Kriter > Dosya > Dosya / Türkiye Yüzyılı |

Türkiye Yüzyılı ve Teknoloji: İnovasyon ve AR-GE Çalışmalarının Günümüzdeki Yeri ve Durumu


Son yıllarda Türkiye, savunma sanayiinde yaşanan ilerlemeler, uzay teknolojilerindeki gelişmeler ve yerli otomobil TOGG'un üretimi gibi çeşitli örneklerle üstün kapasitesini kanıtladı. Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda da aynı hızla gelişimine devam etmesi bekleniyor. Bu istikrar sayesinde, Türkiye'nin uluslararası arenadaki rolünde ve gücünde artışlar yaşanabileceği artık çok açık.

Türkiye Yüzyılı ve Teknoloji İnovasyon ve AR-GE Çalışmalarının Günümüzdeki Yeri
Erdoğan, Türkiye'nin vizyon projeleri arasında yer alan Togg'un seri üretiminin yapılacağı Gemlik Kampüsü'nün açılışına katıldı. Erdoğan, üretim bandından inen Togg'u kullanarak tören alanına getirdi. (Emrah Yorulmaz/AA, 29 Ekim 2022)

Yeni teknolojilerin ortaya çıkması, aktör ve kurumlar gibi temel parametrelerdeki değişimler uluslararası sistemde dinamik dönüşümlere yol açmıştır. Bu dönüşümler sonucu devlet, devlet üstü kurumlar ve devlet dışı aktörler arası güç dağılımının yanı sıra, bu aktörler arasında gerçekleşen ilişkilerde de değişimler yaşanmıştır.

Devletlerin güçleri, geliştirdikleri teknolojiler ve uluslararası arenada oynadıkları roller arasında doğrudan bir ilişki vardır. Özellikle, bir devlet teknolojik altyapısını; inovasyon, araştırma ve geliştirme (AR-GE) yoluyla artırırsa, doğrudan güç projeksiyonunu da artırmış olmaktadır. Basite indirgemek gerekirse, ulusal çapta gerçekleştirilen teknolojik gelişim; ekonomik, askeri ve politik alanlar dahil diğer tüm güç alanlarındaki ilerlemeyi de beraberinde getirir. Böylece, teknolojik gelişimini sağlayabilmiş devlet, dış aktörlerin etkisine karşı bağışıklık kazanır ve otonom kararlar alabileceği güç projeksiyon alanlarını genişletme fırsatı yakalamış olur.

Bu bağlamda günümüzde, iki küresel teknolojik gücün arasındaki rekabette kendini görünür kılan teknolojik bir devrimle karşı karşıyayız: ABD ve Çin. Bu rekabetin yanı sıra, Türkiye’nin de içinde bulunduğu diğer devletler, gelişmekte olan üst düzey teknolojileri edinebilmek için önemli adımlar atmaktadır. Bu adımların emin bir şekilde atılması ve verimli olmaları durumunda bahsi geçen diğer devletlerin, güç projeksiyonlarında görülecek artışlara paralel olarak, uluslararası arenadaki konumlarında da yükselmeler kaçınılmaz olacaktır.

Türkiye’nin hedeflediği, işte tam olarak bu kazanımdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ekim sonunda açıkladığı "Türkiye Yüzyılı" vizyonunda teknoloji, ulusal geleceğin temel yapı taşı olarak görülmektedir. Bu perspektif içerisinde teknolojik gelişimin, gayri safi yurt içi hasılası üzerinde gözle görülebilir bir artış sağlaması ve böylece Türkiye’nin global bir sanayi ve ticaret merkezi haline gelmesi beklenmektedir. Beklentilerin sadece bunlar ile sınırlı olmadığı, Türkiye’nin küresel dijital devrimin öncüsü olmak için gerçekleştirdiği girişimler ile anlaşılabilmektedir. Vizyonun gerçekleştirilebilmesi için, Türkiye’nin gerekli görülen siyasi, ekonomik, teknolojik, askeri ve diplomatik her alanda rakipleri arasında ilk 10’a girmesi gerektiği, Cumhurbaşkanı tarafından açıkça vurgulanmaktadır.

Daha öncesinde belirtildiği gibi, inovasyon ve AR-GE girişimleri, bir devletin teknolojik gelişiminin arkasındaki itici güçtür. Bu bağlamda Türkiye, özellikle Milli Teknoloji Hamlesi adı altında strateji haline getirilen “ulusal teknolojik kalkınma girişimi” sonrası, gelişimine önemli ölçüde hız katmıştır.

Göz ardı edilmemesi gereken bir değerlendirme olarak, Küresel İnovasyon Endeksi (Global Innovation Index) ve Türkiye’nin bu sıralamadaki yükselişi ele alınmalıdır. Türkiye, 2010’da 67. sırada yer alırken, 2020’de 132 devlet arasında 51. sıraya yükselmişti. Geçmiş yıllardaki bu yükselişe ilaveten, Türkiye 2022 yılında teknolojik inovasyon oranına göre 15 sıra yukarı çıkarak 37’nciliğe yükselmiştir. Bu istikrarlı gelişim ile Türkiye’nin amaçladığı küresel inovasyon güç merkezi konumu, daha da güçlenmiştir. Endeks içinde dikkat çekilmesi gereken bir diğer durum, Türkiye’nin ilk 40 içindeki “ikinci” orta gelirli ekonomi olmasıdır ki sıralamada orta gelirli oyuncular arasında birinci olan 11. sıradaki Çin’dir. Nitekim aynı raporda, Türkiye'nin gelecek yıllarda Çin’in sahip olduğu benzer inovasyon performansı büyümesi tecrübe etme potansiyeline sahip olduğu ve aynı trendi koruyabilmesi halinde Türkiye'nin yakında ilk 30 listesine girebileceği belirtilmektedir.

Türkiye izlenen politikalar sonucu, diğer devletlerin zorluklar yaşadığı bu dönemde, inovasyon girdilerini verimli bir şekilde çıktılara çevirmede oldukça başarılı olmuştur. Grafik 1’de görülebildiği gibi Türkiye, Avusturalya ve Kanada gibi inovasyon girdileri yüksek olan devletler ile karşılaştırılmakta ve daha az girdi ile daha verimli inovasyonlar gerçekleştirdiği görülmektedir.

GRAFİK 1. İNOVASYON GİRDİ VE ÇIKTI PERFORMANSI

AR-GE yatırımları bakımından; TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin merkezi yönetim bütçesinden AR-GE harcamaları için ayrılan ödenek, Covid-19'un etkilerinin tüm dünyada derin bir şekilde hissedildiği 2020 gibi istisnai dönem hariç, genel olarak artan bir eğilim içinde. 2008’de AR-GE harcamaları için ayrılan ödeneğin yalnızca 2,67 milyar TL olması ve sürekli artırılarak 2021’de yaklaşık 10 katı olan 20,25 milyar TL’ye ulaşması, hükümetçe izlenen politikaların nicel bir sonucu. Bütçe başlangıç ödenekleri esas alınarak hesaplanan tahminlere göre, 2022’de bu rakamın 26 milyar 308 milyon TL ile tarihinin en üst seviyesine çıkması bekleniyor. Doğrudan AR-GE harcamaları dışında hükümet, AR-GE faaliyetleri için sağladığı vergi indirimleri ve istisnaları kanalıyla geliştiriciler için toplam 13 milyar 416 milyon TL olan dolaylı destek de sağlamış durumda.

Ayrıca bu fonların sektör dağılımına odaklanırsak, son yıllarda savunma sanayiine yapılan AR-GE yatırımlarında büyük bir orantısal artış görülüyor. Özellikle, 2015’te AR-GE için sağlanan merkezi harcamalar içinde savunma sektörü yüzde 10’luk bir orana sahipken, 2022’de bu oranın yüzde 36,4’e çıkması dikkat çekiyor. Bir anlamda “savaş sanayisinde bir devrime” yol açabilecek bu oranlardaki değişim Türkiye’nin, savuma sanayisini millileştirmeye dönük izlediği politikalar ışığında çok daha anlamlı hale geliyor.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGE)
Türk savunma sanayisinin ihtiyaçları için çeşitli projeler yürüten Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGE), farklı tipteki insansız hava araçlarıyla kullanılmak üzere mühimmatlar geliştiriyor. (İsa Terli/AA)

 

Son olarak, inovasyon ve AR-GE finansmanı konusunda, Milli Teknoloji Hamlesinin itici bir faktör olduğunu ve kapsamı içinde fon ve yardımların genel olarak iki ana kurum aracılığıyla sağlandığını belirtmek önemlidir: KOSGEB ve TÜBİTAK. İlki esas olarak sanayi ve KOBİ’lere dönük destekler sağlarken, ikincisi üniversitelere, kamu kurumlarına ve sanayiye yönelik çalışmalara imza atmaktadır.

İnovasyon ve AR-GE çalışmaları devletler açısından, yüksek teknolojinin geliştirilmesi ve ihracatı için, ekonomik gelişim üzerinde büyük bir etkiye sahip, temel birer köşe taşıdır. İnovasyon ve AR-GE girişimlerinde gözlemlenen etkili ve geniş çaplı fonlar, zaman içinde istikrarlı ekonomik gelişimlere evrilmektedir. Türkiye, Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında, inovasyon ve AR-GE çalışmaları için ayrılan fonlarını artırarak, teknolojik ithalatını azaltmayı ve özellikle yüksek teknoloji ihracatını artırmayı hedeflemektedir. Bu kapsamda, son yıllarda teknoloji ithalatı (özellikle orta-yüksek, orta-düşük ve düşük teknoloji) azalırken, teknoloji ihracatı (burada yüksek teknoloji de dahil) önemli ölçüde artmıştır. Böyle bir gelişim, Türkiye'nin son yıllarda uyguladığı başarılı ve etkili politikaların pratiğe geçmiş kanıtıdır.

Bu bilgiler ışığında, önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin teknoloji lideri devletler arasına gireceğini söylemek yanlış olmaz. İnovasyon ve AR-GE çalışmalarına sağlanan doğrudan veya dolaylı desteklerin artırılması, teknoloji ithalatında azalmayı getirirken, teknoloji ihracatında artışlar görülmesi ve Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında Türkiye'deki teknolojik ekosistemi güçlendirmek için üstlenilen kapsayıcı politikalar, hükümetin teknolojik gelişime verdiği önemin göstergelerinden yalnızca birkaçıdır.

Son yıllarda Türkiye, savunma sanayiinde yaşanan ilerlemeler, uzay teknolojilerindeki gelişmeler ve yerli ve milli elektrikli otomobil TOGG'un üretimi gibi çeşitli örneklerle üstün kapasitesini kanıtlamıştır. Türkiye'nin önümüzdeki yıl da aynı kalkınma hızıyla gelişimine devam etmesi beklenmektedir. Bu istikrar sayesinde, Türkiye'nin uluslararası arenadaki rolünde ve gücünde artışlar yaşanabileceği gizli bir gerçek değildir. Özetlemek gerekirse Türkiye, teknolojik gelişmelerde yeni zirvelere ulaşıp dış aktörlere bağımlılığını azaltarak sadece, özünde ulusal çıkarları olan bir dış politika izlemek için gerekli araçlara sahip olmakla kalmayacaktır; aynı zamanda uluslararası sistem içinde rolü göz ardı edilemez bölgesel ve küresel bir aktör olarak gücüne güç katacaktır. Türkiye uzun zamandır zincire vurulmaya çalışılmakta ve belirli kıstaslar çerçevesinde hareket etmesi için yönlendirilmeye çalışılmaktadır. Ancak ulusal çapta gerçekleşen teknolojik bir kalkınma sayesinde Türkiye, bu girişimlerden sıyrılarak kendi potansiyeline yaraşır bir statüye yükselecektir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası