmalar. FETÖ/PDY davalarının neredeyse bütün illerde ve ağır ceza mahkemelerinin bulunduğu ilçelerde yürütüldüğünü söylemek mümkündür. Fiili darbe davaları ise 15 Temmuz gecesi askeri hareketliliğin olduğu şehirlerde açılmıştır.

Adalet Bakanlığının açıkladığı son verilere göre, bu yazının hazırlandığı tarih itibariyle darbe girişimine yönelik bugüne kadar açılan 289 darbe davasından 287’si ilk derece mahkemelerinde karara bağlandı. Karara bağlanan davaların önemli bir kısmı bölge adliye mahkemelerinde istinaf incelemesinden de geçmiş ve Yargıtayda temyiz aşamasında bulunuyor. Yargıtay ise önüne gelen dosyalardan 74’ünü hukuka uygun bularak onamış durumda. Görüldüğü üzere, beşinci yılında darbe davalarında önemli bir ilerleme sağlanmış ve yargı süreçlerinin sonuna yaklaşılmıştır.

Darbe girişi davalarında sona gelindi

İki Ana Davadaki Son Durum

Darbe davaları içerisinde en önemli iki ana dava Akıncı Davası ve Genelkurmay Çatı Davası’dır. Genelkurmay Çatı Davası darbeyi planlayan ve gerçekleştiren FETÖ’nün askeri kanadına mensup kişiler ve Genelkurmay Başkanlığı’nda gerçekleşen eylemler üzerine yoğunlaşmaktadır. Genelkurmay Çatı Davası’nda 20 Haziran 2019’da açıklanan hükümle, darbenin askeri yönetici kadrosu Anayasa’yı ihlal, Cumhurbaşkanına suikast ve kasten öldürme suçlarından onlarca kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, istinaf incelemesinde ilk derece mahkemesinin kararlarının hukuka uygun olduğuna karar vermiştir. Dosya şu anda Yargıtayda temyiz incelemesi aşamasında sırasını bekliyor.

Genelkurmay Çatı Davası’nda yargılanan sanıklar, iddialar, deliller, sanık savunmaları ve özellikle FETÖ’nün TSK örgütlenmesi hakkında bilgi edinmek için Mert Hüseyin Akgün tarafından yazılmış FETÖ’nün Askeri Kanadı-Genelkurmay Çatı Davası isimli SETA tarafından yayınlanan ayrıntılı ve titiz çalışmaya bakılabilir.

Bir diğer ana dava Akıncı Üssü Davası’nda 26 Kasım 2020’de kararın açıklanması ile ilk derece aşaması tamamlandı. Bu dava darbenin yönetim üssünde gerçekleşen olayları ve girişimin gerçek yöneticileri olan sivil imamları konu edinmesi itibariyle, en kritik dava olarak nitelendirilmektedir. İlk derece yargılaması sonunda örgütün sözde sivil imamları Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Harun Biniş ve Nurettin Oruç “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “Cumhurbaşkanına suikast” ve “kasten öldürme” suçlarından 79’ar kez ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldı.

FETÖ'nün Askeri Kanadı Genelkurmay Çatı Davası, Mert Hüseyin Akgün, SETA Yayınları

Ayrıca bu davada yargılanan İncirlik 10. Tanker Üs Komutanı eski tuğgeneral Bekir Ercan Van, Hava Kuvvetleri Harekat Merkezini ele geçirmeye çalışan eski tuğgeneral Kemal Mutlum, Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığının başında bulunan eski tuğgeneral Aydemir Taşçı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreteri eski albay Veysel Kavak, dönemin 141’inci Filo Komutanı eski yarbay ve Akın Öztürk’ün damadı Hakan Karakuş, TBMM’yi bombalayan eski pilot yarbay Hasan Hüsnü Balıkçı, darbe girişiminde Ankara’da F-16 ile ilk uçuşu gerçekleştiren eski binbaşı Mehmet Fatih Çavur, TBMM, TÜRKSAT ve Polis Özel Harekat Dairesini bombalayan eski pilot yüzbaşı Hüseyin Türk, F-16’lara bombalama talimatlarını ileten eski yüzbaşılar Mustafa Mete Kaygusuz ve Ahmet Tosun gibi çok sayıda sanık aynı suçlardan dolayı, toplam 79’ar kez ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldı.

Akıncı Üssü Davası şu anda istinaf incelemesi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin önünde. Bu yıl içerisinde istinaf aşamasının tamamlanması ve bir karar çıkması bekleniyor.

Sonuç olarak darbe davalarında, beş yıl içerisinde yargılamaların sonuna yaklaşıldığını söylemek mümkündür. Bu süreçte yargı hem kendi içerisinde bir arındırma yapmak hem rutin yargı faaliyetlerine devam etmek hem de FETÖ/PDY ve darbe davalarını yürütmek durumundaydı. Yargı çok sanıklı, karmaşık ve zor dava süreçlerinin altından tüm zorluklara rağmen kalkmasını başardı.

Son olarak belirtmek gerekir ki, hukuki süreçlerin tamamlanması için bir süre daha beklemek gerekecektir. Davaların ilk derece mahkemelerinde ve hatta istinaf ve temyiz aşamalarında karara bağlanması sonrasında, Anayasa Mahkemesine yapılacak bireysel başvurular ve en son Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuruları ile süreç devam edecektir. Bu kadar zor ve kapsamlı davalar, kısa süre içerisinde ve titiz bir şekilde yürütülmüştür. Yargının buradaki başarısını teslim etmek gerekir. Ancak yargı süreçlerinin uzun süre daha devam edeceğini ve rehavete kapılmadan kararlı bir şekilde bu süreçlerin takip edilmesi gerektiğini bilmek gerekiyor. Maalesef 15 Temmuz’un ertesinde yargılamalar ilk başladığında gösterilen ilgi ve destek, kısa sürede sönümlendi. Unutulmamalı ki, FETÖ ile mücadele sadece yargının altından kalkabileceği bir sorun değildir. Bu sebeple bütün devlet kurumlarının ve toplumun bu mücadeleye omuz vermesi, başarılı sonuçlar alınmasını sağlayacaktır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası