Kriter > Ekonomi |

Ekonomik İstikrarın Sigortası: Türkiye Varlık Fonu


İngilizcede “sovereign wealth fund”, Türkçede ise “refah fonu” veya “varlık fonu” adıyla yer alan uygulama, devletlerin resmi rezervleri dışında yer alan birikimlerinden oluşturulmaktadır. Devletler ellerinde bulunan varlıkları ulusal veya uluslararası alanda, ekonomiye katkı sağlamak amacıyla uzun vadeli stratejik yatırım araçları olarak kullanmaktadır.

Ekonomik İstikrarın Sigortası Türkiye Varlık Fonu

İngilizcede “sovereign wealth fund”, Türkçede ise “refah fonu” veya “varlık fonu” adıyla yer alan uygulama, devletlerin resmi rezervleri dışında yer alan birikimlerinden oluşturulmaktadır. Devletler ellerinde bulunan varlıkları ulusal veya uluslararası alanda, ekonomiye katkı sağlamak amacıyla uzun vadeli stratejik yatırım araçları olarak kullanmaktadır. Söz konusu birikimler varlık fonu adı altında ayrı bir fona devredilseler dahi doğrudan devlet kontrolü altında kalmaktadır.

Ülkeler küresel ekonomik zenginlikten pay alarak ekonomik büyümelerine katkı sağlamak amacıyla da ulusal varlık fonlarını etkin bir şekilde kullanmaktadır. Aslında eski bir uygulama olmasına rağmen dünya genelindeki varlık fonları, son on yıllık dönemde önemli bir yükseliş gerçekleştirerek 7,4 trilyon dolardan fazla bir büyüklüğe ulaşmıştır. Bugün dünya genelinde petrol ve doğal kaynak kökenli ve emtia dışı ihracat gelirleri ve finansal piyasalardaki gelirlerin de yardımıyla 40’tan fazla ülkede yaklaşık 80 ulusal varlık fonu bulunmaktadır. 2020 yılına kadar kurulması beklenen 21 yeni varlık fonuyla birlikte toplam büyüklüğün daha da artacağı öngörülmektedir.

Dünyada Varlık Fonu Uygulamaları

Varlık fonları sahip oldukları sermaye kaynağına göre emtia ve emtia dışı kaynaklı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Emtia kaynaklı varlık fonlarında genellikle petrol, doğalgaz gibi kaynakların ihracat gelirleri ön planda iken, emtia dışı varlık fonlarında ise fon kaynağını özelleştirmeler, tasarruf fonları, ihracat gelirleri ve döviz rezervleri oluşturmaktadır. Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Norveç ve Rusya gibi ülkeler dünyanın en büyük petrol kaynaklı fonlarına sahip iken, yüksek ihracat yoluyla önemli cari fazla oranları yakalayan Çin, Hong Kong ve Singapur gibi ülkelerde ise emtia dışı kaynaklardan elde edilen fonlar bulunmaktadır.

Dünya genelinde faaliyette bulunan ulusal varlık fonlarının hedefleri ekonomik büyüme ve ulusal refahın korunarak gelecek nesillere aktarılması, makroekonomik politikalarla mali istikrarın sağlanması ve ekonomik kalkınmanın desteklenmesi olarak üç başlık altında toplanabilir.

Varlık fonlarının işlevi fon yönetimi ve devletlerin hedeflerine bağlı olarak birçok farklı noktaya dayanmaktadır. Varlık fonları özellikle ekonomileri petrol ve doğalgaz gibi tek bir kaynağa bağlı olan ülkelerde “istikrar fonu” olarak kullanılmaktadır. Ekonomilerinin sahip oldukları doğal kaynakların ihracatına bağlı olması sebebiyle fiyat dalgalanmalarından korunmak bu ülkelerin en temel amaçlarındandır. Söz konusu doğal kaynakların yenilenemez oluşu da göz önünde bulundurulduğunda varlık fonları hem fiyatlarda meydana gelecek değişikliklerden korunmak hem de mevcut zenginliğin ve refahın gelecek kuşaklara aktarılması konularında büyük rol oynamaktadır. Ayrıca varlık fonları ekonominin tek bir kaynağa olan bağımlılığının ortadan kaldırılması ve çeşitlendirilmesini sağlamak için de kullanılmaktadır.

Mali istikrarı sağlamak amacı taşıyan fonlar ise ekonominin içsel ve dışsal şokların oluşturabileceği dalgalanmalara karşı direnç kazanması ve kısa dönemli sermaye hareketlerinin neden olabileceği tehditlerin bertaraf edilmesi işlevlerini görmektedir.

Uzun vadeli yatırım kapasitesi oluşturması bakımından varlık fonlarını bir tasarruf aracı olarak kullanıp ekonomik kalkınmayı destekleme amacı güden ülkeler de vardır. Bu ülkeler kendi hedef ve stratejileri doğrultusunda ulaşım, enerji ve iletişim gibi stratejik sektörlere altyapı yatırımları yapmanın yanı sıra insan sermayesinin güçlendirilmesi amacıyla sağlık ve eğitim gibi sosyal alanlarda da yatırımlar gerçekleştirmektedir. Varlık fonları ayrıca dev projelere finansman ve finansal sisteme likidite akışının sağlanması ve piyasa dengesinin korunması gibi amaçlara da hizmet etmektedir.

Türkiye Varlık Fonu ve Hedefleri

Dünyada oldukça uzun bir süredir birçok ülkede faaliyette olan ulusal varlık fonları, Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişiminin ardından gündeme gelmiş ve yakın zamanda gerçekleştirilen devir işlemleriyle birlikte kamuoyunda geniş bir yer bulmuştur. Darbe girişiminin muhtemel ekonomik ve finansal şoklarını bertaraf eden Türkiye, geçtiğimiz dönemlerde gündemde olan milli paralarla ticaret ve varlık fonu girişimiyle ekonomide yeni bir yol haritası çizmiştir. Bu bağlamda varlık fonu uygulaması en önemli adımların başında yer almakta, birçok alanda Türkiye’ye avantaj sağlama ve ekonomik büyümeyi hızlandırma potansiyeli taşımaktadır.

26 Ağustos 2016 tarihinde kuruluşu tamamlanan Türkiye Varlık Fonu, yönetim kurulu başkanı ve üyelerin atanmasıyla faaliyetlerine başlamıştır. Türkiye mevcut durum itibarıyla emtia dışı büyük bir varlık portföyüne sahip ülkeler arasında yer almaktadır. Türkiye Varlık Fonu’nun kazandırdığı avantajlar kısaca şu şekilde özetlenebilir:

  • Çeşitli yatırım araçlarına yönlendirilen kamuya ait gelir ve fon fazlaları Varlık Fonu ile birlikte uzun vadeli yatırımlara olanak sağlayabilecektir.
  • Dev projelerin finansmanına kaynak sağlayacak olan Varlık Fonu ayrıca sermaye piyasalarının da gelişmesine imkan tanıyacaktır.
  • Varlık Fonu bankacılık sisteminin finans piyasaları üzerindeki ağırlıklı rolünü azaltarak altyapı ve gayrimenkul fonları gibi sermaye piyasası ürünlerinin de önünü açacaktır.

Varlık Fonu’nun işleyişi ve hedefleri kuruluş sürecinde Kanun tasarısında yer almış ve Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bu hedefler şunlardır:

  • Ekonomik büyüme oranına gelecek 10 yıl içerisinde yüzde 1,5 ilave artış sağlanması
  • Büyük altyapı ve enerji projeleri için kamu kesimi borcu artırılmadan finansman sağlanması
  • Savunma sanayii ve teknoloji gibi kritik sektörlerin finansmanına erişimde kolaylık
  • Ekonomik kriz ve siyasi şoklara karşı dayanıklılığın artırılması
  • Sermaye piyasalarının büyüme ve derinleşmesinin hızlandırılması
  • İslami finansman varlıklarının kullanımının yaygınlaştırılması
  • Yapılacak yatırımlar dahilinde ek istihdam alanlarının oluşturulması
  • Savunma, havacılık ve yazılım gibi teknoloji ağırlıklı stratejik sektörlerdeki yerli şirketlerin sermaye ve proje bazında desteklenmesi

Türkiye Varlık Fonu’nun Kaynakları

Ulusal ve uluslararası finansal piyasalarda faaliyet göstermesi beklenen Türkiye Varlık Fonu kaynaklarının emtia dışı kaynaklardan sağlanması öngörülmektedir. Bu bağlamda Türkiye Varlık Fonu’nun oluşturulabilmesinde kaynak ihtiyacının özelleştirme gelirleri, kamu varlıklarının menkul kıymetleştirilmesiyle elde edilecek transferler, yurt içi ve yurt dışı para ve sermaye piyasalarında gerçekleştirilecek işlemlerden sağlanması planlanmaktadır. Bu bağlamda yakın zamanda gerçekleştirilen devir işlemleriyle de Türkiye Varlık Fonu’nun yapısı güçlendirilmiştir. Devredilen kurumlar arasında Ziraat Bankası, BOTAŞ, PTT, TÜRKSAT, Eti Maden, ÇAYKUR ve Borsa İstanbul yer almaktadır. Türk Hava Yolları’nın yüzde 49 ve Halkbank’ın yüzde 51 hissesinin yanı sıra mülkiyeti Hazine’ye ait Antalya, Aydın, İstanbul, Isparta, İzmir, Kayseri ve Muğla’da bulunan bazı taşınmazlar da Varlık Fonu’na devredilmiştir.

Fona devredilen şirketlerin mevcut yönetimleri, işletme politikaları ve iş planları, yatırım ve büyüme stratejilerine uygun olarak devam edecek ve uluslararası finans kuruluşları da dahil olmak üzere ilgili paydaşlarla sağlanan iş birlikleri sürdürülecektir. Türkiye Varlık Fonu’na devredilen söz konusu şirketler Bakanlar Kurulunca onaylanacak “Stratejik Yatırım Planı” çerçevesinde yönetilecektir.

Varlık Fonu Sıçrama Tahtası Olacak

Türkiye uzun yıllar boyunca kaynak eksikliği nedeniyle üretimini artıramamış, dışa bağımlılığını azaltamamış ve önemli altyapı yatırımlarını gerçekleştirememiştir. Bu durum Türkiye’nin bir kısır döngüde kalmasına neden olmuştur. Ancak 2000’li yıllardaki ekonomik performans ve beraberinde yaşanan refah artışıyla birlikte Türkiye, önemli bir kalkınma hamlesi gerçekleştirmiş ve dev projeler, yollar, köprüler ve havalimanlarıyla birlikte önemli bir dönüşüm geçirmiştir.

Önümüzdeki dönemlerde gerçekleştirilecek altyapı projelerinin finansmanlarının sağlanması ve stratejik sektörlerin desteklenmesi amacıyla kurulan Türkiye Varlık Fonu’nun ekonomik büyüme hedefleri ve 2023, 2053 ve 2071 vizyonları düşünüldüğünde gelecek için önemli bir sıçrama tahtası görevi üstleneceğini söylemek mümkündür.

Genel olarak bakıldığında varlık fonu uygulaması kısa vadeli şokların etkilerinin azaltılması, döviz kurları ve finansal piyasalardaki dalgalanmaların olumsuz etkilerinin bertaraf edilmesi, tasarrufların stratejik alanlarda yatırımlara dönüştürülmesi, yüksek finansman gerektiren projeler ve uzun vadeli yatırımların hayata geçirilmesinde etkin rol oynayacaktır. Bununla birlikte AR-GE çalışmaları, ileri teknoloji üretimi, sağlık, yazılım ve savunma gibi stratejik sektörlerin desteklenmesi de mümkün olabilecektir.

Değinilmesi gereken son önemli nokta ise Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığıdır. Kurulan Varlık Fonu ile birlikte yenilenebilir enerji ve nükleer santral kurulumu gibi projeler desteklenebilecek, bunların gerçekleştirilmesiyle de enerjide dışa bağımlılık azaltılacak ve artan tasarruf miktarlarıyla yeni projelerin önü açılmış olacaktır.

Görüldüğü üzere Türkiye Varlık Fonu birçok açıdan Türkiye ekonomisine fayda sağlama potansiyeli taşımaktadır. Yatırımların finansmanı sağlanacak, kaynakların değerlendirilmesi ve menkul kıymetleştirilmesi ile birlikte finans piyasalarının derinleştirilmesi mümkün olacaktır. Ayrıca stratejik sektörler desteklenecek ve ekonomik hedefler başta olmak üzere planlanan gelecek hedefleri ve projeler gerçekleştirilebilecektir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası