Kriter > Dosya > Dosya / 15 Temmuz 2016 |

FETÖ ile Mücadelede OHAL


15 Temmuz Darbe Girişimi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliği ve milletin cesareti ile püskürtüldü. Sonrasında ise darbe girişiminin etkilerinin ortadan kaldırılması ve devletin FETÖ’den arındırılması konusunda zorlu bir süreç başladı.

FETÖ ile Mücadelede OHAL

Türkiye, iki yıl önce 15 Temmuz gecesi darbe ve darbe girişimleri tarihinin yeni ve kanlı bir örneğini yaşamıştı. TSK’nın hiyerarşisi dışında olması sebebiyle 12 Eylül’den çok 27 Mayıs Darbesi’ne benzese de bu girişim sadece TSK’da değil tüm devlet kurumlarında örgütlenmiş, sivil uzantıları ve yurt dışı bağlantıları olan dini görünümlü bir örgüt tarafından yapılması sebebiyle kendine özgü bir kalkışmaydı. Ayrıca ilk defa bu darbe girişiminde doğrudan sivil halkın ve TBMM’nin hedef alındığı saldırılar yaşandı. Darbe girişimi öncelikle milletin cesareti ve siyasi iradenin kararlı tavrı sayesinde başarısızlığa uğratıldı. Ancak bundan sonra darbe girişiminin etkilerinin ortadan kaldırılması ve devletin FETÖ’den arındırılması konusunda zorlu bir süreç başlamıştı.

Öncelikle kamu düzeninin sağlanması ve darbeye kalkışanların etkisiz hale getirilmesi hedeflenmiş ve gecikilmeksizin FETÖ mensuplarının devletten temizlenmesine başlanmıştır. TSK’dan sonra başta yargı ve Emniyet olmak üzere tüm kurumlardaki FETÖ mensubu memurlar yürürlükteki mevzuat çerçevesinde görevden uzaklaştırılmış ve haklarında idari ve adli işlemler başlatılmıştır.

Ancak bütün bunlar FETÖ ile yürütülen mücadelenin sadece bir başlangıcıydı. Karşılaşılan bu tehdide karşı daha güçlü mücadele edebilmek için 20 Temmuz günü Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu yurdun tümünde üç aylığına OHAL ilan etti. Bunun temel nedeni yaşanan tehdidin niteliği ve alınması gereken tedbirlerin kapsamı ile ilgilidir. Bu darbe girişimi sadece TSK’da örgütlenmiş sınırlı bir askeri cunta tarafından değil, devletin tüm kurumlarına sızmış son derece gizli ve sinsi bir örgüt tarafından gerçekleştirildi. Onlarca yıldır TSK’ya sızan ve gizli faaliyetler yürüten bu yapının nerelere kadar uzandığı ve daha neler yapabileceği tam tespit edilebilmiş değildi. Geçen iki yılda yapılan soruşturmalar ve hemen her gün medyaya yansıyan operasyonlar örgütün halen tamamen çözülmediğini gösteriyor.

FETÖ ve Terörle Mücadelenin Gereği Olarak OHAL

Darbe girişimi sırasında ve önceki olaylarda FETÖ’nün taleplerine sorgusuz itaat edecek hakimler, savcılar, Emniyet mensupları ve üst düzey kamu görevlileri olduğunu gördük. Darbe girişiminin merkezinde yakalanan ve sonradan TSK imamı olduğu tespit edilen Adil Öksüz’ün hakimler tarafından her türlü risk göze alınarak serbest bırakılması, iki askeri savcının darbenin ertesi günü görevli olarak Akıncı Üssü’ne gidip delil karartması ve sonradan firar etmesi ve Rusya’nın Türkiye Büyükelçisi Karlov’a bir polis memuru tarafından yapılan suikast devam eden tehlikeyi gözler önüne seriyordu. Darbe girişimi başarıya ulaşmasa da ülkenin güvenliği ve huzuruna büyük zararlar verebilecek sabotajlar, suikastlar ya da intihar saldırısı türü girişimler yapabilecek bu örgüt ile uzun süreli, ısrarlı ve kararlı bir mücadelenin gerekliliği çok açıktı. Ayrıca bu dönem PKK ve DEAŞ’ın terör saldırılarını yoğunlaştırdığı, Suriye ve Irak kaynaklı terör tehdidinin devam ettiği ve yurt dışı askeri operasyonların yürütüldüğü bir dönemdi ve OHAL bir zorunluluk halini almıştı.

Genel ismiyle ifade edersek olağanüstü yönetim usulleri devletin, olağan dönem hukuk kuralları ile üstesinden gelemeyeceği bir tehdit ya da tehlike karşısında başvurduğu yönetim usulleridir. Bu usullerde görülen temel özellik devletin yetkilerinin ve özellikle takdir yetkilerinin normal zamanlara göre genişlemesi ve bu sayede karşılaşılan tehdidin daha kolay bertaraf edilmesidir. Olağanüstü yönetim usulleri anayasal organlar tarafından anayasada belirlenen usullerle ilan edilen ve yine anayasadaki kurallar çerçevesinde uygulanan yöntemlerdir. Olağanüstü yönetim usulleri demokrasi dışı, hukuksuz ve keyfi yönetimler anlamına gelmemektedir. Anayasal haklar, hukuk düzeni ve devletin tüm organlarının yargısal denetimi bu usullerde de yürürlüktedir. Ayrıca bu yöntemler demokratik hukuk devletlerinin tümünün anayasalarında yer aldığı gibi gerektiğinde bunlara başvurma konusunda tereddüt edilmediği görülmektedir.

1982 Anayasası’na göre Türkiye’de iki tür olağanüstü yönetim usulü vardı: OHAL ve sıkıyönetim. 16 Nisan referandumu ile kabul edilen Anayasa değişikliği ile sıkıyönetim usulü kaldırıldığı için artık tek olağanüstü yönetim usulü OHAL’dir. Anayasaya göre cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu yurdun bir bölgesinde veya tümünde süresi altı ayı geçmemek üzere OHAL ilan edebilir. OHAL kararı Resmi Gazete’de yayımlanır ve hemen TBMM’nin onayına sunulur. Meclis, OHAL süresini değiştirebilir, bakanlar kurulunun istemiyle her defasında dört ayı geçmemek üzere süreyi uzatabilir veya OHAL’i kaldırabilir. Yani OHAL kararı üzerindeki son sözü söyleme yetkisi Meclise aittir. Nitekim geçtiğimiz iki yıl boyunca bakanlar kurulunun talebi üzerine Meclis OHAL’i üçer aylık sürelerle yedi defa uzattı.

OHAL’in gerektirdiği konularda cumhurbaşkanı başkanlığında toplanacak bakanlar kurulu TBMM’nin çıkaracağı yetki kanununa ihtiyaç olmaksızın kanun hükmünde kararnameler (KHK) çıkarabilmektedir. OHAL KHK’larının TBMM’yi devre dışı bıraktığı iddia edilse de Anayasa’ya göre bu kararnameler Resmi Gazete’de yayımlandığı gün TBMM’ye sunulmaktadır ve TBMM bunlar üzerinde değiştirme, reddetme veya onaylama yetkisine sahiptir. Nitekim Meclis tüm OHAL KHK’larını görüşerek kanunlaştırmış ve böylece hepsi Anayasa Mahkemesi’nin denetimine açılmıştır. Yani hem yasama hem yargı denetimi mümkün olmuştur. Oysaki önceki dönemlerde çıkarılan ve halen Meclisin denetiminden geçirilmemiş otuzkırk yıllık KHK’lar mevcuttur.

FETÖ ile Mücadelede OHAL

OHAL Millete Değil Devlete İlan Edildi

OHAL’in en önemli sonucunun devletin yetkilerinin genişlemesi olduğunu belirttik. Bu yetkilerin neler olduğu ve nasıl kullanılacağı 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nda düzenlenmiştir. Kanun’da devlete tanınan geniş yetkilere rağmen geçtiğimiz iki yıl boyunca OHAL vatandaşların günlük hayatını etkilemeyecek ve zorlaştırmayacak, FETÖ ile mücadeleyi kolaylaştıracak ve hızlandıracak şekilde yürütülmüştür. Başbakan Binali Yıldırım’ın tabiri ile “OHAL millete değil devlete ilan edilmiştir.” Emniyet güçleri ile askerler arasında çatışmaların yaşandığı olaylardan sonra binlerce asker, polis, memur ya da sivil hakkındaki soruşturmaların sağlıklı yürütülmesi, kamu düzeninin sağlanması ve ekonomik yaşamın tekrar sağlıklı işleyebilmesi için gerekli hızlı ve etkili tedbirler OHAL ile alınabilmiş ve icra edilmiştir.

Son olarak OHAL boyunca kullanılan bu yetkilerin hepsinin yargısal denetime tabi olduğunu belirtmek gerekir. Sadece OHAL KHK’ları Anayasa Mahkemesi’nin denetimine tabi değildi. Bunun doğurduğu sakıncaları gidermek üzere OHAL Komisyonu kurulmuş ve bu komisyonun kararlarından sonra yargısal denetimin önü açılmıştır.

Türkiye iç savaşlar yaşayan son derece zor bir coğrafyada farklı terör tehditleri ile mücadele ederken bir askeri darbe girişimi ile karşılaşmış, milletin ve devletin büyük fedakarlığı ile kısa vadeli tehdidi atlatmayı başarmıştır. Ancak iki yıllık süreç ülkenin karşı karşıya kaldığı tehdidin uzun vadeli ve kararlı bir mücadeleyi gerektirdiğini göstermiştir. Bu amaçla ilan edilen OHAL zaman zaman eleştirilere maruz kalsa da toplumdan ciddi tepkiler görmemiştir. Buna rağmen 24 Haziran seçimleri öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerden sonra OHAL’in kaldırılmasının gündeme geleceğini belirtmiştir. Seçimden sonra da Başbakan Yardımcısı Bozdağ OHAL’in kaldırılması iradesinin var olduğunu ve zamanlamasının belirleneceğini vurgulamıştır. Eğer 18 Temmuz’da süresi bitecek olan OHAL’in uzatılması talep edilmez veya talep edilmesine rağmen TBMM tarafından onaylanmazsa OHAL başka bir işleme gerek kalmaksızın kalkacaktır. Önemli bir değişiklik yaşanmazsa büyük bir ihtimal OHAL’in kalkış tarihi 18 Temmuz olacaktır. OHAL kalksa dahi devletin terörle mücadelesinin bundan sonra da kararlı bir şekilde yürüyeceğini söyleyebiliriz.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası