Kriter > Dış Politika |

Arakan Soykırım Kurbanı


Katliamdan kaçan Arakanlılarla ilgili son geçen haberler yardımların dağıtımı sırasında yaşanan izdihamla ilgili genellikle. Bangladeş yerel güvenlik güçlerinin yardım dağıtımı sırasında kötü muamelesi yeriliyor ve Arakan’daki zulümden kaçanların sayısının 500 bine yaklaştığı vurgulanıyor.

Arakan Soykırım Kurbanı

Katliamdan kaçan Arakanlılarla ilgili son geçen haberler yardımların dağıtımı sırasında yaşanan izdihamla ilgili genellikle. Bangladeş yerel güvenlik güçlerinin yardım dağıtımı sırasında kötü muamelesi yeriliyor ve Arakan’daki zulümden kaçanların sayısının 500 bine yaklaştığı vurgulanıyor.

Arakan’ın Müslüman halkı Rohingyalıların uğradıkları katliam birincil önemini yitirdi gibi. Sorun çözüldüğünden değil genelde işin seyri böyledir de ondan. Önce gözler kriz alanına çevrilir. Ajanslar birinci haber olarak geçer. Bu birkaç gün böyle devam eder. Sonra ister istemez gündem değişir ve katliam devam etse de dünya gündeminden düşer ve yapanın yanına kar kalır.

Gerçekten insanlık adına müdahale edilmiş ve çözülmüş belki de hiçbir kriz yoktur. “Büyük güçler”in çıkarlarına geliyorsa durum değişir ama. Bir işgale bahane kılınacaksa mesela hemen toparlanır ve askeri varlıklarıyla biterler orada.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başka etkili bir isim olmadı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda (BMGK) bu vatansız, kimliksiz bırakılmış halkın yaşadığı soykırımı dile getiren. ABD’nin basını ilgi duysa da başkanı Arakan hakkında tek kelime etmedi.

Katliamın yaşattığı çaresizlikten kameralara yansıyan sembol fotoğraflar da zaten vicdanlarımızda asılı kalan birer yaraya dönüşüyor ve soykırım dünyanın gözü önünde devam ediyor. Esed zulmünün kıyılarımıza vurduğu Aylan bebeğin fotoğrafı gibi onlarcası çekildi Arakan ve Bangladeş’i ayıran Naf Nehri’nde. Binlercesi de bir fotoğraf karesi bile bırakamadan can verdi, hayata kaçmaya çalışırken o ölüm nehrinde...

Ölümü göze alarak ölümden kaçıyor olmaları, ölümden daha beter şeyler yaşadıklarını gösteriyor aslında. Reuters muhabirinin fotoğrafladığı küçük bir çocuk, nehrin kıyısında birikmiş çamur ve çalılara tırmanmaya çalışıyor, belki de ailesinden bir tek o kalmış geride.

Kamptan Notlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Hanım’ın Bangladeş’in Cox’s Bazar kentindeki Kutupalong Kampı’na yaptığı ziyarete eşlik ederken dinlediklerimiz ve gördüklerimiz durumun vahametini gözler önüne seriyordu. Köylerindeki evleri yakılmış. On güne yakın bir zaman yürüyerek varmışlar kampa ve hemen hepsi ya Arakan’da ya da yolda yakınlarını kaybetmiş. Kimse ailesinin tüm fertleriyle ulaşamamış buraya.

Kutupalong Kampı BM’in gözetiminde. Dolayısıyla “en iyisi bu” diyebileceğimiz bir kamp. Ama durum gerçekten içler acısı. Kamp deyince gözünüzün önüne Türkiye’de Suriyelilerin kaldığı Kilis ve Hatay’daki kampların benzeri gelmesin. Ne altlarında bir zemin ne üstlerinde korunaklı bir çatı var. Yağmuru eksik olmayan bu coğrafyanın çamuru da eksik olmuyor ve kamp alanı tümüyle çamur içinde kalıyor. Sağlıklı gıdaya ulaşmak bile onlar için çok büyük bir sorun. Kaldı ki yaşamın ayrılmaz bir parçası saydığımız eğitim, sağlık gibi hizmetlere erişebilsinler.

Muhammed her şeyini Arakan’da kaybetmiş bir genç. Okumak istiyor, hayatını değiştirebilecek tek şeyin okumak olduğunun farkında ama böyle bir imkanı yok. Türkiye’den bir heyet geldiğini öğrenince TİKA’dan Serdar Çam’ı buluyor ve okumak istediğini, kampta böyle bir imkanın olmadığını söylüyor.

Dünyada mülteci durumuna düşmüş çocukların büyük çoğunluğu maalesef eğitim göremiyor. İnsan hakları kurumlarının raporlarına göre dünyada çatışma, savaş ve açlık gibi nedenlerle yurtlarından ayrılmış 30 milyona yakın çocuk var. Bunların çok azı sığınmacı, mülteci ya da kaçak durumda oldukları halde eğitimlerine devam edebiliyor.

Bangladeş’in Tutumu

Türk heyeti Cox’s Bazar’daki kampı ziyaret ve yardımların dağıtımına bizzat iştirak ettikten sonra Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina Vecid Hanım’la da bir görüşme gerçekleştirip kampta kalıcı konutlar inşa edebileceklerini, sağlık ve eğitim imkanı sağlayacak daimi hizmetler verebileceklerini iletti.

Bangladeş, Türkiye’nin iyi niyetini takdir etmekle ve olabildiğince kolaylaştırıcı davranmakla birlikte Arakanlıların Bangladeş’teki varlığından hoşnut değil. Yetkililer kendi kalabalık nüfuslarını ve ekonomik durumlarını buna sebep olarak ileri sürüyor. Ayrıca Myanmar’ın Arakanlıları bir daha geri almak istemediğini ve ülkelerinin bu yükü kaldıramadığını söylüyorlar.

1940’lardan bu yana mütemadiyen katliam yaşayan ve bu sebeple devamlı olarak yurtlarından ayrılmak zorunda kalan Arakanlıların en çok barındığı ülke Bangladeş. Hem Arakan’a en yakın ülke hem de halkı Müslüman olması dolayısıyla böyle.

Modern Çağın Köleleri!

Arakan’ı daha çok yaşanan katliam üzerinden konuşuyoruz. Yaşananları ise köyleri, evleri yakılmış, yakınları Myanmar askerleri ve Budist çetelerce öldürülmüş ve canını zor kurtarmış insanların anlattıklarından biliyoruz.

2012’de de yine olaylar alevlenmiş, Arakanlılara yönelik toplu bir kıyım başlamıştı. Dünya kamuoyu tıpkı bugün olduğu gibi o günlerde de konuyla alakadar olmuş fakat sonrasında kalıcı bir çözüm için çaba sarf edilmemişti. Oysa Arakanlı Müslümanların yaşadıkları zaman zaman gündeme gelen bu katliamlardan ibaret değil. Rohingyalılar belki de vatansız ve kimliksiz bırakılan ve hiçbir vatandaşlık hakkına sahip olmayan, kölelik düzenine tabi dünyadaki tek halk.

Rohingyalıların kendi topraklarında yaşadıkları dışlanma, sürgün ve katliamların tarihi yüzyılın başına kadar gidiyor. Önce Budist halk ile Müslüman halk arasında karşılıklı kışkırtmalar söz konusu oluyor. Zaman içinde Budist çoğunluğun baskıları çatışmaya ve tedhişe dönüşüyor. 1962’deki darbeden sonra Müslümanların direnci azalıyor. Devletin el koyma politikası sebebiyle ekonomik olarak da güçsüz düşüyorlar.

1954’teki Muson ve 1978’deki Kral Dragon operasyonunda olduğu gibi pek çok kereler Müslüman nüfus üzerinde kırım gerçekleştiriliyor. 1982’de çıkartılan “Yeni Vatandaşlık Kanunu” ile Arakanlı Müslümanlar bir anda vatansız ve kimliksiz yabancı bir topluluğa dönüştürülüyor. Yüzyıla yakındır devam eden zulüm politikaları sonucunda bir milyondan fazla Arakanlı yerinden yurdundan oluyor.

82’den sonra Arakan’da yaşayan Müslümanlara yönelik en belirgin uygulama, yerinden etme ve boşaltılan köylere Budistleri yerleştirme.

Arakanlı Müslümanlar seyahat özgürlüklerinden de mahrum bırakılıyorlar. Yasağın ihlali halinde hapis cezasına çarptırılıyorlar. Evlenmek izne, ölüm de çocuk sahibi olmak da vergiye tabi. Budistlerin işlerinde zorla çalıştırılıyor, asla hukuk önünde hak arayamıyorlar. Kendi yurtlarında parya muamelesi görüyorlar. Katliamdan beteri bu belki de. Çünkü standartlaşmış bu uygulamaya karşı dünyanın sesi çıkmıyor. Ancak bir katliam olduğunda kameralar Arakan’a çevriliyor.

Sorun Üreten Dünya Sistemi

Arakan, Myanmar’ın en zengin doğal kaynaklara sahip olan bölgesi. Amaç bölgenin Müslümansızlaştırılması. Budist çetelerin saldırılarına artık aleni olarak Myanmar ordusunun da dahil olması bunu gösteriyor. Dünyanın sessizliği ise dikkate değer. Katliamlar ve bir türlü çözülmeyen sorunlar, uluslararası kurumların meşruiyetini de sorgulanır hale getiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın artık mazlum milletlerin sloganı haline gelen “Dünya 5’ten büyüktür” ifadesi tam da bunu anlatıyor. BM düzeninin güçlülerin güçsüzleri yönetmesi ve çıkar alanlarının güçlülerin inisiyatifiyle tasnifi üzerine kurulmuş olduğunu artık herkes biliyor. Düzenin devamını ise küçük devletlerin büyük devletlere bağımlılığı temin ediyor.

Sözde hukuki bağlayıcılığı olan gerçekte ise güçlünün hukukunu işleten bu uluslararası kurumlar gibi insan hakları örgütleri ve hatta yardım kuruluşları dahi dolaylı olarak bu düzenin devam etmesine aracı oluyor. İstemeden de olsa sorunları tahammül edilebilir seviyeye indirip kronikleşmesine yardımcı oluyorlar. Savaş suçlarının işlendiği bir yerde ancak savaşın dehşetini katlanılır kılabiliyorlar. Savaşlara zaman kazandırıyor, bitmeyen savaşlara ve öngörülmeyen yeni sorunların meydana gelmesine yol açıyor bu düzen.

“Arakan’da ne oluyor, Türkiye Arakan için ne yapabilir, dünya neden sessiz?” sorularını biraz da bu çerçevede ele almak gerekiyor?


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası