Kriter > Siyaset |

FETÖ ile Mücadelede CHP’nin Adı Yok


Churchill’in “İtfaiye ile yangın arasında tarafsız kalamam” sözünden ilhamla söyleyelim. CHP eğer samimiyse FETÖ’nün enfekte ettiği bünyelerin ateşini düşürmeye çalışmalı. Nasıl olacak bu? Öncelikle “Erdoğan düşmanlığı” üzerinden sürdürdüğü siyasete çeki düzen vererek. FETÖ’nün nefret çarklarına su taşımayı bırakarak.

FETÖ ile Mücadelede CHP nin Adı Yok

Yok. Aradım, taradım yok. Olabilir miydi? Hem de çok. 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişimi sonrasında FETÖ ile mücadeleye CHP’nin de katkı vermesi beklenirdi. Normali buydu.

 

Mesela... 17-25 Aralık yargı ve emniyet darbe girişiminden sonrasını hatırlayalım.

CHP’nin TBMM grup salonu FETÖ stüdyosuna dönüştürülmüştü. Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün ürettiği sahte materyalleri CHP’nin haftalık grup toplantısına taşımıştı.

 

Bununla da kalmamış, her biri suç kanıtı olan ihanet mallarını satmak için kendisini paralamış, FETÖ’nün amaç ve hedeflerine hizmet yolunda çığırtkanlık yapmaktan geri durmamıştı.

 

Aradan o kadar zaman geçti. Biz bugün hala CHP’nin Meclis grubuna o montajlı FETÖ ürünlerini kimin taşıdığını bilmiyoruz.

 

Ve asıl soru şu: 17-25 Aralık sürecinde CHP’yi kelimenin tam anlamıyla FETÖ’nün öttürdüğü düdük haline getirme iradesi kime aitti?

 

Kılıçdaroğlu, “FETÖ’nün siyasi ayağı” başlıklı söylemlerle meydan yerine çıkıp efelenmeden önce bu soruya yanıt verse FETÖ ile mücadeleye aslında büyük katkı sunmuş olurdu.

 

Yapmadı.

 

MİT Tırları İhaneti...

Farklı mı? Değil.

CHP’li Eren Erdem ne demişti?  “Belgeleri almak için CHP Genel Merkezi’nde Bülent Tezcan ile görüştüm. Tezcan belgeleri kargoyla bana gönderdi.”

 

Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün “MİT Tırları İhaneti”nde CHP’li Bülent Tezcan’ı kullandığını ispatlayan bu ifadelerin üzerine gidebilirdi. FETÖ ile mücadeleye katkı sunmak için “Bülent Tezcan’ı kullanan FETÖ’cüler şunlardır” diyebilirdi.

 

Demedi.

 

FETÖ’nün yayın organlarının önünde nöbet tutan CHP’liler meselesi de muamma. Eren Erdem “Beni Zaman Gazetesi’ne Kılıçdaroğlu gönderdi” demişti. Bu durumda Kılıçdaroğlu’ndan beklenen hiç değilse kendisini uyarmasıydı.

 

Yani kendi kendisini uyarabilirdi. Bir daha FETÖ’nün ihanet merkezlerine destek kuvvet göndermeyeceğine dair irade beyanında bulunabilirdi.

 

Bulunmadı. İzahı olmayan şeyin mizahını yapıyoruz.

 

Aslında CHP geç kalmış sayılmaz. Geçmişe sünger çekip yeniden başlayabilir. FETÖ ile mücadeleye katkı sunmak istiyorsa çok şey yapabilir.

 

Birincisi ve en önemlisi FETÖ ile aynı duygu dünyasında olmamak. Nedir bu duygu?

 

Özetle “Türkiye’nin kazanmasına üzülmek, kaybetmesine sevinmek” diye ifade edebiliriz. Bu bir FETÖ enfeksiyonu... Hastalığın belirtileri arasında neler var? Birincisi, her meseleden kitlesel tepki türetmek için yalanlara, iftiralara ve kara propaganda ürünü yaklaşımlara prim vermek. İkincisi, FETÖ’nün ürettiği “Kontrollü Darbe” türünden tezvirata gönüllü borazanlık yapmak. Üçüncüsü huzur, güven ve istikrara katkı sunan, kitleler arasında birlik, beraberlik duygusunu pekiştiren, iyi, doğru, faydalı, güzel diyebileceğimiz her ne varsa hepsine toptan karşı durmak.

 

CHP bu tür mikroplara karşı çoktan çökmüş bağışıklık sistemini yeniden inşa etmek için adım atmaya başlarsa FETÖ ile mücadelede “ben de varım” diyebilir.

 

 

Erdoğan Düşmanlığı

Churchill’in “İtfaiye ile yangın arasında tarafsız kalamam” sözünden ilhamla söyleyelim. CHP eğer samimiyse FETÖ’nün enfekte ettiği bünyelerin ateşini düşürmeye çalışmalı.

 

Nasıl olacak bu? Öncelikle “Erdoğan düşmanlığı” üzerinden sürdürdüğü siyasete çeki düzen vererek. FETÖ’nün nefret çarklarına su taşımayı bırakarak. Peki bunu yapsa CHP muhalefet gücünden mahrum mu kalır? Hayır. Tam tersi olur aslında.

 

Sadece yıkmak odaklı antisiyaset yaklaşımının ötesinde kurucu, yönetebileceğine dair güven hissettiren, Türkiye’nin sorumluluğunu sırtlanabilme adına milli duruştan taviz vermeyen bir CHP niye güçsüz olsun? Ama galiba bütün bunlar için cesaret gerekiyor.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “ne pahasına olursa olsun” diyerek sergilediği cesaretten eser miktarda CHP’de de görebilir miyiz? Mümkündür. İyi niyetle bakalım.

 

“FETÖ’nün iplerini elinde tutan asıl güç” ile karşı karşıya gelme cesaretini CHP’den de bekleyelim. Belli mi olur bakarsınız CHP “şeytanın bacağını” kırıverir. Böylelikle Kılıçdaroğlu’nun “FETÖ’nün siyasi ayağı” başlıklı çıkışı “taktik saçmalama”nın ötesinde bir anlam kazanmış olur.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası