Kriter > Dış Politika |

ABD’nin Sistemik Krizi


ABD’de sistem umulmadık yerlerden açık veriyor ve dikişler tutmuyor. Silahlı gruplar, ABD çapında her zaman sorundu ama sistem hesapta bunları kontrolde tutuyordu. Şimdi hepsini toptan Trump’a yükleyip “temizlik” telaşı var.

ABD nin Sistemik Krizi

Birkaç tweet ya da Kongre’de terör estiren birkaç yüz kişiyle ABD sisteminin sarsılması.... Bu duruma Demokratlar’ın panikle tepki verip balyozla tasfiyeye girişmesi... Sosyal medya platformlarının bir Cuma günü saat 18’i bekleyip, siyaseti yeniden dizayn etmek üzere sahneye çıkıp, ABD Başkanı’nı yasaklaması... ABD’de ezberin bozulduğu, sistemik zayıflıkların birbiri ardına ortaya çıktığı garip olaylar dizisi yaşanıyor. Trump dönemi de garip olayların zinciriydi ancak final, TV dizilerini aratmayacak bir tırmanmayla yaşanıyor.

Nerede başladı? 4 Ocak’ta 10 eski savunma bakanının “seçime ilişkin anlaşmazlıklara ordunun taraf olması ülkeyi tehlikeli zemine sürükler” diye ortak mektup yayınlaması bu resmin ilk fırça darbesi. "Latin Amerika muz cumhuriyetlerinde bu tür çağrılara “muhtıra” deniyor...

Eski savunma bakanları nedense Pentagon’u da uyarma gereği duymuşlardı: “Pentagon”daki mevcut kadro, seçim sonuçlarını geçersiz kılacak ya da yeni ekibin (Biden) başarısını engelleyecek siyasi adımlardan uzak kalmalıdır.

Yani ABD Genelkurmayı’na “Trump’a uymayın” diye uyarı... Hem de açıklamada ABD iç savaşına bile atıf var... Neden? Ne oluyordu da bu açıklamaya gerek duyulmuştu?

Net sebebi yok, duyumlar var. Ama sonuçta ikiye bölünmüş ABD siyasetinde açıklamayı Biden’cılar alkış, Trump’çılar tepkiyle karşıladı...

Bu açıklama geldiğinde daha Biden başkanlığı Seçiciler Kurulu (electoral college) tarafından ilan edilmemiş, Kongre’de tescil edilmemişti. Ama meşruiyetleri kendilerinden menkul 10 eski savunma bakanı Biden’ı başkan ilan edivermişti ve orduya “siz sakın karışmayın” diyordu... Patagonya’da olsa, “cuntalar mücadelesi” denir! Üstelik Pentagon, ya da Genelkurmay Başkanı “Size ne oluyor, işinize bakın” demedi...

Zaten yangını alevlendiren bu açıklama oldu. Ardından Kongre baskını yaşandı.

ABD Kongre Baskını

Önce Trump…

Zaman belki de, Kongre’yi basanları kınayıp cezalandırmak kadar, kendi bağımsız koruma sistemi olan Kongre’nin neden korunmadığını sorma zamanı. Gerçi toz duman arasında kimsenin gözü ayrıntılarda değil... Trump hedef tahtasında ve bir an önce kellesi isteniyor.

ABD şartlarında Trump’a isnat edilen “halkı isyana kışkırtma” suçunu “ifade özgürlüğü” karşı argümanıyla sıfırlamak, hayli mümkün.

Trump’ın günahları arasında sayılan 20 Ocak’ta göreve başlama törenine gitmeyeceği tweetinden hareketle halkı isyana kışkırtma suçlamasına varmak için ise sürrealist bir savcı mantığı gerekiyor.

ABD’de şimdiye dek var olduğu zannedilen sistem, hem Kongre önünde toplanıp içeri girme hakkını koruyan hem de içeride taşkınlık yapanı önleme ve cezalandırma gücünü taşıyan “mükemmel” bir yapıydı. Bu yapı ne oldu? Neden çalışmadı?

Vatandaşın belinde silahla dolaşabilmesini sağlayan, kurala uymazsa da en sert biçimde cezalandırdığı sanılan bir sistemin gerçekte var olmadığı fark edildi.

“Bu sistem vardı da Trump bozdu” iddiası gündeme gelmiş olsa da fazla havada kalıyor, çünkü gerçekte Donald Trump’ın başkan olarak sistemi içeriden değiştirecek gücü hiç olmadı.

Mesele “Trump” değil. Trump ABD içinde 2001 resesyonundan ve 2008 banka krizinden beri biriken tepkinin beceriksiz bir karikatürüydü. Zaten beceremediği siyaset oyununu bir kenara bırakıp, Başkanlığı sadece iyi bir iş adamı -müdebbir tüccar- anlayışıyla götürse, bu felaketle karşılaşmazdı.

Trump kişi olarak bundan sonra ne olur bilmiyoruz ama Trumpizmin biteceğini beklemek saflığına kimse düşmeyecektir. Bunun farkında olan Biden yönetimi şimdi, olaylara durumdan fırsat çıkartarak, Trump’ı her şekilde yok etme hamlesini yapıyor. Aynı zamanda “radikalizmle mücadele” adı altında bütün sağ muhalefeti silme çabasında. Bunun için de hem Kongre baskını hem de Trump, olduğundan da öte bir abartıyla korkunçlaştırılıyor.

Normalde Kongre halka açık bir mekandır. O gün giriş yasağı var mıydı, yok muydu? Bizce net değil.

Silahlı gruplar, milisler ABD çapında her zaman sorundu ama sistem, hesapta bunları kontrolde tutuyordu. Şimdi hepsini toptan Trump’a yükleyip “temizlik” telaşı var. Ve bu temizlik, eşsiz bir güce sahip oldukları yeni fark edilen sosyal medya platformları üzerinden “tasfiyeye” dönüştü.

Panik, temizlik telaşı ve tasfiye... Biden yönetiminin zayıf noktaları bu üçgende diziliyor.

Federal devletten en uzakta duran ve bu hakları anayasal güvenceye alınmış sokaktaki Amerikalıya karşı Demokrat Partili Federal Devlet -fırsat bu fırsat- balyozla toptan girişmeye çalışıyor. Çatışma kaçınılmazdır.

Bu vatandaşa karşı orantısız güç gösterisi “ABD’yi ABD yapan ve zaten ekonomik krizle zayıflamış, Covid ile zıvanadan çıkmış konsensüsü” zorlar, dikişlerini attırır.

Demokratlar “Bir daha asla” refleksiyle ABD’yi bu dar zamanda yeniden tanımlamaya yönelecekse, zor kullanmaları kaçınılmaz olacak gibi görünüyor. Gerçekte dağınık bir koalisyon olan Biden yönetiminin yeni konsensüs sağlayacak gücü olmadığı gibi konsensüs niyeti de kuşkulu görünüyor. “Trump’ın kellesini ibret için alalım, Cumhuriyetçi parti de uslu dursun” zorlamasına Washington’daki Cumhuriyetçiler yatsa bile, Wyoming eyaleti yatar mı?

Demokratların seçimi kazanmak ile iktidar olmak arasındaki uzun çizgide durumu balyoz ve demir yumrukla kontrole alma gayreti, çatlak ve çatışma meydana getirecektir. Hele hele zaten çoktandır savaşta olan medya ve sosyal medya platformları, çok güçlü silahlarıyla çatışmaya taraf olup, güç dengesini aşırı değiştirmişken.

 

Sus ve İtiraz Etme!

ABD seçim sistemi her zaman tartışmaya açık sonuçlar getirmiştir, ama şimdiye dek “kaybeden”, sonuca rıza gösterdiği için arıza çıkmıyordu. İlk kez rıza olmadı ve konsensüs kayboldu.

Biden bu kez ülke genelinde 81 milyon, Trump 74 milyon oy aldı. Bu önemli değil, eyaletler önemli dendiğinde kilit eyaletleri Trump birkaç bin oyla kaybetti. Trump’ın “hile” iddialarının dayanağı olsa, belki bir iki mahkeme iptal kararı verebilirdi, fakat şu ana kadar ortaya konulan verilere bakıldığında kanıtların zayıf ya da olmadığına dönük bir tablo var.

Trump’ın “hile” diye ısrar etmesi “suç” değil... Ama Demokratlar bu durumu “Deli Trump’a niye inanıyorlar?” şeklinde tercüme edip sorgu başladığında, 74 milyonla 81 milyon karşı karşıya geliyor. Kazanan tarafın meşruiyetini Trump birkaç tweetle sarsabiliyor... Yapının zayıflıklarından biri de bu...

Sonra da Demokratlar “deli saçması” saydıkları iddialara bu kadar yaygın inanç desteği görünce panikleyip, beğenmedikleri kesimin üzerine muz cumhuriyetlerini andıran bir görüntü vererek balyozla koşuyor.

Öte yandan ABD’de başkanlık seçiminde meşruiyet sorunu çıkması, tümüyle seçim sisteminin bir hediyesi. 2000 seçimini Demokrat Al Gore kuşkulu şartlar altında Cumhuriyetçi Bush’a teslim etmiş ve yenilen taraf rıza gösterdiği için sorun çıkmamıştı. 2016’da Trump’ın ülke genelinde daha az oy alıp seçilmesi ve bunun ötesinde “Trump gibi birinin” seçilmesi, Demokratları ayrı sarstı. Bu olaylardan iki tarafça alınan tarihi derslerin şimdi yoğun biçimde kullanıldığı anlaşılıyor.

11 Eyalet İle ABD Başkanlığını Kazanmak

Seçimi Kaybet Ama Başkanlığı Kazan

Bu sistemin gereği ve gerçeği: ABD’de başkan seçilmek için çoğunluk oyu gerekmiyor. Hatta ABD’de seçim çevrelerinin sadece birkaçını kazanarak başkan olmak mümkün... Buradaki mantığı anlamak için biraz yakından bakmak gerekiyor.

ABD’de 3 bin 143 seçim çevresi var... Biden bu seçim çevrelerinin yalnızca yüzde 17’sini kazanarak başkan oldu. Twitter kullanıcısı araştırmacı Dave Wasserman Biden’ın ABD tarihinde en az sayıda seçim çevresi kazanarak seçilen aday olduğunu vurguluyor.

Bu veriden yola çıkan Ari Brown’un araştırmasına göre ABD’de sadece 11 adet (tekrar, yazıyla... sadece on bir adet) seçim çevresini kazanarak başkan seçilmek mümkün.

Yani toplam seçim çevresinin binde 4’ü olan 11 seçim çevresini kazanarak başkan olmak mümkün... Ari Brown başkan olmak için yeterli minimum oyu da bulmuş: Sadece 63 milyon oy...

 

Model şu:

- 11 seçim çevresini kazanan, en fazla yüzde 51 ila yüzde 60 arasında değişen çoğunlukla oy alıyor.

- 11 seçim çevresinde bu kazanımın oy toplamı 63 milyon 818 bin 530... Bu oylar adaya, 11 eyaleti kazandırıyor.

- 11 eyalet, Seçiciler Kurulu’nda başkanlık için gerekli en az oy olan 270 oyu kazandırıyor...

- Diğer aday 11 seçim çevresi dışında her yeri, 39 eyaleti silme alıyor…

-Alacağı en fazla oy, nüfusa göre 165 milyon 99 bin 667... İkinci seçmen sayısı ise 268... Ve kaybediyor!

 

Yani 11 alt seçim çevresini kazanıp bu sayede 11 eyaletin tamamını kazanacak ve sadece 63 milyon oy alacak aday, 39 eyalette 165 milyon oy almış adayı geçip, başkan oluyor...

ABD seçim sisteminin yanlış ve doğrularını sabahtan akşama kadar tartışmak mümkün ancak kimse bunu değiştirelim demiyor. Sonra da bu garip sistemde “meşruiyet kavgası” çıkmasını herkes hayretle karşılayıp, ayıplıyor.

Şimdi 81 milyon Biden ve 74 milyon Trump oyuyla ikiye bölünmüş ABD’de kazananlar, kaybedenlere “Artık iktidar bizde, fazla gürültü yapmayın... Yeni bir Trump gelmemesi için gerekli bütün adımları biz atacağız. Ayrıca sizi yeniden eğitip ehlileştireceğiz... You deplorables (aşağılık kesim)” diyor.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası