Kriter > Siyaset |

PKK’nın Bombalı Araç Saldırılarındaki Yabancı İzler


PKK terör örgütünün Ağustos 2015’ten bu yana gerçekleştirdiği eylemlerdeki çeşitliliğe bakıldığında bomba yüklü araçlarla düzenlenen saldırılarının dönemsel konjonktür bağlamında yoğun veya seyrek uygulamalarla ancak şiddet ve etkisini de artıran bir seyirde hareket ettiği görülür. PKK taktiksel açmazlarına bir anahtar olarak gördüğü bomba yüklü araç saldırılarını kendi karar inisiyatifiyle harekete geçirirken bölgesel güvenlik ortamından azami derecede istifade etmektedir.

PKK nın Bombalı Araç Saldırılarındaki Yabancı İzler

PKK terör örgütünün Ağustos 2015’ten bu yana gerçekleştirdiği eylemlerdeki çeşitliliğe bakıldığında bomba yüklü araçlarla düzenlenen saldırılarının dönemsel konjonktür bağlamında yoğun veya seyrek uygulamalarla ancak şiddet ve etkisini de artıran bir seyirde hareket ettiği görülür. PKK taktiksel açmazlarına bir anahtar olarak gördüğü bomba yüklü araç saldırılarını kendi karar inisiyatifiyle harekete geçirirken bölgesel güvenlik ortamından azami derecede istifade etmektedir.

PKK son dönemde gerçekleştirdiği bombalı araç saldırılarında kullandığı patlayıcı maddeleri piyasadan temin edebilme yeteneğiyle değil bölgesel güvenlik ortamının sunduğu imkanlardan istifade ederek tedarik etmektedir. Zira Beşiktaş ve Kayseri saldırılarında kullanılan patlayıcı maddelerin türleri analiz edildiğinde bu maddelerin Suriye ve Irak’taki harekat alanlarına devletlerin silahlı kuvvetlerinin aktörleri tarafından sokulan fabrikasyon patlayıcı maddeler ile aynı olduğu göze çarpar.

Peki, hem Beşiktaş hem de Kayseri saldırılarında kullanılan TNT ve RDX bileşeni maddeler nedir, etkileri nelerdir, PKK bu maddeleri nasıl ele geçirmiştir?

PKK’nın Fabrikasyon Patlayıcıları

Bu soruların birincisi bu patlayıcı maddelerin özelliklerinin kullanıldığı hedef üzerindeki etkisiyle ilgilidir. Bombalı araçların taktik pratiğini Ağustos 2015’ten sonra büyük ölçüde deneyimleyen PKK, ilgili devlet kurumları ve güvenlik güçlerinin tedbirlerine karşı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaygın olarak kullandığı ANFO karışımı patlayıcıdan kısmen vazgeçmiştir. Bunun yerine kitlesel ölümlere neden olacak ve ANFO ile kıyas edildiğinde daha az miktar gerektiren TNT ve RDX bileşeni kompozit patlayıcılar kullanmıştır. Topçu mühimmatı, roketler ve kara mayınları gibi tahrip gücü yüksek mühimmatlarda ana patlayıcı maddeyi içeren bu bileşen yüzde 60 RDX ve yüzde 40 TNT’nin reçine ile karıştırılması suretiyle oluşturulur. “B, B-2” karışımı olarak da adlandırılan bu bileşiği ancak patlayıcı madde üretme kapasitesine sahip devletler geliştirilebilir. Ortalama olarak 7 bin 800 m/s infilak hızına sahip bu karışım ANFO’dan (4 bin 100 m/s) yaklaşık iki kat daha yüksek infilak hızına sahip ve aynı etkiyi göstermek için 3,35 birim ANFO’ya karşılık 1 birim B bileşiğine ihtiyaç duyulur (670 kg’lık bir ANFO bazlı bir bombalı araçta ANFO yerine 200 kg B bileşiği kullanılabilir).

ABD ordusunun Suriye’de mevcut ve PKK ile kardeş olan PYD/YPG’li teröristlere verdiği mühimmat cinslerine bakıldığında PKK’nın patlayıcı madde çeşitliliğine erişmesindeki kolaylığı görmek mümkündür. PYD/YPG’nin elinde bulunan Rusya orijinli silah sistemlerinde de benzer patlayıcı madde bileşenleri kullanılmaktadır. ABD ordusunun bu silah sistemlerinde kullanılan mühimmat alımlarını 2013 yılından itibaren hızlandırdığı bilinmekte ve 2014 yılının Ekim ayından itibaren de ABD Özel Kuvvetleri yordamıyla PYD/YPG güçlerine başlangıçta havadan atma yöntemiyle, ardından da Rumeylan Özel Harekat Üssü’ndeki lojistik ve ikmal noktasından sağlandığı bilinmektedir.

Bunun dışında ABD orijinli silah sistemleri de PYD/YPG saflarında ABD’li askerler tarafından kullanılmaktadır. Bu bağlamda ABD ordusunun karadan ateş vasıtası olarak Suriye harekat alanında 155 mm M777 topçu birliklerini kullandığı bilinmektedir. ABD ordusunun 155 mm M177 toplarında kullanılan standart mühimmatlar M107 ve M795’tir. ABD’nin ağır silah sistemlerinde kullanılan mühimmatların ABD inisiyatifi olmasa dahi aynı silah mevzilerinde bulunan PYD/ YPG’li müttefiklerince ele geçirilmesi kuvvetle muhtemel olup bunun PKK’ya aktarılması hiç de şaşırtıcı değildir. Patlayıcı madde eğitimi almış bir uzman bu mühimmatlardan patlayıcıyı madde çıkartarak 200 kg’lık bombalı bir araç hazırlayabilmek için yaklaşık 20 adet mühimmata ihtiyaç duyar ya da 10 adet top mühimmatını bir bütün haliyle kullanarak hem infilak hem de parça tesirinden aynı anda istifade edebilir.

Öte yandan aynı bombalı araçta eksik kalan patlayıcı madde ya fabrikasyon TNT ya da mayın veya roket mühimmatından temin edilebilir.

Dolayısıyla PYD/YPG’ye yapılan hafif silah mühimmatı yardımlarının -ki buna ABD yapımı FGM-148 Javelin tanksavar silahı ve MK 19 bomba atar mühimmatı, Rus yapımı RPG-7 tanksavar ve 82 BM havan mühimmatları da dahildir- PKK’nın Türkiye içinde son dönemde başvurduğu bombalı araç saldırılarında kullandığı ana patlayıcı maddelerini oluşturduğu şüphesi giderek artmaktadır.

PKK Mühimmatında Yabancı Devlet İzleri

2014 yılından itibaren PYD/YPG’ye yapılan silah ve mühimmat yardımlarının Suriye’de Malikiye üzerinden Cizre’ye, Haseke-Amude ve Kamışlı üzerinden Nusaybin’e, Ayn elArap üzerinden Suruç’a ve Afrin üzerinden Amanoslar’a gönderildiği göz önünde bulundurulduğunda PYD/YPG’ye yapılan yardımların PKK’nın Türkiye’deki saldırı grafiğini artırdığı da görülmektedir. PYD/YPG’nin Aralık 2015’te Malikiye-Cizre hattı üzerinden Şırnak’ın İdil ilçesindeki PKK’lı teröristlere gönderdiği silah ve mühimmatın muhteviyatına bakıldığında PKK’nın saldırılarındaki yabancı ülke izleri açıkça görülür. PYD/YPG tek bir seferde PKK’ya 2 adet RPG-7 silahı ve 80 adet RPG mühimmat, 14 adet AK-47 ve 5 bin adet AK-47 mühimmatı, 2 adet PK (BKC) makineli tüfek ve 3 bin 600 adet BKC mühimmatı, 40 adet TNT kalıbı (her biri 450 gr) ve bombalı araç ve EYP saldırılarında kullanılan 400 adet elektrikli fünye göndermiştir.

Bu mühimmatların Rus menşeli olduğu bilinmekle birlikte elektrikli fünyelerin İsrail yapımı olduğu iddia edilmektedir. Öte yandan bu mühimmatların PKK’nın eline geçmesindeki tedarik sürecinin ise ABD Özel Kuvvetlerinin PYD/YPG’ye yaptığı silah yardımıyla başladığı bilinmektedir. Bütün bunlarla birlikte PKK’nın Hakkari bölgesinde kullandığı amonyum nitrat içerikli ürünlerin bir kısmının İran menşeli olduğu ve bu malzemelerin Türkiye’ye uyuşturucu, insan ve akaryakıt kaçakçılığı yapılan güzergahlardan getirildiği bilinmektedir.

Yukarıda adı geçen silah, mühimmat ve patlayıcı maddeler devletlerin özel kuvvetler unsurları veya paramiliter organizasyonları vasıtasıyla dolaylı da olsa PKK’ya tedarik edilmektedir. Bu tedarik sürecinde son kullanıcı olarak Türkiye’nin NATO müttefiki ABD tarafından terör örgütü olarak görülmeyen PYD bir paravan haline dönüşmüştür. PYD’nin silahlandırılmasının Türkiye’nin güvenliği ve terörle mücadelesine verdiği zarar ve saldırılar üzerindeki yabancı devlet izleri aşikardır.

Bir NATO müttefiki olarak Türkiye’nin ABD’den beklentisi bu silahlandırmanın durdurulmasıdır. Bu kapsamda ABD’den beklenen şey, Nusra Cephesi ile DEAŞ/elKaide arasındaki geçmişe dayalı örgütsel bağın bu örgütün de terör örgütü olarak tanınmasında gösterilen kıvraklığı, PKK ile PYD arasında mevcut ideolojik ve organizasyon bağında göz önünde tutularak PYD’nin terör örgütü listesine alınmasıdır. ABD’nin de PYD’ye verdiği askeri ve siyasi desteği kesmemesi Türk kamuoyunda yerleşen “terörü destekleyen ABD imajı”nın kuvvetlenmesine neden olacaktır.

20 Aralık 2016’da Moskova’da Türkiye, Rusya ve İran arasında gerçekleşen üçlü görüşmenin terörle mücadelede müşterekliğin hayata geçirilebilmesi çerçevesinde PYD’ye yapılan silah yardımlarının durdurulması bir fırsata dönüştürülmelidir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası