Kriter > Siyaset |

Yükseköğretimde Doktora Seferberliği


Ülkemizin son on yılı yükseköğretim alanında bir başarı hikayesidir. Yükseköğretimimiz bir bütün olarak erişiminin önündeki katsayı, başörtüsü ve kontenjan gibi engelleri birer birer aşarak devasa büyümeye tanıklık etti.

Yükseköğretimde Doktora Seferberliği

Ülkemizin son on yılı yükseköğretim alanında bir başarı hikayesidir. Yükseköğretimimiz bir bütün olarak erişiminin önündeki katsayı, başörtüsü ve kontenjan gibi engelleri birer birer aşarak devasa büyümeye tanıklık etti. Yükseköğretimde okullaşma oranı arttı ve öğrenci sayısı yedi milyon bandına ulaştı. Ülkemiz artık yükseköğretim talebini karşılayabilir durumdadır. Bundan sonra bu büyümenin sürdürülebilir olmasını sağlayacak, yükseköğretim sistemimizin her geçen gün kalitesini artırarak bölgemiz ve dünya için bir çekim merkezi olmasını sağlayacak destekleyici mekanizmaları geliştirmeye odaklanmamız gerekmektedir.

Doktora Eğitimi Cazip Kılınmalı

Hem yükseköğretim kurumları hem de ülkelerin yükseköğretim sistemlerinin istatistiklerinde yaygın bir şekilde kullanılan parametrelerden biri öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısıdır. Bu oran yükseldikçe hem eğitim kalitesi olumsuz etkilenir hem de öğretim elemanlarının araştırma kapasitesi düşer. Ülkemiz için bu oran 40-50 arasında değişmektedir ve diğer İktisadi İş Birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerine göre oldukça yüksektir. Bunun temel nedeni öğrenci sayısındaki artışa mukabil doktoralı öğretim elemanı sayısında yeterli artışın sağlanamamasıdır. Bu oranın düşürülmesi sadece yükseköğretimimizdeki devasa büyümeyi sürdürülebilir kılmak için değil aynı zamanda öğretim elemanlarının araştırmaya yeterli zaman ayırabilmeleri için de son derece hayatidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da 2016-2017 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni’ndeki konuşmasında, yükseköğretimde son yıllarda elde edilen başarıların ardından özellikle öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısının azaltılması gerektiğinin önemine vurgu yaptı. Bu nedenle söz konusu problemin giderilmesi için doktora eğitimi konusuna odaklanmamız gerekmektedir. Türkiye’de kronik bir doktora mezunu açığı vardır. Öyle ki yükseköğretim sistemimizin bugün en acil ve öncelikli alanı yeterli sayı ve kalitede doktora mezunu yetiştirme konusudur. Doktora mezunu sayısı ve niteliğini artıracak tedbirlere ihtiyaç vardır. Bir taraftan doktora eğitimi masaya yatırılmalı ve sorunlar tespit edilip hızla çözülmeli diğer taraftan da eğitim kalitesi yükseltilmeli ve doktora yapmayı daha cazip kılmak için teşvik edici yeni projeler devreye sokulmalıdır.

Yeni Hedefler

Yükseköğretimdeki devasa büyümenin mimarı Erdoğan’ın öncülüğünde ortaya konulan 2023 hedeflerini gerçekleştirmek için acilen lisansüstü eğitime odaklanılmalıdır. Bu çerçevede 2023 hedeflerini dikkate alarak yeterli sayı ve kalitede yüksek lisans ve doktora öğrencisinin yetişmesi için kapsamlı burs ve destek programlarının başlatılması fevkalade yerinde olacaktır.

Bu bağlamda Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ilk adımı atarak disiplinler arası alanları da içerecek şekilde 100 temel alanda 2 bin doktora öğrencisine burs sağlayacak 100/2000 Projesi’ni hayata geçirmiştir. Söz konusu proje sağlayacağı olumlu sonuçların ötesinde bu kapsamda başka projelerin üretilmesini de tetikleyecektir.

Diğer taraftan bilindiği gibi üniversitelerin Bilimsel Araştırma Projelerinde (BAP) kullandığı finansal kaynak, döner sermaye kapsamında ürettikleri gelirlerin belirli bir oranda kesintisinden oluşmaktadır. Bu kaynak ülkemizde doktora sorununun çözümünde daha etkin kullanılabilir. Örneğin BAP kaynakları ile doktora öğrencilerinin burslu öğrenci olarak çalışabilmelerinin önünü açacak düzenlemenin yapılması doktoraya nitelikli öğrencilerin akışını artıracaktır. Bu kapsam üniversitelerin BAP kaynaklarından doktora sonrası (post-doc) araştırmacı istihdamına imkan verecek şekilde genişletilebilir.

Üniversitelere doktora bursu ve doktora sonrası araştırmacı ücret miktarını belirleyebilme yetkisi de verilmelidir. Böylece BAP gelirleri yüksek olan üniversitelerin nitelikli insan kaynaklarından yararlanabilme imkanı artacak ve özellikle mükemmeliyet merkezlerinin kurulması ve mevcutlarının güçlendirilmesinde insan kaynağı açısından önemli bir destek sağlanmış olacaktır. Bu da hem doktora çıktısını hem de üniversitelerin araştırma kapasitelerini artırmada kendi finansal kaynaklarını daha etkin kullanabilmelerine ve dolayısıyla daha rekabetçi bir ortamın oluşmasına imkan verecektir. Daha fazla döner sermaye geliri üreten üniversiteler bu imkandan daha fazla yararlanacaktır. Ayrıca bu projenin uygulamaya konulmasından sonraki süreç izlendiği taktirde BAP kapsamında uluslararası doktora öğrencileri ve doktora sonrası araştırmacıların istihdamına imkan verecek şekilde de genişletilebilir.

Özetle Türkiye’nin hem 2023 hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi hem de yükseköğretim sistemimizdeki mevcut büyümenin nitelikli bir şekilde sürdürülmesi yani genç nüfusumuza kaliteli bir eğitim sunulabilmesi için doktora eğitiminin hacmi ve kalitesinin artırılması zorunludur.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası