Kriter > Siyaset |

Koruculuk Sisteminin Etkinliği Nasıl Artırılır?


Köy koruculuğu sistemi ilk olarak 1924 yılında kırsaldaki asayişi sağlamak ve suçla mücadele etmek için kuruldu.

Koruculuk Sisteminin Etkinliği Nasıl Artırılır

Köy koruculuğu sistemi ilk olarak 1924 yılında kırsaldaki asayişi sağlamak ve suçla mücadele etmek için kuruldu. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin kolluk kuvvetlerinin yetersizliğini ikame etmek için gelişen fiili durumun yasallaştığı o dönemin sonrasında köy koruculuğu sistemi, 1985 yılına kadar çeşitli değişikliklere uğrayarak etkinliğini sayısı azaltılmış kır/orman bekçiliği statüsünde devam ettirdi.

Köy koruculuğu sistemi, PKK terör örgütünün 1984 yılında başlattığı silahlı eylemleriyle birlikte yeniden gündeme geldi ve 26 Mart 1985 yılında terörle mücadele kapsamında kanunlaşarak yürürlüğe girdi.

Terörle mücadelede uygulanmaya başlanan koruculuk sistemi beraberinde birçok tartışmayı getirdi ancak görev etkinliğine çok az dikkat çekildi. Terörle mücadele hukuki, sosyal, iktisadi ve askeri/ polisiye tedbirlerin tamamını içeren bütüncül bir mücadele şeklidir. Dolayısıyla aktör sayısı fazladır. Köy korucuları da bu bütüncül mücadelenin her yönüyle içinde olan önemli yerel aktörlerdir. Terörün doğrudan hedefi olan köy korucularının askeri, sosyal ve iktisadi etkinliklerinin hukuk çerçevesinde artırılması PKK terör örgütüyle mücadele için önemli ve gereklidir.

Koruculuk Sisteminin İşlevi

İdari bakımdan bulundukları köy muhtarlıklarına bağlı olan korucular, asayiş görevlerini bağlı oldukları jandarma karakol komutanlığının emir ve komutası altında yürütürler. Bu kapsamda köy çevresinde nöbet tutmak, devriye icra etmek, yol kontrol noktası işletmek ve kamu tesislerini korumak gibi statik güvenlik görevlerini yerine getirirler. Köy korucuları aynı zamanda yol emniyeti almak, öğrenci taşımak ve bölgelerindeki güvenlik harekatlarına katılmak gibi dinamik operasyon görevleri de üstlenmektedir.

Aktif olarak görev yapan yaklaşık 75 bin köy korucusunun 50 bini geçici, 25 bini ise gönüllü köy korucusu statüsündedir. 22-60 yaş arasındaki yerel ürk vatandaşlarından geçici köy koruculuğu statüsünde görev yapmak isteyenler iki haftalık temel askeri eğitimi başarıyla tamamlamalarının ardından göreve başlarlar. Köy korucuları bağlı oldukları jandarma karakol komutanlığının eğitim programları dahilinde yılda en az iki defa askeri idame eğitimine tabi tutulurlar. Korucuların etkinlik sorunu da tam olarak bu noktada başlar. Türk Silahlı Kuvvetlerinde askeri eğitimler, birlikte harekat icra etme hedefi üzerine programlanır. Bunun için önce bireysel eğitimler verilerek tek bir kişinin uzmanlığı geliştirilir, daha sonra bu uzmanlık mürettebatlı sistemlere entegre edilir. En sonunda da hem uzmanlık hem de mürettebat becerileri birlikte harekat konseptine oturtulur. Bunun gelişmesi uzunca bir süreç alır ve korucuların tabi tutulduğu iki haftalık temel eğitim süresi de birlikte harekat doktrininin hayata geçirilme sürecinde yeterli değildir. Öte yandan jandarma karakol komutanlıklarının sorumluluğundaki yoğun asayiş, trafik ve terörle mücadele görevleri arzu edilen tekamül eğitimlerinin gerçekleşmesine de engel olmaktadır.

Köy korucuları statik görevleri kendini tekrar eden -doğasından dolayı- daha etkin bir şekilde yürütürler hatta güvenlik güçleriyle müşterek olarak bulundukları statik görev yerlerinde gece görüş, termal kamera ve gelişmiş silah sistemlerinden de istifade ederler. Bu görevler esnasında maruz kaldıkları silahlı ve bombalı araç saldırıları karşısında askeri birliklerden daha hızlı reaksiyon gösterdikleri de bilinir. Ancak organizasyon, silah, teçhizat ve araç eksikleri bu görevleri kendi başlarına kaldıklarında yeterli etkinlikte yapmalarına engel olur. Köy korucularının esas etkinlik sorunu dinamik kır görevlerinde kendini gösterir. Aslında hafif teçhizatları ve bölge coğrafyasına hakimiyetlerinin sunduğu avantajla askeri birlikleri kılavuzlama, hedef gösterme ve tehdit okuma gibi konularda operasyonlara katkıları yüksek olan köy korucuları, harekat konsepti algısından yoksun oldukları için ya heyecanlı girişkenlikleriyle ya da askeri eğitimdeki yetersizlik nedeniyle zayiat vermek durumunda kalırlar.

Korucuların geliştirilecek dinamik bir güvenlik ve savunma konsepti içinde yeterli ve sürekli eğitimle daha etkili olacağı muhakkaktır. Bu eksikliğe Güneydoğu Geçici Köy Korucuları Federasyonu Başkanı Seydoş Karadağ da vurgu yaparak korucuların yeni bir harekat anlayışıyla operasyonlarda yer alması gerektiğini ifade etmiştir. Terörle mücadeledeki operasyon bölgelerinin canlı kurumsal hafızası olan koruculuk sistemine geçici bir gözle bakılmamalı ve bu sistem geliştirilerek yeni güvenlik konseptinde önemli görevlerle etkinleştirilmelidir.

Milli Muhafız Teşkilatı ve Köy Koruculuğu

15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişimi Türkiye’de yeni bir güvenlik ve savunma anlayışının geliştirilmesine ihtiyaç duyulduğunu gösterdi. Bu kapsamda ülke genelinde geliştirilecek bir “Milli Muhafız Teşkilatı” köy koruculuğunu da bünyesine alarak bölgesel algıdan uzaklaştırabilir. Aynı zamanda köy korucularının temel idari ve etkinlik sorunlarını çözecek ve statü belirsizliğini ortadan kaldırabilecek merkezi bir teşkilat sistemi millet-devlet ilişkisini daha optimum hale getirebilir.

Kurulacak yeni teşkilat kırsal alanlardaki jandarma karakollarının iş yükünü azaltabilir. Milli Muhafız Teşkilatının operasyonel gövdesini oluşturacak yerel silahlı güçlere hiyerarşik yapı dahilinde terörle mücadelede tecrübeli ancak emekli olmuş askeri ve emniyet personelinin eklemlenmesi koruculuk sistemi içindeki harekat kapasitesini de artırabilecektir. Böylesine bir teşkilatlanma kapsamında geliştirilecek görev tanımları doğrultusunda daha detaylı ferdi, mürettebat ve birlik eğitimleri operasyon etkinliğinin sürekliliğine de katkı sağlayacaktır.

PKK terör örgütünün son yıllarda koruculara yönelik gerçekleştirdiği saldırılar analiz edildiğinde, 80’li yılların sonunda ve 90’ların başındaki köy baskınlarının yerine suikast, adam kaçırma ve el yapımı patlayıcı madde (EYP) saldırılarına başvurdukları görülür. Hatta korucu ailelerine yönelik gözdağı ve korkutma söylemlerinin son yıllardaki artışı da göz önüne alındığında, PKK saldırılarının korucuların taktik kapasitelerini değil koruculuk kimliklerini hedef aldığı görülür. Koruculuk sistemini de kapsayacak yeni ve daha güçlü bir teşkilatın, güvenlik temelinde millet-devlet ilişkisinin kuvvetlendirilmesi PKK’nın varlığını dayandırdığı kaotik zemini yumuşatacak bir hamle olarak görülebilir.

Köy koruculuğu sistemi geçmişteki kontrol edilebilirlik sorununu nispeten aşmış olsa da, olası bir yeni teşkilat yapısına -kontrol edilebilirliği artırmak için- idari, hukuki ve harekat denetlemesi sağlayabilecek bir denetim ve geri dönüş sisteminin de eklenmesi gerekir. Bu kapsamda böylesi bir teşkilatın resmi ve bağımsız kurum ve kişilerce denetlenmesiyle hukuk dışı uygulamaların önüne geçilebilir.

Koruculuk sistemi PKK terör örgütünün etkin olduğu coğrafyada birbirinden habersiz yerel aşiretleri milli muhafızlık anlayışı altında birleştirmekte ve geniş bir alanda milli-devletçi bir kültürün gelişmesine yardımcı olmaktadır. Bazı akademik çalışmalarda Türkiye’deki Geçici Köy Koruculuğu sistemi Irak ve Afganistan’ın işgali sırasında işgalci kuvvetlerce silahlandırılan yerel sivillerle kıyaslanmakta, teknik olarak yerel sivillerin silahlandırılması şeklinde sunulmaktadır. Bu tür çalışmalarda kendi topraklarında devletin işlevselliğine kafa tutan bir terör örgütüne karşı gelişen fiili (de facto) bir yerel millet inisiyatifinin hukuki (de jure) bir uygulaması olduğunun görmezden gelinmesi manidardır. Dünyada birçok ülkede uygulaması görülen Milli Muhafız Teşkilatının koruculuk sistemini de içine alarak Türkiye’de geliştirilmesi terör, darbe, doğal afet gibi benzer sorunlara daha etkin çözüm alternatifi olarak değerlendirilebilir.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası