Kriter > Dosya > Dosya / NATO |

NATO Madrid Zirvesi ve Türkiye


NATO’nun yeni stratejik konsept belgesi, Türkiye açısından değerlendirildiğinde iki hususta yapılacak değerlendirmeler öncelikli alan olarak ortaya çıkıyor: Birincisi terörle mücadelede Türkiye, NATO müttefiklerinden destek görmediğini vurguluyor. Türkiye’nin ikinci önceliği ise NATO içinde bir Avrupa Birliği bloku oluşmasının önüne geçilmesi.

NATO Madrid Zirvesi ve Türkiye
Belçika, Brüksel (Dursun Aydemir/AA, 7 Nisan 2022)

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi ile önemli bir meydan okuma ile yüz yüze gelen NATO, tarihinin en önemli zirvelerinden birini 28-30 Haziran tarihleri arasında Madrid’de gerçekleştirecek. Zirvenin iki ana gündem maddesi olacağı görülüyor. Birincisi, ittifakın NATO 2030 girişimi etrafında kabul edeceği yeni stratejik konsept belgesi; ikincisi ise Ukrayna’daki savaşa yönelik önümüzdeki dönemde izlenecek stratejiler. İki husus zaten birbiriyle iç içe geçmiş durumda. Bir önceki stratejik konsept belgesinin ilan edildiği 2010’a göre güvenlik ortamı ciddi bir değişim geçirdi. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan iç savaşlar ve çeşitli terör örgütlerinin ortaya çıkışı NATO’yu direkt ilgilendirmese de Rusya’nın 2014 tarihli Kırım’ı yasa dışı ilhakı ile başlayan süreç Avrupa güvenliğinde ve dolayısıyla NATO perspektifinde kökten bir değişimi ortaya çıkarmış durumda. Diğer taraftan Çin’in yükselişi dolayısıyla stratejik rekabet çağının geri döndüğü ve NATO’nun buna kayıtsız kalamayacağı da hakim bir görüş haline geldi. Bu anlamda önceki stratejik belgede NATO’ya biçilen kolektif savunma, kriz yönetimi ve iş birlikçi güvenlik görevlerinin günümüz güvenlik ortamı için yeterli olmadığı düşünülüyor.

 

Yeni Stratejik Konsept

Değişen güvenlik ortamına daha iyi cevap üretme adına, Aralık 2019’dan itibaren yeni bir vizyon arayışına giren NATO, 2030 girişimini benimseyerek adaptasyon önceliklerini tespit etti. Buna göre ittifak, askeri ve siyasi olarak gücünü artırmayı ve daha küresel bir yaklaşım sergilemeyi hedefliyor. Daha açık ifade etmek gerekirse, askeri olarak savunma harcamalarının artırılması; siyaseten danışma ve koordinasyonun iyileştirilmesi; küresel olarak da Asya-Pasifik bölgesine daha fazla odaklı bir anlayışı benimsiyor. Bu anlamda Çin’e karşı Güney Kore, Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi geleneksel Amerikan müttefikleriyle daha yakın ilişkileri savunuyor. Bu anlamda, önceki belgede üçüncü asli görev olarak tanımlanan iş birlikçi güvenliğin üzerinde daha fazla durulacağı; yani NATO’nun sınırlarının ötesinde daha fazla ilişki ve güvenlik ortaklıklarına gireceğini beklemek yanlış olmayacaktır.

Yeni stratejik konsept belgesinde, NATO’nun önceliklerinden biri, Çin’e yönelik izleyeceği stratejiyi net bir şekilde tanımlamak olacak. Çin’in sistemik bir meydan okuma ya da bir partner olarak algılanması arasındaki dengenin nasıl şekilleneceği halihazırda pek açık değil. Söz konusu hususta geleneksel ABD görüşü birinci seçeneğe yakınken, Batı Avrupa ülkeleri partnerlik olanaklarının göz ardı edilmesini istemiyor. ABD ile AB’nin uluslararası güç rekabetine yaklaşımlarındaki farklılık yeni değil. Söz konusu Rusya olduğunda da Ukrayna saldırısı gerçekleşene kadar, ABD AB’yi kendi çizgisine yeterince çekememişti. Kaldı ki halihazırda ortaya çıkan tablo dahi Avrupa devletlerinin savunma konusunda yeterli önlemleri alamayacaklarını gösteriyor. Örneğin 100 milyar avroluk askeri modernizasyon bütçesi ilanıyla dikkat çeken Almanya’da gerçekleşen tartışmalar, aslında bu ülkenin böyle bir girişime hazır olmadığını gösterdi. Çeşitli siyasi partiler ve sivil toplum, kaynakların askeri harcamalar kapsamında değil sosyal meseleler için kullanılmasını istiyor. Bu anlamda, Amerikan güvenlik garantileri altında yaşamaya alışmış Avrupa’nın ciddi bir savunma atılımı yapabilmesi halen şüpheli.

Yeni stratejik konsept belgesinde Rusya’ya yönelik izlenecek tutum da netleştirilmeye çalışılacak. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimine karşı NATO üyesi ve partner devletler Ukrayna’ya ciddi manada askeri yardım sağladı. İttifakın, doğu ve güneydoğu kanadında önemli ölçüde kara, hava ve deniz unsurları konuşlandırılarak Baltık, Doğu Avrupa ve Balkanların savunması güçlendirildi. Diğer taraftan, Ukrayna NATO üyesi olmadığından Rusya ile direkt bir çatışmaya girilmedi ve Vladimir Putin’in nükleer tehditlerine karşı da ihtiyatlı bir yaklaşım gösterildi. Örneğin ABD, rutin olarak gerçekleştirdiği bazı füze denemelerini erteledi. Ancak Ukrayna’daki savaşın sonu halen açık olarak görülemiyor. Savaşın uzun bir zaman dilimine yayılması ihtimali, yeni stratejik belgede üzerinde durulacak temel meselelerden biri olacaktır. Bu anlamda, Avrupa’da nükleer silahlar, silahsızlanma çabaları, balistik füze savunması gibi NATO ve Rusya’nın asli aktör oldukları birçok temel uluslararası güvenlik meselesinin geleceği belirsizliğe savrulmuştur.

NATO Karargahı
NATO Dışişleri Bakanlarının Brüksel’deki NATO Karargahı’ndaki olağanüstü toplantısı (Dursun Aydemir/AA, 4 Mart 2022)

 

NATO tarafından Rusya ve Çin kaynaklı tehdit algılamasının yalnızca askeri olarak değil siyasi olarak da tanımlanması, önümüzdeki dönemde ittifakın benimseyeceği yaklaşımı gösteriyor. Çin’in Rusya ile birlikte kurallara dayalı uluslararası düzen için bir tehdit olduğu, söz konusu aktörlerin demokratik değerler ve açık toplumları aşındırma yönünde stratejiler izlediği artık geniş çaplı olarak benimsenen bir görüş haline geldi. Bu kapsamda seçimlere müdahale, dezenformasyon kampanyaları ve siber saldırı pratiklerinin müttefik ülkeler içinde çeşitli istikrarsızlıklar meydana getirme ve müttefikler arasındaki uyumu bozmayı amaçladığı düşünülüyor. Bu tarz hibrit ya da gri bölge taktiklerine karşı toplumsal bağışıklığın güçlendirilmesi ve nihayetinde toplumların ulusal savunmada öncü bir sivil güç olarak konumlandırılmasına öncelik veriliyor. Ancak NATO nezdinde yapılan elastikiyet çalışmaları, ittifakın giderek daha fazla ideolojik bir ajanda benimsemesine ve aynı zamanda askeri olmaktan daha çok sivil nitelikli görevlere odaklanması risklerini taşıyor.

Yukarıdaki hususların yanında yeni belgede başta sağlık ve enerji olmak üzere çeşitli sorunlu alanlara daha fazla yer verilmesi beklenebilir. 2019’dan itibaren küresel bir sağlık sorununa dönüşen Covid-19, devlet kapasitesini zorlamasının yanı sıra hızla jeopolitik bir rekabet malzemesi haline geldi. Salgınla mücadelede silahlı kuvvetler özellikle ulaştırma ve inşa faaliyetlerinde bulunarak sivil çabaya katkı sağladı. Keza NATO da bünyesinde özel bir fon oluşturarak ihtiyaç sahibi üye ve partner devletlere yardım mekanizması oluşturdu. Bu yardımlarda Türkiye’nin de önemli bir katkısı oldu. Diğer taraftan geleneksel olarak bir güvenlik meselesine dönüşen enerji arzı, Rusya’nın Ukrayna işgal girişimiyle çok daha sorunlu bir boyuta ulaştı. Bu tarz problemlerin yanına iklim değişikliği ve çevre sorunları da dahil olmak üzere birçok mesele zaman zaman eklenmekte ve NATO’nun söz konusu hususlarda ne tür katkılar yapabileceği tartışılmaktadır. Ancak toplumsal elastikiyet konusunda da bahsedildiği gibi bu tarz sorunlara NATO nezdinde çözümler üretme çabası ittifakın kolektif savunmaya dayalı askeri kimliğinin aşınması riskini doğuruyor.

 

NATO’nun Türkiye’ye Karşı Müttefikliği

NATO’nun yeni stratejik konsept belgesi, Türkiye açısından değerlendirildiğinde iki hususta yapılacak değerlendirmeler öncelikli alan olarak ortaya çıkmakta zira söz konusu hususlar direkt olarak Türkiye’nin ulusal çıkarlarını ve ittifak içindeki etkisini ilgilendiriyor. Bunlardan birincisi olan terörle mücadelede Türkiye, NATO müttefiklerinden yeterince destek görmediğini, hatta müttefiklerin PKK terörünü kolaylaştırıcı bir rol oynadığını ısrarla vurguluyor. Son olarak Finlandiya ve İsveç’in üyelik başvurularında açıkça ifade edilen bu hoşnutsuzluk Türkiye’nin en önemli önceliklerinden biri durumunda. PKK’nın Avrupa ülkelerinde serbestçe faaliyet göstermesi ve PKK’ya yapılan yardımlar birçok kez gündeme getirilmesine rağmen Türkiye’nin muhatapları tarafında somut adımlar atılmadı. Aksine, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde terör örgütüne karşı gerçekleştirdiği harekatlar dolayısıyla, birçok NATO müttefiki Türkiye’ye silah ambargoları uyguladı.

Türkiye’nin ikinci önceliği, NATO içinde bir Avrupa Birliği bloku oluşmasının önüne geçilmesi zira geçmişte elde edilen tecrübe, AB üyesi ülkelerin NATO’yu kendi çıkarları etrafında şekillendirmek istediğini gösterdi. Özellikle Yunanistan AB üyeliğini, Türkiye’ye karşı olabilecek her konuda bir koz olarak kullandı ve Türkiye’nin ittifak içindeki hareket alanını daraltmaya çalıştı. Benzer şekilde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB üyesi yapılmasından sonraki süreçte söz konusu aktörün NATO mekanizmalarına entegre edilmesi yönünde yoğun bir çaba gösterilerek oldubittilerin oluşturulmasına çalışıldı. AB, Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlıklardaki tarafsızlık ve güvenilirliğini GKRY’yi birliğe dahil ederek zaten uzun zaman önce kaybetti. Bu doğrultuda, geçtiğimiz yıl Fransa’nın, Yunanistan ile içinde güvenlik garantileri de içeren bir savunma anlaşması yapması da şaşırtıcı değil. AB’nin özellikle savunma ve kritik teknolojiler alanında daha güçlü ve bağımsız olması doğrultusunda tasarlanan stratejik pusula belgesinde Türkiye, Doğu Akdeniz’de düzensiz göçü araçsallaştırma, provokasyon, tek taraflı eylemler, uluslararası hukukun ve Yunanistan’ın egemenliğini ihlal etmekle suçlandı. AB’nin bu ifadeleri içeren belgeyi Rusya’nın Ukrayna saldırısı sürecinde yayınlaması da anlamlıdır. Bu tavır, NATO içindeki Yunanistan probleminin yalnızca şiddetlenmesine yol açacaktır.

Sonuç olarak Madrid Zirvesiyle birlikte daha fazla görev ve sorumluluk ile daha küresel bir yönelim benimsemiş bir NATO beklenebilir. Benzer şekilde ittifak, kolektif savunmaya dayalı dar kapsamlı bir savunma ittifakı kimliğinden, liberal uluslararası düzenin savunucusu bir uluslararası örgüt olma yönünde evrimine devam edecek gibi duruyor. Diğer taraftan, Avrupa’da ciddi bir savunma atılımı yapılabileceği ya da Türkiye’nin dikkat çektiği problemli alanlara yönelik somut çözümler üretildiğini söylemek mümkün değil.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası