Kriter > Dış Politika |

Güney Kafkasya’da Barışı Sabote Etmek İsteyenler: Ermeni Diasporası, Radikal Muhalefet ve Ayrılıkçılar


Türkiye dahil uluslararası aktörler, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki nihai barış anlaşması için başlatılan sürece desteğini ifade ederken, Ermeni toplumu arasında bazı gruplar, olumlu atmosferi sabote etmek ve sürece engel olmak adına saldırganlaşıyor. 24 Nisan ise bu gruplar ve onların dış destekçileri için halklar arasındaki barışa engel olmak adına bulunmaz bir fırsat sağladı.

Güney Kafkasya da Barışı Sabote Etmek İsteyenler Ermeni Diasporası Radikal

6 Nisan’da Brüksel’de Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel’in arabuluculuğu ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan arasında yapılan görüşme, barış diplomasisine ivme kazandırdı. Brüksel görüşmesinde üç konuda anlaşmaya varıldı: İki ülkenin dışişleri bakanları düzeyinde nihai barış anlaşması için görüşmelerin başlaması, iki ülke arasında sınır hatlarının netleşmesi için Nisan sonuna kadar komisyon kurulması ve Birinci Karabağ Savaş sırasında kaybolan 4 bin civarında Azerbaycanlı hakkındaki bilgilerin Ermenistan tarafından paylaşılması.

Görüşmeden sonra Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan arasında ilk defa doğrudan iki telefon görüşmesi yapıldı. Birinci telefon görüşmesinde nihai barış anlaşması hazırlıkları için çalışmalar, ikinci telefon görüşmesinde ise sınır hatlarının belirlenmesi amacıyla komisyonun kurulması konuşuldu. Türkiye dahil uluslararası aktörler, taraflar arasındaki nihai barış anlaşması için başlatılan sürece desteğini ifade ederken, Ermeni toplumu arasında bazı gruplar olumlu atmosferi sabote etmek ve sürece engel olmak adına saldırganlaştı. Bunlar Ermeni diasporası, Ermenistan’daki radikal muhalefet ve Karabağ’daki ayrılıkçı Ermenilerdir. 24 Nisan ise bu gruplar ve onların dış destekçileri için halklar arasında kin ve nefreti tetiklemek, barışa engel olmak adına bulunmaz bir fırsat ortamı sağlamış oldu.

 

Karabağ Klanı Ermenistan’ın Geleceğini Esir Aldı

Brüksel görüşmesi ve sonrasında düzenlenen gösterilerde başrol oyuncuları olan Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan ikilisi, daha önceki yıllarda da nüveleri ortaya çıkan barışı engelleyen radikal gruplara liderlik yapmışlardı. 1987’de Karabağ’daki Ermeni ayrılıkçıların başlattığı saldırılar sırasında, dönemin Azerbaycan merkezi yönetimi, sorunu çeşitli ekonomik ve kültürel reformlarla çözmeye çalışmış, fakat özellikle Robert Koçaryan o dönemde de bu girişimlere engel olmuş ve on binlerce insanın ölümüne neden olan savaşa yol açmıştı. Aynısı 1998’de de yaşanmış ve Azerbaycan’la uzlaşı arayışında olan Ermenistan eski Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan, Karabağ Ermenileri Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan tarafından istifaya zorlanmıştı. 44 günlük savaş sırasında Nikol Paşinyan hem parlamentoda hem de halk arasında bir konuşma yaparak, “Azerbaycan’la anlaşalım mı, yoksa savaşa devam mı edelim?” diye sormuş ve bu ikilinin liderlik ettiği siyasi oluşum, savaşması için Paşinyan üzerinde baskı yapmış ve sonunda Ermenistan ağır bir yenilgi almıştı.

6 Nisan’da Brüksel’de yapılan görüşmeden sonra Nikol Paşinyan’ın Ermenistan Meclisi’nde Azerbaycan’la barış anlaşmasının imzalanması gerektiğine ilişkin yaptığı konuşma, bir anda yıkıcı grupların tekrar devreye girmesine neden oldu. Paşinyan Ermenistan parlamentosunda, Azerbaycan’la barış anlaşması imzalanmaması halinde yeni bir savaşın çıkacağı ve savaşta kimsenin Ermenistan’ı desteklemeyeceğini, ayrıca taviz vermesi konusunda Ermenistan üzerinde uluslararası baskı olduğunu ve Ermenistan’ın “kurbanlık koyun” olması durumundan çıkması gerektiğini söyledi. Bu sözler, taraflar arasında devam eden barış sürecinden rahatsız olan dış destekli muhalefetin saldırganlığının artmasına neden oldu.

 

Radikal Muhalefet Azerbaycan ve Türkiye Karşıtlığını Kışkırtıyor

Brüksel görüşmesinden bir gün önce Erivan’da “Ermenistan İttifakı” ve “Şeref Duyarım İttifakı” bir gösteri düzenledi ve gösteride “Türkler Bizim Düşmanımızdır”, “Ermenistan Türk Koridoru Değildir” ve “Nikol Ermeni Çıkarlarını Temsil Etmiyor” sloganları atıldı. Gösterilere katılan Ermeni Devrimci Federasyonu Başkanı İşkhan Sağatelyan da yeni bir mücadelenin başladığını ilan etti. Gösteri sonrası iki ittifakın yayınladığı ortak bildiride şu ifadeler yer aldı: “Biz Ermenistan ve Karabağ Ermenilerinin haklarını koruyoruz ve Azerbaycan-Türkiye ikilisinin dayattığı gündemi reddediyoruz. Karabağ Ermenilerinin bağımsızlığına zarar verecek bir barış anlaşması imzalanmamalı. Ermenilerin vatan ve soykırım haklarında vazgeçmesi ile sonuçlanacak Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecini kabul etmiyoruz.”

Süreci engellemek adına Erivan’daki gösterilerin yetersiz kaldığını düşünen bir grup radikal muhalif ise Ermeni ayrılıkçılara destek amacıyla Rus barış gücünün bulunduğu Azerbaycan topraklarına girmeye çalıştı. Aynı gruplar 24 Nisan’da Erivan’da Türk ve Azerbaycan bayraklarını yakarak, devam eden süreci baltalamaya çalıştı.

Brüksel görüşmesi sonrası Ermenistan’ın eski istihbarat bakanı Arthur Vanetsyan, Paşinyan'ı devirme mücadelesine destek vererek bir yol haritası hazırladı. Ermeni basınının iddialarına göre, Vanetsyan, üst düzey Rus yetkililerle görüşerek Paşinyan’a karşı bir iktidar değişim çabasına destek istedi fakat istediği desteği alamadı.

Ermenistan’ın eski Dışişleri Bakanı ve 1997’de Petrosyan’ın istifasında önemli rol oynamış Vartan Oskanyan da barış sürecine karşı aktif rol aldı. Robert Koçaryan dönemi Ermenistan Dışişleri Bakanı olan Oskanyan’a göre, dünyanın geleceğinin çok daha istikrarsız ve belirsiz olduğu bir dönemde, Azerbaycan’la barış anlaşması imzalamak saflık olurdu. Aslında bu sadece Oskanyan’ın değil, Ermenistan’daki revizyonistlerin de ortak görüşü.

Brüksel'de toplantı
AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile Brüksel’de bir araya geldi. (Dursun Aydemir/AA, 6 Nisan 2022)

 

Diaspora Etkinliğini Kaybetme Korkusuyla Hareket Ediyor

Ermeni diasporası da Azerbaycan-Ermenistan arasında devam eden barış görüşmelerinden rahatsız ve yurt dışında bunu engellemenin yolları arayışında. Paşinyan yönetiminin barış sürecini devam ettirmesinden rahatsız olan diaspora Ermenileri, saldırgan tavırları ile uzun zamandır kayıp olan önemlerini de hatırlatma peşindeler.

Brüksel görüşmesinden önce en etkili Ermeni lobilerinden birisi olan Amerika Ermeni Ulusal Komitesi’nin (ANCA) Avrupa bürosunun talebi üzerine Avrupa Parlamentosu üyeleri François-Xavier Bellamy ve Loucas Fourlas öncülüğünde 43 Avrupa Parlamentosu üyesinin Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michael ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Joseph Borrel’e mektup yazarak Azerbaycan üzerinde baskı yapılmasını isteyerek Cumhurbaşkanı Aliyev ve Nikol Paşinyan arasında Brüksel görüşmesinin olumlu geçmesini engellemeye çalışmıştır.

Brüksel görüşmesinden sonra Ermeni Devrimci Federasyonu’nun Batı Amerika Merkezi Komitesi bir bildiri yayınlayarak Nikol Paşinyan yönetimindeki Ermenistan’ın Azerbaycan ve Türkiye ile sürdürdüğü barış görüşmelerini “sözde barış anlaşması süreci” olarak tanımladı ve dünya Ermenilerini bu sürece karşı mücadele etmeye davet etti.

Rusya’daki Ermeni diasporası temsilcileri de barış ihtimali sürecine karşı aktif destek verdi. Sputnik’in genel yayın yönetmeni Margarita Simonyan, Karabağ Ermenilerinin garantör rolünden vazgeçtiği için Ermenistan’ın Rusya’ya bağlanması gerektiğini ifade eden bir mesaj yayınladı. Bu süreçte Sputnik Armenia da radikallere ve ayrılıkçılara destek verecek nitelikte yorumlar ve haberleri sürekli ön plana çıkardı.

 

Ayrılıkçılar da Rusya’ya Umut Besliyor

Karabağ’da yaşayan ayrılıkçı Ermeniler, Brüksel görüşmesinden bir gün önce, Ermenistan’ın kendileri adına barış anlaşması imzalama yetkisi olmadığını ilan etti. Ermenistan’ın şimdiki yönetiminin, kendilerine destek vermeyeceğini düşünen ayrılıkçılar, Rusya ve bölgedeki Rus barış gücünden destek arayışına da başladı. Ayrılıkçıların lideri Araik Arutunyan Rusya ile dikey ilişki kurulması gerektiğini söylerken, bölgedeki Rus barış birliklerinin kalıcı olmasını istedi ve bölgedeki yasa dışı silahlı Ermenilerle görüşerek tüm “savunma programlarının” bölgede bulunan Rus barış gücü ile birleştirilmesini önerdi.

Bu açıklamalara Rus yetkililerden destek gelmedi fakat basına yansıyan haberlere göre, Rusya’yı ilgilendiren asıl konu barış gücü adı altındaki kendi askerinin bölgede kalıcı olması. Ermenistan’ın Hraparak gazetesinin verdiği bilgiye göre, bir Ermeni muhalif lider, üst düzey bir Rus yetkili ile görüşerek, iktidarın değiştirilmesi için yardım istedi fakat Rus yetkili Ermenistan’ın içişlerine karışmayacaklarını ve Ermenistan-Azerbaycan barış antlaşmasının imzalanmasına müdahale etmeyeceklerini söyledi. Basının iddiasına göre, yetkili “Eğer Ermenistan ve Ermeni halkı Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanımak ve topraklarının bir parçasını Azerbaycan’a vermek istiyorsa, neden Rusya, Azerbaycan ve Türkiye ile ilişkilerini bozsun” diye tepki göstererek şunları söyledi: “Rusya için önemli olan Rus barış gücünün Karabağ’da varlığıdır, gerisi Ermenilerin sorunudur”. Diğer taraftan Paşinyan da Karabağ meselesini Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin konusu olmaktan çıkarmayı ve Rusya-Azerbaycan meselesi haline getirmeyi hedeflemektedir.

Rus barış gücünün bölgedeki sürekli varlığı Ermenistan tarafından kabul edilmiş olabilir fakat Azerbaycan’ın bu konuda taviz vereceği düşünülmemelidir. Azerbaycan bu gücün bölgede geçici olduğunu düşünüyor ve nitekim 10 Kasım üçlü ateşkes bildirisi de bunu öngörüyor.

 

Paşinyan Bu Grupları Diplomatik Müzakerelerde Kullanıyor mu?

Türk Dışişleri Bakan Mevlut Çavuşoğlu da Ermeni diasporasının Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecini engellediği görüşünde. Bu durum, Azerbaycan-Ermenistan arasında barış anlaşması açısından da geçerli. Bu süreçte özellikle Karabağ’ın Ermeni klanının liderlik ettiği radikal muhalefet ve Karabağ’daki ayrılıkçı Ermeniler, diaspora ile koordinasyon halinde hareket ediyor. Sürekli kurban rolünü oynayan bu gruplar, aslında bölgedeki barışın önündeki en büyük tehdittir. Aslında bu grupların hedefi iktidarı ele geçirmektir. Savaş ve işgal bu grupların var olma nedenidir ve eğer bu sorunlar ortadan kalkarsa, bunlara olan ihtiyaç da ortadan kalkmış olacak. İç politikada güçlerinin sınırlarını 20 Haziran seçimlerinde sınayan ve ağır yenilgi alan bu radikal grupların, şimdilik Ermenistan içinde yeterli desteği bulunmuyor. Fakat yaptıkları gösterilerle, dışarıya yönelik olarak ihtiyaç duyulması halinde Türkiye ve Azerbaycan’a karşı kullanılabileceklerinin ve barışa engel olabileceklerinin mesajını veriyorlar.

Diğer taraftan bu konuda farklı yaklaşımlar da söz konusu. Bazı uzmanlara göre. Nikol Paşinyan iktidarı hem Türkiye, hem de Azerbaycan`la devam eden diplomatik müzakerelerde taviz vermemek için radikal muhalif gruplarının gösterilerini bir koz olarak kullanıyor. Bu nedenle de uzun zamandır geri planda olan radikal gruplar bir anda Brüksel görüşü ve sonrasında aktif hale geldi. Paşinyan bir taraftan açık söylemlerinde Türkiye ve Azerbaycan`la anlaşmak istediğini beyan ederken, diğer taraftan diplomatik müzakerelerde verebileceği tavizlerin sınırlarını bu gruplar aracılığı ifade ediyor. Bu şekilde hem Türkiye`ye karşı taleplerinden vazgeçmeyerek, hem de Karabağ konusunda taviz vermeyerek sınırların açılmasını ve barış antlaşmasının imzalanmasını istemektedir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası