Kriter > Dosya > Dosya / Türk Devletleri Teşkilatı |

Türk Devletleri Teşkilatı: Stratejik Bir Bakış


Avrupa ve Asya arasındaki kapsamlı ekonomik ilişkilerin istikrarlı bir şekilde sürmesi, Avrasya coğrafyasının büyük güçler arası bir rekabet alanı haline gelmemesi, Afganistan gibi bölge ülkelerinden dünyaya yayılabilecek terör ve göç gibi önemli istikrarsızlıkların kaynağında bertaraf edilebilmesi için bugün dünyada güçlü bir “Türk jeopolitiğine” ihtiyaç vardır.

Türk Devletleri Teşkilatı Stratejik Bir Bakış

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) bugün bölgesinde giderek daha tanınan bir iş birliği modeline dönüşmüş durumda. Kendisini tesis eden fikri zeminin kadim bir tarihe dayandığı TDT’nin, bir uluslararası örgüt olarak henüz genç bir oluşum olsa da büyük bir potansiyel taşıdığı, kısa sürede elde ettiği başarılarla ispatlanmıştır. Bağımsız Türk devletlerinin, tarihte ilk kez “aile meclisinde” eksiksiz yer aldığı TDT, Türk iş birliğinin çatı örgütü olarak her alanda kapsamlı iş birliği hedefiyle yoluna güçlenerek devam etmektedir.

Geçtiğimiz sene Türkiye’nin ev sahipliğinde düzenlenen tarihi İstanbul Zirvesi ile hepimizin yakından bildiği “Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi” isminin “Türk Devletleri Teşkilatı”na dönüşmesi, Türkmenistan’ın Teşkilat’a gözlemci ülke olarak dahil olması ve alınan diğer kararlar, Türk dünyasında yeni ve parlak bir sayfanın açılmasına vesile olmuştur. Değişen küresel konjonktür dikkate alındığında, oldukça hassas bir bölgede denge politikası ile kazanımlarını koruyan üye devletlerin, kendi aralarındaki birlik ve bütünlüğü kaçınılmazdır ve karşılıklı yarar prensibi bakımından önemli faydalar üretir. Türk devletleri arasında kurumsal iş birliğinin geliştirilmesi, ekonomilerin güçlendirilerek ticari bağlantıların kuvvetlendirilmesi ve ortak dış siyaset için zemin oluşturulması, değişen dünya düzeninde TDT’nin başlıca görevi haline gelmiştir.

Dünyamız neredeyse her gün farklı bir sınama ya da krizle karşı karşıya kalıyor. Giderek tırmanan Rusya-Ukrayna Savaşı, küresel gıda ve enerji krizi ve bunun dünya genelinde ekonomiler üzerinde oluşturduğu enflasyonist baskı, bozulan ekonomiler, fakirleşen milyonlarca insan, uzak Asya’da yükselen ABD-Çin gerginliği ve kamplaşmalar, uluslararası sistemin alarm verdiğini gözler önüne seriyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan düzen, halihazırdaki uluslararası sistemi taşıyamıyor; dünya köklü bir değişimin sinyallerini veriyor. Böyle bir ortam, Türk devletleri arasındaki iş birliği ve dayanışmanın daha da ilerletilmesi gerektiğine işaret etmektedir. İstanbul Zirvesinde devlet başkanlarının kabul ettiği, geleceğimiz için adeta bir yol haritası olan “Türk Dünyası Vizyonu 2040” belgesi, artık Türk entegrasyonuna daha hızlı, etkin ve kararlı bir şekilde devam etmekten başka çıkış yolu olmadığının en net ifadesidir.

 

Kültürel Bağlardan Siyasi Birliğe

Kültürel bağlarımız; ortak tarih, dil ve coğrafyamızın ürettiği ortak değerlerimiz halklarımızı bir araya getirmiş ve aslında bugünkü birlikteliğimizin temelini oluşturmuştur. Fakat artık bu hızla değişen uluslararası yapıda kültürel kazanımlarımızı pragmatik siyasi ve ekonomik kazanımlara dönüştürerek Türk iş birliğini daha cazip kılmak gerekiyor. TDT’nin ana misyonunu oluşturan bu hedefe giden yolda, uzun yıllar ayrı kalan kardeşlerin siyasi, ekonomik ve toplumsal birliği bir temel fikir olarak karşımıza çıkıyor.

Bilindiği üzere, tüm üye ve gözlemci ülkelerimizin hedefi, ülkelerimiz arasında güçlü bir siyasi ortaklık tesis etmek, ekonomik olarak ülkelerimizin zengin potansiyelinden ve bağlantısallık avantajlarından istifade etmek, jeopolitik olarak da ülkelerimizde ve bölgemizde istikrar ve güven ortamının sürekliliğini garanti etmektir. İşte bunun sonucu olarak kuruluşundan bu yana kardeş Özbekistan, Macaristan ve Türkmenistan’ın da aramıza katılmasıyla Teşkilatımızın genişlemesi ve güçlenmesi siyasi çıkarlarımızın ortak bir zeminde birleştiğinin tezahürü olmaktadır.

Nitekim, Karabağ’da kazanılan zafer, bu tarihi siyasi yakınlaşmanın açık bir sonucudur. Azerbaycan ve Türkiye arasındaki güçlü bağların sahaya yansımasıyla 30 yıllık işgale son veren Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in liderliği ve Azerbaycan ordusu, tüm Türk dünyasına örnek olacak bir kazanıma imza atmıştır. Elbette 44 günlük savaşta TDT, tüm Türk devletlerinin bu konu üzerindeki hassasiyetini diplomatik olarak sahaya yansıtmayı başarmıştır. Artık hızlı bir şekilde “Bir Millet, İki Devlet” parolamızın “Bir Millet, Yedi Devlet”e evrildiğini görmekteyiz.

Türk dünyasında meydana gelen diğer siyasi gelişmeler karşısında da TDT yine üye ülkeler arasındaki koordinasyonu sağlamak ve ülkelerimizin ortak duruş sergilemelerini temin edebilmek için yoğun çaba sarf etmiştir. Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’da son dönemde cereyan eden olayların ülkelerin güçlü liderlikleri sayesinde aşılması süreçlerinde TDT gereken desteği vermiş ve ülkelerin gelişmelere “kardeş ülke” hassasiyetiyle yaklaşmalarını temin edebilmek için gayret göstermiştir. Böylece hiçbir kardeş ülkemizin yalnız olmadığı mesajı verilmiştir.

Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi Devlet Başkanları 8. Zirvesi
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi Devlet Başkanları 8. Zirvesi

 

Bugün, Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerinin artık ikili ilişkilerini “TDT üyeliği” kimliği üzerinden yeni bir algıyla tanzim ettiklerini memnuniyetle görmekteyiz. Bu yeni bir durum. Teşkilatımızın, ülkelerimiz arasındaki ikili ilişkilerde “kardeşlik” ruhunu öne çıkardığını görüyoruz. Bunu devlet başkanlarımızın karşılıklı ikili ziyaretlerinin sayısındaki dikkate değer artışta da görmek mümkün. Ayrıca ülkelerimiz arasındaki ikili ilişkilerin gündeminde “TDT çatısı altındaki iş birliği” başlığı artık istisnasız bir ortak başlık halini almıştır. Bu itibarla, artık Türk dünyasında alternatif arayışları sona ermelidir. Birlikte güçlü olduğumuzu anlayacak ve ona göre hareket edecek noktaya gelmekteyiz.

Öte yandan, Türk dünyasının etrafında bir kargaşa hakim. Rusya-Ukrayna Savaşı, Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra yaşanan en büyük çatışmalardan biri. Özellikle Covid pandemisinden sonra oluşan ekonomik durgunluğu derinleştiren ve dünyadaki mevcut fay hatlarını daha da belirgin kılan bu savaşta, TDT ve üye ülkeler barış misyonlarından geri adım atmamışlardır. Türkiye’nin bu konuda çabalarını özellikle vurgulamak gereklidir. Oldukça hassas olan bu dönemde, ülkelerimizin siyasi ve ekonomik çıkarlarının korunması yolunda TDT liderliğinde oluşturulan iş birliği mekanizmaları çalışmalarına hız kazandırmıştır.

Avrupa ve Asya arasındaki kapsamlı ekonomik ve ticari ilişkilerin istikrarlı bir şekilde sürmesi, Avrasya coğrafyasının büyük güçler arası bir rekabet alanı haline gelmemesi, Afganistan gibi bölge ülkelerinden dünyaya yayılabilecek terör ve göç gibi önemli istikrarsızlıkların kaynağında bertaraf edilebilmesi için bugün dünyada güçlü bir “Türk jeopolitiğine” ihtiyaç vardır. Türk Devletleri Teşkilatı işte bu boşluğu doldurmaktadır. 21. yüzyılda yeniden çok merkezli bir nitelik kazanan dünyada, Türk devletleri arasında tesis edilen güçlü iş birliği, Avrasya bölgesinde barış, huzur ve kalkınma anlamında büyük bir değer taşımaktadır.

 

Derinleşmiş Ekonomik İş Birliği

Türk devletleri büyük bir ekonomik ve sosyal potansiyele sahiptir. Bir araya getirildiğinde 170 milyonluk bir nüfusa, 4,5 milyon kilometrekarelik geniş bir coğrafyaya ve 1,5 trilyon doların üzerinde bir ekonomik büyüklüğe tekabül etmektedir. Bu durum Türk devletlerini dünyanın 13. büyük ekonomik grubu yapmaktadır. Son zamanlarda artan devlet başkanı ve bakanlar seviyesinde temaslar ve karşılıklı ziyaretlerle şu an istenen seviyeden aşağıda kalan ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi söz konusudur.

IMF’ye bildirilen resmi verilerde, TDT üye ve gözlemci devletlerinin 2010-2021 arası dönemde uluslararası ticaretteki paylarının artması, küresel ekonomiye artan entegrasyonlarını göstermektedir. TDT ülkelerinin toplam mal ve hizmet ihracatı 2010’da olan 364,1 milyar dolardan 2021’de yaklaşık 570 milyar dolara yükselmiştir. Dünyamızda küresel ekonominin ağırlık merkezi Asya’ya kayarken, küresel tedarik zincirlerinde değişiklikler olması beklenmektedir. Elbette bu durum Türk devletleri için yeni ekonomik fırsatlar sunacaktır.

Hatırlanacak olursa, tarihte Asya’nın dünyanın kalbi ve medeniyet beşiği olduğu dönemlerde bu kıtada ticareti ve toplumsal etkileşimi temin eden güçlü ve istikrarlı Türk devletleri mevcuttu. Tarihi İpek Yolu böyle bir konjonktürün eseriydi. Bugün de Türk devletleri benzer bir misyonla tarih sahnesindedir. Güçlü Türk devletleri, güçlü, istikrarlı ve müreffeh Asya ve Avrupa demektir.

Bu bağlamda, Tarihi İpek Yolu’nun da devamı sayılabilecek Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Koridoru (Orta Koridor) da giderek Avrupa ve Asya arasındaki en güvenli, en kısa ve dolayısıyla en hızlı ticaret yolu haline gelmektedir. Bu hat aynı zamanda Çin’in Kuşak-Yol Projesi’nin ana akslarından biridir. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, Orta Koridorun sadece ülkelerimiz için değil, tüm Avrasya kıtası için ne kadar stratejik bir öneme sahip olduğunu kanıtlamıştır. Orta Koridorun geliştirilmesi TDT’nin ana gündem maddeleri arasında yer almakla beraber ülkelerimiz arasında ticareti de hızla artıracağı bir gerçektir.

Türk Devletlerinin toplantıları İstanbul'da gerçekleştirildi.
Türk Konseyi Eğitim Bakanları 6. Toplantısı ve Uluslararası Türk Akademisi Bilim Konseyi 4. Toplantısı, Milli Eğitim Bakanlığı'nın ev sahipliğinde Taksim'deki bir otelde yapıldı. (İsa Terli/AA, 4 Kasım 2021)

 

11 Kasım 2022’de Semerkant’ta düzenlenecek olan zirvenin ana konulardan ekonomi, ticaret ve gümrük iş birliği gibi başlıklarda Türk dünyasının geleceğini şekillendirecek anlaşmaların imzalanmasına sahne olacaktır.

Bahsettiğimiz Orta Koridorun fazla olan lojistik maliyetlerini kısmak ve onu daha cazip hale getirmek için transit geçiş ücretlerini, Ro-Ro fiyatlarını aşağı çekmek, izinleri kolaylaştırmak, standartlaştırmak TDT için olmazsa olmazdır. Teşkilatın çatısı altında müzakereleri tamamlanan çok taraflı “Uluslararası Kombine Yük Taşımacılığı Anlaşması”nın imzalanması da lojistik sıkıntıları gidermeye yönelik en büyük adımlardan olacaktır. Ayrıca Karabağ Zaferi’nin bir kazanımı olacak Zengezur Koridoru’nun faaliyete geçmesi de Orta Koridordaki taşıma maliyetlerini daha da aşağı çekecek, üçüncü ülkelere olan bağımlılığını azaltacaktır.

TDT ekonomileri arasındaki toplam ihracat, 2016’da 13,9 milyar dolara yaklaşmıştı. O zamandan beri 2021’de 25,9 milyar dolar olarak kaydedilen TDT içi ihracatta artış eğilimi gözlendi. Ancak ülkelerimizin dünyayla yaptıkları dış ticaret hacminin yaklaşık 700 milyar dolar olduğu düşünülürse, bunun sadece yüzde 3’lük küçük bir kısmı kendi aramızdaki ticaretimizi oluşturuyor. Bu rakamları artırmak için “Ticareti Kolaylaştırma Stratejisi” ve “e-ticaret ve Yatırımlar ve Hizmetler Sahasında Serbest Ticaret Anlaşmaları” hazırlanmıştır.

Semerkant Zirvesinde imzalanacak anlaşmaların büyüğü denebilecek anlaşma bugüne kadar hem orta ve küçük ölçekli firmalarımız hem de yatırım ve altyapı için fon arayan ülkelerimizin farklı yerlerde çözümler aramasına son verme amacı güdüyor. Kardeşe kardeş eli uzatan bir yapıyı inşa eden “Türk Yatırım Fonu”nun kurulması, bundan sonra projelerimizin de finansmanımızın da dayanışma ile değer kazanmasına vesile olacaktır. Başlangıç sermayesi 500 milyon dolar olan ortak yatırım fonunun yakın gelecekte daha da güçlenerek 1 milyar dolara çıkarılması planlanıyor. Bu fon, iş topluluklarımızın etkin iş birliği kurmaları ve KOBİ’lerimizi güçlendirmeleri için önemli fırsatlar doğuracaktır.

Tarihi-coğrafi bağlar ve siyasi durum gereği ülkelerimizin farklı gümrük birliklerine olan üyeliği bugüne kadar tam kapsamlı serbest ticaret anlaşması ve gümrük mevzuatlarının kolaylaştırılmasına engel teşkil etmektedir. Fakat bu engellerin aşılması için hizmetler ve yatırımlar kapsamında üye ülkelerimiz arasında çok taraflı serbest ticaret anlaşması da öngörülmektedir. Ayrıca hazır olan “Türk Devletleri Teşkilatı Üye Devletleri Hükümetleri Arasında Basitleştirilmiş Gümrük Koridoru Kurulmasına İlişkin Protokol”ün kardeş halklarımızın uzun yıllardır beklediği gümrük sorunlarının çözümüne büyük katkısı olacaktır.

Teşkilat bünyesinde 2021’de “dijital TIR” projesinin hayata geçirilmesi için gümrük işlemlerinin dijitalleştirilmesi pilot proje olarak başlatılmış ve Kazakistan ile Özbekistan arasında “yeşil koridor” açılmıştır. Dustlik kontrol noktasında (Andijan), Kırgızistan'ın Dijital TIR pilot projesine katılımı için bu yılın başlarında bir tören düzenlenmiştir. Türkiye ile Özbekistan arasındaki pilot proje olan “ePermit” ise geçişlerde kolaylık sağlayacak bir diğer stratejik hamle olacaktır.

Bölgede yaşananlar sadece bizleri değil Avrupa’yı da etkilemektedir. Komşu coğrafyalara olan yakınlığımız üye ülkelerimizi özellikle enerji alanında vazgeçilmez alternatif kılıyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum, Güney Gaz Koridoru ve bileşenleri TANAP ve TAP gibi stratejik enerji altyapı projelerini geliştirerek, Avrupa’nın enerji güvenliğinin artık aynı zamanda bizden de sorulmasını sağladık. Nitekim Almatı’da kabul edilen “2023-2027 için TDT Enerji İşbirliği Programı” ve kurulan “TDT Enerji Koordinasyon Komitesi” de bunu ortak stratejimizi belirleyerek önümüzdeki yıllarda enerji avantajımızı bölgede barış ve istikrarı korumak için kullanacağımızı tescillemiştir.

 

Gelecek Bize Ne Gösteriyor?

Artık dünyamız tek kutupluluğu kaldıramayacak bir durumdadır. Eski yapıların teker teker çöktüğünü görmekteyiz. Çok merkezli dünya düzenine geçilmekte olan günümüzde Türk devletleri hiç olmadığı kadar önemli bir konumdadır. Yıllardır söylenegelen 21. asrın Türk asrı olacağı iddiasına gün geçtikçe yaklaşıyoruz. Bu ülkelerimizin stratejik ve akıllı hamlelerinin yansıra TDT’nin de bir çatı örgüt olarak başarısıdır.

Vizyon 2040 gibi entegrasyonumuzu hızlandıracak belgeler ve “2023-2027 Stratejisi” gibi yol haritaları Türk dünyasının birlikte hareket etmesi için ne kadar büyük potansiyel olduğunu ve bu potansiyelin ortaya konulması durumunda birçok konuda liderliğimizin perçinleşeceğini öngörmektedir. Bizlere düşen görev Türk Devletleri Teşkilatı’nı iç ve dışta oluşabilecek olumsuz etkenlerden koruyarak, onun yolunu açmak ve tarihi görevini yerine getirmesine yardımcı olmaktır. Kadimden gelen ve bize yol gösteren Türk töresi ve günümüzde TDT devlet başkanlarının iradesi de bu doğrultuda yolumuzu çizmektedir. Elbette, halklarımızın refahı ve Türk milletinin aydın geleceği için, her alanda iş birliği ve yakınlaşma prensibi ile çalışan Teşkilat, Türk Devletleri arasındaki birlikteliği güçlendirmek yolunda azim ve kararlılıkla çalışmalarını sürdürecektir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası