Kriter > Kitaplık |

“Kaprissiz” Bir Düzen Arayışı: Daha Adil Bir Dünya Mümkün


Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel sistemin çarklarının durduğu günümüz dünyasının, yeni ve daha adil bir uluslararası sisteme ihtiyaç duyduğunu belirterek, bu amaca yönelik bir sistem önerisi sunuyor. “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” isimli eser, dünya çapında vicdanları rahatsız eden trajedileri bizlere hatırlatarak, bu trajik durumları düzeltmesi gereken uluslararası sistemin nasıl tıkandığını ve bu tıkanmışlığın ana sebeplerini detaylıca anlatıyor.

Kaprissiz Bir Düzen Arayışı Daha Adil Bir Dünya Mümkün
Recep Tayyip Erdoğan (Murat Çetinmühürdar/AA, 19 Eylül 2021)

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in (BM) merkezinde bulunduğu dünya düzeninde sorunlara çözüm bulmakta zorluk çekildiğini, pek çok zaman hiç çözüm bulunamadığını tüm dünyanın karşısında, hatta bizzat BM kürsüsünde bile defalarca dile getirmiş bir lider. Erdoğan’a göre adalet; BM tarafından uluslararası anlamda tesis edilmesi gereken en temel mekanizmalardan biri konumunda. Buna karşın günümüz BM düzeninin küresel çapta barış ve adaleti sağlama konusunda yetersiz kalmakta olduğunu söyleyen Erdoğan, yine BM’nin merkezinde bulunduğu sistemin işleri zorlaştırdığını, hatta pek çok durumda engellediğini ve adaletin tesisini güçleştirdiğini hep vurguladı ve vurguluyor.

Erdoğan, küresel sistemin çarklarının durduğu günümüz dünyasının yeni ve daha adil bir uluslararası sisteme ihtiyaç duyduğunu belirterek, bu amaca yönelik bir sistem önerisi sunuyor. Daha Adil Bir Dünya Mümkün isimli eser, dünya çapında vicdanları rahatsız eden trajedileri bizlere hatırlatarak, bu trajik durumları düzeltmesi gereken uluslararası sistemin nasıl tıkandığını ve bu tıkanmışlığın ana sebeplerini detaylarıyla açıklıyor. İki bölümden meydana gelen eser, dünya düzenindeki sorunları yüksek perdeden dile getirmesi bakımından uluslararası ilişkiler literatüründe önemli bir katkı niteliğinde.

 

BM Açmazı

Erdoğan, eserinin birinci bölümünde, BM’nin zeminini oluşturduğu mevcut düzeni “haklının güçlü olduğu değil, güçlünün haklı ‘gözüktüğü’ bir sistem” olarak tanımlıyor. Erdoğan bu düzenin; küresel düzlemde adaleti temsil etmek amacıyla oluşturulmasına ve bu amaçla faaliyet gösterdiğini iddia etmesine rağmen, dünyanın içinde bulunduğu sorunlar karşısında yetersiz kaldığına dikkat çekiyor; bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi olarak, küresel düzlemdeki sorunlar hakkında alınacak kararların, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyesi 5 ülkenin veto yetkisinin insafına bırakılmış olmasını gösteriyor. Bu 5 ülkenin kendi çıkarları doğrultusunda işlerine gelmeyen konularda kullandığı veto yetkisinin, diğer ülkelerin fikirlerinin dikkate alınmadığı bir düzlem oluşturduğunu söyleyen Erdoğan, bu düzlemde küresel çapta sorunların tartışılmasının engellendiğinin altını tekrar tekrar çiziyor; bu engelleyişin sebebini ise bazı meselelerin bazı ülkelerin “işine gelmemesi” olarak açıklıyor. Burada Küba ve Filistin örneklerini gösteren Erdoğan, 138 BM üyesi ülkenin hayır demesine rağmen Küba’ya ambargo uygulanması teklifinin kabul edildiği, İsrail’in Gazze’yi bombalarken BM’de gündeme bile gelmediği bir dünya düzeninin kesinlikle adil olamayacağını yüksek perdeden dile getiriyor.

Eser, küresel siyasetin açmazlarını ele almasının yanı sıra, BM’nin meşruiyeti tartışmalarına da yer veriyor. Bu tartışmalara sebep olan etkenleri, BM’nin etkinliğinin ve işlevselliğinin sınırlanması, kapsayıcılık ve temsilciliğinin azalması ve küresel yönetişim becerisinin azalması şeklinde özetleyen Erdoğan; küresel düzlemde yaşanan ana sorunların çözülememesini de bu nedenlerle açıklıyor. Erdoğan eserinde, günümüz BM’sinin çözüm bulamadığı sorunları dört maddede özetliyor: Küresel adalet sorunu, mülteci krizi, uluslararası terörizm, İslam karşıtlığı.

Recep Tayyip Erdoğan, BM kürsüsünde de ifade ettiği “Dünya 5’ten Büyüktür” anlayışını, eserinde de doğrudan vurgulamış. BMGK’deki adaletsiz düzenin, dünyanın yüzleştiği sorunları çözmek için yeterli olmadığını, çoğu zaman taraflı bir yaklaşım sergilediğini ve dolayısıyla kesin bir temsil ve kapsayıcılık sorununun ortaya çıktığını belirtiyor Erdoğan. Cumhurbaşkanı, küreselleşen dünyada kimsenin başkasının sorununa yabancı kalamayacağını belirterek, dünyanın geleceğini ilgilendiren konularda ikiyüzlü tavır sergileyen kuruluşların meşruiyetlerini kaybedeceğini dile getiriyor.

Daha Adil Bir Dünya Mümkün

Eksik Temsil

Erdoğan, dünyada bir sorun olduğunda kapısının en önce çalınmasının gerektiği BM gibi bir uluslararası kuruluşun, kapsayıcılıktan ve etkin temsilden uzak yaklaşımının temel sebebinin BMGK’deki 5 daimi üye olduğunu vurguluyor. ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere’den oluşan bu daimi üyelerin Kuzey Amerika, Asya ve Avrupa kıtalarında bulunduğunu belirterek, 200’e yakın ülkenin temsilini üç kıtadan ve beş ülkeden ibaret bir yapının yapamayacağının altını çiziyor.

Erdoğan’a göre temsil sorunu yalnız siyasi veya coğrafi değil. Günümüzde BMGK’de Müslümanları temsil eden hiçbir üye devletin bulunmadığının altını çizen Erdoğan; İran, Irak, Filistin, Suriye ile ilgili karar alınacağı zaman İslam ülkelerinin yetkisinin olmadığını ve bütün kararları daimi 5 üyenin yönlendirebildiğini vurguluyor. “Bu beş üye, Müslüman ülkelerle ilgili alınacak doğru bir kararı veto ederek süreci baltalayabiliyor” diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Erdoğan’ın bu sorunlara çözüm yaklaşımı, temsil kabiliyetini artırmaktan geçiyor. Ne kadar çeşitli kültürler temsil edilirse edilsin, BMGK beş daimi üyesinin 193 BM üye devletini temsil edebilmesinin mümkün olmaması, bu sayının artması ihtiyacını doğuruyor. Erdoğan, daimi üye sayısının 5’ten 20’ye çıkarılması gerektiğini, bu sayede BM’nin daha kapsayıcı bir yapı haline gelebileceğini ifade ediyor. Erdoğan üye ülkelerin sayısı kadar “daimiliğine” de değiniyor. Birkaç devletin daimi üyeliklerini kullanarak kendi politikaları lehinde kararlara imza atabilmesi veya kendi politikaları aleyhinde kararları veto edebilmesi, Erdoğan’a göre sorunların çözülmesini engelliyor, hatta yeni sorunlar ortaya çıkartıyor. Erdoğan bu sebeple, Güvenlik Konseyi üyesi olacak 20 ülkenin her yıl ya da iki yılda bir değişebilir olması gerektiğini vurguluyor. Erdoğan’a göre her ülke, dünyanın yönetiminde söz hakkı sahibi olabilmeli.

 

Yenilenmiş BM İhtiyacı

Erdoğan, eserinin ikinci bölümünde, yaklaşmakta olan köklü bir değişimden ve bu köklü değişimin gerekliliğinden bahsediyor. Bu bölüm de dünyanın beş devletin çıkarlarına emanet edilemeyeceğinin altını çizerek başlıyor. Erdoğan, burada BM için gerekli olan reformun ilkelerini adalet, eşitlik, temsilde adalet, şeffaflık ve hesap verebilirlik olarak sıralıyor. Bu sıralamanın hemen ardından, halihazırda bulunan reform tekliflerindeki sorunları ele alıyor Erdoğan. Burada sunulan reform tekliflerini üç ana başlıkta toplayarak, her bir başlıktaki teklifin ilkesel tavırdan yoksun olduğunu; tekliflerin pek çok devletçe ulusal çıkarları doğrultusunda çıkmaza sürüklendiğini belirtiyor. Bir reform teklifinin “soyut, ilkesel, samimi ve güçlü” olması gerektiğini dile getiren Erdoğan, reform teklifinde olmazsa olmaz dört şartı şöyle açıklıyor: Kapsamlı ve kökten bir çözüm arayışında olması, ülkelerin dar çıkarları yerine ilkesel başlıkları ele alması, stratejik hedeflerinin net bir biçimde belirlenmesi, bir takvim üzerinde ilerlemesi. Erdoğan, mevcut tekliflerin neredeyse hiçbirinin bu şartları sağlamadığı görüşünde.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin adaletsizlik ve işlevsizlik sorunlarının çözümü için BMGK üyelerinin Genel Kurul’dan çıkması gerektiğini ve bu üyelerin de görev sürelerinin bulunması, yani “daimi” şeklindeki üyelik tipinin kaldırılması gerektiğini savunuyor. Erdoğan, üyelerin dönüşümlü bir biçimde değişmesinin, sorunun çözümüne katkı sağlayacağını belirtiyor. Bunlarla birlikte veto yetkisi sorununu da merkeze alıyor. BM’de üçte iki çoğunluğu oluşturan 130 ülkenin katılımının ve veto yetkisini kaldırma yönünde karar çıkartılmasının gerekliliğini vurguluyor. Bu kararın da tabii ki veto edilebileceğini fakat veto edilmesi durumunda Güvenlik Konseyi’nin meşruiyetinin ortadan kalkacağını belirtiyor. Dünya ülkelerinin bir araya gelerek karar almayı başaramadıkları sürece hiçbir sorunu çözemeyeceklerinin altını çiziyor.

Adil, barışçıl ve Erdoğan’ın tabiriyle “kaprissiz” bir dünya arayışında olan herkes için bir referans kaynak niteliğinde olan eser şu cümleyle tamamlanıyor: Dünya beşten büyüktür.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası