Kriter > Dış Politika |

Libya: Küresel Sistemin Trajedisi


Libya krizinin kısa ve orta vadede çözümü mümkün değildir ve derinleşerek devam edecektir. Bölgesel ve küresel dengeler krizi ana parametreleridir. Bu yüzden Libya altyapı şirketlerinden ziyade savunma sanayisi şirketleri için daha cazip bir hal alacaktır.

Libya Küresel Sistemin Trajedisi

Birleşmiş Milletler’in (BM) Libya’da meşru otorite olarak yetkilendirdiği Başkanlık Konseyi (BK) Başkanı Fayez Serrac, BM Genel Kurulu’na katılmak üzere New York’ta bulunurken darbeci milis lider Halife Haftar, Trablus’taki meşru güçlere yönelik saldırılarını artırdı. Trablus’a yönelik operasyonlarını da BM Genel Sekreteri Libya’da iken başlatmıştı. Milis lider Haftar’ın bu pervasızlığını kişisel cesaretiyle açıklamak mümkün olmadığına göre Haftar’ın bu cesaretini Libya krizinin bölgesel ve küresel dengeler içindeki konumu üzerinden açıklayabiliriz.

Zira gelinen noktada Libya krizinin yerel dinamiklerle açıklanması mümkün değildir. Bu kriz Arap dünyasında yaşanan krizin parçasıdır. Arap dünyasında yaşanan krizin ise bölgesel dinamiklerle açıklanması mümkün değildir, küresel bir krizin yansıması olarak okunmalıdır. Arap dünyasının sistemsel bir krize sürüklenmesi, Arap devrimleri sonrasında geniş halk kitlelerini temsil eden siyasi akımların iktidara gelmesiyle başlamıştır. İsrail ve BAE, Arap dünyasında toplumsal taleplere karşılık veren bir siyasal düzen kurulması senaryosundan rahatsız olmuştur, bunu engellemek için harekete geçmiştir. Eylül 2012’de ABD Büyükelçisi’nin Bingazi’de öldürülmesi de dahil Libya, Tunus ve Mısır’da yaşanan birçok trajik olay ABD’nin bu eksenle birlikte hareket etmesi sonucunu doğurmuştur. Trump’ın iktidara gelmesi bu eksenin elini güçlendirmiştir. Mısır’da Mursi karşıtı başlayan gösteriler, Tunus’ta Nahda karşıtı gösteriler ve Libya’da Milli Genel Kongre (MGK) çatısı altında yaşanan çekişmeler ve benzeri bütün gelişmeler, İsrail-BAE ekseninin bölge politikalarından bağımsız okunamaz. Şubat 2014’te seçilmiş parlamentoya darbe girişiminde bulunan Halife Haftar, bölgeyi dizayn etmek isteyen kampın desteğiyle Libya’da aktöre dönüşmeyi başarmıştır. Haftar eğer başarılı olursa, Libya’yı mezkur eksenin nüfuz alanına dönüştürecektir.

Bu eksenin nasıl bir dış politika vizyonuna sahip olduğunun farklı örnekleri vardır. Mısır’da Sisi’nin temsil ettiği askeri bir diktatörlük, onlar açısından ideal yönetim biçimidir. Eğer istedikleri sistemi kuramazlarsa Yemen, Libya ve Suriye örneklerinde görüldüğü üzere çatışmayı tercih etmektedir. Mecbur kalırlarsa Tunus’ta olduğu gibi siyasi krizlerle etki alanlarını genişletmektedirler. Bu eksen ayrıca Irak ve Lübnan örneklerinde görüldüğü üzere, İran gibi çatışmacı aktörlerin yıkıcı etkilerinden de beslenmektedir. Libya krizinin beş yılı aşan tecrübesi, uluslararası sistemin nasıl trajik bir hal aldığını ve uluslararası arenada ne denli büyük bir açmaza sürüklendiğimizin en açık örneğidir. Küresel kurumlar felç olmuş, bütün güvenilirliğini yitirmiştir. BM Genel Sekreteri “siyasi çözüm” için hiçbir siyasi vasfı olmayan darbeci bir generali ziyaret ettiği sırada, ona bağlı güçler BM’nin tanıdığı hükümete saldırmıştır. Bu durum BM’nin içine düştüğü trajikomik durumun sembolüdür.

 

Çözüm İstenmiyor

BM Libya Özel Temsilcisi Selama 29 Temmuz’da Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’na (BMGK) Libya krizinin siyasi yollardan çözümü için üç aşamalı bir plan sunmuş, ancak İngiltere dışındaki BMGK üyeleri krizin askeri aktörüne dönüşmüştür. Zira Gıryan’da Haftar’a ait karargahta ABD yapımı Javalin füzeleri ve Fransız füzeleri ele geçirilmiştir. Trablus semalarında Çin yapımı İHA’lar BM’nin yetkilendirdiği hükümete bağlı güçleri hedef almaktadır. Rus güvenlik şirketlerinin Haftar’a danışmanlık hizmeti verdiği kaydedilmektedir.

Bu koşullarda Selame’nin BMGK’da yaptığı siyasi çözüme ilişkin sunumun niteliğini analiz etmek en maharetli uluslararası ilişkiler uzmanlarını dahi zorlamaktadır. BMGK, Haftar’ın Trablus saldırısını ABD ve Rusya’nın ortak vetosuyla kınayamamıştır. BM’nin tanıdığı BK Başkanı Serrac çözüm için bir yol haritası sunarak “Haftar artık çözümün bir parçası olamaz” dediğinde, BM Libya Özel Temsilcisi Selame Haftar’ı ziyaret etmiştir. Serrac BM Genel Kurulu’nda iken Haftar Trablus’a saldırılarını artırmıştır. Yani küresel sistem bütün kurum ve kişileriyle kendisiyle çelişen adımlar atmakta, hiçbir çözüm üretememektedir. Çözüm ya da çözümsüzlük silahla sağlanmakta, bölge kısa ve orta vadede çözülmeyecek derin bir krize sürüklenmektedir. Bunun faturasını BMGK aktörleri ödemediği için hatta krizlerde hareket imkanı elde ettikleri için krizlerin çözümü imkansız hale gelmektedir

Benim okumama göre, Libya krizinin kısa ve orta vadede çözümü mümkün değildir, kısa ve orta vadede derinleşerek devam edecektir. Bu yüzden Libya altyapı şirketlerinden ziyade, savunma sanayisi şirketleri için daha cazip bir hal alacaktır. BM Libya Misyonu Suheyrat görüşmelerinin başladığı 2015 sonundan bu yana krizin çözümünde bir mesafe kat edememiş, kriz BM’nin aktif bir şekilde rol almaya başladığı 2015 öncesine nazaran daha kompleks bir hal almıştır. Bu neden BM Libya Misyonu’nun Libya krizinin çözümüne ilişkin kısa ve orta vadede etkin rol oynamasını mümkün görmüyorum. ABD ve Fransa’nın, Haftar’ın Trablus’a girişini beklediği, BAE’nin de bunu mümkün kılmak için çalıştığı açıkça görülüyor. Rusya, Haftar’la geliştirdiği ilişki nedeniyle oyun dışında kalmayacağını düşündüğü için, Haftar lehine yaşanan gelişmelerden rahatsız değil. Haftar’ı destekleyenler, Trablus’a giremezse onu masada aktör olarak tutacaklar. Haftar masada aktör oldukça Mayıs 2015’ten bu yana takip ettiği askeri eylemleri farklı bahanelerle sürdürecektir. Yani Haftar’ın masada olduğu her senaryoda çatışma ortamı devam edecektir

Libya için en makul senaryo, Tunus’ta olduğu gibi, bütün toplumsal ve siyasi tarafların siyasi çözüm içinde yer aldığı bir senaryodur. Haftar ve askerler sahneden çekilirse bu mümkün olabilir. Haftar’ı üs düzey devlet protokolüyle ağırlayanlar siyasi çözümden ziyade askeri çözümden yana olanlardır. Bir diğer ifadeyle Libya krizini yerel dinamiklerle okursak yanılırız. İfade ettiğim üzere bölgesel ve küresel dengeler krizin ana parametreleridir, yerel aktörler bu parametrelere göre pozisyon almaktadır. Libya krizine dair bütün okumalar, Arap devrimleri sonrasında Arap dünyasında nasıl bir siyasi düzen kurulacağı sorunu bağlamında oturmalıdır. Libya meselesinin Akdeniz’de devam eden enerji rekabeti çerçevesinde değerlendirilmesi gerçekçi değildir. Benim okumama göre bu kriz son buluncaya kadar Libya’nın, Akdeniz’de aktör olabilecek siyasi istikrara kavuşması mümkün değildir. İsrail-BAE ekseni Libya krizinin bütün ayrıntılarına kadar nüfuz etmiştir. Uluslararası meşruiyet parametreleri altüst olmuştur. Bu nedenle ayrıntılara hakim olmayan, uluslararası meşruiyet krizini dikkate almayan her okuma bizi yanıltır.

Libya krizinin çözümü Arap dünyasında bir dönüm noktasının başlangıcı ya da başlayan bir sürecin devamı olur. Bir diğer ifadeyle Libya krizi tek başına bir case olarak çözülmez, bölgenin tamamına ilişkin yaşanan süreçlere göre şekillenir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası