Kriter > Dosya > Dosya / Avrupa |

Almanya’da Aşırıcılığın ve Popülist Siyasetin Normalleştirilmesi


Merkezde yer aldığını ileri süren partilerin orta ve uzun vadeli stratejilerden ziyade kısa vadeli popülist ve aşırıcı söylemlere yöneldikleri gözleniyor. Bu yaklaşım ise aşırı sağcı ve uç noktalardaki başta AfD olmak üzere diğer partilerin söylem ve hedeflerini normalleştirerek siyasetin merkezine daha da yaklaştırıyor. Böylelikle birçok taviz verilerek, uç noktalardaki hedeflerin de normalleştirilmesi ihtimali söz konusudur.

Almanya da Aşırıcılığın ve Popülist Siyasetin Normalleştirilmesi

Almanya’da 28 Eylül 2025 Federal Meclis seçimlerine yaklaşık bir yıllık bir süre kaldı. Görevdeki mevcut federal hükümetin özellikle son aylarda muhalefet partileri karşısında gerilemesine şahit olunuyor. Birçok AB ülkesinde olduğu gibi Almanya’da da aşırı sağ ve popülist siyasetin yükselişi söz konusu. Son olarak Haziran’daki Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde aşırı sağcılar birçok AB ülkesinde önemli başarılar elde etti. Bu trend Almanya’da da benzer bir ölçüde devam ediyor. Ayrıca Almanya’nın doğusunda yer alan ve önemli bir gösterge olarak değerlendirilen Saksonya ve Thüringen eyaletlerinde 1 Eylül’de, Brandenburg eyaletinde ise 22 Eylül’de yapılan eyalet meclisi seçimleri de aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi’nin yükselme trendini sürdürdüğünü göstermiştir. Saksonya ve Brandenburg’ta seçimleri ikinci sırada bitirme başarısı gösteren AfD’nin özellikle Thüringen’de yüzde 32,8’lik bir oy oranıyla seçimleri birinci tamamlaması dikkat çekicidir. Yalnızca aşırı sağcı partilerde değil, genel olarak merkez siyasette de aşırı ve popülist söylemlerin yükseldiğine şahit olunuyor. Benzer bir şekilde 2024’ün henüz başında kurulmuş olan Bündnis Sahra Wagenknecht (BSW) adlı siyasi partinin de hem AP seçimlerinde hem de son olarak söz konusu üç eyalet seçimlerinde önemli başarılar elde ettiği belirtilmelidir. BSW’nin de zaman zaman uç noktalardaki ve aşırıcı söylemlere başvurduğu eleştirilerinin olduğuna da bu bağlamda işaret etmek gerekiyor.

 

Eylül 2024 Eyalet Meclisi Seçimleri ve Aşırı Sağın Yükselişi

1 Eylül’de Thüringen eyalet meclisi seçimlerini AfD birinci sırada bitirirken, Saksonya’da yüzde 30’6’lik bir oy oranıyla, 22 Eylül’de Brandenburg’ta ise yüzde 29,2 ile ikinci sırada yer alma başarısını gösterdi. Federal düzlemde ana muhalefet konumundaki CDU/CSU’nun Thüringen ve Saksonya’daki kısmi başarılarına kıyasla federal hükümette yer alan üç koalisyon partisi ise ciddi gerilemelere uğradı. Brandenburg’taki seçimlerde de Yeşiller ve FDP benzer bir hüsran yaşadı. SPD ise bu eyalette görevdeki SPD’li Eyalet Başbakanı faktörü ve popülaritesi sayesinde –ve federal SPD’nin olumsuz performansına rağmen– seçimlerin kazananı olabilmiştir.

Aşırı sağcıların yanı sıra –yine diğer partiler tarafından uç noktalarda olduğu gerekçesiyle eleştirilen ancak AfD ile eşit ölçülerle değerlendirilmemeye gayret edilen– BSW de AP seçimlerinde olduğu gibi katıldığı ilk eyalet meclis seçimlerinde de ciddi oy oranlarına ulaştı.

Aşırı sağcıların uzun bir süredir devam eden yükselişi ve son olarak Almanya’nın doğusunda yer alan eyaletlerdeki başarısı, çeşitli faktörlerle açıklanmaktadır. Öncelikle Almanya’da da bilhassa 2020’den bu yana süren ekonomik gerileme ve refah kaybının bunun sebeplerinden biri olduğu söylenebilir. Ancak uç noktalardaki partilerin başarısını, yalnızca hayat pahalılığı gibi ekonomi odaklı sebeplere indirgememek gerekmektedir. Federal koalisyonun sürekli bir gerginlik ve tartışma içerisinde bulunması, ayrıca tercih ettiği dış politikadaki inandırıcılık sorununun özellikle son aylarda daha da belirginleşmesi gibi hususlar da bunda tesirlidir. Tüm bu olumsuz etkenler, hem AfD hem de BSW gibi partilere seçmen teveccühünün yönelmesine sebep gösterilmektedir. Ayrıca merkezde yer aldığı ileri sürülen siyasi partilerin ve özellikle ana muhalefetin de uç noktalardaki söylem ve popülist yaklaşımları normalleştirmesi, özellikle aşırı sağcıların yükselişine katkı sunmuştur, sunmaktadır.

Friedrich Merz
Almanya'nın Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) partisinin lideri Friedrich Merz (Halil Sağırkaya / AA, 11 Eylül 2024)

 

 

Aşırı ve Popülist Söylemlerin Normalleştirilmesi

Aşırı sağ siyasetin söylem ve hedeflerinin normalleştirilmesinin Almanya’da merkez siyaset açısından ciddi bir tehlikeyi beraberinde getireceği söylenebilir. Bu normalleştirme trendinin özellikle geçtiğimiz son birkaç yıldan bu yana hızlanan bir süreç olduğu gözlenmektedir. Yaklaşık iki buçuk yıl önce ana muhalefet CDU’nun yeni genel başkanı seçilen Friedrich Merz sonrası bilhassa güvenlik, göç ve iltica/mülteciler konuları odağındaki söylemlerin dışlayıcı ve çok sert bir seviyeye evrilmesinin de bu sürece katkılarının olması muhtemeldir.

Örneğin Merz’in son yıllarda tercih ettiği söylemlere bakıldığında bu trend daha da belirginleşmektedir. CDU Genel Başkanının Eylül 2023’te yaptığı bir konuşmada örneğin Berlin’de yaşayan göçmen kökenlileri dışlaması ve hatta popülist[1] ifadelerle hedef alması tartışmalara neden olmuştu.[2] Benzer şekilde CDU’lu diğer siyasetçilerin göçmen kökenlileri, okullarda konuşulan dil konusunda da popülist bir yaklaşımla ele aldığına şahit olunurken[3] Ukraynalı göçmenler de ayrıştırıcı söylemlerle hedef gösterilmiştir. Merz, Almanya’ya sığınan Ukraynalıların “sosyal turizm” yaptıklarını ileri sürmüş, kendisinin bu popülist söylemleri bir hayli tepki çekmiştir.[4] CDU Genel Başkanı’nın tutarlılıktan da uzak yaklaşımlarına öncesinde de şahit olunmuş, örneğin Temmuz 2023’te aşırı sağcı AfD ile yerel düzlemde iş birliği yapılabileceğini belirtmiştir. Halbuki böyle bir durum, partisinin aldığı kararlarla da çelişmekteydi. Daha sonra kamuoyu ve CDU içerisinden gelen çeşitli tepkiler üzerine Merz, bu söylem ve tutumunu değiştirmek durumunda kalmıştır.[5] Yine son olarak ve benzer bir tutarlılık konusundaki eksikliklerine dair örnekler 1 Eylül 2024 eyalet meclisi seçimlerinde de gündeme gelmiştir. BSW’nin lideri Sahra Wagenknecht’i “bazı konularda aşırı sağcı, bazı konularda ise aşırı sol” olarak itham eden Merz, BSW ile federal düzlemde bir koalisyona kesinlikle karşı çıkarken, partisinin eyaletlerde BSW ile koalisyon kurma olasılığına yönelik ise açık kapı bırakmayı tercih etmiştir.

Merz’in CDU genel başkanlığı görevine gelmesiyle birlikte partinin daha muhafazakâr bir çizgiye yöneleceği tahmin edilirken son olarak 2007’de değiştirilen partinin “Temel İlkeler Programı” da 2024’te değiştirilmiştir. Ancak bu programda Almanya’daki Müslüman toplumun yanı sıra göçmen kökenlilerin de dışlayıcı ve ayrıştırıcı bir şekilde ele alındığı belirtilmelidir. Örneğin Merkel döneminde karşılık bulmayan ancak CDU’nun yeni lideri Merz ile birlikte yeniden gündeme getirilen “Alman öncü kültürü (Leitkultur)” tanımlaması, ilgili programda yer bulabilmiştir.[6] Anayasal bir dayanağı bulunmayan, tanımlanması da son derece muğlak olan bir beklentinin tamamıyla ayrıştırıcı ve popülist bir zemine katkı sunacağı tahmin edilebilir.

CDU/CSU partilerindeki dışlayıcı ve popülist yaklaşımların yanı sıra merkezde yer alan diğer partilerde de zaman zaman benzer popülist söylemlere şahit olunmaktadır. Örneğin SPD’li Şansölye Olaf Scholz’un da alışagelmedik bir tonda Ekim 2023’te yaptığı “Almanya'da kalma hakkı olmayanları büyük ölçüde sınır dışı etmeliyiz”[7] açıklaması; kendi partisi, koalisyon ortakları ve sol çevrelerden de bir hayli tepki çekmiştir.[8] Göreve geldiğinde “demokrasimiz için en büyük tehlike aşırı sağcılıktır”[9] diyen Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser’in (SPD) de son olarak tartışmalı kararlarla gündeme geldiği söylenebilir. 1 Eylül 2024 eyalet meclisi seçimleri öncesinde Almanya’nın Solingen şehrinde düzenlenen ve üç kişinin öldüğü bıçaklı saldırı sonrası federal hükümete yönelik bilhassa AfD ve CDU tarafından iltica ve göçün sınırlandırılması yönünde baskılar artmıştır. Bu süreçte CDU’nun son derece sert, genelleyici ve popülist söylemlere başvurması, yalnızca seçim kampanyası ile de açıklanamayacak bir aşamaya evrilmek üzeredir. Federal hükümetin seçimlerin öncesinde alelacele yaptığı “sığınmacıların sınır dışı edilmelerini hızlandırma sözü”[10] de AfD’nin söylem ve taleplerinde bir nevi teyit işlevine dönüşmüştür. Benzer bir aceleyle alınan –ve esasen bugüne kadar tercih edilmeyen bir yaklaşımdan uzaklaşılan– karar, Almanya’nın dokuz ülkeyle kara sınırlarında kontrolleri güçlendirme kararıdır. Bir ilk olan bu karara gerekçe olarak “düzensiz göçle mücadele” ileri sürülse de temel motivasyonun AfD faktörü olduğu söylenebilir. AB ülkeleri arasında kontrolsüz seyahat imkanı sunan Schengen sistemini de aksatan bu karar, AB ve Almanya’nın komşu ülkeleri tarafından da eleştirilmektedir.

 

2025 Federal Meclis Seçimlerine Doğru Alman Siyaseti

Sonuç itibarıyla, merkezde yer aldığını ileri süren partilerin orta ve uzun vadeli stratejilerden ziyade kısa vadeli popülist ve aşırıcı söylemlere yöneldikleri gözlenmektedir. Bu yaklaşım ise aşırı sağcı ve uç noktalardaki başta AfD olmak üzere diğer partilerin söylem ve hedeflerini normalleştirerek siyasetin merkezine daha da yaklaştırmaktadır. Böylelikle birçok tavizin verilerek uç noktalardaki hedeflerin de normalleştirilmesi ihtimali söz konusudur. Merkezde yer alan siyasi partilerin yanılgısı, seçmenin orijinal olarak görülen AfD’ye yönelmekten vazgeçebileceği beklentisidir. Buradaki temel yanılgı AfD’nin tercih ettiği söylemlerin ve politika hedeflerinin uygulanarak seçmenlerin yeniden kazanılabileceği beklentisidir. Kaldı ki Fransa, Avusturya veya Hollanda gibi önemli AB ülkelerinde benzer şekilde hatalı beklentiler üzerine inşa edilen süreçler yaşanmış ve aşırı sağcıların yükselişi, arzu edilen kapsamda engellenememiştir. Aşırı söylem ve kararlara yönelişin, seçmenlerin yeniden merkezdeki siyasi partilere yönelmesini beraberinde getirmesi, oldukça düşük bir olasılıktır. Aksine, aşırı sağcıların politika önerilerinin teyidi anlamı taşıyacaktır. Bu ise hem aşırıcılığın normalleştirilmesi hem de merkez siyasetin daha da gerileyerek, inandırıcılığını yitirerek, orijinal politika eksikliğinin belirginleşmesi anlamı taşıyacaktır.

Bu trendin önümüzdeki 28 Eylül 2025 Federal Meclis seçimlerine giden süreçte de devam etmesi muhtemeldir. Bir diğer zorluk Thüringen ve Saksonya’da AfD’nin eyalet hükümet çoğunluğunu kurmaması hedefiyle CDU’nun kendi siyasi kimliğiyle uyuşmayan BSW ile koalisyon hükümeti kurması olasılığıdır. Ayrıca hiçbir partinin –şimdilik– AfD ile koalisyon kurmaması da aşırı sağcıların kendi kitlelerini mağdur ve dışlanmış bir çerçevede öne çıkarmalarına imkan sağlayabilir. CDU üyeleri arasında yapılan güncel bir ankette AfD ile iş birliğini tamamen gözden çıkarmamak gerektiğini söyleyenlerin oranının yüzde 45 olduğu da hatırlatılmalıdır.[11] Bilhassa Almanya’nın doğusunda AfD’ye yönelik toleransın daha yüksek olduğunun altı çizilmelidir.

 

[1] “Merz’in Kreuzberg sözlerine Yeşiller’den sert tepki: ‘Ayrımcılık’”, hurriyet.com.tr, 6 Eylül 2023, https://www.hurriyet.com.tr/avrupa/merzin-kreuzberg-sozlerine-yesillerden-sert-tepki-ayrimcilik-42326445, (Erişim tarihi: 25 Eylül 2024).

[2] “Integrations-Debatte bei "Lanz": Merz spricht von "kleinen Paschas"”, zdf.de, 11 Ocak 2024, https://www.zdf.de/nachrichten/video/politik-merz-ueber-integration-bei-lanz-100.html, (Erişim tarihi: 25 Eylül 2024).

[3] Murat Tosun, “Şimdi de okullarda dil yasağı istediler”, hurriyet.com.tr, 12 Ocak 2023, https://www.hurriyet.com.tr/avrupa/simdi-de-okullarda-dil-yasagi-istediler-42202861, (Erişim tarihi: 25 Eylül 2024).

[4] “Geflüchtete aus der Ukraine: Merz beklagt "Sozialtourismus"”, tagesschau.de, 27 Eylül 2022, https://www.tagesschau.de/inland/merz-ukraine-fluechtlinge-deutschland-101.html, (Erişim tarihi: 25 Eylül 2024).

[5] “Kommunale Zusammenarbeit mit AfD? Merz erntet Kritik aus Niedersachsen”, ndr.de, 24 Temmuz 2023, https://www.ndr.de/nachrichten/niedersachsen/Merz-ueber-Zusammenarbeit-mit-AfD-Reaktionen-aus-Niedersachsen,merz236.html, (Erişim tarihi: 25 Eylül 2024).

[6] Ahmet Külahçı, “CDU ‘öncü kültür’de ısrarlı”, hurriyet.com.tr, 12 Aralık 2023, https://www.hurriyet.com.tr/avrupa/cdu-oncu-kultur-israrli-42374848, (Erişim tarihi: 25 Eylül 2024).

[7] Cüneyt Karadağ, “Scholz: Almanya'da kalma hakkı olmayanları büyük ölçüde sınır dışı etmeliyiz”, Anadolu Ajansı, 20 Ekim 2023, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/scholz-almanyada-kalma-hakki-olmayanlari-buyuk-olcude-sinir-disi-etmeliyiz/3027529, (Erişim tarihi: 25 Eylül 2024).

[8] “Migration: Kritik an Scholz-Kurs in der Asylpolitik”, tagesschau.de, 21 Ekim 2023, https://www.tagesschau.de/inland/scholz-abschiebung-reaktionen-100.html, (Erişim tarihi: 25 Eylül 2024).

[9] “Rede der Bundesministerin des Innern und für Heimat, Nancy Faeser, in der Vereinbarten Debatte zur Politik der Bundesregierung vor dem Deutschen Bundestag am 12. Januar 2022 in Berlin”, Federal Hükûmet, 12 Ocak 2022, https://www.bundesregierung.de/breg-de/service/newsletter-und-abos/bulletin/rede-der-bundesministerin-des-innern-und-fuer-heimat-nancy-faeser--1996320, (Erişim tarihi: 25 Eylül 2024).

[10] “Almanya Şansölyesi Scholz'dan sığınmacıların sınır dışı edilmelerini hızlandırma sözü”, Euronews Türkçe, 26 Ağustos 2024, https://tr.euronews.com/my-europe/2024/08/26/almanya-sansolyesi-scholzdan-siginmacilarin-sinir-disi-edilmelerini-hizlandirma-sozu, (Erişim tarihi: 25 Eylül 2024).

[11] ​​“CDU-Umfrage: Kooperation mit AfD für 45 Prozent vorstellbar”, TRT Deutsch, 14 Ağustos 2024, https://www.trtdeutsch.com/politik-inland/cdu-umfrage-kooperation-mit-afd-fur-45-prozent-vorstellbar-18195688, (Erişim tarihi: 25 Eylül 2024).

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası