Kriter > Siyaset |

İstanbul Seçimi CHP Siyasetini Nasıl Etkileyecek?


Kuşkusuz seçim sonuçlarının sayısal analizinden ziyade siyasal partileri kısa ve uzun vadede ne şekilde dönüştüreceğini anlamak da önemlidir. Bu bağlamda İmamoğlu’nun galibiyetiyle beraber CHP’nin siyasal anlayışında ne tür bir değişim olacağı sorusu öne çıkmaktadır.

İstanbul Seçimi CHP Siyasetini Nasıl Etkileyecek

Yoğun tartışmalarla geçen kampanya süreci sonucunda 23 Haziran İstanbul seçimi CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun galibiyetiyle sonuçlandı. İmamoğlu ile Yıldırım arasında geçen mücadelede İmamoğlu yüzde 54 ile seçimleri kazanırken Yıldırım’ın oyu ise yüzde 45’te kaldı. 31 Mart seçimlerine kıyasla İmamoğlu oylarını yaklaşık 570 bin artırırken Yıldırım’ın oyları ise yaklaşık 220 bin düştü. İki aday arasında 31 Mart’ta 13 bin olan oy farkı da 23 Haziran’da 806 bin 415’e yükseldi. Bu tabloda en dikkat çekici olan nokta ise Cumhur İttifakı’nın 31 Mart’ta seçimleri kazandığı on bir ilçede (Bahçelievler, Bayrampaşa, Beyoğlu, Çekmeköy, Eyüpsultan, Fatih, Sancaktepe, Şile, Tuzla, Üsküdar, Zeytinburnu) 23 Haziran’da İmamoğlu ile Yıldırım arasındaki yarışta İmamoğlu’nun galip gelmesi oldu.

Kuşkusuz seçim sonuçlarının sayısal analizinden ziyade siyasal partileri kısa ve uzun vadede ne şekilde dönüştüreceğini anlamak da önemlidir. Bu bağlamda İmamoğlu’nun galibiyetiyle beraber CHP’nin siyasal anlayışında ne tür bir değişim olacağı sorusunu cevaplamak için CHP siyasetinin son birkaç yıldaki dönüşümünü de irdelemek gerekiyor.

 

CHP Dönüştü mü?

2010’da Deniz Baykal’ın genel başkanlıktan ani istifası ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu göreve gelmesinin ardından CHP’nin Kemalist siyasi anlayışının değişeceği ve partinin Bülent Ecevit döneminde olduğu gibi merkez solda konumlanacağı düşünülüyordu. Fakat Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığının ilk birkaç yılı beklenilen değişim taleplerini boşa çıkardı.  

Buna rağmen 7 Haziran 2015 seçimleri ve sonrasında yaşanan süreç CHP’nin siyasi anlayışında bir değişim olabileceğini ortaya çıkardı. CHP uzun yıllar sonra ilk defa 7 Haziran seçimleri kampanya sürecinde negatif siyaset dilinden uzaklaşarak pozitif bir dil benimsedi. Seçim kampanyasını laiklik odaklı tartışmalar yerine ilk defa ekonomi, sosyal haklar, toplumsal refah gibi pozitif gündemler üzerinden oluşturdu. 7 Haziran seçimlerindeki kampanya süreci CHP’nin uzun yıllardır sürdürdüğü katı Kemalist siyasi anlayışındaki ilk kırılma noktasıydı.

Her ne kadar bu sürecin CHP’nin siyasi anlayışını değiştireceği beklentileri artsa da bu beklentilerin boşa çıkacağı kısa bir süre sonra anlaşıldı. Zira yaşanan süreç CHP içerisinde gruplaşmalara yol açmış ve bu gruplar üzerinden çeşitli adaylar genel başkanlık yarışına katılmıştı. Bu bağlamda Kılıçdaroğlu 2010’da CHP genel başkanı seçildiğinden bugüne dört olağanüstü, üç de olağan kurultay tecrübesi yaşadı. Başta Mustafa Sarıgül ve Muharrem İnce olmak üzere partinin önde gelen isimleri Kılıçdaroğlu ile genel başkanlık yarışına girdi.

 

Parti İçi Mücadele

CHP içerisinde yaşanan asıl mücadele Kemalist ve ulusalcı kesimler ile sol çevrelerin arasındaki güç savaşına dayanıyordu. Kemalist grup partinin daha sola yaklaşan siyasi anlayışından rahatsızlık duyarken sol sosyalist çevreler ise partinin yeterince sola yaklaşmamasından rahatsızdı. Bu rahatsızlık partide yalnızca kurultay süreçlerinde dile getirilmiyor, partililer çeşitli açıklamalar ve yayımlanan bildirilerle bu husustaki sıkıntıların altını çiziyordu.

Parti içi mücadelede asıl dönüm noktası ise Muharrem İnce’nin 24 Haziran seçimlerinde cumhurbaşkanı adayı olması ve sonrasında yaşanan süreç oldu. İnce her ne kadar seçimleri kazanamasa da yaklaşık yüzde 31 oranında oy alarak CHP’den daha başarılı bir performans sergiledi. Seçimler sonrasında İnce’yi destekleyen bir grup delege öncülüğünde imza kampanyası başladı. Lider değişikliği talep eden delegeler olağanüstü kurultayın toplanması için çok sayıda imza toplasa da yeterli sayıya ulaşamadı. Parti içi muhalefeti oluşturan bu grup CHP’ye daha fazla zarar vermemek adına faaliyetlerini yerel seçim sonrasına kadar durdurdu.

 

İstanbul Seçimi Sonrası

CHP 31 Mart yerel seçimleri ve akabindeki 23 Haziran İstanbul seçimine parti içinde yaşanan bu mücadelelerin gölgesinde girdi. 31 Mart seçimlerinde İYİ Parti ile ittifak kuran CHP, HDP’nin de on bir büyükşehir ve ilde aday çıkarmaması sonucu kazanımlarını artırdı. Fakat gerek 31 Mart seçim kampanyası süreci gerekse akabindeki 23 Haziran seçim sürecinde Ekrem İmamoğlu isminin çok fazla ön plana çıkması CHP’deki parti içi dengeleri bir kere daha değiştirdi. 

Kemal Kılıçdaroğlu 24 Haziran seçimlerinin ardından genel başkanlığı Muharrem İnce’ye bırakma kararı aldığını fakat İnce’nin parti içi muhalefeti kendisine karşı örgütlemesi sonucunda bu kararından vazgeçtiğini ifade etmiştir. Fakat son süreçte yaşananların parti içi mücadeleyi yeniden dizayn edeceği ve yeni sonuçlar doğuracağı kesindir.

Bu sonuçlardan ilki Muharrem İnce etrafında örgütlenen parti içi muhalefetin elinin güçsüzleşmesidir. Son birkaç yıldır Muharrem İnce ismi etrafında örgütlenen muhalif hareket İnce’nin partiyi iktidara alternatif hale getirecek tek isim olduğunu savunuyordu. Organize bir şekilde parti içi muhalefeti yürüten bu grup yerel seçimlerin ardından genel başkan değişikliği için kaldıkları yerden devam edecekleri mesajını vermişti. Fakat 31 Mart seçim sürecinde ve sonrasında Ekrem İmamoğlu isminin ön plana çıkması muhalif hareketin İnce isminin etrafında mobilize olmasına da ket vurdu. Dolayısıyla CHP içerisinde son birkaç yıldır organize bir şekilde hareket eden bu grubun yeni stratejisinin ne olacağı belirsiz hale geldi.

Bir diğer sonuç her ne olursa olsun siyasetin doğasında başarı ve gücü paylaşmadan ziyade başarı ve güçten kendine pay biçmenin daha yaygın olduğunun bir kere daha görülmesidir. Nitekim 23 Haziran seçim sonuçlarının kesinleşmesinin ardından Kılıçdaroğlu hemen bir miting düzenlemiş ve İstanbul seçimlerinin kendisinin başlattığı “Adalet yürüyüşü”nün bir sonucu olduğunu ileri sürmüştür. Seçim kampanya sürecinde yer almayan Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu’nun başarısından kendisine de pay biçmeye çalıştığı ortadadır. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun her ne kadar aksini iddia etse de uzun vadede partideki hegemonyasını sürdürme eğiliminde olduğu söylenebilir. Fakat parti içi güç dengelerinin yeniden nasıl şekilleneceği ve Kılıçdaroğlu’nun bu güç dengesinde hangi pozisyonda olacağı belirsizliğini korumaktadır.

Seçimlerin yalnızca CHP değil tüm partiler açısından önemli olan bir diğer sonucu da seçim ittifakları ve yeni siyasal sistemin dinamiklerinin daha iyi anlaşılması gerektiğidir. Bu bağlamda yeni sistemin dinamiklerini anlayan aktörler seçimlerde daha başarılı olmaktadır. Nitekim İmamoğlu’nun seçim başarısında en etkili olan faktör İYİ Parti’li, HDP’li, Saadet Parti’li ve kararsız seçmenlerin desteğini alabilmesidir. Bu bağlamda siyasal partiler açısından önümüzdeki dönemin en önemli ev ödevi ittifak sisteminin dinamiklerini doğru okuyabilmektir.

 

Liderlik Tartışması mı?

Her ne kadar son süreçte İmamoğlu’nun partinin “doğal lideri” haline geldiği iddia edilse de CHP’de parti içi mücadelenin dinamiklerinin önümüzdeki süreçte göz ardı edilmemesi gerekiyor. Partide uzun süredir devam eden mücadelenin önümüzdeki süreçte nasıl dönüşeceği hala belirsizliğini koruyor. Bu noktada parti içi muhalefetin genel başkan değişikliği taleplerini devam ettirip ettirmeyeceği en büyük belirleyici olacaktır. Parti içi muhalefet her ne kadar şu ana kadar verdiği mücadelede beklediğini elde edemese de parti delegeleri tarafından daha çok kabul gören bir ismin etrafında birleştiği takdirde başarıya ulaşabilir.

Fakat bu noktada göz ardı edilmemesi gereken bir diğer olgu ittifakların etkili olduğu yeni siyasal sistemde kurumlardan ziyade şahısların ön plana çıktığıdır. Dolayısıyla gerek CHP gerekse diğer partiler açısından partilerin kurumsal yapıları ve yönetici kadrolarından ziyade ortak bir değer üretebilen ve kitleleri bu değer etrafında örgütleyebilen isimler yeni dönemde daha başarılı olacaktır. Bu bağlamda siyasal partilerin de eski reflekslerinden uzak bir şekilde yeni süreci değerlendirmesi ve buna göre bir yol haritası çizmesi elzemdir. 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası