Kriter > Dosya > Dosya / Siyasi Partiler |

Millet İttifakı ve Açmazları


Millet İttifakı, doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerinden kurulan bir blok. İttifakı oluşturan partilerin yegane motivasyon kaynağı, yalnızca hep birlikte hareket ederlerse Erdoğan’ı iktidardan indirebilecekleri düşüncesi. Altılı (aslında yedili) masanın bunun ötesine geçen bir yol haritasının olmadığı açıkça anlaşılıyor.

Millet İttifakı ve Açmazları
CHP Genel Başkanı, Demokrat Parti Genel Başkanı, Saadet Partisi Genel Başkanı, DEVA Partisi Genel Başkanı ve Gelecek Partisi Genel Başkanı, İYİ Parti Genel Başkanı'nın ev sahipliğinde toplandı. (İYİ Parti/AA, 3 Temmuz 2022)

2018 seçimlerinden önce dört parti, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi (SP) ve Demokrat Parti (DP) seçimlerde ittifak yapma kararı aldı. İttifak, seçim sürecinde olumlu bir sonuç alamadı. Ancak daha sonraki süreçte iş birliği devam ettirildi. Geçmişte AK Parti’de siyaset yapan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu gibi isimlerin kurduğu DEVA ve Gelecek partilerinin katılmasıyla ittifaktaki parti sayısı altıya çıktı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) ise ittifakın adeta gayrı resmi üyesi durumunda. Öyle ki HDP’nin ittifakın parçası olduğunu kimse inkar edemiyor. Zira gerek cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak gerekse parlamentoda çoğunluğu elde edebilmek için HDP’nin oylarına ihtiyaç var. HDP ile iş birliğinin İYİ Parti başta olmak üzere ittifakı oluşturan partilerin kendi seçmenleri üzerinde neden olacağı olumsuz etki ise bir açmaz üretiyor.

Seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte Millet İttifakı’nın ortakları geleceğe yönelik stratejilerini planlamak için belirli aralıklarla toplanmaya başladılar. Kamuoyunda “Altılı Masa” nitelemesiyle anılan bu toplantılarda ne tür kararların alındığı bilinmiyor. Ekonomiden dış politikaya, terörle mücadeleden yerli üretime kadar pek çok alanda Millet İttifakı bileşenlerinin temel politika önerileri belirsizliğini koruyor. Bugüne kadar ülkenin gündemindeki sorunlara yönelik altılı masanın somut bir önerisi olmadı. Kaldı ki ittifakın ortaklarından birine masada yer ayrılmamışken alınacak kararların ne kadar etkili olacağı belirsiz.

Millet İttifakı, ideoloji açısından birbirlerine benzemeyen bileşenlerden oluşmasının etkisiyle en baştan itibaren çok sayıda sorunla malul. Geçmişten itibaren aralarında çok sayıda ayrışma noktası bulunan partiler, Erdoğan karşıtlığı ekseninde birleşip zoraki bir ittifak içine girdiler. Ancak bu durum, temel politikalar ve ülke sorunlarına bakış açısından aralarındaki mesafenin kapanmasını sağlamadı. Söz konusu partilerin Türkiye’yi birlikte yönetmeye talip olduklarını unutmamak gerekiyor. Dolayısıyla temel politikalar konusunda mutabakata varmaları bir tercih değil, zorunluluk. Henüz bu konuda bir ışık görünmüyor. Şimdi belirli başlıklar halinde Millet İttifakı’nın karşı karşıya olduğu başlıca sorunları özetlemeye çalışalım.

 

Sistem Değişikliği Sorunu

Millet İttifakı, Cumhurbaşkanlığını kendi adaylarının kazanıp Meclis’te de çoğunluğu ele geçirmeleri durumunda yeniden parlamenter sisteme dönecekleri mesajını veriyor. Hatta ittifak üyelerinin bugüne kadar üzerinde uzlaştıkları tek noktanın da “güçlendirilmiş parlamenter sistem” şeklinde niteledikleri bu konu olduğu görünüyor. Ancak bu mesele daha en başta bir sorun içeriyor. Hükümet sisteminde eskiye dönüş için anayasa değişikliği şart. Mevcut siyasi şartlarda ittifaklardan birinin halk oylamasına ihtiyaç duymadan Meclis’ten anayasa değişikliğini çıkarması imkansız. Anayasa değişikliği yapılması belki yeni bir seçim ihtimalini de beraberinde getirecek. Cumhurbaşkanının ya da partisinin değişiklikten vazgeçmesi de ihtimaller arasında. Bu durumların her biri ittifakın en temel vaadini hükümsüz kılıyor.

 

Adaylık Meselesi

Millet İttifakı, cumhurbaşkanı adaylığı konusunda bugüne kadar uzlaşma sağlayamadı. Aslında ittifakı oluşturan partilerin neredeyse tamamının genel başkanlarının kendini doğal aday gibi gördüğü söylenebilir. Aynı şekilde Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın da adaylık için nabız yokladığı görülüyor. Seçimler yaklaştıkça adaylık sorunu daha da artacak gibi görülüyor. Adaylık sürecinin uzaması, ittifak üyelerinin geleceğe yönelik bir perspektiflerinin bulunmadığını da ortaya koyuyor. Zira sistemin işlemesi açısından cumhurbaşkanının kritik bir rolü var. Bir bakıma, cumhurbaşkanı seçilen kişi, ülkenin önümüzdeki beş yıl için istikametini belirleyecek. Ortak adayı belirleme sürecinin kilitlenmesi gelecekteki iş birliği için de soru işaretleri doğuruyor.

 

“Yedinci Ortak” Sorunu

En baştan itibaren HDP’nin Millet İttifakı’nın ortaklarından biri olduğunu herkes biliyor. Ancak HDP için masaya bir türlü yedinci sandalye konulmuyor. Bu durumun özellikle İYİ Parti’nin milliyetçi temelli seçmen kitlesinin tepkisinden duyulan kaygıdan kaynaklandığı açık. Asıl paradoks da bu noktada ortaya çıkıyor. Hem HDP hem de ittifakın diğer ortakları, bu partinin onaylayacağı bir aday gösterilmediği takdirde seçimi kazanma şanslarının olmadığını biliyorlar. HDP, elindeki kozun gayet farkında. Bu nedenle, kendisinin yer almadığı bir denklemde ittifakın mevcut durumu değiştirmek açısından herhangi bir sonuç alamayacağını ısrarla vurguluyor. Dahası HDP, ortaklıktan kazanımlarını artırmak için ittifakın sinir uçlarıyla sürekli oynuyor. Bu durum, ittifakı daha kırılgan bir hale getiriyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erzurum'da esnafı ziyaret etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erzurum'da esnafı ziyaret etti. Ziyarette bir vatandaş Kılıçdaroğlu’na, "CHP'nin PKK'ya yandaş çıktığını ve 6'lı masada HDP'nin de olduğunu" söyleyerek tepki gösterdi. (Hilmi Tunahan Karakaya/AA, 2 Ağustos 2022)

 

Kabinenin Oluşumu

Cumhur İttifakı, doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tercihiyle AK Parti cenahından gelen bakanlardan oluşan bir kabineye sahip. MHP lideri Bahçeli, kendi partisini temsilen bazı isimlerin kabineye girmesini talep etmedi. Millet İttifakı’nın adayının seçilmesi durumunda oluşturacağı kabine bir tür koalisyon hükümeti olacak. Burada bakanlıkların ittifak ortakları arasında nasıl dağıtılacağı belirsiz. Ancak asıl sorun bundan çok daha çetrefilli. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, parlamenter sistemin aksine Bakanlar Kurulunun müşterek sorumluluğu esasına dayanmıyor. Dolayısıyla muhtemel bir Millet İttifakı iktidarında her bir bakanın adeta kendi özerk alanında hareket etmesi veya kendi partisinin çıkarlarını öncelemesi oldukça güçlü bir ihtimal. Bunlar, parti temsilcisi olarak geldikleri için Cumhurbaşkanının da üzerlerindeki etki gücü sınırlı olacak. Başka bir soru işareti HDP’ye bakanlık verilip verilmeyeceği. Ortakların bu konuda da farklı yaklaşımlara sahip oldukları anlaşılıyor. Sonuç, yönetemeyen bir kabinenin belirmesi olacak.

 

Ekonomiye Bakış

Millet İttifakı’nı oluşturan partiler arasındaki en önemli ayrışmanın ekonomi konusunda yaşandığı görülüyor. İttifakın en büyük ortağı CHP ile diğer partilerin ekonomiye bakışlarının geçmişten itibaren büyük farklılık gösterdiği açık. Yeni sistemin doğası gereği, diğer pek çok konu gibi ekonominin rotasını da doğrudan başkanın belirlemesi gerekiyor. Ancak partiler arasında bu denli keskin farklılıklar varken muhtemel bir ortak kabinenin ekonomi politikalarının uygulanması açısından nasıl bir tavır sergileyeceği soru işaretleri doğuruyor. Son dönemde ekonomik sorunlar üzerinde çok belirgin bir vurgu varken bunların aşılması için ne tür politikaların izleneceğini öğrenme imkanımız olmuyor. Partiler, tek tek kendi eleştirilerini dile getirseler de ittifak olarak konuya yönelik bakış açılarını ve muhtemel politika önerilerini anlamak mümkün değil.

 

Dış Politika

AK Parti’nin ve Erdoğan’ın seçim sürecindeki en büyük kozlarından biri dış politikada atılan adımlar. Son dönemde Batı dünyası ile Rusya arasında gerilen ilişkilerde Türkiye belirli bir denge yakaladı. Hatta Ukrayna krizi sürecinde gayet başarılı bir arabuluculuk rolü de üstlendi. Bu durum, muhalefet üzerinde bir baskı oluşturuyor. Buna karşılık, yine dış politikayla bağlantılı göç sorunu, ülke içinde muhalefetin en fazla üzerine gittiği başlık. Millet İttifakı’nın büyük partileri CHP ve İYİ Parti, bu konuyu sürekli gündemde tutarak sürecin tüm sorumluluğunu iktidara bırakmaya çalışıyor. Özellikle CHP ve İYİ Parti’nin sığınmacılar konusunda menfi bir tutuma sahip oldukları biliniyor. Ancak sığınmacıların geri gönderilmesine yönelik söylemlerini nasıl hayata geçirecekleri konusunda somut politika önerileri getiremedikleri görülüyor. Partilerin uluslararası angajmanlarını rahatsız etme kaygıları bu konuda daha sert bir söylem kullanmalarını engelliyor ve sığınmacı karşıtlığının siyasi getirisini Zafer Partisi’ne kaptırmaları sonucunu doğuyor.

 

Terör ve Güvenlik

Türkiye’nin güvenlik alanındaki son dönemdeki en büyük önceliği terörle mücadele. PKK ve FETÖ başta olmak üzere terör örgütleri ülke açısından tehdit oluşturmayı sürdürüyor. PKK ile ilişkisi herkesin malumu olan HDP’nin ittifakın görünmeyen ortağı olması, altılı masanın terörle mücadele açısından net bir tavır sergilemesini engelliyor. Terörle ilgili tüm değerlendirmeler sanki bunların bir faili yokmuşçasına yapılıyor. Aynı durum FETÖ’yle mücadele açısından da geçerli. Nitekim ittifak üyeleri, iktidara gelmeleri durumunda 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kanun hükmünde kararnameler ile kamudan çıkarılan kişileri geri alacaklarını ısrarla vurguluyor. Türkiye’nin son dönemde terörle mücadele alanında kat ettiği mesafenin görmezden gelinmeye çalışılması, iktidarın seçmen desteğinin artmasından duyulan kaygıyla da yakından bağlantılı.

Millet İttifakı, doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerinden kurulan bir blok. İttifakı oluşturan partilerin yegane motivasyon kaynağı, yalnızca hep birlikte hareket ederlerse Erdoğan’ı iktidardan indirebilecekleri düşüncesi. Altılı (aslında yedili) masanın bunun ötesine geçen bir yol haritasının olmadığı açıkça anlaşılıyor. Bu durum ise Millet İttifakı’nın ülke sorunlarına yönelik gerçekçi ve anlamlı çözüm önerileri getirmesini engelliyor. Söz konusu dağınık görüntü, aynı zamanda ittifakın seçmen nezdindeki güvenirliğini de zedeliyor. İttifak, kendisini oluşturan partilerin seçmen kitlelerinin ötesine geçip AK Parti ve MHP’den oy devşirmekte oldukça zorlanıyor. Bundan sonraki süreçte ittifak üyelerinin üzerindeki baskının daha artacağı kesin. Bugüne kadar adaylık başta olmak üzere tartışmalı meseleler ertelenerek bunların muhalif bloku parçalaması engellendi. Seçimler yaklaştıkça cumhurbaşkanlığı için kimin aday gösterileceği başta olmak üzere pek çok sorunun cevap bulması gerekecek. Şimdiye kadar ortaya çıkan görüntü, ittifak ortakları adına iyimser bir sonuç ortaya çıkacağına işaret etmiyor. Dolayısıyla halihazırdaki görüntüsü itibariyle Millet İttifakı’nın sıradan bir seçim ortaklığının ötesine geçip ülkenin geleceği için bir perspektif çizebileceğini söylemek mümkün değil.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası