Kriter > Dış Politika |

Türk Konseyi’nden Barış Pınarı Harekatı’na Destek


Müttefik olarak görülen birçok ülke, Barış Pınarı Harekatı’na karşı tavır alarak Türkiye’yi yaptırımlarla tehdit ederken Türk Konseyi harekata ortak bildiri ile destek vermiştir. Bu destek “tek millet, altı devlet” kavramının altını dolduran bir gelişmedir.

Türk Konseyi nden Barış Pınarı Harekatı na Destek
Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Birliği Konseyi 7’nci Zirvesi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Bakü’de gerçekleşti, 15 Ekim 2019

Türk Konseyi diğer bir adıyla Türk Keneşi, Türk dünyasının siyasi çatı kuruluşu olarak kabul edilmektedir. Türk Konseyi’nin ilk kurulma fikri, “Türk dünyasının aksakalı” olarak nitelendirilen Kazakistan’ın kurucu cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev tarafından 2006’da ortaya atılmıştır. Resmi olarak ise 2009’da Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan tarafından imzalanan Nahçıvan Antlaşması ile kurulmuştur. Bu kurucu üyelere ek olarak, geçtiğimiz günlerde Özbekistan önemli bir karar ile konseye katılma kararı almıştır. Özbekistan’ın yanı sıra, Türkmenistan ve Macaristan da gözlemci statüsü ile katılım göstermektedirler.

İlk bakışta, Türk Konseyi fikri 2000’lerde ortaya çıkmış gibi görünse de aslında, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası, 1992’de başlayan Türkçe Konuşan Ülkeler Zirvesi ile konseyin temelleri atılmıştır. Türkçe Konuşan Ülkeler Zirvesi katılımcıları bugünkü Türk Konseyi üyeleri ve Türkmenistan’dan oluşmaktaydı. En temel hedefi ortak tarih ve kültürel mirasa sahip, Türk dili konuşan ülkeleri bir araya getirerek aralarındaki iş birliğini derinleştirmek, bölgesel ve küresel barış ile istikrara katkıda bulunmaktır. Türkçe Konuşan Ülkeler Zirvesi’nin Türk Konseyi’ne evrilmesi Türk dünyası için mihenk taşı olarak kabul edilmektedir.

 

Türk Konseyi’nin temel amaç ve görevleri, kurucu antlaşması olan Nahçıvan Antlaşması’nda şu şekilde belirlenmiştir:

  • Karşılıklı güvenin güçlendirilmesi.
  • Bölge ve bölge dışında barışın korunması.
  • Dış politika konularında ortak tutumlar benimsenmesi.
  • Uluslararası terörizm, ayrılıkçılık, aşırılık ve sınır ötesi suçlarla mücadele için eylemlerin koordine edilmesi.
  • Ortak amaçlarla ilgili her alanda etkili bölgesel ve ikili işbirliğinin geliştirilmesi.
  • Ticaret ve yatırım için uygun koşulların yaratılması.
  • Kapsamlı ve dengeli bir ekonomik büyüme, sosyal ve kültürel gelişimin amaçlanması.
  • Hukukun üstünlüğünün sağlanması, iyi yönetim ve insan haklarının korunması konularının tartışılması.
  • Bilim, teknoloji, eğitim ve kültür alanlarında etkileşimin genişletilmesi.
  • Kitle iletişim araçlarıyla etkileşimin ve daha yoğun bir iletişimin teşvik edilmesi.
  • Hukuki konularda bilgi değişimi ve adli iş birliğinin teşvik edilmesi.

 

Konseyin Jeopolitik Konumu Jeopolitik kuramının kurucusu olarak kabul edilen John Mackinder’e göre, Avrasya Bölgesi’ne hakim olan küresel politikaya hükmeder. Türk Konseyi’ni oluşturan Türkiye ve Türkistan ülkeleri, Avrasya Bölgesi’nin ve “Dünya Adası”nın tam merkezinde bulunmaktadır. Bu minvalde küresel politika hakimiyeti çerçevesinde büyük bir jeopolitik öneme haizdir. Jeopolitik önemi ortaya çıkaran coğrafi konuma ek olarak, zengin yeraltı kaynakları, doğu-batı arasında uzanan boru hatları, su kaynakları, tarım ve sanayi potansiyeli gibi somut unsurlar da mevcuttur.

Konseye üye ülkelerin ve gözlemci statüsünde bulunan devletlerin kapasitelerini incelediğimizde yaklaşık 164 milyonluk bir nüfus, yaklaşık 1 buçuk trilyon dolarlık yurtiçi hasıla ve oldukça zengin doğal kaynak rezervleri olduğunu görmekteyiz. Türk Konseyi’nin bulunduğu coğrafyada sahip olduğu bu potansiyel kesinlikle göz ardı edilemeyecek bir öneme haizdir. Türk dünyasının siyasi çatısı olarak sahip olunan bu kapasite, gerek bölgesel gerekse küresel ölçekte üye ülkelerin etkilerini arttırmaktadır. Ek olarak üye ülkelerin sahip olduğu yaklaşık 25 milyona yakın diaspora üyesi bulunmaktadır. Tüm dünyaya yayılmış olan Türk dünyasının diaspora üyeleri, konseyin küresel boyutta faaliyet gösterebilmesi ve uluslararası denklemde söz sahibi olabilmesi için önemli bir fırsat teşkil etmektedir. Yaşadıkları ülkelerde haiz oldukları etki ve gelir, konseyin sahip olduğu etkiyi doğrudan etkilemektedir.

 

Ortak Bildiri İle Harekata Destek

Türk Konseyi bugün geldiği nokta ve sahip olduğu kapsayıcılık itibarıyla, Türk dünyası ve Türkiye için büyük önem arz etmektedir. Dış politikadaki birliktelik, terörle ortak mücadele, ticari ve ekonomik iş birliği, Türk dünyasını ortak paydada buluşturacak en temel hususlar arasında yer almaktadır. Türkiye ve diğer üye devlet için böyle bir birliktelik, bölgesel faktörler ve bireysel çıkarlar göz önüne alındığında büyük bir önem arz etmektedir.

Her ne kadar, Türk kimliğine atfedilen önem, Türkiye’ye kıyasla diğer Türkistan ülkelerinde henüz beklenilen düzeyde olmasa da yeni girişimlerle bu durum değişmektedir. Ortak dil, tarih, din, kültür ve kimlik üzerinden ikili ve çoklu ilişkilerin daha da artması gerekmektedir. Bu sayede ortak miras üzerinden kurulacak bağlar, birlik ve beraberliği arttırırken, ekonomik ve siyasi kazanımlar da sağlayacaktır. Bu kazanımlar bölgesel boyutta başlayarak zamanla küresel boyuta ulaşacaktır. Kısacası, Türkiye’nin önderliğinde giderek önem kazanan Türk Konseyi, son dönemde yeni aktörlerin de katılımıyla uluslararası arenada daha güçlü ve etkili bir rol üstlenecektir. Özbekistan’ın yanı sıra Macaristan’ın da gözlemci üye olarak toplantılara iştiraki ve Budapeşte’de açılan Avrupa Ofisi, konseyin etki alanını daha da arttırmaktadır. Konseyin artan kapsayıcılığı, ekonomik gücü, iş birliği ve sorun çözücü kapasitesi ile birlikte etki alanı artacak, dün sahip olduğu önem yarın daha da stratejik bir boyuta ulaşacaktır.

Türkiye’nin 9 Ekim günü başlattığı Barış Pınarı Harekatı bu stratejik boyutu ölçmek ve üye devletlerin sahip olduğu birlik ve beraberliği ortaya koymak için büyük bir fırsat teşkil etmektedir. Azerbaycan ve Özbekistan’ın operasyona destek açıklamaları, her ne kadar gelen baskılar sonucu geri adım atılmış olsa da Macaristan’ın AB nezdinde alınan Türkiye’yi kınama açıklamasını veto etmesi, konseyin birlikteliğini ve önemini ortaya koymaktadır.

Üye ülkelerin cumhurbaşkanları arasında gerçekleştirilen Türk Konseyi 7. Zirvesi bugüne ve geleceğe yönelik oldukça önemli sonuçlar ortaya koymuştur. Zirve sonrası Türkiye’ye ve Harekata gelen destek mesajları ve zirve sonrası yayımlanan ortak bildiri, konseyin kuruluş amacına yönelik hizmet ettiğini göstermektedir. Ortak bildiri de “Türk Konseyi, Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı’nın terörizmle mücadeleye, Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasına, Suriyelilerin teröristlerin zulmünden kurtarılmasına ve yerlerinden edilmiş Suriyelilerin ana vatanlarına güvenli ve gönüllü geri dönüşleri için şartların oluşturulmasına katkıda bulunacağına olan umut ve inançlarını beyan etmektedir” ifadeleri yer almıştır. Türkiye’nin müttefiki olan birçok ülke operasyona karşı tavır alarak yaptırım uygulamaları ile tehdit ederken, Türk Konseyi’nin destek bildirisi, “Tek Millet, Altı Devlet” kavramının altını doldurmaktadır. Yeni gelen bu kavramsallaştırma ve liderlerin söylemleri, Türk dünyasının ve Türk devletlerinin birlikteliğini ortaya koymuştur. Barış Pınarı Harekatı da bu minvalde dış politikada birliktelik ve terörle ortak mücadele amaçlarına yönelik sağlam adımlar atılmasına vesile olmuştur.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası