Kriter > Siyaset |

Barış Pınarı’nda Türkiye’nin Hukuki Dayanakları Sağlam


Suriye’deki terör tehdidini bertaraf etmek için başlatılan Barış Pınarı Harekatı sağlam dayanaklara sahiptir. Bu bağlamda Adana Mutabakatı ve BM Şartı’nın 51. maddesi ile BMGK’nın ilgili kararları birlikte değerlendirildiğinde askeri müdahale uluslararası hukuka uygundur.

Barış Pınarı nda Türkiye nin Hukuki Dayanakları Sağlam

Türkiye, başta ABD olmak üzere NATO müttefiklerine YPG’nin PKK’nın Suriye yapılanması olduğunu ısrarla ifade ediyor. Bu sav sadece Türkiye’nin sahip olduğu bir takım istihbarat bilgilerine dayanmamakta, temelinde mahkeme kararlarının yer aldığı yargısal bir gerçeklik barındırmaktadır. PKK ve PYD/YPG arasındaki örgütsel irtibatı ortaya koyan bu kararlardan birisi 17 Şubat 2016’da Ankara Merasim Sokak’ta gerçekleşen saldırıya ilişkindir. Askeri personeli taşıyan servis araçlarının geçişi sırasında düzenlenen ve 29 kişinin hayatını kaybettiği intihar saldırısını PKK üstlenmişti. Ardından başlatılan adli süreç sonucunda davaya bakan Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi açıkladığı gerekçeli kararda saldırıyı gerçekleştiren canlı bombanın Suriye’nin kuzeyinde PYD/ YPG kamplarında eğitim aldığını, örgütsel faaliyetlere katıldığını ve ardından kendini Suriyeli sığınmacı olarak tanıtarak Türkiye’ye giriş yaptığını tespit etmişti.

PKK-YPG ilişkisine dair bir diğer önemli karar da Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne aittir. Yüksek Mahkeme Suriye’nin kuzeyinde yakalanıp Türkiye’de yargılaması yapılan bir PYD/YPG mensubu hakkında verdiği kararda PYD’nin PKK’nın Suriye kolu olduğu ve Merasim Sokak/Ankara, Güvenpark/Ankara ve Beşiktaş/İstanbul saldırılarının PKK/PYD tarafından gerçekleştirildiğini tespit etti.

PKK ile YPG arasında artık örtülemeyen ilişki birçok kez Batı’nın da gündemine geldi. PYD/YPG’nin PKK ile olan güçlü bağlantısı da ABD için bir sır değil. Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) web sitesinde 2018 başlarına kadar PYD için “Salih Müslim’in yönettiği PKK’nın Suriye kolu” nitelendirmesi yapılıyor, 2015’te ise Senato’da gerçekleştirilen bir oturumda Senatör Lindsay Graham’ın sorusu üzerine dönemin Savunma Bakanı Carter PKK ile PYD/YPG arasındaki ilişkiyi doğruluyordu.

PKK, 1997’den beri Washington ve 2002’den bu yana Brüksel tarafından terör örgütü olarak tanınsa da hem ABD hem de AB, bu örgütün Suriye kolu PYD/YPG’yi terör örgütü olarak nitelemek bir yana ittifak içerisine giriyor. Ancak PYD/YPG gibi sınır güvenliğinin ötesinde anayasal düzenini tehdit eden bir örgütle karşı karşıya kalan Türkiye’nin bunu kabullenmesi beklenemez. Üstelik bu sorun Türkiye için etkileri gelecekte yaşayacağı muhtemel bir tehlike değil bilakis hali hazırda mevcut olan bir tehdittir.

 

Harekatın Zemini

Türkiye’nin Suriye kaynaklı terör tehdidine karşı son üç yılda düzenlediği üçüncü askeri müdahale olan Barış Pınarı Harekatı’nı hukuki açıdan iç hukuk ve uluslararası hukuk olmak üzere iki kısma ayırarak inceleyebiliriz. Türk hukukunda silahlı kuvvetlerin yabancı ülkelerde askeri operasyon düzenleyebilmesi Anayasa’nın 92. Maddesi’nde düzenleniyor. Bu hüküm uyarınca Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarının yabancı ülkelere gönderilmesi iki koşula bağlıdır: söz konusu eylemin milletlerarası hukukun meşru saydığı haller kapsamında yer alması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yürütme erkini yetkilendirmesi. Barış Pınarı Harekatı da bu çerçevede uluslararası hukuk vurgusunun ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarına atfın yer aldığı TBMM’nin 1199 sayılı kararına dayalı olarak gerçekleştiriliyor. Söz konusu karar TSK’nın Suriye’ye gönderilmesi hususunda Cumhurbaşkanı’nı yetkilendirmektedir.

Konunun uluslararası hukuk boyutuna bakıldığında ise Türkiye’nin dayandığı temel tezlerini harekatın başlamasının ardından BMGK’ya gönderdiği mektupta ve Milli Savunma Bakanlığı’nın basın açıklamasında bulmak mümkündür. Bu metinlerde harekatın uluslararası hukuktaki dayanakları olarak BM Şartı’nın 51. Maddesi ile “BMGK’nın terörle mücadeleye yönelik özellikle 1373 (2001), 1624 (2005), 2170 (2014), 2178 (2014), 2249 (2015) ve 2254 (2015) sayılı kararlarına” yer verildiği görülmektedir. BM Şartı’nın 51. Maddesi uluslararası hukuktaki (BM Şartı, m.2/4) kuvvet kullanma yasağının bir istisnası olarak meşru müdafaa hakkını düzenlemektedir. Bu hüküm devletlere silahlı bir saldırıya hedef olmaları halinde kendini savunma hakkı verir.

BM Şartı 51. Madde “Bu antlaşmanın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ya da kolektif meşru müdafaa hakkına halel getirmez. Üyelerin bu meşru savunma hakkını kullanırken aldıkları önlemler hemen Güvenlik Konseyi’ne bildirilir ve Konsey’in işbu Antlaşma gereğince uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için gerekli göreceği biçimde her an hareket etme yetki ve görevini hiçbir biçimde etkilemez”

Görüldüğü gibi 51. madde meşru müdafaa hakkını kullanılabilmesi için silahlı saldırının bir devletten gelmesinin gerekip gerekmediği hususunda açıklık yoktur. Türkiye’nin Suriye’deki askeri operasyonlarına yol açan “silahlı saldırı” ise bir devletten değil devlet dışı aktörden gelmektedir. Bu noktada BM’nin uluslararası barış ve güvenliği korumakla yükümlü organı olan ve bu doğrultuda üye devletleri bağlayıcı karar alma yetkisi bulunan Güvenlik Konseyi’nin 1373 (2001) ve 1368 (2001) sayılı kararlarına bakmak yerinde olacaktır ki Türkiye de BMGK kararlarına referans vermektedir. 11 Eylül saldırılarından hemen sonra 12 Eylül 2001’de kabul edilen 1368 sayılı Karar’da terörist eylemlere karşı BM Şartının öngördüğü çerçevede meşru müdafaa hakkının kullanılabileceği kabul edilmişti. 1373 sayılı Karar ise 1368 sayılı Karar’a atıfta bulunmuş ve meşru müdafaa hakkının varlığını teyit etmişti.

Bu düzenlemelerin yanında üzerinde durulması gereken bir başka konu ise Suriye’deki mevcut rejimin ülkesinin önemli bir kesimi üzerindeki fiili kontrolünü kaybetmesi ve Türkiye’ye yönelik terör tehdidinin üstesinden gelme imkanının bulunmamasıdır. Nitekim bu durum DEAŞ tarafından 2015’te gerçekleştirilen Suruç saldırısının ardından Türkiye tarafından BMGK’ya iletilmiş ve rejimin “Suriye kaynaklı, Türkiye’nin ve halkının güvenliğini tehlikeye atan bu tehditleri önlemekte ne yeterli ne de istekli” olduğu ifade edilmişti.

Diğer taraftan Türkiye’nin harekatın ardından BMGK’yı bilgilendirdiği mektupta 1998’de Türkiye ile Suriye arasında imzalanan Adana Mutabakatı’nın da Türkiye’nin terörle mücadelesine imkan tanıyan hukuki bir temel oluşturduğu ifade edildi. Bu mutabakatla Suriye yönetimi PKK’yı terör örgütü olarak tanımış ve kendi topraklarında PKK’nın hiç bir faaliyetine izin vermeyeceğini taahhüt etmiş ve Suriye topraklarında belli bir derinliğe kadar sınır ötesi askeri harekat yapma hakkını Türkiye’ye tanımıştı.

Son olarak Almanya Anayasa Mahkemesi’nin 17 Eylül’de Türkiye’nin tezlerine benzer şekilde devlet dışı aktörlere-terör örgütlerine karşı gerçekleştirilen askeri operasyonların meşru müdafaa hakkı kapsamında görülebileceği sonucunu doğuran bir karar verdiğini de ifade etmek gerekir. Mahkeme, Almanya’nın uluslararası koalisyon çatısı altında Suriye’de DEAŞ’a yönelik askeri operasyonlara katkı sunmasından hareketle verdiği kararda BM Şartı’nın 51. Maddesi’nin, üçüncü ülke topraklarında faaliyet gösteren devlet dışı aktörlere karşı meşru müdafaa hakkının kullanılmasına engel teşkil etmediğini belirtti.

Barış Pınarı Harekatı, BM Şartı’nın 51. maddesi ile BMGK’nın ilgili kararları birlikte değerlendirildiğinde PKK/PYD-YPG terör örgütlerine yönelik gerçekleştirilen bu askeri müdahalenin uluslararası hukuka uygun olduğu görülmektedir. Türkiye’nin Suriye’de bundan önce gerçekleştirdiği iki harekat da hem sivillerin korunması hem de orantılı müdahale hususlarında Türkiye’nin ne denli hassas davrandığının ispatı niteliğindedir. Nitekim Türkiye’nin BMGK’ya gönderdiği bahse konu mektupta da harekatın orantılı, ölçülü ve sorumlu bir şekilde icra edileceğinin altı çizilmektedir. 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası