Kriter > Dosya > Dosya / Siyaset ve 2023 Seçimleri |

Kılıçdaroğlu’nun “İnce” Problemi


Muharrem İnce’nin beklenmeyen ve muhalefet blokunu telaşa sürükleyen yükselişi; 6 Şubat depremleri, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı, İYİ Parti’nin altılı masadaki hızlı gidiş-dönüş krizi ve eski AK Partililerin CHP listelerinden aday gösterilmesi sonrası gerçekleşti. Yani Kılıçdaroğlu’nun tercihleri belki de İnce’nin yükselişinde, Muharrem İnce’nin kendisinden çok daha etkili oldu.

Kılıçdaroğlu nun İnce Problemi
Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adayı ve Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'yi ziyaret etti. (Muhammed Abdullah Kurtar/AA, 29 Mart 2023)

Muharrem İnce, 2021 Şubat’ında CHP’den istifa ettiğinde Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi oldukça mutlu olmuştu. Özellikle 2018 seçimlerinde ve sonrasında iki isim arasında yaşanan güç mücadelesi ve ayrışma, İnce’yi artık Kılıçdaroğlu için bir bagaj haline getirmişti. Süreç içerisinde İnce’ye yakın isimler CHP’den tasfiye edilirken, İnce’nin kendisi de adeta bir itibar suikastına uğratılmak istendi. CHP Genel Merkezi’nin sahip olduğu medya gücü, ilk olarak seçim gecesi yaşananlar üzerinden İnce ve parti tabanı arasındaki güven ilişkisini hedef aldı. Bunu müteakip, her ne kadar şimdi unutulmuş olsa da bizzat Kılıçdaroğlu tarafından İnce’ye yönelik olarak, “Külliye’ye giderek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile anlaştığı” iması yapıldı ve İnce hainlikle suçlandı. Bu ve benzeri suçlamalar, İnce ne zaman mevzubahis olsa, CHP medyası tarafından tekrar dolaşıma sokuldu. Bu çaba önemli oranda başarıya da ulaştı. Böylelikle Kılıçdaroğlu, CHP’nin sahip olduğu tüm kurumsal güç sayesinde, parti içindeki tek ciddi rakibini bir şekilde tasfiye etmeyi başardı.

Ancak İnce, bu tasfiyenin ardından, sanılanın veya hesaplananın aksine Kılıçdaroğlu için tehdit olmaktan uzaklaşmadı. Bilakis tüm muhalif medya ve elitlerinin çabasına rağmen 2023 seçimlerinde aday oldu. Böylelikle Kılıçdaroğlu için İnce’nin parti içi rakip ve tehdit statüsü, cumhurbaşkanlığı seçimleri için ciddi bir rakip olmasa da hesapta olmayan, ihmal edilmiş veya ikincil plana itilmiş, “Atatürkçü” tabandan oy alma potansiyeline sahip yeni bir statüye dönüştü. Bu sebeple İnce, seçimlere doğru tekrar muhalif medya ve elitlerinin en büyük düşmanlarından biri haline geldi ve yine itibar suikastı başta olmak üzere tüm medya gücü, tekrar İnce’yi hedef almaya başladı.

 

İnce’nin Beklenmeyen Yükselişi

13 Şubat 2021’de Sabah Perspektif için yaptığım analizde, İnce için en rasyonel tercihin doğru bir siyasi pozisyonla çok parçalı muhalefet bloku içerisinde önemli ve stratejik bir aktör haline gelebilmek olduğunu yazmıştım. Diğer bir ifadeyle, İnce’nin büyük ve ulaşılması mümkün olmayan iddialar yerine, küçük ancak kendisi için rasyonel ve ulaşılabilir hedeflerle başarılı olabileceğini savunmuştum. Bunu başarmanın yolu ise CHP’den memnuniyetsiz Atatürkçüleri ve İYİ Parti’de aradığını bulamayan seküler milliyetçileri kendine çekecek bir söylem ve pozisyon üretmesiydi.

Bu iki yıl içerisinde Kılıçdaroğlu liderliğindeki muhalif blok, İnce’yi adeta görmezden geldi. Altılı masa kurulurken adı dahi anılmayan İnce, muhalif blok tarafından ısrarla dışlandı. Ancak İnce’nin beklenmeyen ve muhalefet blokunu telaşa sürükleyen yükselişi; 6 Şubat depremleri, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı, İYİ Parti’nin altılı masadaki hızlı gidiş-dönüş krizi ve eski AK Partililerin CHP listelerinden aday gösterilmesi sonrası gerçekleşti. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun tercihleri belki de İnce’nin yükselişinde Muharrem İnce’nin kendisinden daha etkili oldu.

Bu noktada İnce, muhalefet içerisinde farklılaşmaya çalışan tüm yeni partilerin uzun zamandır kullandığı ve artık klişe haline dönüşmüş “3. Yol” söylemini, Atatürkçü ve milliyetçi bir popülizm ile pekiştirdi. Özellikle İYİ Parti’nin Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itirazı sonrası çok sert bir şekilde altılı masadan kalkması, ancak buna rağmen iki gün sonra masaya geri dönmesi ve Kılıçdaroğlu’nun adaylığını onaylaması, İYİ Parti’yi tercih eden seküler milliyetçi tabanın bir kısmını ciddi anlamda rahatsız etti. İşte tam bu noktada İnce’nin söz konusu stratejisi, her ne kadar banal olsa da ihtiyaç duyulan ve hala karşılığı olan bir söylem olduğunu tekrar kanıtladı. İnce, söz konusu söylemiyle bu seçmen kümesinin ilgisini çekmeyi başardı.

Buna ek olarak İnce, kendinde bulunan ancak Kılıçdaroğlu’nun sahip olmadığı hitabet yeteneği ve enerji ile büyük çoğunluğu gençlerden oluşan bazı seçmen kümelerinin de ilgisini çekmeyi başardı. Öyle ki İnce, sosyal medyanın en popüler siyasi figürlerinden biri haline geldi. Yine Muharrem İnce, 6 Şubat depremleri sonrası siyasete yönelik duygusal tepkiyi, sahadaki aktifliği ile kısmi bir desteğe dönüştürdü. Bu da özellikle muhalif seçmen nezdinde, İnce’ye yönelik ilgiyi artırdı.

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce
(Emin Sansar/AA, 13 Şubat 2020)

 

Muhalefetin Hesap Hatası

Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, son dönemde muhalif medya ve elitleri tarafından İnce’ye karşı başlatılan siyasi baskı ve saldırının sebepleri daha iyi anlaşılabilir. Zira İnce, Kılıçdaroğlu’nun uzunca bir süredir uyguladığı “CHP’nin kurumsal dönüşümü” projesinde dışlanan, ikincil plana itilen, en ufak bir eleştiride aşağılanan, geçmiş hataların yegane suçlusu görülen ancak tüm bunlara rağmen her seçimde sorgulamadan oy verme mecburiyeti üzerlerine yüklenen Atatürkçü seçmen için alternatif bir aday olarak ortaya çıktı.

Öyle ki İnce, oy oranı bağlamında Sinan Oğan’ın yok sayıldığı siyasi denklemde, HDP dahil tüm muhalif aktörleri tek çatı altında toplayan ve desteğini almayı başaran Kılıçdaroğlu’nun oyun planını bozan yegane aktör konumuna yükseldi. Diğer bir ifadeyle, CHP’den zorla tasfiye edilen İnce, yüzde 0,1’lik partilerin dahi aktörleştirildiği bir muhalif blok inşa sürecinde, ciddiye alınmayan ve dışlanan, ancak tüm bunlara rağmen Kılıçdaroğlu ve ekibinin uzun bir süredir kurguladıkları siyasi stratejiyi doğrudan bozan bir pozisyona sahip oldu. Dolayısıyla muhalefet elitlerinin “İnce nefreti”, kendi perspektiflerinden, CHP’nin klasik tabanından çaldığı Atatürkçü oylar ile seçimi kazanmasa dahi kaybettirebilecek bir potansiyelden kaynaklanmakta.

Ancak Muharrem İnce, tüm kişisel hırslarına rağmen en az suçlu isim konumunda. İnce’nin yegane motivasyonunun kendi siyasi ikbali olduğu her ne kadar açık olsa da burada tek suçlu, İnce’den çok da farklı bir motivasyona sahip olmayan Kılıçdaroğlu’nun siyasi hataları ve öngörüsüzlüğüdür. Seçim iş birliği adına kamuoyunda tanınmayan isimlerin dahi ziyaret edildiği, destek istendiği ve hatta ittifaka davet edildiği bir ortamda, son genel seçimlerde yüzde 30 oy almış bir ismin ısrarla dışlanması ilk büyük hatadır. İnce’nin popülist Atatürkçülüğü ve milliyetçiliği ile birlikte nispeten bir alternatif olarak ön plana çıkmaya başlaması, ancak bunun İnce cumhurbaşkanlığı adayı olana kadar ciddiye alınmaması ise bu büyük hataların ikincisidir.

Tüm bunlara ek olarak, seçim süreci başlayana kadar dışlanan, kendi partisi ve bu partinin medyası tarafından itibar suikastına uğrayan, kendisine siyasi anlamda yaşam şansı verilmeyen ve hatta ihanetle suçlanan İnce, yine muhalefetin kendi medyası tarafından adeta siyasi bir tacize maruz kalıyor. Medyada kendisine yer veren ve programlarına çıkaran gazeteciler dahi röportaj yapmak ve soru sormaktan ziyade, İnce’yi adaylıktan çekilmeye ikna etmeye çalışıyor. Çünkü Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu ve ekibinin Erdoğan karşıtlığı dışında ortak bir motivasyonu olmayan, oldukça farklı seçmen kümeleri üzerinde kurguladıkları stratejinin bozulma tehlikesini görünür kılıyor.

Öyle ki CHP elitleri, sahip oldukları medya gücüyle, adeta itibar suikastı ve linç tehdidine dayalı bir mahalle baskısı kurmakta ve Kılıçdaroğlu’na destek vermeyen herkesi “Erdoğan’ın adamı” ve “ihanet” ile suçlamaya dayalı bir strateji uygulamaktalar. İnce ise bu stratejide açtığı gedik üzerinden, seçimi kazanmasına yetmeyecek ancak muhalefetin zoraki bir şekilde ve adeta sopayla bir araya getirdiği farklı muhalif seçmen kümelerinden oy çalmakta. Bu da muhalefet için yeni bir seçim mağlubiyeti riskini daha da artırmaktadır.

Sonuç olarak İnce, Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi başta olmak üzere uzun bir süredir kurgulanan bir siyasi stratejinin oyunbozanı konumundadır. Ancak muhalefet tarafından dışlanan ve çemberin dışına zorla itilen İnce’nin burada bir kabahati bulunmamaktadır. İnce, en iyi yaptığı iş olan heyecanlı hitaplar ve popülist sloganlar dışında, somut bir başarıya imza atmış değil. Burada asıl başarısızlık, İnce’yi hesaba katmayan ve tek stratejisi potansiyel alternatiflerini gerektiğinde zorla engellemek olan Kılıçdaroğlu ve ekibine aittir. CHP elitlerinin, tüm medya imkanlarıyla birlikte İnce’yi hedef almasının ve muhalif kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırma çabalarının yegane sebebi de yaptıkları hesap hatasının ne türlü sonuçlar doğurabileceğini ve İnce’nin oy potansiyelini görmeleridir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası