Kriter > Dış Politika |

Kırgızistan-Tacikistan Çatışmasının Perde Arkası


Orta Asya’da yaşanan en önemli sorunların başında “sınır” meselesi yer alıyor. Bölgedeki ülkelerin tümü arasında sınır sorunu bulunuyor. Bilinçli olarak sorun teşkil edecek şekilde çizilmiş sınırlar, bir taraftan bölge barışını ciddi bir şekilde tehdit ederken diğer taraftan bölgede Rusya’nın hakemliğine ihtiyaç duyulmasını gerektiriyor.

Kırgızistan-Tacikistan Çatışmasının Perde Arkası

Son dönemde Tacikistan ile Kırgızistan arasında sınır ve su kaynaklarının paylaşımı konusunda yaşanan sorunların yeniden çatışmaya dönüşmesi, gözlerin bir kez daha Orta Asya’ya çevrilmesine neden oldu. SSCB’nin dağılmasının üzerinden 30 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen bölgenin bir türlü istikrara kavuşamaması, yaşanan sorunların tarihsel arka planının irdelenmesini zaruri kılıyor.

 

SSCB Mirası Sorunlar, Bölgede İstikrarsızlığa Neden Oluyor

SSCB dağıldıktan sonra bağımsızlığını ilan eden Orta Asya Cumhuriyetleri, Sovyet mirası birçok sorunla karşı karşıya kaldı. Bu sorunlar çoğu kez çatışmaya ve bölgenin istikrarının da ciddi bir şekilde bozulmasına yol açıyor. Bağımsızlıktan bu yana 30 yıl geçmiş olmasına rağmen Sovyet üst aklı tarafından zamanında bilinçli olarak oluşturulan bu problemler, konjonktüre bağlı olarak zaman zaman alevlenerek ortaya çıkıyor ve bölge devletleri adeta kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Bu sorunların başında sınır anlaşmazlıkları, anklavlar, demografik yapı, Rus azınlık, özerk bölgeler, kaynak paylaşımı ve radikalizm geliyor. Halihazırda Fergana Vadisinde komşu iki ülke olan Kırgızistan ve Tacikistan arasında yaşanan çatışmanın temelinde iki ülke arasındaki sınır ve su kaynağı paylaşımı konusunda yaşanan anlaşmazlık yatıyor.

 

Sınır ve Anklav Sorunu Bölgede İstikrarsızlığına Neden Olmaktadır

Orta Asya’da ülkelerin tümü arasında sınır sorunu bulunuyor. Bilinçli olarak sorun teşkil edecek şekilde çizilmiş sınırlar, bir taraftan bölge barışını ciddi bir şekilde tehdit ederken diğer taraftan bölgede Rusya’nın hakemliğine ihtiyaç duyulmasını gerektiriyor. Sınır sorunu yanında bir diğer ilginç sorun ise anklav/eksklav sorunudur. Bilinçli olarak oluşturulan, bir ülkenin başka bir ülke tarafından kuşatılmış toprak parçası anlamına gelen anklav sorunu ibretlik bir manzara teşkil ediyor. Mesela Özbekistan’ın Kırgızistan’da Soh, Şahimardan, Çonkara ve Jangıayıl adıyla bilinen dört anklavı bulunurken, Kırgızistan’ın da Özbekistan’ın ana sınırı içinde Barak adıyla bilinen bir anklavı yer alıyor. Bunlar arasında en ilginci ise Kırgızistan’daki Soh anklavıdır. Çünkü bu yer Kırgızistan sınırı içinde, egemenliği Özbekistan’a bırakılmış ama etnik olarak da Taciktir. Dolayısıyla Soh, Kırgızistan sınırları içinde olduğu halde Özbekistan açısından egemenlik, Tacikistan açısından soydaşlık sorununa kaynaklık etmektedir. Son silahlı çatışmanın Voruh’ta meydana gelmesi de tesadüfi değildir. 130 kilometrekarelik yüz ölçüme sahip bu anklavda 35 bin Tacikistan vatandaşı yaşıyor. Tacikistan anakarası ile Voruh’u birleştiren yolun hangi ülkeye ait olduğu konusu halen çözümlenmemiştir. Zira erken dönem SSCB haritalarına göre bu yol Tacikistan'a, sonraki dönem haritalara göre ise Kırgızistan’a ait olarak görülüyor.

 

Belirlenmemiş Sınırlar ve Harita Kargaşası

İki ülkenin yaklaşık bin kilometrelik sınırının 300 kilometreden fazlası hala belirsizliğini koruyor. Bu belirsizliğin kaynaklarından biri de bu tartışmalı bölgelerin belirlenmesinde her iki ülkenin farklı dönemlerdeki haritaları esas almalarıdır. Tacikistan 1924-1929 haritalarını temel alırken Kırgızistan ise 1958-1959 haritalarına dayanıyor. Bu haritalar birbiri ile uyumlu olmadıkları için tarafların farklı iddialarına dayanak teşkil ediyorlar. Her iki ülkenin halkı da söz konusu kendi iddialarını haklı çıkaran haritaları benimsemiş durumdalar. O nedenle her ne kadar sınır tespit süreci 2002’de başlamış olsa da bu süreç söz konusu nedenlerle çok ağır işliyor.

 

Kırgızistan ile Tacikistan görüşmesi
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov'un, Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman (sağda) ile sınırdaki durumu görüştüğü bildirildi. (Kırgızistan Cumhurbaşkanlığı/AA, 16 Eylül 2022)

 

Bu Çatışma Orta Asya’da Yeni Cephe Açma Girişimi mi?

Tacikistan-Kırgızistan arasındaki çatışma, özellikle Rusya medyasında ABD’nin Orta Asya’da yeni bir cephe açma girişimi şeklinde yorumlanıyor. 20 Eylül tarihli Pravda gazetesinde Kırgızistan Devlet Milli Güvenlik Konseyi eski görevlilerinden tarihçi Nurlan Dosaliyev kaynak gösterilerek yapılan yorumda, çatışmanın perde arkasında ABD’nin Afganistan’daki Tacikleri kullanarak Tacikistan ile Kırgızistan arasındaki çatışmayı körüklemek suretiyle bölgede yeni bir cephe açmak istediği iddiası yer aldı. Buna dayanak olarak da 14-18 Eylül’deki son provokasyona, Afganistan’dan etnik Taciklerin de katılması, bunların bölgeye sevkinin de ancak Amerikan yardımıyla gerçekleştirilebileceği gösterildi. Ayrıca Kırgızistan ve Tacikistan arasındaki askeri çatışmaların Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki benzer tırmanışlarla eş zamanlı olması ve önemli uluslararası toplantılara rastlaması da bu iddianın bir başka dayanak noktası. Yorumda, çatışmaların geçen yıl Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün Duşanbe’deki zirvesi esnasında, bu yıl ise Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) Semerkand zirvesi devam ederken gerçekleşmiş olmasının tesadüfi bir rastlantı olamayacağı ifade ediliyor (L. Stepuşova / Pravda.RU, 20 Eylül). Bu iddia çok sağlam gerekçelere dayanmasa da ABD’nin Orta Asya politikasına ters düştüğünü söylemek de mümkün değildir.

 

Çatışmada Provokasyon İhtimali

Kırgızistan Cumhurbaşkanı Caparov ve Tacikistan Cumhurbaşkanı Rahman ile ŞİÖ Liderler Zirvesi’nin yapıldığı Özbekistan’ın Semerkant kentinde bir araya gelerek ateşkes sağlamıştı. Ancak buna rağmen çatışmaların bir süre daha sürmesi bölgede provokasyon ihtimalini güçlendiriyor. Ayrıca 28 Nisan 2021’deki çatışmanın Rusya’nın savunma bakanı Sergey Şoygu’nun Tacikistan’da olduğu dönemde gerçekleşmesi ve Vahan Geçidi’nin kuzey hattında Çin üssünün açılmış olması bölge halkının zihninde bu çatışmanın dış destekleri olduğu algısına yol açıyor.

 

İmzalanan Protokol Sorunu Çözecek mi?

20 Eylül’de Kırgızistan Cumhuriyeti ile Tacikistan Cumhuriyeti sınırındaki silahlı çatışmanın çözümüne ilişkin protokol imzalandı. Taraflar bölgedeki olayların önlenmesine yönelik karşılıklı çabalarla koordinasyonun sağlanması, sürekli iletişim halinde olunması, provokasyonlara karşı özen ve dikkatli olunması konusunda mutabık kaldılar. İmzalanan protokol sonrasında Kırgız yetkililer, Batkent’te boşaltılan bölgelerdeki yerleşimcilere geri dönmeleri çağrısında bulundu. Ancak bölgede durum hala ciddiyetini korurken, çatışma riski de devam ediyor. O nedenle iki ülke arasında öncellikle sınır sorunu çözülmeli, su kaynakları adilane paylaşılmalı ve anklav uygulamasına son verilmelidir. Ayrıca Fergana Vadisi’nin istikrarının Orta Asya’nın istikrarı olduğu gerçeğinden hareketle, Fergana Vadisi’nin istikrarsızlık ve çatışma alanı olmaktan çıkarılarak bunun bir barış havzasına dönüştürülmesi kaçınılmazdır. Burada Türk Devletleri Teşkilatı yapıcı bir rol üstlenebilir. Zira bu sorunun çözümünün basit olmadığı, her iki ülke yönetimi için ciddi risk taşıdığı ve Fergana Vadisi’nin jeopolitik durumu dikkate alındığında meseleye bölgesel ve küresel güçlerin müdahale ihtimalinin çok yüksek olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası