Kriter > Dosya |

Eşikteki Şehir: Kilis


Bugün yaşadığımız dünyada vatansızlık, mültecilik ve sığınmacılık gibi kavramlardan bahsedebilmemizi mümkün kılan en önemli gelişme Birinci Dünya Savaşı ve ardından çizilen “milli” sınırlardır.

Eşikteki Şehir Kilis

Bugün yaşadığımız dünyada vatansızlık, mültecilik ve sığınmacılık gibi kavramlardan bahsedebilmemizi mümkün kılan en önemli gelişme Birinci Dünya Savaşı ve ardından çizilen “milli” sınırlardır. Bu tarihten sonra ortaya çıkan vatansızlık sorununa Nansen pasaportu gibi hukuki, İsrail devletinin kurulması gibi siyasi ya da Kosova’da olduğu gibi askeri şekilde cevap vermeye çalışan güçlü devletlerin ve birliklerinin göreceli başarısı diğer pek çok benzeri ve daha hayati sorundaki Rwanda, Filistin, Suriye vb. çaresizliklerini ve tutarsızlıklarını gölgelemektedir. Bu minvalde, Suriye’de patlak veren iç savaşın ardından yaşanan zorunlu göçün müzmin bir sorun haline gelmesi, bu çaresizliğin ve tutarsızlığın en önemli güncel kanıtıdır. Batılı devletler açısından meselenin hem niteliği hem de niceliği, yani göç edenlerin kim ve kaç kişi oldukları sorunun kaynağı olarak görülebilir. Yaklaşık 3 milyon insanın Batılı bir başka devletin himayesine sığınması kabul edilemez bir durumdur. Her ne kadar bu Batılı değerlerle çatışır gibi görünse de milli menfaatlerine bir tehdittir.

Batılı devletler açısından, nüfusu kadar, belki de daha fazla savaş mağdurunun bir şehre ve o şehrin sakinlerine sığınması ve neredeyse hissedilemeyecek kadar az sorunla kabul görmeleri tahayyül bile edilemez. Peki ya Kanada diye soracak olanları ise vicdanlarına terk ediyorum. İşte bu tahayyül edilemez durumun vuku bulduğu Kilis’in ve Kilis sakinlerinin başarılı ev sahipleri olmalarının kanaatimce nedenleri, bu yazının odak noktasıdır.

Bu başarılı ev sahipliğinin yapısal, kültürel ve tarihsel nedenlerini izah ettikten sonra bazı çekincelerle birlikte yazının başlığında işaret ettiğim önemli bir noktayı açıklamaya çalışacağım.

Başarının Nedenleri

Tarihsel olarak Kilis’i Azez’den ve Azez’i Kilis’ten ayırt etmek ne kadar zor ise mukimlerini de birbirinden ayırmak o kadar zor olacaktır. Aradaki bağı kuvvetli kılan dini, kültürel ve iktisadi birçok nedenin yanı sıra şüphesiz akrabalık bağları da yer almaktadır. “Hudutlar yokken” diye başlayan cümleler işte bu akrabalığın hasretiyle ilgilidir.

Sınır ötesi ticaretin Kilis’te “kaçakçılık” olarak adlandırılması da yine bu hududun ne kadar yeni ve suni olduğunun ispatıdır. Bugün Kilis’te herhangi bir yerde birbiriyle konuşan iki kişiyi görüyor ve seslerini duymuyorsanız hangisinin Türk, hangisinin Arap, Kürt ya da Türkmen olduğunu ayırt edemezsiniz. Tüm bu tarihsel, dini ve iktisadi bağlar, birbirine zaten yakın ancak resmi sınırla ayrılmış iki halkın bir arada yaşayabilmesini önemli kılan faktörlerdir.

Bu nedenle Suriyeli kardeşlerine evlerini, iş yerlerini ve gönüllerini açan Kilis sakinleri, meselenin bir uyum ya da entegrasyon sorunundan ziyade ensarlık ve muhacirlik ekseninde halledilmesinde önemli roller üstlendiler ve üstlenmeye devam ediyorlar. İslami bir hassasiyetle sorunun sessizce hallinde etkili olan pek çok isimsiz kahramanı bizzat tanıdım ve diğerkamlıklarına şahit oldum. Şüphesiz Kilis’in başarısında önemli payı olan diğer bir unsurdan, ulusal ve yerel sivil toplum kuruluşlarından burada bahsetmek gerekiyor. 2012 yılında ilk kez Kilis’e geldiğimde otogardan itibaren sokaklarda ve parklarda barınan sığınmacılar beni en çok üzen ve etkileyen görüntüydü. Ancak bu manzaranın kısa sürede ortadan kalkması yönünde hızlı ve etkili çözümler üreten sivil toplum örgütlerine ne kadar teşekkür etsek azdır. Bu derneklerin yardım faaliyetlerinin yanı sıra sığınmacılarla ilgili eğitim faaliyetlerinde de yer almaları ümit verici gelişmelerdir.

Elbette yukarıda anılan etkenleri yapısal olarak mümkün kılan, mevcut siyasal iktidarın Suriyeli sığınmacılarla ilgili politikasıdır. Özellikle AFAD’ın Kilis’teki organizasyonel gelişimi bu başarı hikayesinde önemli bir mihenk taşıdır. AFAD’ın, özellikle sığınmacı kamplarının barınma ihtiyacını karşılamanın ötesine geçerek, sığınmacıların sosyal ve kültürel ihtiyaçlarına da cevap verir hale gelmesi önemlidir. Diğer yandan kentte yaşayan sığınmacıların istifadesi için sağlanan iş, eğitim ve sağlık gibi hizmetlerden yararlanabilme hakkı da sığınmacılar için elzem, devlet adına müspet gelişmelerdir.

Bunun yanı sıra Kilis Belediyesi’nin altyapı çalışmalarında aniden artan talebe, neredeyse iki katına çıkan şehir nüfusunun ihtiyaçlarına karşılık vermede zamanla gelişen kabiliyeti de kayda değer gelişmelerden biridir. Bu önemli yapısal etkenlerin arka planında tüm kamu kuruluşlarında ve özellikle sağlık sektöründe görevinin gerektirdiğinden fazla bir gayretle çalışanları da anmak gerekir.

Eşikte Olmak

Başlıkta kullanılan deyimi açıklayarak, özelde Kilis, genelde Türkiye bağlamında Suriye politikası açısından dikkat edilmesi gereken birkaç hususa işaret etmek istiyorum. Esed rejiminin iç savaşın patlak vermesinden bu yana göçü, zorlayıcı bir dış politika unsuru olarak kullanmada kazandığı edinimlerin kanıtı, bugün hala, az ya da çok, yönetimde olmasıdır. Zorlayıcı bir dış politika unsuru olarak kullanıldığında göç, yukarıda saydığım nedenlerden dolayı tolerans düzeyi en yüksek yerlerden olan Kilis gibi bir ilde bile birtakım ciddi sorunları beraberinde getirmektedir. Bu anlamda Kilis’in şu anki durumunu eşikte olmakla izah edebiliriz. Kilis ve Kilis halkı, şu ana kadar yapmış olduğu başarılı ev sahipliğini, göçten kaynaklı sorunları halledebilme kabiliyetini anlamlandırarak ve anlatarak insani yardım literatürüne, yardım kuruluşlarına ve diğer şehirlere faydalı bir emsali teşkil edebilir.

Diğer taraftan, Suriye’den Türkiye’ye yapılan her türlü saldırının faturasının Suriyeli sığınmacılara kesilmesi yönündeki çabalardan maalesef Kilis şehri de muaf değil. İşte bu nedenden dolayı Kilis eşikte bir şehir olarak karşımızda durmaktadır.

Sonuç olarak tüm olumsuzluklara ve tehditlere rağmen, Kilis şehrinin ve halkının karşılaştıkları zorunlu ve ani göçe karşı verdikleri tepki genel olarak hoşgörü ve kabullenme sınırları içerisinde başarılı olmuştur. Ancak, bu tahammülün bir sınırı olduğu ve DAEŞ tarafından rastgele, vicdansızca Kilis’e fırlatılan her roketin bu sınırı aşındırdığı malumdur.

Kilis muhakkak daha fazla ilgiyi hak etmektedir. Şehrin altyapısını güçlendirmeye yönelik girişimler hızlandırılmalı, ev sahibi toplum ile sığınmacılar arasındaki sosyal kapitalin güçlendirilmesi hususunda girişimlerartırılmalı ve kısacası devlet sahada daha fazla olmalıdır. En önemlisi de Kilis şehrinin güvenliği daha fazla ikame edilmeli ve devletin Kilis halkının arkasında olduğu daha net bir şekilde hissettirilmelidir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası