Kriter > Dosya > Dosya / Seçimler |

“Uyumsuz Kombinden” “Toplama Liderliğe” Kılıçdaroğlu


Kılıçdaroğlu için liderlik konusu kimsenin yakışmadığını söyleme gereği duymadığı, bol ve soluk bir elbise gibidir. Zira hem parti içindeki fraksiyonlar hem de ittifakın ortakları için liderin solukluğu onları gecenin parlak yıldızı yapmaktadır. Fakat yeni sistem ve iki turlu seçim böylesi bir liderliği kaldırmamaktadır. O zaman yapılacak olan toplama elbiselerle lideri parlatmak olacaktır.

Uyumsuz Kombinden Toplama Liderliğe Kılıçdaroğlu
Kemal Kılıçdaroğlu, Anıtkabir'i ziyaret etti. (Mehmet Kaman/AA, 13 Mayıs 2023)

Millet İttifakı, uyumsuz kombinin sinerji oluşturacağı ümidiyle kurulmuştu. Gerçekten de devir uyumsuz kombinler dönemiydi. Fakat soluk tonlarla kombin oluşturmaya kalktığınızda ana desenleri veren bir liderlik gerekir. Oysa baştan beri kazanamayacak aday olarak karşı çıkılan Kılıçdaroğlu, soluk tonlarla oluşturulmuş bir kombine, canlılık kazandıracak lider değildi. Eğer canlı tonlarla uyumsuz kombin yapmaya kalkarsanız ortaya sinerji değil siyasi kakofoniden başka bir şey çıkmaz. Millet İttifakı, kendi içinde soluk tonlarla oluşturulmuş uyumsuz bir kombindir. HDP ile birlikte düşünüldüğünde ise canlı tonlarla oluşturulmuş bir uyumsuz kombin olarak gözü de aklı da yoran bir parçalılıktır.

Bu yazının asıl konusu ise ilk tura kadar yaşanan kombin uyumsuzluğu değildir. İttifakı yapanların solukluğuna rağmen canlılık beklediği seçmen o konuda kararını verdi ve Cumhur İttifakı’nın “pazara kadar değil, mezara kadar” diye sloganlaştırdığı birlikteliği Meclis’te iktidara getirdi. Bu nedenle ikinci turun sıfırdan başladığı iddiası boş bir söylemdir. Fakat ilk turda soluk renklerle kurulan ve HDP gibi canlı renklerle kendi karakterini kaybeden Kılıçdaroğlu liderliği bu yazının asıl konusunu oluşturmaktadır.

 

Solukluğun Etkileri

Kılıçdaroğlu, siyasi geçmişi olmadan partinin başına getirilmiş ve ilk andaki göreli başarısını seçim kazanmaya dönüştürememiş bir politik liderdir. Baştan beri kendi politik solukluğu, çevresini renkli gösterdiği için katlanılan bir siyasidir. Eğer seçimleri kazanmak gibi bir derdiniz yoksa ama politik kazanımlarınızı da korumak istiyorsanız, Kılıçdaroğlu parti için paha biçilemez bir genel başkandır. Türk siyasetinin son on yılında bu durumdan rahatsız olan da çıkmamıştır. Fakat başkanlık sistemine geçildikten sonra Kılıçdaroğlu’nun siyasi karizması da anlamını yitirmiştir. 2018 sonrasında Kılıçdaroğlu’nun siyasetini parlamenter sistemi geri çağırma üzerine retro bir temele oturtması da CHP’nin kaybettiğinin fark edilmesiyle alakalıdır. Nitekim kaybedenlerin ittifakını parlamenter sisteme dönüş sloganıyla toparlamak zor olmadı. Son seçimin ilk turu gösterdi ki gelecekte dönüş yoktur.

İkinci tur seçimin ana kurgusu ise politik liderliğe dayanmaktadır. Bu anlamda seçim sosyolojik olmaktan ziyade psikolojiktir. Kılıçdaroğlu için liderlik konusu ise kimsenin yakışmadığını söyleme gereği duymadığı, bol ve soluk bir elbise gibidir. Zira hem parti içindeki fraksiyonlar hem de ittifakın ortakları için liderin solukluğu onları gecenin parlak yıldızı yapmaktadır. Fakat yeni sistem ve iki turlu seçim böylesi bir liderliği kaldırmamaktadır. O zaman yapılacak olan toplama elbiselerle lideri parlatmak olacaktır.

İkinci Mahmut’un yeniçerileri yok ettikten sonra kurduğu Asakir-i Mansure-i Muhammediyye ordusunu başarısız kılan farklı askeri geleneklerin ve silah takımlarının bir toplaması olmasıydı. Kılıçdaroğlu liderliğinin de güç vehmettiği zayıflığı, toplama oluşudur. Sadece politik desteği sosyolojik olarak toplama değildir, aynı zamanda liderlik psikolojisi de toplamadır. Bir toplama bilgisayar gibi birbiriyle uyumsuz parçaların nasıl çalışmadığını ilk turda müşahede ettik. İkinci turda sorun sadece uyumsuz parçaların işlemciyi yavaşlatması olmayacak aynı zamanda motivasyon eksiklikleri ve farklı mesajlar görüntü bozukluklarına ve kaymalarına neden olacaktır. Anakarta eklenen yeni ayrımcı bellekler ise ayrılıkçı olanları rahatsız edeceğinden artık kartın tamamen bozulma ihtimali de yüksektir.

Millet İttifakı CHP'de toplandı
Millet İttifakı 28. Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri için oy verme işleminin ardından CHP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısı için bir araya geldi. (Evrim Aydın/AA, 15 Mayıs 2023)

 

 

Kaçan Oylar

Kılıçdaroğlu’nun asabı ise tecrübe edilmiş bir çaresizlikle daha da bozulmaktadır. Seçim akşamı masayı yumruklaması, çalışmayan bilgisayarı tokatlaması gibidir. Aslında kendi sinirini kurduğu ittifaka yansıtmaktadır. Nerdeyse yerel seçim başarılarından bu yana ilmek ilmek dokudukları ittifak, kendi partisini erozyona uğratmaktan başka bir işe yaramamıştır. İYİ Parti, Kılıçdaroğlu liderliğine güvenmeyenlerin oylarını, küçük partiler ise teşkilatının hakkı olan vekillerini aldı. Seçimin ana eksenini ekonomik kriz söylemi üzerine kurarak son olarak “soğan” ile sembolleştirmeye çalışan Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın “yaparsak biz yaparız” garantisi altında ezildi. Öyle ki bedava konut, bol zam ve para bolluğu vaatlerini ciddiye alan olmamıştır. Diğer taraftan Erdoğan’ın “PKK ile iş birliği” söylemi üzerine oturttuğu kampanyası, Kılıçdaroğlu siyasetinin dengesini bozmuş ve sersemletmiştir. Kılıçdaroğlu’nu proaktif siyasetten “Erdoğan…” diye başlayan hitaba mahkum eden, milletin hassas sinir uçlarında terörle dans eden bir siyaset yapmasıdır.

Kılıçdaroğlu, ekonomiye yaslanarak başladığı kampanyasında, HDP ile iş birliği sonrası politik kültürel alana sıkışmıştır. Oysa iktidarın en güçlü alanı politik kültürel alandır. Özellikle milliyetçi kültürün hakim olduğu çağın ruhuna aykırı bir şekilde ayrımcı politik kültüre kapı aralayan söylemleri ve suskunluklarıyla Kılıçdaroğlu kaybetmiştir. Siyasi mücadele kültürel alana havale olduğunda tehlike altında olduğu düşünülen “milli ve manevi değerlere” karşı insanlar ne “helalleşme” söylemini işitmiş ne de “otoriter tek adam” iddiasına inanmıştır. Hatta kültürel olarak yanında yer aldığı ve desteğiyle iktidarı garantilediğini düşündüğü Kürt kimliğine dayalı etnik oylar, getirdiği kadarına yakın bir oyu da kaçırmıştır. Her ne kadar ikinci turda kaçan milliyetçi oyların peşine düşse de bu sefer siyasi omurgasını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmıştır.

Kılıçdaroğlu’nu zoraki de olsa Cumhurbaşkanı adayı yapmaya yeten farklı ve uyumsuz renklerin birlikteliği, seçim kampanyasında başına bela olmuştur. PKK elebaşlarının yaptığı her açıklama ile neşesini kaybeden Kılıçdaroğlu, dingin, sabırlı ve kucaklayıcı imajını besleyememiştir. HDP ile iş birliğinin doğal olarak meydana getirdiği yumuşak karnından çokça darbe alan Kılıçdaroğlu, “ama sen de…” yakınmasının dışına çıkamamıştır. Seçimin ilk turu kaybedildiği kabul edildiğinde daha da sertleşen eril üslubu ise kendisinde sakil durmaktadır. Dahası taklitlerin tersinden asılları güçlendirmesinde olduğu gibi Erdoğan’ın belki de en sakin geçirdiği kampanya sürecine sebep olmuştur. Kılıçdaroğlu’nun kampanya sürecindeki endişeli ve panik hallerine kıyasla, Erdoğan mütevekkil bir görüntü vermiştir.

Aslında seçimin kurgusunu rasyonel yaptığına inanan Kılıçdaroğlu, siyasetini muhtemelen “ölümle sonuçlansa da başarılı bir ameliyat” olarak pazarlamaya çalışacaktır. Bir “seçim kazanma makinası” olarak gördükleri Erdoğan’ın başarısını ise “acemi şansına” indirgeyemeseler de onun siyasi anlamda “nasipli” oluşunu da anlayamayacaklardır. Muhtemelen eski adayları gibi “adam kazandı” diyemeyeceklerinden “biz kaybetmedik” demek için motivasyona asılmaktadırlar.

 

Hırçın Hesaplar

İkinci turlarda politik motivasyonlar, sosyolojik bir temele oturuyorsa iş yapar. Yani ikinci tur için iktidarın dışından seçimi kazandıracak bir toplumsallık varsa ya da iktidardan bir toplumsal kesim blok olarak muhalefete kayacak olsa kendi seçmenini de motive etmek kolaylaşır. Ayrımcı siyasetçi Özdağ’a rağmen Oğan’ın ve İnce’nin desteğini kazanamayan muhalefetin blok dışından arayı kapatacak destek alması zor gözükmektedir. Ki blok dışındaki bütün siyasiler desteği açıklasa bile sadece “karar ver” motivasyonuyla farkın kapanması zordur.

Kılıçdaroğlu’nun son hamlesi ise ikinci turu psikolojik bir referanduma çevirme üzerine kuruludur. İyi ile kötünün savaşı gibi sunduğu seçimde Cumhur İttifakı seçmenine hitap ederken onların liderine “hırsız, ahlaksız, namert, vicdansız, sahtekar” diyerek hakaret ederek de oy devşireceğini zannetti. Oysa Erdoğan’ın, ilk tur seçimlerde kendi başarısızlıkları tartışılmasın diye çıkarılan seçim yolsuzlukları şayiasından sonra “bunların işi yalan dolan” demesi, Kılıçdaroğlu’nun şeytanlaştırma çabalarını bir anda boşa çıkarmıştır. Cehennemin kapılarını ilelebet kapatma söylemi bir anda “beni sevmiyorsanız da”, “ondan nefret ediyorsunuz” çekinikliğine dönüşmüştür.

Kılıçdaroğlu’na politik psikolojik destek, kendi sınırlı liderlik özelliğine dayalı kişiliğine rağmen verilmektedir. Bu nedenle arkasındaki ittifak bileşenleri, duygularıyla ve coşkularıyla değil akıllarıyla ve hesaplarıyla hareket ediyor. Hatta bu konuyu abartan Kılıçdaroğlu, seçmeni çıkar odaklı hesaplı zekâ zannettiğinden Erdoğan seçmenini de aşağılamaktadır. Oysa ikinci tur seçimler, sosyolojik kaymalar olmayacaksa coşkulu bir motivasyona dayalı olmaktadır. “Kazanamayacak aday” olarak damgaladıkları ama hesaplarından dolayı razı oldukları Kılıçdaroğlu’nu ikinci turda Cumhurbaşkanlığına taşıyacak bir dip dalga heyecanın izine rastlamak zordur. Kılıçdaroğlu’nun muhalefete liderlik edecek ilk turun getirdiği ataletten uyandıracak takati de bulunmamaktadır. Zira politik liderlik psikolojisi yeni hedefler ve yeni düşler ile beslenmektedir. Kılıçdaroğlu’nun referandumdan medet umarak yaptığı olumsuz siyasette ne hedef ne de düşlerin oluşturduğu bir dalga olmamasına rağmen, halen bazı taraftarlarının tsunami beklentisi gerçekçi değildir.

Sanki ortada bir büyük zafer varmışçasına gündemden kopuk siyaset yapanların hesabı ise Kılıçdaroğlu sonrasına dairdir. Örneğin İmamoğlu’nun seçim akşamı düştüğü durum sonrası, meydanlardaki neşesine anlam veremeyenler, liderin kaybedişini kutladığını anlamayanlardır. CHP’nin tek lider adayı olmasa da en güçlüsü olduğu ortadadır. “Kaybeden” imajı artık kabullenilmiş Kılıçdaroğlu’nun karşısına “kazanan” imajıyla çıkması beklenebilir. Eğer gerçekten seçim sonrasında bir liderlik değişimi olacaksa bu CHP tarihi açısından da bir ilk olacak ve seçimi kaybeden lider koltuğunu da kaybedecek.

Yunan ordusu Başkomutanlık Meydan Savaşını kaybettiğinde İngiliz gemileri tarafından İzmir’den Sakız adasına götürülmüş ve orada yeniden giydirilerek, perişan görüntüsünden kurtarılmıştı. Atina’ya perişan halde dönmesi engellense de Krallığın ve hükümetin ayakta kalması mümkün olmamış ve Yunan halkını derin bir yasa mahkum etmişti. Halen kinle yoğrulmuş bu matemin uzlaşmazlığı, ikili ilişkilerimizi zehirlemektedir. Umulur ki Kılıçdaroğlu’nun yüksek beklentiler oluşturduktan sonra seçimi kaybetmesi, muhalefet seçmeninde aynı derecede derin bir yas doğurmaz. Bu nedenle bu seçimin asıl terapisinin muhatabı, kaybeden siyasiler değil seçmenlerdir. Nihayetinde Cumhurbaşkanının kendi zaferiyle kimsenin kaybetmeyeceğini vurgulaması yerinde bir mesajdır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası