Kriter > Dış Politika |

Fransa’nın Afrika’daki Sömürgeciliği Devam Ediyor


Afrika ülkelerinde kendisinden başka bir aktörü kabullenemeyen ve bu aktörü tüm Avrupa’ya düşman olarak konumlandıran Fransa'nın, yüzyıllardır sömürge refleksleriyle tek taraflı çıkar ve üstünlük üzerine kurduğu ilişkilerine mukabil Türkiye'nin kıtadaki ülkelerle ilişkileri arttırma çabası, iki ülkenin bölge içi ya da dışında karşı karşıya gelme potansiyelini artırmaktadır.

Fransa nın Afrika daki Sömürgeciliği Devam Ediyor

Afrika’nın bazı bölgelerinde son yıllarda yaşanan siyasi gelişmeler ve güvenlik sorunları, Fransa’nın Afrika’daki politikalarını ve attığı adımları yeniden gündeme getirmeye başladı. Fransa ordusunun özellikle Batı ve Orta Afrika’daki askeri operasyonları, silahlı örgütlerin terör eylemlerinin önlenememesi, Fransa frangı ile ilgili tartışmalar ve Fransız liderlerin Afrikalılara yönelik üstenci açıklamaları bu tepkinin ana nedenlerini oluşturmaktadır. Bu tepkiler bir yandan sokak gösterileriyle dışa vurulurken diğer yandan da Afrikalı aydın ve liderler tarafından da dillendirilmektedir.

Bir başka kıtada kendi topraklarından çok daha fazla sömürge alanı kuran Fransa’nın Afrika’da attığı adımlar son yıllarda eleştirilse de bu ülkenin kıtaya ilgisi özellikle yeni bir dünya düzeninin kurulduğu Sanayi Devrimi sonrası etkisini arttırmaya başlamıştır. Nitekim yüzyıllarca Portekiz, İspanya, Hollanda ve İngiltere’nin başını çektiği köle ticaretinin yerini artık fabrikaların ihtiyacı olan hammadde almıştır. Bu süreçte İngiltere’nin yanında Fransa da kıtada ağırlığını hissettirmiştir.

17. asırdan itibaren Senegal başta olmak üzere kıtanın farklı noktalarında ticaret karakolları kuran Fransa, işgal ettiği topraklardaki halkın dini ve etnik kimliklerini görmezden gelerek özellikle eğitim yoluyla hem toplumsal yapıyı dönüştürmüş hem de etki alanlarında itaatkar liderler/yöneticiler yetiştirmiştir.

18. asırda İngiltere; Nijerya, Güney Afrika ve Sudan gibi ülkelerde hakimiyetini arttırırken Fransa ise Cezayir, Tunus, Senegal, Kamerun, Mali ve Çad gibi kuzey, orta ve batı Afrika ülkelerini nüfuz bölgesi olarak kullanmıştır. Fransa’nın Afrika’daki etki alanı 20. asır boyunca devam etmiş ve 21. asırda artık Fransa karşıtı tepkiler gün yüzüne çıkmaya başlamıştır.

Fransa, Cezayir ve Ruanda başta olmak üzere Senegal, Nijer, Kamerun, Moritanya gibi birçok Afrika ülkesindeki iç çatışma ve soykırımdan sorumlu tutulmaktadır. Mesela Fransa, Nijerya’daki Biafra İç Savaşı’nda merkezi yönetime karşı ayrılıkçıları desteklemiştir. Diğer taraftan toplumun en önemli yapı taşları olan kanaat önderleri ve alimler de Fransa’nın etki alanını genişletmek için hedef alınan kesimler arasında olmuştur. Çıkarlarına muhalif liderleri de darbe ve suikastlarla hedef alan Fransa, eğitim alanında koloni ülkelerinde resmi dil olarak Fransızcayı miras bırakmıştır ki günümüzde 30’a yakın ülkede Fransızca konuşulmaktadır. Yıllardır yürütülen burs ve eğitim politikalarıyla asimile edilen “Siyah Fransızlar” da Paris yönetiminin yumuşak gücü olarak karşımıza çıkmaktadır. 1970’te Paris’te kurulan Fransızca Konuşan Ülkeler Topluluğu ile eski kolonilerindeki kopmaları engellemeye çalışan Fransa, Afrika’daki propaganda faaliyetlerini ise resmi Fransız Basın Ajansı (AFP) başta farklı basın yayın organları aracılığıyla yürütmektedir.

Afrika’nın en büyük koloni topraklarına sahip İngiltere, yerel liderler ile iş birliği yaparak ya da bunları kullanarak nüfuz gücünü arttırırken Fransa ise siyasi, kültürel ve askeri etki alanlarıyla daha çok yukarıdan inmeci bir etki gücünü tercih etmiştir.

 

Fransa’nın Afrika’daki Askeri Gücü

Fransa, eski sömürge ülkelerindeki askeri varlığını bu ülkelerin bağımsızlıkları sonrası terör, siyasi istikrarsızlık ve güvenlik problemlerini gerekçe göstererek devam ettirmeye çalıştığı dikkati çekmektedir. Bu noktada Paris yönetimi son günlerde gündeme gelen Mali ile birlikte Moritanya, Nijer, Burkina Faso ve Çad gibi ülkelerin liderleriyle yakın temas kurmaya çalışmaktadır.

Soğuk Savaş döneminde “Afrika'nın jandarması” olarak da bilinen Fransa, kıtadaki hakimiyet alanını korumak için siyasi ve ekonomik adımların yanında askeri adımlar da atmaktadır. Mesela Mali’nin kuzeyindeki silahlı örgütlere karşı konuşlanan Fransa’nın Sahel bölgesindeki askeri varlığının 5 bini geçtiği tahmin edilmektedir.

Fransa aynı zamanda Doğu Afrika’nın stratejik konuma sahip ülkelerinden Cibuti'de 2010'dan itibaren askeri üssü ile Hint Okyanusu güvenliğini sağlamayı hedeflerken Batı Afrika’da ise Fildişi Sahili'nin başkenti Abidjan'daki askeri üssünde bine yakın asker bulunmaktadır. Fransa’nın ayrıca petrol ve uranyum tedarikçisi Orta Afrika ülkesi Gabon’da da askeri üssü yer almaktadır. Fransa, Senegal’de 2010’a kadar konuşlanırken Orta Afrika Cumhuriyeti'nde (OAC) ise 2016’ya kadar askeri varlığını sürdürmüştür.

Aslında Fransa’nın bölgedeki askeri varlığının önemli bir ayağı 2013’te Mali’de görülmüştür. Nitekim Paris yönetimi terör ve siyasi istikrarsızlıkla mücadele etmek gerekçesiyle bu ülkeye askerini konuşlandırmaya başlamıştır. Bu adım sonrası Paris yönetimi Barkhane Operasyonu’yla Çad, Nijer, Moritanya ve Burkina Faso gibi ülkelere de genişlemeyi amaçlamıştır.

 

Fransa’nın Sömürge Parası: CFA

Afrika ülkelerine yönelik Fransa’nın politikasında bir diğer önemli unsuru ise sömürge frangı oluşturmaktadır. 26 Aralık 1945’te tedavüle sokulan Afrika’daki Fransız Sömürgeleri Frangı (CFA), kıtanın batı ve orta bölgelerinde kullanılmaya başlanmıştır. 1958'de “Afrika Fransız Topluluğu” adını alan bu para biriminin adı, 1960’lardan itibaren Afrika ülkelerinin bağımsızlığını kazanmaya başlamasıyla “Afrika Finansal Topluluğu frangı” olarak değişmiştir.

Bu para birimiyle 20. yüzyılın ortalarında bağımsızlığını kazanan ülkeler üzerinde etki alanını sürdürmeyi amaçlayan Fransa, düşük enflasyon ve ekonomik istikrar gibi gerekçelerle CFA’yı savunsa da bu para birimiyle ilgili tartışma ve eleştiriler 2015’te başlamıştır. CFA kullanan ülkelerin tüm döviz rezervlerinin yüzde 50'sinden fazlasını Fransa hazinesinde tutması ve bu paradan elde ettiği borsa karını Fransa’nın kullanması da eleştirilen konular arasında yer almaktadır.

CFA’nın Afrika ülkelerinin ekonomisine olumsuz etkisi Avrupa ülkeleri arasında da eleştiriye neden olmaktadır. Nitekim Akdeniz üzerinden göç alan İtalya, bu insani hareketliliğin arkasında Fransa’nın tedavülde tuttuğu CFA para birimi olduğunu dillendirmiştir.

Eski Fransız sömürgesi ülkelerin CFA frangından “eko”ya geçme ya da CFA’da reform tartışmaları, Fransa’nın sadece isim üzerinde değişiklik yaparak Afrika ülkeleri üzerindeki hakimiyetini sürdürme adımları olarak değerlendirilmektedir.

 

Afrika’da Fransa’ya Tepkiler

Afrika ülkelerinde Fransa’ya tepkiler 2019’da özellikle Sahel bölgesinde artan terör saldırıları sonrası artış göstermiştir. Günümüzde de aralıklarla devam eden gösterilerde Fransız askerlerinin bölgede güvenliği sağlayamadığı, bilakis istikrarsızlığa neden olduğu dillendirilmektedir. Silahlı grupların terör eylemlerine maruz kalan Mali ve Burkina Faso gibi eski Fransız sömürgesi ülkelerde konuşlanan Fransa ordusu yeni bir sömürgecilik biçimi ortaya koymaktadır.

Batı Afrika'da güvenlik ve iş birliği gibi konularda ilişkileri arttırmak amacıyla 2014’te kurulan G5 Sahel üyesi ülkelere yönelik Paris yönetiminin Fransa karşıtlığına yönelik eleştirileri de gündeme gelen konulardandır. Fransa’ya yönelik eleştiriler ise Fransa’nın G5 Sahel ülkelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamaktansa kendi çıkarlarını korumayı amaçladığı yönündedir. Nitekim Fransa ordusuna destek veren kabileler arasında bulunan Fulani ve Tuareglere ait yerleşim yerlerine silahlı gruplar tarafından düzenlenen saldırıların engellenememesi de eleştirilen konular arasında yer almaktadır.

Fransa’ya yönelik eleştiriler arasında bu ülkeye ait ordu birliklerinin görev yaptığı ülkeyi korumaktan ziyade bölgedeki isyancı gruplara destek verdiği yönündedir. Bunun bir örneğini Orta Afrika Cumhuriyeti’nde (OAC) görmekteyiz. Darfur’daki olayları bahane eden Fransa, Darfurlu isyancıların OAC'ne saldırısını engellemek bahanesiyle başkent Bangui'ye asker göndermiş, ancak Fransız askerlerinin isyancı gruplara destek verdiği öne sürülmüştür.

OAC’de 3 binden fazla askeri olduğu tahmin edilen Fransa’nın bu ülkede 2012'den itibaren yaşanan çatışmaları izlemekle yetinmesi ve on binlerce Müslüman sivilin katledilmesine herhangi bir müdahale etmemesi de eleştirilen konular arasındadır. Mali’de olduğu gibi Fildişi Sahili'nde askeri varlığı olan Fransa, eski Devlet Başkanı Laurent Gbagbo'nun 2011’de devrilmesinde etkin bir rol oynamıştır.

Bağımsızlıkları sonrası Afrika ülkelerinde kendisinden başka bir aktörü kabullenemeyen ve bu aktörü tüm Avrupa’ya düşman olarak konumlandıran Fransa'nın yüzyıllardır sömürge refleksleriyle tek taraflı çıkar ve üstünlük üzerine kurduğu ilişkilerine mukabil Türkiye'nin kıtadaki ülkelerle ilişkilerini arttırma çabası, iki ülkenin bölge içi ya da dışında karşı karşıya gelme potansiyelini artırmaktadır. Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Cezayir, Senegal ve Gambiya ziyaretleriyle Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Togo, Nijer ve Ekvator Ginesi ile Mali, Gine Bissau ve Senegal'deki resmi temasları Afrika'daki medya organlarınca yakından takip edilmiştir.

Sonuç olarak Fransa’nın altın, uranyum, petrol gibi yeraltı kaynaklarıyla zengin Sahel bölgesindeki askeri varlığı, bölgedeki silahlı örgütlerin terör eylemlerini arttırmasına, bölgesel çatışmaların artmasına, etnik çatışmaların yaşanmasına zemin hazırlamaktadır. Ekonomi politikası ise ülkelerin kalkınmasından çok kendi ekonomisini desteklemeye yöneliktir. Yaşanan olaylar bölge halkının Fransa’ya yönelik tepkisinin en önemli nedenleri arasındadır. Buna rağmen Afrika'nın doğal ve insani zenginliği, Fransa ekonomisi için vazgeçilmez bir kaynak olarak durmaktadır. Bu nedenledir ki Paris hükümeti Libya, Mali, Çad Gölü Havzası ve Fildişi Sahili örneklerindeki gibi olası bir iç çatışma, darbe ya da siyasi kriz durumunda ilk müdahil olan ülkelerden biridir. Bu refleksini günümüzde de sürdüren Fransa, tarihi arka planı da kullanarak sömürge dönemi hakimiyet bölgelerini bırakmamakta her yolu deniyor.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası