Kriter > Dosya > Dosya / Azerbaycan'ın Ermenistan Zaferi |

Karabağ Zaferi ve “Büyük Ermeni Lobisi” Mitinin Çöküşü


Azerbaycan’ın zaferi ile sonuçlanan ve Dağlık Karabağ’da 30 yıllık de-facto’nun yıkılması ile Ermeni lobisi mitinin yıkılması da eşzamanlı gerçekleşti. Lobinin saldırgan ve kavgacı retoriğinin son süreçte algıları belirleme ve yayma kapasitesi sonucu belirlemede etkili olamadı. Lobinin kullandığı “mağdur ve haklı Ermenistan” algısı da son yenilgi ile büyük kan kaybına uğradı.

Karabağ Zaferi ve Büyük Ermeni Lobisi Mitinin Çöküşü

Ermenistan tarafından işgal edilen Dağlık Karabağ toprakları otuz yıl sonra ana vatanına kavuştu. Azerbaycan’ın sahada ve masada elde ettiği askeri ve siyasi kazanımlar karşısında Ermenistan mutlak yenilgiye uğrayan taraf oldu. Ermenistan’da Paşinyan hükümeti ülkesinin uzun dönemdir yaşadığı siyasi, ekonomik, toplumsal çalkantılara karşı haksız ve hukuksuz devam ettirdiği bu işgal ile bir gövde gösterisi yapmayı planlamıştı ki son saldırıları iç ve dış kamuoyu nezdinde hezimetle sonuçlandı.

Başta ABD, Fransa, Lübnan, Rusya ve irili ufaklı diğer bazı Avrupa ülkelerinde konuşlanan Ermeni lobisi ve onun ürünü olan soykırım endüstrisinin ürettiği ve mobilize ettiği algı ve propaganda faaliyetleri ise bu kez gerçekleri örtbas etmeye yetmedi. Bulunduğu ülkelerde son yüzyılda elde ettiği siyasi etki alanı ve maddi desteklerle güven tazeleyen lobinin elindeki propaganda imkanları bu kez Karabağ’da etkisiz kaldı.

Uluslararası kamuoyunun da üzerinde ittifakla kabul ettiği üzere, net bir mağlubiyet alan Ermenistan belki de on yıllarca telafi edilemeyecek bir siyasi itibar kaybı yaşarken, ABD’de İsrail lobisinden sonra en etkili etnik baskı grubu ve lobisi arasında sayılan Ermeni lobisi büyük darbe aldı. Lobinin bugüne kadar Karabağ işgalini perdelemek için kullandığı “mağdur ve haklı Ermenistan” algısı da son yenilgi ile büyük kan kaybına uğradı.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Zohrab Mnatsakanyan

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Ermenistan Dışişleri Bakanı Zohrab Mnatsakanyan ile görüştü, 23 Ekim 2020

 

Diaspora Lobisi ve Rusya’ya Güvenen Erivan

Ermenistan nüfusu, doğal kaynakları, jeopolitik önemi ve coğrafi lokasyonu itibarıyla Azerbaycan ile kıyas edilemeyecek kadar devlet kapasitesi sınırlı bir ülke. Buna karşın Ermenistan, 1990’ların başından itibaren Dağlık Karabağ’ı işgali sonrasındaki süreçte ABD, Fransa başta olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerindeki diasporanın ve Rusya’nın desteğini almaya devam etti. Söz konusu ülkelerin hiçbiri Ermenistan’ın otuz yıldır süren işgaline güçlü bir ses çıkarmazken, esas itibarıyla Azerbaycan’a topraklarının geri verilmesi için kurulan Minsk grubu da işlevsiz kalarak, işgalin devamını fiili olarak kabul etme eğilimi gösterdi.

Temmuz ayında başlayan saldırılar zincirinde, 27 Eylül’de Tovuz’a saldıran Ermenistan bu kez de Minsk grubu üyelerinin ve Ermeni diasporasının lobi gücü ile işgalini meşrulaştırmaya devam edebileceğine inandı. Hatta bu kez Yukarı Karabağ dışındaki Azerbaycan topraklarına uzanabileceğinin hayallerini kurdu.

Bugüne kadar tüm uluslararası anlaşmalara ve kararlara rağmen bu çevrelerin işgali mazur görme, görmezden gelme siyasetine güvenen Ermenistan, 1992’de Hocalı Katliamı’nda olduğu gibi son saldırılarında da Gence ve diğer Azerbaycan sınır şehirlerinde sivilleri hedef aldı. Ancak bu kez bu saldırılar tüm dünya basınının, kameraların, mikrofonların, gazetecilerin gözleri önünde oldu. Ermenistan’ın katliamlarını ve işgalini bugüne kadar dezenformasyon ve propaganda faaliyetleri ile perdeleme yoluna giden Ermeni lobisi ise hazırlıksız yakalandı.

Ermenistan’ın 1992 başlarında Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini oluşturan Yukarı Karabağ topraklarını işgal etmeye başlamasından bu yana Ermeni lobisinin temel amaç ve hedeflerinden bir tanesi de bu gerçeği unutturmak oldu. Tam tersine bu toprakların Ermenistan toprağı olduğu propagandası için çalışıldı. 1980’lerden bu yana yürütülen propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerinde Ermeni lobisi Karabağ Savaşı’nın finansmanını sağlamak için diasporanın ve bulunduğu ülkelerin dış yardımlarından milyonlarca doları Ermenistan’a aktardı. Taşnak Partisi ideolojisindeki Ermeni paralı askerler ve diasporadan gönüllüler savaşmak için Karabağ’a yönlendirdi.

Azerbaycan ise son 20 yıldır Ermenistan karşısındaki askeri üstünlüğüne karşı yine de diplomatik seçeneğe şans veren taraf olurken, Ermenistan diaspora Ermenilerinin uluslararası kamuoyu oluşturma gücüne, Rusya’ya olan askeri ve siyasi bağımlılığına güvendi. Oluşturulduğu günden bu yana Minsk grubunu bir oyalama süreci olarak gören Ermenistan, işgal ettiği Azerbaycan topraklarından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) “derhal ve koşulsuz” çekilmesi çağrılarına rağmen agresif ve saldırgan taraf olma tutumunu sürdürdü.

2018’de göreve gelen Nikol Paşinyan’ın başlangıçta sergilediği “uzlaşmacı” imajı yerini kısa bir süre sonra Ermenistan’ın bilinçaltındaki gerçekliğe; işgalci, saldırgan, şiddet yanlısı kimliğe bıraktı. Paşinyan, Ağustos 2019’da Dağlık Karabağ’ın otuz yıl sonra Ermeni işgalinden kurtulmuş olacak başkenti Hankendi’nde yaptığı konuşmada “Karabağ Ermenistan’dır” dedi ve işgalden geri adım atmayacaklarının mesajını verdi. Ermenistan’ın bu her geçen gün dozu artan işgalci ve saldırgan tutumunu meşrulaştırmaya çalıştığı propaganda sürecinde ise Paşinyan’ın eşi Anna Hakobyan sembolik bir rol üstlendi. Hakobyan, bir yandan “Barış için Kadınlar” inisiyatifini başlatırken diğer yandan da Karabağ’da Ermeni askerleri ile kamuflaj kıyafetleri içerisinde elindeki silahla poz vermekten geri durmuyordu. Oğlu da Karabağ’da savaşacak gönüllü Ermeni askerlerinin arasına katıldı.

Türkiye’yi de çatışmanın içerisine sokmak için başından beri planlar yapan Paşinyan’ın çatışmaların ileri safhalarında Ermeni lobisinin desteği ile sürdürdüğü kara propaganda da sonuç vermedi. Türkiye’yi Karabağ’a savaşçı göndermekle suçlayan Ermenistan’ın bu asılsız iddiaları karşısında, Türkiye ve Azerbaycan Suriye ve Lübnan’dan getirilen ve Ermenistan ordusunun yanında cepheye sevk edilen Suriye PKK’sı ile bağlantılı Ermenileri tüm dünyaya duyurdu.

Amerikan Ermeni Milli Komitesi (ANCA)

Ermeni Lobisinin Ermenistan’ı Terk Edişi

ABD’ye ilk dalgası 17. yüzyılda ikinci dalgası Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra olmak üzere göç eden diasporanın çoğunluğu Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı olan Ermenilerin ikinci ve üçüncü nesillerinden oluşuyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’den göç eden Ermenilerin büyük çoğunluğu ise daha çok Lübnan, Suriye ve İran’a gittiği biliniyor. Dünya genelinde Ermenistan toprakları dışında yaşayan Ermenilerin üçüncü büyük bölümü ise Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını kazanan komşu ülkeler Gürcistan, Azerbaycan ve bugünkü Rusya’da toplanmış durumda.

Bugün sadece ABD’deki irili ufaklı Ermeni derneklerinin sayısı 300’ü buluyor. Geçimlerini lobi faaliyetlerinden kazanan Ermeni derneklerin amaçları şu temel hedefler üzerinden ilerliyor: ABD’nin Ermenistan’a mali yardımlarının sürmesini temin etmek, Yukarı Karabağ işgalini meşrulaştırmak, Karabağ’ın özerk statüsünü sürdürmek, soykırım iddialarını kabul ettirmek, Ermenistan’a uluslararası desteğin sürmesine çalışmak ve Azerbaycan-Türkiye ikilisine yönelik karşıt propaganda faaliyetleri yürütmek. Ermeni lobisi bu faaliyetlerinde özellikle ABD’nin batı kesimlerinde yaşayan nüfusu, film ve eğlence endüstrisi üzerindeki etkisi ve Amerikan Kongresi’ndeki kongre üyelerine yaptıkları bağışlarla etkili oluyor.

Amerikan Ermeni Milli Komitesi (ANCA), Amerika Ermeni Meclisi (AAA) gibi çatı kuruluşlarda örgütlenen Ermeni lobisi Ermenistan dışında bulunan yaklaşık iki katı büyüklüğündeki Ermeni nüfusunu bu amaçlar doğrultusunda örgütlüyor. Lobi tüm diasporadan topladığı fonlarla geçimini sürdürüyor. Dolayısıyla lobinin propaganda faaliyetleri ve varlık amacını sürdürebilmesi arasında simbiyoz, bağımlılık üzerine kurulu bir ilişki bulunuyor.

ABD’nin Beyaz Saray Eski Ulusal Güvenlik danışmanlarından Zbigniew Brzezinski’nin ifadesiyle ABD’de İsrail ve Rum lobisi ile birlikte üçüncü büyük etnik siyasi baskı grubu olan Ermeni lobisi bu anlamda soykırım endüstrisi ayağında ülkedeki İsrail lobisini örnek alıyor. ABD dışında da yaklaşık 50 ülkede faaliyet gösteren Ermeni lobisinin 14 ayrı fonla topladığı paralar Ermenistan’ın Gayri Safi Milli Hasılası’nın yüzde 37’sini oluşturuyor.

Lobi, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’da ve diğer Azerbaycan topraklarında bugüne kadar uyguladığı tüm tecavüz, işgal ve barbarlık girişimini örtbas etmek için de ülke dışındaki diasporanın finansal, siyasi nüfus ve medya gücünü kullanıyor. Söylemlerini “soykırıma dayandırılmış mağduriyet teması” üzerine kuran Ermeni lobisi, Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı her haksız işgal girişiminde adeta bu temayı bir şantaj malzemesi, “tartışmaya açık olmayan bir tabu” olarak kullanıyor. Dolayısıyla bu sözde soykırımdan üretilen mağduriyet söylemi aslında on yıllardır Ermenistan’ın milli devlet politikası olmaktan daha çok Ermeni lobisinin kullandığı bir propaganda silahı olmaya devam ediyor.

Öte yandan, lobi her ne kadar soykırım endüstrisi yaratmada başarılı görünse de Karabağ konusunda aynı başarıyı sağladığını söylemek mümkün görünmüyor. Zira 1990’lardan bu yana ABD ve Fransa kontenjanındaki Minsk grubu diplomatlarına empoze etmeye çalışan Ermeni lobisi Ermenistan’ın sahadaki yenilgisi karşısında önünde sonunda ABD’nin ve Rusya’nın çıkarlarının gereği istikametinde aldıkları kararlara boyun eğmek zorunda kaldı.

Azerbaycan’ın zaferi ile sonuçlanan ve Dağlık Karabağ’da 30 yıllık de-facto’nun yıkılması ile Ermeni lobisi mitinin yıkılması da eşzamanlı gerçekleşti. Lobinin saldırgan ve kavgacı retoriğinin son süreçte algıları belirleme ve yayma kapasitesi sonucu belirlemede etkili olamadı. “Ermeni lobisi güçlüdür, Ermenistan mağdurdur” mottolarıyla tahkim edilen bu algıların güçlü bir şekilde yıkılmasında diasporanın güçlü olduğu ülkelerdeki iç siyasi mülahazalar, tercihler ve ulusal çıkarlar da etkili oldu.

ABD’deki Ermeni lobisi Trump yönetimi süresince İsrail lobisi kadar şanslı olmadı. Zira, Trump yönetiminde, özellikle Demokrat yönetimler döneminde yıllardır Ermenistan’a akan milyonlarca dolar dış yardımlar yüzde 69 oranında kesildi. Bu bir anlamda Ermenistan’a giden yardımlardan payına düşeni alan Ermeni lobisinin de bütçesinin kısılması anlamına geldi. Operasyonel propaganda bütçesi kesilen, Kongre’den yeterli ve güçlü desteği bulamayan Ermeni lobisinin işi eğlence dünyasındaki ünlü figürlere kaldı. Ermeni lobisi sosyal medyada Kim Kardashian, Cher ve Karabağ’da cephede bizzat Paşinyan’ın eşi Anna Hakobyan’ı vitrinde tutarak Ermenistan’ın hukuk tanımayan işgal girişimini ve sivilleri hedef alan terörize yöntemlerini perdelemeye çalıştı.

Buna karşın, Azerbaycan ve Türkiye’nin sadece askeri alanda değil, uluslararası hukuk, kurumlar ve uluslararası medya zemininde verdiği mesajlardaki kararlı, inandırıcı ve net duruş sahadaki başarılardan sonra en büyük caydırıcı unsurlardan biri oldu. Ermeni lobisi ve Ermenistan’ın propagandalarına karşı, Azerbaycan ve Türkiye’nin sergilediği dik duruş neticeye etki eden çok önemli bir milli ve sosyal sermaye olarak karşımıza çıktı.

Bugüne kadar her konuda istediğini almaya alışık olan Ermeni lobisinin kara propaganda çarkı ilk kez son Karabağ savaşında durdu. Hep kendi propagandasının uluslararası kamuoyunda bir şekilde kabul görmesine alışık olan lobi bu kez Azerbaycan’ın hukuki, tarihi haklılığı ve sahadaki üstünlüğü, kararlılığı karşısında çaresiz kaldı. “Büyük Ermeni Lobisi” miti de belki uzun bir süre ayağa kalkamayacak şekilde ağır bir darbe almış oldu.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası