Kriter > Dış Politika |

Küresel Sistemin Dönüşümü Ekseninde Şangay İşbirliği Örgütü ve Türkiye


ŞİÖ’nün Türkiye için önemini değerlendirirken, Türkiye’nin çok taraflı organizasyonlarda üstlendiği rolün, ekseriyetle jeopolitik konumundan kaynaklanan sui generis bir duruş olduğunu fark etmek önemli bir husus. Türkiye’nin Asya ve Avrupa arasındaki stratejik köprü rolü yalnızca enerji, ulaşım gibi fiziki bağlantıları değil aynı zamanda diplomatik bir iletim rolünü de içeriyor.

Küresel Sistemin Dönüşümü Ekseninde Şangay İşbirliği Örgütü ve Türkiye
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan'daki Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi'nin düzenlendiği Ebedi Şehir kompleksinde çektirilen aile fotoğrafında yer aldı. (Murat Kula/AA, 16 Eylül 2022)

1996’da “Şangay Beşlisi” adıyla temelleri atılan Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), kurulduğu dönemin konjonktürüne bakıldığı zaman kurucu beş ülkenin yaşamakta olduğu mevcut ve potansiyel bölgesel sorunları bir diyalog masasında çözmek üzere oluşturulan bir yapıdır. SSCB’nin dağılmasının ardından bölgede ortaya çıkan sınır güvenliği öncelikli sorunlar ve Soğuk Savaş sonrası döneminin stratejik ortamı, bu örgütün temellerini atmıştır. İlerleyen süreçte dünyanın tek kutuplu yapıya evrilmesi ve 11 Eylül saldırılarıyla birlikte terör kavramının uluslararası sistemde baskın hale gelmesi, örgütün bir taraftan genişlerken diğer taraftan çok taraflılık, terörizm ve ayrılıkçılıkla mücadele, üye ülkeler arası iş birliğinin geliştirilmesi vb. temaları kendi gündemine almasına olanak tanımıştır. Günümüzde ŞİÖ, dokuz üye devleti, üç gözlemci üyesi ve altı diyalog ortağı ile “Asya’nın Yükselişi” kavramının odaklandığı en önemli diyalog mekanizmalarından birini oluşturmaktadır. ŞİÖ çatısı altında gerçekleştirilen organizasyonlar çok taraflı diplomasi mekanizmasının yürütülmesi için ülkelere potansiyel bir platform sağlamaktadır. Bu kapsamda örneğin Eylül 2022’de gerçekleştirilen Şanghay İşbirliği Örgütü Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi, aralarında çeşitli uyuşmazlıklar bulunan aktörlerin ortak bir masada buluşmaları için gerekli ortamı sağlamıştır. Aynı şekilde Ukrayna krizi sürecinde yaptırımlara tabi tutulan Rusya’nın bu zirveye katılarak Çin Halk Cumhuriyeti ve NATO üyesi bir ülke olan Türkiye başta olmak üzere pek çok bölgesel aktörle ikili görüşmeler gerçekleştirdiği görülmüştür.

 

Şangay İşbirliği Örgütü Batı Tarzı Dünya Düzenine Bir Alternatif mi?

Küresel sistemin dönüşümü sürecinde Asya’nın dikkat çeken bir konuma gelmesi şüphesiz ki Asya coğrafyasına ve bölgedeki ülkelere yönelik geliştirilen stratejileri arttırmıştır. Bu kapsamda ülkelerin birbirleriyle güçlü bir iş birliği mekanizması sergilemeleri ve diyalog kanallarını sürekli açık tutmaları, küresel sistemin dönüşümü sürecindeki sınamalardan en az zararla çıkmaları için önemli bir fırsat sunmaktadır. Dünya nüfusunun yüzde 40'ından ve dünya gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 30'undan fazlasını kapsayan bir örgüt olan ŞİÖ için Batı tarzı dünya düzenine alternatif mi sorularını yöneltmek; bilhassa içerisinde Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya gibi yeni dünya düzenine sıklıkla atıf yapan ve 4 Şubat 2022’de sundukları ortak bildiriyle ortaklıklarının sınırının olmadığını ilan eden iki aktörü, İran gibi yaptırımlar nedeniyle uluslararası toplumdan soyutlanan bölgesel bir oyuncuyu ve Hindistan, Pakistan, Kazakistan gibi jeopolitik açıdan önemli konumda bulunan aktörleri düşündüğümüz zaman oldukça olağandır. Ancak bu hususta ŞİÖ’yü “Batı’ya bir alternatif” olarak tanımlamak örgütün kuruluş amacına ve örgüt içindeki ülkelerin kendi stratejilerine aykırıdır. Her şeyden önce ŞİÖ’nün temel misyonu, bölgesel barış, güvenlik ve istikrarı korumayı amaçlayan temelde siyasi, ekonomik ve askeri bir Avrasya örgütü oluşturmaktır. Aynı zamanda kuruluşunun temellerini oluşturan “Şangay Ruhu”, Çin’in kendi devlet yönetimi motivasyonundan etkilenmektedir. Bu kapsamda 1950’lerde Çin tarafından üretilen ve Bandung Konferansı’nda da ilan edilen “Barış İçinde Bir Arada Yaşamanın Beş İlkesi” paralelinde ilerleyen Şangay Ruhu, örgütün iç politikasında; karşılıklı güven, karşılıklı yarar, eşitlik, çok taraflı istişare, kültürel çeşitliliğe saygı ve ortak gelişme arzusu ilkelerine bağlı iken dış politikasında ise; devletlerin içişlerine karışmama, herhangi bir üçüncü ülkeyi hedef almama ve açıklık ilkelerini takip etmeyi hedeflemektedir. Bu kapsamda örgütteki üye ülkelerin pek çoğunun siyasi sistemleri birbirinden farklılık gösterirken ülkeler arasındaki ilişkinin yatay düzlemde kurulmasına özen gösterilmektedir.

Örgüte üye ülkeler arasındaki bu anlayış ve farklılıklar kadar bu ülkelerin kendi aralarında sürdürdüğü mücadele ve yaşadıkları uyuşmazlıklar da ŞİÖ’ye farklı bir anlam yüklemektedir. Semerkant’taki Şanghay İşbirliği Örgütü Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi’nde çekilen liderler fotoğrafı bu durumun görselleştirilmesi açısından önemli bir andır. İlgili kare, aralarında toprak ihtilafı bulunan Hindistan, Çin, Pakistan gibi pek çok ülke liderini aynı karede buluşturduğu gibi büyük güç rekabetinde ABD tarafından kendisine atfedilen rol ile yetinmeyerek Xi Jinping ve Putin’in yanında duran Hindistan’ı içermekte ve aynı zamanda Semerkant Zirvesi’ne katılan tek NATO üyesi ülke olan Türkiye’yi de bulundurmaktadır. Ek olarak aynı kare, dünyadaki nükleer silahlara sahip dokuz ülkeden dördünü, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi iki üyesini ve dünyanın sahip olduğu enerjinin önemli kısmını topraklarında bulunduran Türk Cumhuriyetlerini içermektedir. Bu kapsamda ŞİÖ, ağırlığı göz ardı edilmesi mümkün olmayan bir oluşum iken örgütün geleceği Asya kıtasına atfedilen önemin paralelinde gün geçtikçe önem kazanmaktadır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ebedi Şehir Kompleksi’ni ziyaret etti.
Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev'in davetiyle ŞİÖ Zirvesi'ne özel konuk olarak katılmak üzere Semerkant'a gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ebedi Şehir Kompleksi’ni ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan burada, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Tacikistan Cumhurbaşkanı İmam Ali Rahman, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile bir araya geldi. (Cumhurbaşkanlığı/AA, 15 Eylül 2022)

 

 

Türkiye Perspektifinden Şangay İşbirliği Örgütü’nün Önemini Anlamak

Şangay İşbirliği Örgütü’nün Türkiye açısından taşıdığı önemi değerlendirirken, “Asya’nın en batısındaki Avrupalı, Avrupa’nın en doğusundaki Asyalı” bir ülke olarak Türkiye’nin çok taraflı organizasyonlarda üstlendiği rolün ekseriyetle jeopolitik konumundan kaynaklanan sui generis bir duruş olduğunu fark etmek önemli bir husustur. Bu kapsamda alışılagelmiş bir tanım olan Türkiye’nin Asya ve Avrupa gibi iki önemli kıta arasındaki stratejik köprü rolü yalnızca enerji, ulaşım, taşımacılık gibi fiziki bağlantıları değil aynı zamanda diplomatik bir iletim rolünü de içermektedir. Türkiye, içerisinde yer aldığı farklı güç eksenleriyle kurduğu ilişkilerde iş birliği ve etkin çok taraflılık politikasını önceliklendiren ve bu amaçla çok taraflı platformlarda yer alarak buralarda söz sahibi olmayı amaç edinen bir strateji yürütmektedir. Bu stratejinin paralelinde Batı ile yürüttüğü ilişkilerin ve dahil olduğu diyalog mekanizmalarının yanı sıra Asya kıtası ile sürdürdüğü ilişkilerinde benzer mekanizmalardan faydalanmakta ancak bunları birbirine ikame olarak görmemektedir.

Bu doğrultuda ŞİÖ, NATO veya Avrupa Birliği’ne bir alternatif olmamakla birlikte Türkiye açısından önemi, oluşturduğu zengin diyalog mekanizması ortamında ve Türkiye’nin yürütmekte olduğu “Yeniden Asya Girişimi”ne atfettiği önemde gizlidir. Bu noktada ilk olarak ŞİÖ’nün Türkiye’ye sunduğu diyalog ortamı Türk dış politikasında hedeflenen “güçlü diplomasi” ilkesine doğrudan hizmet etmektedir. ŞİÖ ile açılan ikili ve çok taraflı diplomasi kanalları Semerkant Zirvesi örneğinde görüldüğü üzere, üretim ve tedarik zincirindeki rolüyle Asya’nın önemli aktörü olan Çin başta olmak üzere Hindistan, Pakistan, Moğolistan, Rusya ve Azerbaycan gibi stratejik öneme sahip pek çok aktörü kapsarken, zirveden birkaç hafta sonra Kazakistan ile gerçekleştirilen kapsamlı anlaşmalar ağı örneği gibi ülkeler arası ilişkilerin ilerletilmesine de ortam sağlamaktadır. Diğer taraftan Türkiye’nin 2019’da düzenlenen 11. Büyükelçiler Konferansı’nda ilan ettiği “Yeniden Asya Girişimi” aynı zamanda Asyalı bir devlet olan Türkiye’nin ŞİÖ üye ülkeleri dahil olmak üzere bütün Asya kıtasıyla, bağlarını daha da kuvvetlendirmesini amaç edinmektedir. Bu amaç ekseninde ŞİÖ ile sürdürülen ilişkiler ve üyelik yolunda atılacak potansiyel bir adım, Batı’ya karşı Doğu anlayışını değil, küreselleşmenin getirileri ekseninde ekonomik, siyasi ve sosyo-kültürel olarak çok taraflılığı amaç edinmektedir.

 

Sonuç

Dünya sisteminin çarklarının Asya ülkeleri tarafından döndürülmesi tedarik zincirleri, lojistik bağlantılar, enerji güvenliği, teknoloji ve ekonomi gibi pek çok etmenle birlikte güç eksenlerinin bu bölgeye doğru kaymakta olduğu gerçeğini gözler önüne sermiştir. Asya’nın yükselişi olarak tanımlanan bu gelişme paralelinde dikkatler, bölgede varlığını sürdüren çok taraflı oluşumlara da yönelmiştir. Özellikle “Yeni Dünya Düzeni” kavramının tartışıldığı son yıllarda bu düzenin kurucularından kabul edilen Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya’nın yer aldığı Şangay İşbirliği Örgütü, taşıdığı potansiyel ile liberal batı düzenine bir alternatif olarak sorgulamalara tabi tutulmuştur. Örgüte üye ülkelerin kendi aralarındaki uyuşmazlıklara rağmen diyalog kanallarını açık tutmaları ve İran’ın örgüte dahil olması örneğindeki gibi örgütün genişleme konusundaki motivasyonu, Asya’nın yükselişi kavramıyla birleşince; bu durum ŞİÖ’nün bölge dışı aktörler tarafından bir tehdit algılamasına tabi tutulması gerçeğini doğurmuştur. Bu kapsamda diyalog ortağı olarak yer alan Türkiye’nin Semerkant’taki liderler zirvesine katılması ve burada ikili ve çok taraflı görüşmeler gerçekleştirmesi, Türkiye’nin eksen kayması yaşadığına dair soruları yeniden gündeme getirmiştir.

Bu hususta, Türkiye’nin Osmanlı’dan itibaren yönünün Batı olduğu bilinen bir gerçekliktir ancak çok taraflı dış politika ilkesi paralelinde ve Türkiye’nin sahip olduğu jeopolitik konum ekseninde “Asya’nın en batısındaki Avrupalı, Avrupa’nın en doğusundaki Asyalı” olarak Türkiye’nin Batı dışı çok taraflı oluşumlarla girdiği iş birlikleri başta küreselleşme olmak üzere 21. yüzyılın doğal bir çıktısıdır. Asya kıtası ile yürütülen ilişkiler, Türkiye’nin aynı zamanda bir Asya ülkesi olduğu düşünülürse, kurmayı amaçladığı güçlü diplomasi ağının doğal uzantısıdır. Aynı zamanda kolektif bir savunma örgütü olan NATO’ya alternatif görülen ŞİÖ’nün böyle bir karşılaştırmaya özne olmaktan uzak bir yapılanmaya sahip olduğunu ifade etmek yerinde bir yorum olacaktır. Tüm bu bilgiler ışığında ŞİÖ, üye ülkelerin potansiyelleri ve Asya kıtasının geleceği ekseninde, bünyesinde yer alan sınamalara rağmen ilerleyen yıllarda yürüttüğü stratejileri takip edeceğimiz bir uluslararası örgüt özelliği taşımaktadır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası