Kriter > Siyaset |

Diplomaside Eğlenceli Bir Yumuşak Güç Alanı: Futbol


Futbol endüstrisi, 20. yüzyılın sonlarından itibaren yerel olmaktan çıkarak evrensel bir piyasa haline geldi. Aslına bakıldığında futbol, kurumsal olarak oynanmaya başlandığı ilk andan itibaren oyun dışı semboller ve kitle psikolojileri üzerine farklı kimlikleri temsil etmiş ve “Futbol sadece futbol değildir”e yol açmıştı. Ama şimdi sermayesiyle, mekanıyla ve sermayeyi koyanların eline geçenlerle, “Futbol sadece futbol değildir” ifadesi, tarihin hiçbir döneminde, sözün kendisinden hiç bu kadar büyük olmamıştı.

Diplomaside Eğlenceli Bir Yumuşak Güç Alanı Futbol
2022 FIFA Dünya Kupası'nı Arjantin adına alan takım kaptanı Lionel Messi törende yerel Arap kıyafeti giydi. (Mustafa Yalçın / AA, 18 Aralık 2022)

Uluslararası ilişkilerde; dünyanın savaş ve kriz anlarında, ülkeler arası diyalog tıkandığında, ülkelerin barışmak için zemin arayışında ya da ülkelerin farklı coğrafyalarda algılarını değiştirebilmeleri açısından son yıllarda özel bir alan açıldı: Futbol.

Futbol endüstrisi, 20. yüzyılın sonlarından itibaren yerel olmaktan çıkarak evrensel bir piyasa haline geldi. Aslına bakıldığında futbol, kurumsal olarak oynanmaya başlandığı ilk andan itibaren oyun dışı semboller ve kitle psikolojileri üzerine farklı kimlikleri temsil etmiştir. Sadece temsil etmekle kalmayıp taraftarları, bu semboller etrafında birleştirip futbol kulüplerine farklı kimlikler kazandırmıştır.

 

Uluslararası Siyasetin Alanı Olarak Futbol

Futbol kurumsallaştıktan sonra kitleler tarafından öyle takip edilmiştir ki, bu durumu devlet yöneticilerinin keşfetmesi uzun sürmemiştir. Özellikle savaş dönemlerinde askerlerin moral üstünlüğünü sağlamak amacıyla İngilizlerin aktif olarak hayata geçirdiği turnuvalar, bu duruma önemli bir örnek teşkil eder. 1923’te General Harrington, kendi adına düzenlediği ve kazanıldığı takdirde İstanbul’u terk etmeden önce İngilizlere moral vereceğini öngördüğü bir turnuva düzenledi. Fenerbahçe ile karşılaşan İngilizler 2-1 mağlup oldu. Öyle ki Harrington’un düşüncesi, Türkler için bir kıvanç meselesine dönüşmüştü. Taksim Stadı’nda oynanan maçın sonunda Fenerbahçeli futbolcular, Beyoğlu’nda omuzlarda taşınmış ve merkez İstanbul’da o günler için tarifi mümkün olmayan bir gurur ve “galip” gelme duygusu yaşatmıştır.

Hitler’in de İkinci Dünya Savaşı süresince bazı Alman kulüplerinin farklı ülkelerde maç yapmalarını organize ederek Almanya’ya sempati duyulmasını amaçladığını bilmekteyiz.

Futbolun ulus kimliklerinin ileri uç güçlerini temsil ettiği bu dönemin ardından televizyonun yaygınlaşması ile 1970’lerden sonra ülke sınırları dışındaki takımların da izlenmesi ve sempati kazanmasına zemin hazırlanmıştır.

Bu aşamadan sonra futbolun artık yerel kaynak ve dinamiklerle devam etmesi mümkün olmadı. Sponsorluk yoluyla farklı ülkelerde kendilerini tanıtma imkanı bulan uluslararası şirketler futbolun küreselleşmesinin ilk adımını atmış oldular.

Futbolun küreselleşme macerası, 2000’lere kadar devam etti. Özel şirketlerle başlayan süreç 2003’ten itibaren farklı bir boyuta evrildi. Değişen Rusya, oligarkları ile farklı bir strateji izlemeyi hedefliyordu. Kendisine karşı on yıllardır süregelen Batı blokunun bakış açısını, futbolun illüzyonu ile değiştirebileceğini düşünmüş olmalı ki o güne kadar hiç yapılmamış bir alışveriş yapıldı. Premier Ligin köklü kulüplerinden Chelsea F.C. şirketlerini satışa çıkardı. Rus oligark Roman Abramoviç’in 2003’te satın aldığı kulüp, uzun süredir istenilen başarıları elde edememişti. Abramoviç, kulübe çok büyük bir yatırım yaptı ve karşılığını çok kısa sürede adlı. Chelsea ile iki yıl üst üste şampiyon olan kulüp, yapılan yatırımın karşılığını son yıllara kadar verdi. Fakat Rusya-Ukrayna Savaşı ile işler tersine döndü. Batı blokunun Rus iş adamlarına uyguladığı yaptırımlardan Abramoviç de nasibini aldı. 2022’de kulübü satışa çıkaran Abramoviç 19 yıl sonra kulübü sattı. Chelsea'nin, Todd Boehly öncülüğündeki konsorsiyum tarafından 4,25 milyar sterlin karşılığında satın alınması Birleşik Krallık hükümeti tarafından da onaylandı.

Erdoğan, Katar'da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası'nın açılışında
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani'nin davetine icabetle, Katar'da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası'nın açılışı dolayısıyla liderlere verilen resepsiyona katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ile selamlaştı. (Murat Kula / AA, 20 Kasım 2022)

 

Futbolun Yumuşak Güç Aracı Olarak Kullanımı

Ama bu süre içerisinde Batı blokunda futbol yoluyla algıların değiştirilebileceği test edilmiş oldu. İngiltere’de rejimin adamı olarak bilinen bir Rus iş adamına on binlerce kişi tarafından sevgi gösterileri yapılmasının, aynı zamanda Batı’daki Rus algısını etkilediği söylenebilir. Ta ki savaş başlayana kadar. Silahlar ortaya çıktığında doğal olarak yumuşak güç ile elde edilen tüm kazanımlar, yerini savaşmak için yeni bahanelere bırakıyor. Savaşlar, on yıllar süren yumuşak güç faaliyetlerini bir anda yerle bir ediyor. Bunun da ilk kurbanı Abramoviç oldu. Tabii buna, Avrupa futbolunun en büyük kulüp organizasyonu olan Şampiyonlar Ligi ana sponsorlarından Rus Şirketi GazProm’un da sponsorluklarının feshini eklemek gerekir. Batı bloku, futbol özelinde Ruslara sert bir mesaj vermişti.

Fakat Abramoviç’in açtığı kapıdan yıllar içerisinde pek çok farklı devlet girdi. Futbol kulüplerinin satın alınmasıyla başlayan bu serüvene katılan Çin ve Körfez sermayesi de Batı dünyasında kendine alan açmaya çalıştı.

Bu aşamadan sonra Çinli iş adamları, Premier Ligi ekiplerinden Aston Villa, Wolverhampton Wanderers FC gibi görece daha orta düzey takımları alarak İngiltere piyasasına adım attılar. Çin, bunun yanında ülke futbolunu geliştirmek ve dünyada daha fazla konuşulmak için çok yüksek bedellerle dünyanın büyük futbolcularını ülkeye çekmeyi ve bu sayede futbolun konuşulma gücünden faydalanmayı amaçladı.

Çin’in bu hamlesi, başlangıçta her ne kadar spektaküler olsa da ekonomik sebeplerle devam edemedi. Coğrafi ve kültürel farklılıkların bu durumun devam edememesinde de etkili olduğu söylenebilir.

Rusya’nın açtığı bu kapıdan, kırarcasına giren ve son 15 yılda futbol dünyasını domine eden ise Körfez sermeyesi oldu. 2008’de City Football Gourp’un kurulması ve Manchester City’nin alınmasıyla futbol dünyasına giren Körfez sermayesi, Roman Abramoviç’in yolundan gitti. Büyük bir transfer bütçesi ile işe başlayan grup, kısa süre içerisinde başarıyı da yakaladı.

Körfez sermayesinin bir sonraki hamlesi, neredeyse Avrupa’da oynanan tüm futbol liglerinin yayın hakkını almak oldu. Özellikle Katar sermayesinin agresif pozisyon alması, Avrupalı futbolseverlerin pek hoşuna gitmese de duruma zamanla alışıldı.

Bütün bu adımların, uluslararası organizasyonların bu ülkelere verilmesinde etkili olduğu söylenebilir. 2018’de Rusya’da düzenlenen Dünya Kupasının ardından 2022’de Katar’ın bu organizasyona ev sahipliği yapması, FIFA’nın objektif değerlendirme kriterinin olmadığı tartışmalarını iyice alevlendirdi.

Avrupa kulüp ekonomilerinin kilitlendiği bir dönemde, Rusya ve Körfez sermayesinin can simidi olmasının karşılığı elbette sadece kulüp takımları ile sınırlı kalamazdı. Aynı zamanda ülke sermayesinin de bu kulüplere, dolayısıyla Batı’ya aktığı ve bununla beraber uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yaparak ülke tanıtımlarına katkı sağlayacak hamlelerin gelmesi kaçınılmazdı.

 

Futboldan Fazlası

Organizasyonların bu ülkelere verilmesinin yanı sıra FIFA ve UEFA’nın başına da bu sermayelere yakınlıkları ile bilinen isimler başkan oldu. FIFA’nın başına Körfez ile çok yakın ilişkileri olan G. Infantino, UEFA’nın başına ise Doğu blokundan A. Ceferin geçti.

İtalyan-İsviçreli olan Infantino, özellikle Katar’ın 2022 dünya kupasını düzenlemesi esnasında aktif rol aldı. Batı’nın tüm eleştirilerini adeta göğsünde yumuşatan Infantino’nun, 2034 Dünya Kupası organizasyonunun Suudi Arabistan’a verilmesinde de rol oynadığı biliniyor.

Suudi Arabistan, bu organizasyonu almak için farklı bir yöntem denedi. Kendi ulusal ligini geliştirme yolunu seçen S. Arabistan, dünyanın en önemli yıldızlarını ülkesine çekerek sürekli gündemde kalmayı başarabildi. Çin tecrübesinden farklı olarak Körfez’in lüks anlayışını, futbolcu ve teknik direktörlere hissettiren S. Arabistan yönetimi, özellikle Avrupalı futbolcuların alıştıkları yaşam tarzına saygı göstererek pek çok konuda tolerans gösterdi.

Bu yönüyle Batı’ya entegre olmayı hedeflediğini saklamayan Körfez, futbolun birleştirici nimetlerinden sonuna kadar faydalanıyor.

Tabii futbol, aynı zamanda dünyanın en önemli tanıtım araçlarından biri. Ülkeler böylece kendileri hakkındaki algıları değiştirmeyi amaçladıkları gibi yeni ve farklı şekillerde algı da oluşturabiliyorlar. Özellikler S. Arabistan’da son yıllarda gözlemlenen insan haklarına dair düzenlemeler, 2034’e kadar Batı standartlarına yaklaştırılabildiği kadar yaklaştırılacaktır.

Her büyük organizasyonda birbirinden farklı en az 24 milletten insanın farklı coğrafya ve kültürleri gözlemleyecek olması, Körfez için yeni bir deneyim. Bu organizasyonlar dünyanın en çok izlenen organizasyonları ve dünyaya kendinizi tanıtabileceğiniz onlarca etkinlik söz konusu.

Hatta öyle ki 2022 Dünya Kupası finalinde şampiyon olan Arjantin milli takımının kaptanı ve futbol tarihinin en iyi futbolcularından Lionel Messi’ye, kupayı kaldırdığında Katar’da "takdir ve saygı"nın bir işareti olarak görülen geleneksel bir Arap cübbesi olan bişt giydirildi.

Milyonlarca insan, hayatlarında belki de hiç giymeyecekleri bir elbiseyi dünyanın en büyük organizasyonlarından birinde görmüş ve tanımış oldu. Tabii Katar Emiri’ni de...

Bu tarz büyük organizasyonların diplomatik ilişkilere vesile olduklarını da unutmamak gerekir. Özellikle organizasyonun ilk gününde katılımcı ülkelerin devlet başkanları orada bulunuyor. Kameralar karşısında olmasa da kamera arkasında liderlerin ya da temsilcilerin bu fırsatı kaçırmadığını biliyoruz. Bu olaya verilebilecek belki en yeni örnek, 2022 Katar Dünya Kupası açılış töreninde gerçekleşti. 2013’ten itibaren görüşmeyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi selamlaşıp tokalaştı. Planlı ya da plansız bu temas, arkası gelecek olan bir diyalog sürecini yeniden başlatmış oldu.

Futbol, bir yandan ayrıştırıcı olduğu kadar diğer bir yandan da birleştirici. Sınırlarını on yıllar önce aşmış olan oyun, artık saha içi kadar saha dışında da strateji üretmeyi gerektiriyor. İster milli takım olsun ister yerel takım, eğer oyun dışında bir strateji geliştiremezseniz evrensel yapı içerisinde kaybolmanız kaçınılmaz oluyor. Çünkü sınırları olmayan bu alanda yapılacak her hamlenin bir karşılığı olduğunu bilmelisiniz. Saha içinde ve dışında yapılan tüm hareketin bir karşı reaksiyonu olduğuna her an şahit oluyoruz.

Avusturya maçının ardından bozkurt işareti yapan Merih Demiral’a alelacele ceza verilmesi bir kenara, futbol dışı tüm unsurların bu konuda pozisyon belirlemesi ve sürecin yönetimi, saha dışının ne kadar proaktif olduğunu bizlere gösteriyor. Unutmayalım ki bu hareketin ardından Hollanda ile oynadığımız çeyrek final maçında Alman rejisi 90 dakika boyunca Türkiye tribünlerini hiç göstermedi.

Tarihin hiçbir döneminde, “Futbol sadece futbol değildir” ifadesi, sözün kendisinden hiç bu kadar büyük olmamıştı.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası