14 Mayıs Genel Seçimleri ve ardından 28 Mayıs İkinci Tur Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Türkiye’nin gündemini uzunca bir süre meşgul etti. Siyasetin yeni gündemi ise artık hızla yerel seçimlere doğru kayıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim gecesi işaret ederek başlattığı yerel seçim hazırlıkları da devam ediyor. Öte yandan Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde genel başkanlık tartışmaları yaşanıyor. İYİ Parti’de kurultay sonrası güven tazeleyen Meral Akşener ise genel seçimler öncesi kurulan altılı masa ittifakına rest çekmiş durumda. Altılı masada yer alan ve milletvekili seçimlerine CHP listelerinden katılan DEVA, Gelecek ve Saadet partileri ise hala TBMM’de grup kurabilmek için birbirleriyle istişari ve istikşafi görüşmeler yapmaktalar. Ancak henüz TBMM’de grup kurabilmek için dahi uzlaşabilmiş değiller. Yine bu partilerin CHP’den aldığı kırk kadar milletvekili ve buna karşın düşük olduğu iddia edilen oy katkıları bir diğer tartışma başlığı. Akşener’in resti sonrası eksilen koltuk sayısıyla beşli masa haline dönen altılı masanın, seçimde Kılıçdaroğlu’nu destekleyen Yeşil Sol Parti ile yeni bir ittifak yaparak masayı tekrar altılayıp altılamayacağı bir diğer soru işareti. Sonuç olarak 2024 Mart yerel seçimlerine giderken siyasetin gündemi kızgın, kazanlar kaynar vaziyette. Ancak gelecek yerel seçimleri anlayabilmek için 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimlerine tekrar bir göz atmak ve belediye meclisleri ile belediye başkanları arasındaki yetki ve görev paylaşımını açıklamak, son beş yılı değerlendirebilmek ve yerel seçim tartışmalarını ele alabilmek açısından daha anlamlı olacaktır.
Â
Meclis ve Başkanlık İçin Farklı Kararlar
31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimlerine ittifaklar açısından bakıldığında; Cumhur İttifakı yüzde 51,64 (AK Parti: yüzde 44,33; MHP: yüzde 7,31) oy oranıyla 50 il ve 680 ilçede birinci parti olmayı başarmıştır. Millet İttifakı ise yüzde 37,57’lik (CHP: yüzde 30,12; İYİ Parti: yüzde 7,45) oy oranıyla 21 il ve 210 ilçede seçimleri önde tamamlamıştır. Halkların Demokratik Partisi (HDP) ise seçimlerin sonucunda 8 il ve 50 ilçede birinci parti olmuştur. Bu seçimlerde özellikle Ankara ve İstanbul ana gündem maddeleri olmuş, tartışmalar ve itirazlar sonrasında seçimler tamamlanmıştır. Yüzde 85 katılım oranıyla gerçekleşen yerel seçimler sonrasında CHP adayları Ankara’da ve İstanbul’da belediye başkanlığını kazanırken, AK Parti belediye meclislerinde çoğunluğu elde etmiştir. Bu durum, genel itibarıyla bakıldığında vatandaşların tercihleri açısından önemli bir farklılığa işarettir. Türkiye’nin en büyük iki şehrinde belediye meclis çoğunluğu ve başkanlık makamı farklı siyasi partilere verilmiştir. 2019 İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimleri sonucunda Cumhur İttifakı belediye meclisinde 180 sandalyeyle temel belirleyici konumunu almıştır. Büyükşehir belediye başkanlığı yarışını ise CHP adayı Ekrem İmamoğlu önde tamamlamıştır. Buna karşın CHP, belediye meclisinde yalnızca 119 koltuk, ittifak ortağı İYİ Parti ise 12 sandalye kazanabilmiştir. Aynı durum Ankara örneğinde de geçerlidir. Cumhur İttifakı 107 sandalyeyle büyükşehir belediye meclisinde büyük çoğunluğa sahipken, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı seçilen Mansur Yavaş’ı destekleyen Millet İttifakı, büyükşehir belediye meclisinde ancak 40 sandalye kazanabilmiştir.
Belediye Meclislerinde çoğunluğun elde edilmesi, meclis başkanvekillerinin AK Parti tarafından seçilmesi anlamına gelmiştir. Ayrıca başkanlık divanı, başkan vekilleri, divan katipleri çoğunluk tarafından seçildiğinden, AK Parti ve Cumhur İttifakı tarafından belirlenmiştir. Aynı şekilde belediye meclis komisyonlarında da çoğunluk bir avantaj olmuştur. Genel itibarıyla belediye meclisleri ve belediye başkanı arasındaki yetki dağılımına bakmak hem son beş yıllık dönemi hem 2024 seçimlerini anlamak için bir anahtar olacaktır.
5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre, belediye yönetimlerinin; belediye başkanı, belediye encümeni ve belediye meclisi olmak üzere üç temel organı vardır. Bu organlar arasında bir ast üst ilişkisi mevcut değildir. Yani bir tür amir memur ilişkisi yoktur. Belediye meclisleri, belediye başkanının isteklerini yerine getirmek zorunda değildir ya da tam tersi belediye meclisleri, belediye başkanının yönetim süreçlerine sınırlı uygulamalar dışında karışamaz. Her organın görevleri kanunda sıralanmış, belediye organları arasında emir ve talimat ilişkisi öngörülmemiştir. Belediye Başkanı, belediyeyi stratejik plana uygun olarak yönetmek, politikaların yönünü belirlemek, meclis ve encümene başkanlık etmek, politikaların başarı düzeyini izlemek ve belediyenin personel işlerini yönetmek ve personeli yönlendirmek gibi icrai yetkilere sahiptir. Encümen ise başkan ve atadığı üyelerle, azınlık kalan seçilmişlerden oluşan bir tür icracı heyet ve danışma organı olarak tasarlanmıştır. Çeşitli konularda inceleme, izleme ve onaylama gibi işlem ve eylemlerde bulunma yetkisine sahiptir. Belediye meclisleri ya da büyükşehir belediye meclisleri, belediyenin karar organıdır ve seçmenler tarafından seçilen üyelerden oluşmaktadır. Büyükşehir belediye meclislerinde ise ilçe belediye başkanları ve ilçe belediye meclislerinden nüfus ve nispi temsil usulüyle seçilen üyeler yer almaktadır.
Â
Â
Belediye meclisleri yerel karar alma organlarıdır. Belediye hizmetlerine dair uygulama süreçlerini ve denetim işlerini seçmenler adına takip etmek belediye meclislerinin görevidir. Aslında, belediye meclisleri doğrudan vatandaşı temsil eden bir niteliktedir. Meclisler, başkan ve encümeni takip eden, izleyen, vatandaşın hakkını savunan denetim mekanizmalarıdır. Belediye meclisinde, salt belediye başkanının taleplerinin yansıması, demokrasiye ve çoğulcu düşünceye aykırı olacağından yasa ikili bir denetim öngörmüştür. Şeklen Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne benzetilebilecek belediye meclisleri, alacağı kararlarla kısmen yerel düzeydeki uygulamalara dair rotaları çizebilecek yetkiye sahiptir, ancak uygulama süreçleri ve sorumluluğu belediye başkanına aittir. Meclislerin yetkilerine bakıldığında aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere bir yetki sınıflandırması ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca belediye meclislerinin nazım, uygulama, imar, parselasyon, stratejik plan, yatırım ve performans programı, harcama izni, gelir tarifeleri, borçlanma izni gibi konulara yönelik kararlarla ya da izinlerle; aynı şekilde teşkilat yapısı, personel kadroları, yönetmelikler, cadde-sokak isimlendirmeleri, performans ölçütleri gibi konulardaki kararlarıyla süreçlere müdahale etmesi mümkündür. Bunların yanında belediye meclislerinin denetleme yollarına da yasada genişçe yer verilmiştir. Belediye meclisi hem denetim komisyonu aracılığıyla hem de faaliyet raporlarını değerlendirerek, denetim işlevini yerine getirebilir. Ayrıca üyeler soru, gensoru ve genel görüşme yollarıyla başkanı denetleme yetkisine sahiptir. Geniş denetim olanaklarının şeffaf yönetim ve vatandaş çıkarlarının korunması noktasına önemli olduğu muhakkaktır.
Genel itibarla değerlendirildiğinde belediye meclislerinin, yönetim süreçlerinin ilk biçimlenmesinde yol gösterici olduğu, öte yandan yönetim uygulamalarından başkan ve ekibinin sorumlu olduğu söylenebilir. Belediye başkanları uygulamalar geliştirmek, yürütmek, süreçleri yönetmekle görevlidir. Böylece bu faaliyetleriyle birlikte kararlarının ve eylemlerinin sorumluluğunu almaktadır. Buna mukabil, belediye meclisleri denetim yollarıyla başkanın faaliyetlerini izleyebilmektedir. Dolayısıyla son beş yıldaki performanslarıyla Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları eylemleri, kararları, uygulamalarıyla ortaya çıkan her bir başarıdan ve başarısızlıktan sorumludurlar. Belediye meclisleri ise bu süreçleri değerlendiren ve denetleyen organlar olarak son beş yılda yaptıkları denetim faaliyetleriyle ilgili şehirlerdeki vatandaşları bilgilendirmekle ve başkanların performans değerlendirmeleriyle seçmenleri aydınlatmakla yükümlüdürler.
İşte 2024 Mart Yerel Seçimlerine giderken en önemli tartışmalar bu görev ve yetki paylaşımlarıyla denetim raporları üzerinden geçecek gibi gözüküyor. Hem Ankara hem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları yapamadığı her bir projeden belediye meclislerini sorumlu tutarken, belediye meclisleri süreçlere dair denetim faaliyetleriyle bu iddiaları yanıtlamaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki altı ayda bol bol denetim raporu ve iddialar üzerinden belediye başkanlarının performanslarını konuşacağız. Vaatler ve yapılmayanlar, büyük borçlanmalar, şeffaflık iddiaları aksine tartışmalara konu olan ihale süreçleri, yürütülmeyen rutin faaliyetler dolayısıyla ortaya çıkan beledi krizler… Görünen o ki önümüzdeki aylarda belediye yöneticilerinin performansını daha çok konuşacağız ve daha net değerlendireceğiz.
Â