Kriter > Dış Politika |

Arakanlı Müslümanların Yardımına Türkiye Koştu


Uzun yıllardır yaşam mücadelesi veren ve Myanmar ile Bangladeş arasında sıkışmış bir vaziyette yaşayan Rohingya Müslümanları Myanmar yönetimi tarafından dünyanın gözü önünde yurtlarından sürülüyor. Neredeyse herkesin sessiz kalarak bir şekilde onayladığı bu katliam ve sürgün sürecine Türkiye sessiz kalmadı.

Arakanlı Müslümanların Yardımına Türkiye Koştu

Uzun yıllardır yaşam mücadelesi veren ve Myanmar ile Bangladeş arasında sıkışmış bir vaziyette yaşayan Rohingya Müslümanları Myanmar yönetimi tarafından dünyanın gözü önünde yurtlarından sürülüyor. Neredeyse herkesin sessiz kalarak bir şekilde onayladığı bu katliam ve sürgün sürecine Türkiye sessiz kalmadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başlattığı yardım çalışmaları kapsamında hem resmi kurumlar hem de STK’lar harekete geçerek Myanmar zulmünden kaçan Arakanlıların yardımına koştular.

Kriter dergisi olarak Arakanlı Müslümanlara yapılan insanlık dışı müdahaleyi ve Türkiye’nin insani yardım faaliyetlerini TİKA Başkanı Serdar Çam, Kızılay Başkanı Kerem Kınık, İHH Başkanı Bülent Yıldırım ve AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu ile konuştuk.

 

ARAKAN’DA İNSANLAR AĞIR BİR TRAVMA İÇİNDE

KIZILAY Başkanı Kerem Kınık

Arakan krizinin çözülmesi için bölgede ne tür çalışmalar yapıldı? Göç hangi koşullar altında gerçekleşiyor?

25 Ağustos 2017’de Arakanlı Müslümanların da desteklediği Kofi Annan raporu yayımlandı. Kofi Annan raporu ve Myanmar Hükümetinin attığı olumlu adım neticesinde vatandaşlığa geçişle ilgili bir süreç başlayacaktı. Ama sadece 1,3 milyon Rohingyalıdan 10 bin civarında kayıt alınabildi. İnsanların özgür iradeleriyle o formları doldurmalarına izin verilmedi. Mesela “Arakanlı” ifadesi yerine “Bangladeşli” şıkkının seçilmesi yönünde zorlandılar. Bu tarz sıkıntılarla yavaş da olsa olumlu giden bir süreç vardı. Fakat ARSA denilen Arakanlı bir silahlı örgütün Kofi Annan raporunun açıklanmasından bir gün sonra sınır karakollarına, polis ve asker noktalarına düzenlediği saldırılardan dolayı süreç tamamen bitti.

Sahada o bölgeden gelen insanlarla temas ettik, fiziksel ve psikolojik olarak bitmişlerdi. Benzer tabloyu Kosova Savaşı sırasında orada görmüştüm. İnsanlar katliamdan kaçıyorlardı. Nasıl ki bir yerde bomba patlar kaçarsınız, işte onun gibi bir kaçış vardı.

Arakan’da insanlar ağır bir travma içinde. Bir yere gidiyorsunuz toplu bir şekilde ağlamaya başlıyorlar. Bu toplum Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen “mustazaf”ların içinde. Zayıf bırakılmış ve oralarda tutunmaya, yurtlanmaya gayret eden yoksul bir topluma şahit oluyoruz.

Birinci ayına yaklaşmakta olan bu krizde 650 bin civarında yeni Arakanlı, Bangladeş tarafına geçti. İnsanlar göç güzergahlarında ellerinde avuçlarında ne varsa harcıyor. Bir kısmı o nehirlerde boğuldu, bir kısmı da nehrin daha dar bölgelerinden yürüyerek geçmeye çalışırken suya kapılıp hayatını kaybetti. Myanmar tarafından açılan ateşle ölenler de oldu. Sınırda Myanmar ordusunun döşediği kara mayınları ile yaralananlar var...

Bangladeş topraklarına bir şekilde ayak bastıktan sonra o bölgelerde bir iki gün geçiriyorlar. Daha sonra içeride akrabalarını bulmaya çalışıyorlar. Akrabalarının bulunduğu kamplar ya da geçici barınma yerleri nerede ise oralara doğru gidiyorlar.

Sayın Cumhurbaşkanı’mızın konuyla alakalı yürüttüğü çok boyutlu diplomasi neticesinde Bangladeş tarafı bu sefer sınırları gevşek tuttu.

“Arakan’a Sahip Çık” kampanyasıyla yaklaşık 100 bin kişi kapasiteli, zemini betonarme, üstü çelik konstrüksiyonlu geçici barınma merkezleri kurma planımız var. Bununla ilgili zemin çalışması devam ediyor. Sağlık Bakanlığımızla beraber bölgeye hastane ulaştırmaya çalışıyoruz. Myanmar Hükümeti ve Myanmar Kızılhaçı ile görüşmeler yaparak ülke içinde de bu hizmetlerin verilebilmesiyle ilgili bir kanal açmaya çalışacağız.

Sonrasında da Asya Pasifik’te Malezya, Singapur ve Myanmar’a ziyaretlerimiz olacak. Bölgesel iş birliklerini harekete geçirmeye çalıyoruz. Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt’e ziyaretler düzenleyeceğiz. İslam Kalkınma Bankası ile Katar ve Kuveyt’teki sivil toplum kuruluşlarıyla da bu projelerin fonlanması noktasında bir çalışmamız olacak. Bu kısa süre içerisinde ihtiyacın karşılanması gerekiyor. Kış geliyor. Sel oluşturabilecek büyüklükte büyük bir fırtına ve kasırga geliyor Bangladeş bölgesine. Muhtemel ihtiyaçlar için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

 

ARAKAN İÇİN EN ÇOK DERTLENEN LİDER ERDOĞAN

TİKA Başkanı Serdar Çam

Arakan’da nasıl bir insani dramla karşılaştınız? Türkiye’den Arakan’a yönelik yardım faaliyetleri nasıl organize ediliyor?

Bölgeye gittiğiniz zaman yaşanan dramları daha yakından görüyor, hissediyor ve aslında bu insani krizin dünyanın yeterince gündeminde olmadığını fark ediyorsunuz. Son üç yıldır milli gelirine oranla insani yardımlarda “dünyanın en cömert ülkesi” olan ve dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkemiz, kendinden yaklaşık 11 bin kilometre uzakta olmasına rağmen Arakan’daki krize ilişkin etkili bir şekilde sesini yükselten ve müdahale eden ilk ülke olmuştur.

Ziyaretimiz ile bu insani krizi yerinde görmek ve oradaki insanlara gerçekten dokunmak bize şunu gösterdi: Pek çok uluslararası yardım kuruluşunun farklı ajandalar ile Myanmar’a gitmesi ülke yönetimine güven vermiyor. Myanmar Hükümeti bir ölçüde sorunun çözümü için hareket etmek istiyor. Burada da uluslararası anlamda yapıcı role sahip ülkelerin iş birliğini önemsiyor. Bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın Myanmar lideri Aung San Suu Kyi ile yaptığı görüşme sonrası bölgede yardım için izin verilen ilk yabancı kuruluşun TİKA olması güvenin önemli bir yansımasıdır.

Arakan krizinde de Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde Türkiye krize güçlü bir şekilde reaksiyon göstermiştir. İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı sıfatı ile Cumhurbaşkanı’mız ilk günden itibaren otuza yakın devlet lideri ve Myanmar lideri Suu Kyi ilegörüşmüştür. Cumhurbaşkanı’mız Arakan için en fazla dertlenen lider diyebiliriz. Pek çok lider Arakan’daki katliamları gündemine almazken Cumhurbaşkanı’mız konuyu ABD’de gerçekleşen BM Zirvesi’ne taşımıştır.

Cumhurbaşkanı’mızın eşi Sayın Emine Erdoğan ve beraberindeki heyetimizle 7 Eylül 2017 tarihinde Bangladeş Cox Bazaar’da bulunan Mülteci Kampı’na gerçekleştirdiğimiz ziyaret ile ilk etap yardımlarımızı ulaştırdık. Şu anda Kutupalong Kampı’nda ortalama 15 bin, Balukhali Kampı’nda ise 6 bin olmak üzere günde en az 21 bin kişiye yemek ulaştırıyoruz. Yeni kurulacak mutfaklar ile bu sayıyı günde 30 bin kişiye çıkarmak için çalışmalarımız devam ediyor. Şu ana kadar yaklaşık 300 bin Arakanlı sığınmacıya yemek ulaştırdık.

Önümüzdeki kış mevsimi için battaniye ve giyim ihtiyaçlarını karşılamayı planlıyoruz. Kamptaki sığınmacıların yüzde 80’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Sayıları binin üzerinde yetim çocuğa barınma, beslenme, kıyafet ve eğitim imkanı sağlamak öncelikli planlarımız arasında. Su sıkıntısının yaşanmaması için çok sayıda su kuyusu açma ve mobil sağlık merkezleri kurma çalışmaları da başlatıldı.

Myanmar resmi makamları ile görüşmeler hala devam ediyor. Gerekli izinler çıktığı takdirde Myanmar’da planladığımız faaliyetleri yürütmek istiyoruz. İlk olarak bölgede yayılan salgın hastalıklarla mücadele için bir sağlık programı başlatmayı planlıyoruz. Bu kapsamda gezici klinik temin edilmesi, doktor ve sağlık ekipleri aracılığıyla sağlık taramalarının gerçekleştirilmesi planlanıyor. Ayrıca gerekli izinler alındığı takdirde evleri yanan ve bölgede hayata tutunma mücadelesi veren köylerde barınaklar yapmayı da planlıyoruz.

 

ARAKAN TÜRKİYE HALKININ GÜNDEMİNDE HEP OLDU

İHH Başkanı Bülent Yıldırım

Arakanlıların sığındıkları Bangladeş’te yaşam koşulları nasıl? Kendilerine Türkiye’den bir yardım eli uzanmasını nasıl karşıladılar?

Bangladeş’teki Arakanlı mültecilerin yaşam koşullarını tarif etmeye kelimeler yetmez. Akla hayale sığmayacak şartlarda, ölümü beklercesine bir yaşam düşünün. Toprak üzerine gerilmiş muşambalarda hayat süren insanlar, yaşlılar, kadınlar ve çocuklar. Yüz binlerce insan… Ölecekleri günü beklermişçesine o kamplara sıkışmış. Ne için? Vatandaş olamadıkları, o kağıt parçasına sahip olamadıkları için. O kağıt parçasına sahip olamayan üç milyon insan yok statüsünde.

Arakan Türkiye halkının gündeminde hep var olageldi. İHH Bangladeş’teki mülteciler için 1997’den beri yardım projeleri yapıyor ve bunlar hep halkımızın bölgeyle ilgili hassasiyeti sayesinde oluyor. 2012’deki olaylar sonrası Türkiye siyasilerinin bölgeye gerçekleştirdiği ziyaret oradaki halk için çok önemliydi. Bunun yansımaları diasporadaki Arakanlıları bile çok etkiledi. Çünkü bu halkın acılarına yönelik İslam ülkelerinin siyasilerinden herhangi bir girişim, etkili bir politika ve dikkate değer bir eleştiri olmuyor. Diasporada yaşayan halk için projeler geliştirilmiyor. Özellikle Bangladeş’te sıkışıp kalanlara yönelik etkin adımlar atılmıyor.

Şu an operasyonların sürdüğü bölgelerden kimse haber alamıyor. Ölen sayısı, kayıplar ve operasyonların boyutları ile ilgili kimse bilgi edinemiyor. Operasyonların yapıldığı bölgelerdeki yangınların dumanlarından başka olup bitenle ilgili malumatımız olmuyor. Köyler sürekli yakılıyor. Bunu Myanmar hükümet sözcüsü bile dile getirdi. 471 köyün 176’sını boşalttıklarını ilan edebiliyor. Buna “temizlik” diyebiliyor. Ama bu ülke birilerinden güç alarak bunu yapabiliyor. Bu husus çok önemli. Bu büyük hukuksuzluk nereden güç alınarak yapılıyor?

 

AMACIMIZ İNSANLARA DÜZENLİ HİZMET ULAŞTIRMAK

AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu

Türkiye ne tür çalışmalar yapıyor?

İki hafta kadar önce Cumhurbaşkanı’mızın eşi Emine Erdoğan ile Dışişleri Bakanımız, Aile Bakanımız, TİKA, Kızılay ve AFAD’dan bizzat benim de katıldığım bir heyetle yaptığımız ziyarette ortama şahit olduk. Çocuklar çıplak, düzenli olarak yemek alamıyorlar. Eğitim ve sağlık hizmetlerinde çok ciddi eksiklikler var. Hijyen konusunda da eksiklikler var. Yani “kamp” olarak ifade edilen yer esasında baraka bile diyemeyeceğimiz durumda. Daha da kötüsü direkt açık alanda kalanlar var. Birilerinin kendilerine başlarını sokabilecekleri bir yer vermesini bekleyenler var. Çünkü canlarını kurtarmak için evlerinden çıkmış ve Bangladeş tarafına doğru günlerce yürüyerek gelmiş insanlar. Belki işin daha da zor kısmı köylerinin yakılıyor olması. Geriye dönebilecekler mi, kaç kişi geriye dönebilecek? Kaldıkları süre boyunca Bangladeş’te hizmet alabilecekler mi, insani yardım hizmetlerine ne kadar ulaşabilecekler? Bunlar gibi bir sürü soru var.

Daha da kötüsü direkt açık alanda kalanlar var. Birilerinin kendilerine başlarını sokabilecekleri bir yer vermesini bekleyenler var. Çünkü canlarını kurtarmak için evlerinden çıkmış ve Bangladeş tarafı- na doğru günlerce yürüyerek gelmiş insanlar. Belki işin daha da zor kısmı köylerinin yakılıyor olması. Geriye dönebilecekler mi, kaç kişi geriye dönebilecek? Kaldıkları süre boyunca Bangladeş’te hizmet alabilecekler mi, insani yardım hizmetlerine ne kadar ulaşabilecekler? Bunlar gibi bir sürü soru var.

AFAD, Kızılay ve Diyanet’in temel maksadı orada 100 bin kişilik bir kampın kurulmasını sağlamak ve bir an önce buradaki insanlara düzenli bir hizmet ulaştırmak. Ama aynı zamanda Türkiye’den ve dünyadan başka kuruluşlar da var. Yemek ve kıyafet gibi günlük ihtiyaçlar konusunda çalışmalar yapılıyor. Kaldı ki TİKA, Diyanet ve Kızılay her gün gıda dağıtımı yapıyor. Muson iklimi yaşayan bir coğrafya olduğu için yoğun yağmur alıyor, seller olabiliyor. Güneşi de hakikaten yakıcı bir güneş. O yüzden bizim bu insanlara ilk olarak başlarını sokabilecekleri düzenli, muntazam bir yer vermemiz gerekiyor.

Türkiye kamplar konusunda çok ciddi tecrübe kazanan bir ülke. Dünyadaki en iyi mülteci kamplarını kurmuş olan ve yöneten bir ülkeyiz. Tabii genel itibarıyla mülteci kampı. Keşke mültecilik hiç olmasa. Ama bir vakıa olarak da bu insanlara en iyi hizmeti vermemiz gerekiyor. O yüzden biz de yoğun göç alan Bangladeş’e bu teklifimizi ilettik. En son geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı’mız bizzat BM Genel Kurulu’nda bunu tekrar ifade etti. Hem BM Genel Sekreteri’ne hem de Bangladeş Başbakanı’na seslendi. O yüzden bir an önce yerin netleşmesini ve bu kampın kurulumu işine başlamayı bekliyoruz.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası