Kriter > Dosya > Dosya / Siyaset ve 2023 Seçimleri |

Millet İttifakı’nın Yol Haritası Ne Vadediyor?


Formülasyondan da anlaşılacağı üzere Millet İttifakı, bir parlamenter sistem koalisyonu kurmaya çalışıyor. Bu da koalisyonların kaçınılmaz kaderi olan birlikteliği koruma handikabıyla karşı karşıya kalması demek. Çünkü koalisyon hükümetleri, varlıklarının devamı için icraat kadar hatta kimi zaman ondan daha çok aralarındaki siyasi birlikteliği korumaya vakit harcarlar.

Millet İttifakı nın Yol Haritası Ne Vadediyor

Meral Akşener 3 Mart’ta, bir yıldır içinde olduğu muhalefet blokunu “İYİ Parti’yi kıskaca almaya çalışmakla, kişisel ikbal hesapları için devşirme bir siyaset üretmekle, altılı masayı milletin iradesini yansıtma kabiliyeti olmayan bir noter masasına çevirmekle” itham etmişti. 3 günlük hakarete varan karşılıklı suçlamaların ardından, 6 Mart’ta İYİ Parti masaya geri dönmüş ve Millet İttifakı iktidara gelmesi halinde ülkeyi nasıl yöneteceği sorusuna “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş Sürecinin Yol Haritası” başlıklı metinle yanıt vermişti.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortak cumhurbaşkanı adayı olarak açıklandığı 12 maddelik deklarasyonda, ittifak üyelerini memnun etme arayışı ve partiler arası pazarlıkların izdüşümleri göze çarpıyor. İYİ Parti’nin Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itirazını geri çekmesi ve Akşener’e onurlu bir çıkış imkanı sunması için 12. maddede Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı belirtiliyor. Bununla birlikte belediye başkanlarının ancak Kılıçdaroğlu’nun takdir edeceği zamanda ve sınırlı görevlerle atanacağı ifade ediliyor.

 

Koalisyonların Handikapları

Böylece Kılıçdaroğlu’nun otoritesinin de korunmaya çalışıldığı anlaşılıyor. Bu formülasyondan da anlaşılacağı üzere Millet İttifakı bir parlamenter sistem koalisyonu kurmaya çalışıyor. Bu nedenle koalisyonların kaçınılmaz kaderi olan birlikteliği koruma handikabıyla karşı karşıya kalıyor. Gerçekten koalisyon hükümetleri, varlıklarını sürdürebilmek için icraat üretmek kadar hatta kimi zaman ondan daha çok aralarındaki siyasi birlikteliği korumaya vakit harcarlar. Çok sayıda bakanlığın kurulması, kurum-kuruluşların verimlilik prensibi göz ardı edilerek siyasi partiler arasında paylaşılması ve proaktif değil reaktif politikaların izlenmek zorunda kalınmasının altında hep koalisyonun dağılmasını önleme kaygısı yatar.

Örneğin çok partili siyasi hayatımızda (2018’e dek) kurulan hükümetler incelendiğinde, koalisyon hükümetleri ile tek partili hükümetler arasındaki fark çarpıcı biçimde görülür. Tek parti tarafından kurulan hükümetlerdeki ortalama bakanlık sayısı 24,9 iken, bu sayı koalisyon hükümetlerinde 31’e yükselmiştir. Devlet bakanlığı sayısında da benzer bir durum söz konusudur. Ortalama devlet bakanlığı sayısı tek partili hükümetlerde 5,5 iken, koalisyon hükümetlerinde 11,6 olarak gerçekleşmiştir. Anasol-M koalisyonu olarak 57. hükümet döneminde bakanlık sayısı 38 iken, bugün bu sayı 17’dir (Özhan Demirkol, 1923’ten 2018’e Türkiye’de Hükümet ve Bakanlıklar. Fiscaoeconomia, 7(1), 2023, s. 378-379).

Bu tarihsel olgunun Millet İttifakı yol haritasına yansıması, ikisi halihazırda belediye başkanı olan altı cumhurbaşkanı yardımcısının önerilmesi olmuştur. Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin altı yardımcıya ihtiyacı var mıdır? İki belediye başkanının, cumhurbaşkanı yardımcısı olmasına neden gerek duyulmuştur? Bu soruların yürütme erkinin etkinliği açısından bir cevabı yoktur. Tek yanıt partiler arası (hatta parti içi) siyasi dengeleri koruma arzusudur. Benzer kaygılarla muhtemel bir Kılıçdaroğlu koalisyonunda halihazırda on yedi olan bakanlık sayısının ciddi oranda artırıldığına da tanıklık edebiliriz. Oysa şu an ülkenin idaresine yönelik eleştirilerin hemen hiçbirisi bakanlık sayısının az olmasıyla ilgili değildir.

Madde 5:

Geçiş Sürecinde Millet İttifakı’na dahil partilerin genel başkanları Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacaktır.

Madde 12:

İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları Sayın Cumhurbaşkanının uygun gördüğü zamanda ve tanımlanmış görevlerle Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanacaklardır.

 

Ortaklık ve Rekabet Dilemması

Koalisyon hükümetlerinde iki tür başarıya ihtiyaç vardır. Birincisi iyi bir kadro kurmak ve altındaki devasa bürokrasiyi verimli şekilde çalıştırmak suretiyle hükümet işlerinde başarılı olmaktır. Bu anlamda, hükümet liderlerinin en önemli misyonlarının doğru işi doğru zamanda doğru insanla buluşturmak olduğunu söyleyebiliriz ki bu hiç de kolay bir iş değildir. Siyaseti bu yönüyle insanları ve ilişkileri yönetme sanatı olarak da tanımlayabiliriz. İkinci başarı ise koalisyon hükümetini, görev süresinin sonuna kadar dağılmadan tutmaktır. Burada yönetilmesi gereken ilişkilerin sayısı ve niteliği daha da ağırlaşır. Bir yandan kısa ve uzun vadeli politikalar belirlenerek memleket idaresiyle uğraşılır diğer yandan hükümet ortaklarının birlikteliği korunmaya çalışılır.

Aynı zamanda, her parti bir sonraki seçimde oylarını maksimize etmek için kendi ajandasını takip eder. Nitekim bu ortak-rakip dilemması sebebiyle, cumhuriyet tarihinde görev süresini tamamlayabilen hiçbir koalisyon hükümeti olmamıştır. Yani koalisyonlar, muhalefetin güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisinde yer verdiği “kurucu güvensizlik oyu” bulunmadığı için değil, kendi aralarındaki anlaşmazlıkları sebebiyle dağılmıştır.

İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ve Yavaş
Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Konya’da Ereğli Atatürk Spor Salonu’nda Millet Buluşması’nda katıldı. Kılıçdaroğlu'na, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu eşlik etti. (Alp Eren Kaya-CHP/AA, 28 Mart 2023)

 

Her Adımda Uzlaşma Zorluğu

Millet İttifakı bir koalisyon olduğuna göre seçimlerin yenilenmesi, milli güvenlik ve olağanüstü hal gibi makro siyaset konularında ortak tutum arayışı makul karşılanmalıdır. Ancak deklarasyondaki 8. Madde, yürütme organının efektifliğine ciddi bir darbe vurma riski taşımaktadır. Maddeye göre “Cumhurbaşkanı; seçimlerin yenilenmesi, OHAL ilanı, mili güvenlik politikaları, Cumhurbaşkanlığı Kararları, Kararnameleri ve genel nitelikteki düzenleyici işlemler ile üst düzey atamalarda Millet İttifakı’na dahil partilerin genel başkanlarıyla uzlaşı içinde karar alacaktır”.

Cumhurbaşkanı kararlarının dahi beş genel başkanla uzlaşı içinde alınacağının belirtilmesi, büyük bir sorun potansiyeli taşıyor. Zira cumhurbaşkanı kararları, ekseriyetle eski bakanlar kurulu kararları gibi hükümetin günlük işleyişiyle ilgilidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan son beş yılda toplam 3 bin 634 karar almıştır. Yani her ay ortalama altmış karar imzalamıştır. Yol haritasına göre, Kılıçdaroğlu bu kararlar için her defasında genel başkanların onayını arayacaktır. Böylece ortaya ciddi bir defakto bürokrasi çıkacaktır.

 

Partili Cumhurbaşkanlığı

Yol haritasındaki bir başka mesele Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi halinde CHP genel başkanlığına beş yıl daha devam etmesine olanak sağlamasıdır. 10. maddeye göre Kılıçdaroğlu’nun siyasi parti üyeliği, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecinin tamamlanmasıyla birlikte sona erecektir. Şayet Millet İttifakı parlamenter sisteme geçemezse, Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı sürebilecektir. Bunun yerine madde “Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının -var ise- siyasi parti üyeliği yemin ederek göreve başlamasıyla sona erecektir” şeklinde de kaleme alınabilirdi. Her fırsatta partili cumhurbaşkanlığına karşı olduklarını belirten muhalefetin neden böyle bir açık kapı bıraktığı izaha muhtaç. Halbuki mevcut anayasada böyle bir zorunluluk yok. Yani anayasamıza göre cumhurbaşkanı partili olmak zorunda değil.

 

İmamoğlu ve Yavaş’ın Cumhurbaşkanı Yardımcılığı ve Kuvvetler Ayrılığı

Belediye başkanlarının cumhurbaşkanı yardımcısı olmalarında da problemli bir durum söz konusu. Madde, mevcut belediye başkanlarının cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanmaları için görevlerinden ayrılmalarını öngörmüyor. Bir kişinin aynı anda hem bir mahalli idarenin başında olup hem de hükümet mensubu olmasının kuvvetler ayrılığı prensibiyle bağdaştığını söylemek mümkün değil. Bilindiği üzere kuvvetler ayrılığı yalnızca yasama, yürütme ve yargı ayrılığından ibaret değildir. Yürütme erkinin fonksiyonel yönden merkezi idare ile yerel yönetimler arasında paylaştırılması da kuvvetler ayrılığı ve dolayısıyla çoğulcu demokrasinin bir unsurudur. Bu anlamda bu iki görevin tek bir kişide birleşmesi, anayasaya aykırılık arz eder.

Gelelim bu yol haritasının hukuki değerine. Anayasa, hükümetlerin doğrudan halk tarafından seçilmesini dolayısıyla meclisin güvenoyuna ihtiyaç duymayacağını öngördüğü için bu koalisyon protokolünün, Kılıçdaroğlu üzerinde herhangi bir hukuki bağlayıcılığı söz konusu olmayacaktır. Partiler arası siyasi kriz tartışması yapılabilecek olsa da Kılıçdaroğlu, pekala bazı ortaklarından vazgeçerek de yola devam edebilir. Çünkü başkanlık sistemini temel alan mevcut anayasa hükümlerine göre, yürütme yetkisinin sahibi kabine değil cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı yardımcıları veya bakanların siyasi bir sorumlulukları yoktur. Dolayısıyla yol haritasında Kılıçdaroğlu için yapılan taahhütler, ancak Kılıçdaroğlu kendini onlarla bağlı hissettiği müddete geçerli olacaktır.

Son söz olarak 14 Mayıs 2023 seçimlerinin Türkiye ve demokrasimiz için hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası