Kriter > Dış Politika |

Türk Akımı: Beklentiler ve Riskler


Türkiye, doğalgaz talebinin yüksek olduğu Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler ile gaz arzının en büyük havzaları arasında bulunuyor. Ayrıca kendi iç talebinin büyüme dinamikleriyle tanımlanmasının yarattığı cazip gaz piyasası, görece liberal hukuki çerçevesi ve fiili iş yaşamıyla uluslararası enerji projeleri odağında öne çıkıyor.

Türk Akımı Beklentiler ve Riskler

Türkiye, doğalgaz talebinin yüksek olduğu Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler ile gaz arzının en büyük havzaları arasında bulunuyor. Ayrıca kendi iç talebinin büyüme dinamikleriyle tanımlanmasının yarattığı cazip gaz piyasası, görece liberal hukuki çerçevesi ve fiili iş yaşamıyla uluslararası enerji projeleri odağında öne çıkıyor. Gerek ulusal gerekse uluslararası enerji şirketlerinin Türkiye’nin ifade ettiği cazibenin farkında oldukları, hem iç piyasaya hem de ihracat ve transite yönelik yapmış oldukları yatırımlardan gayet net anlaşılıyor.

Bu potansiyel, enerji pastası içerisinde yer alabilecek tüm birincil kaynaklar için büyük önem arz etmektedir. Buna mukabil doğalgaz, ulaşılabilirliğinin kolaylığı kadar, Türkiye’nin hızla artan konut ve sanayi ihtiyacını doğrudan karşıladığı oranda ve elektrik açığını kapatmasına yardımcı olduğu ölçüde, en pratik çözüm olarak belirmektedir. Nitekim Türkiye’nin Rusya ile sürekli artan gaz ticaret hacmini bir yandan yüksek oranlı enerji talebi artışıyla diğer yandan da doğalgazın bu konumuyla açıklamak mümkün.

Artmaya meyilli gaz talebini karşılayacak küresel gaz rezervlerinin mevcudiyeti enerji politikalarının tasavvurunda önemli bir faktör. Gaz piyasalarında arz yönlü bir rahatlamanın yaşandığı dönemdeyiz. Devreye girecek yeni doğalgaz ve sıvılaştırılmış gaz kadar, yatay üretim tekniklerindeki teknolojik gelişimin bir sonucu olarak daha fazla kaya gazının ve nihayetinde petrol fiyatları elverdiği ölçüde daha çok deniz altı üretiminin ortaya çıkması arzdaki artışı teşvik etmektedir.

Doğalgaz piyasalarındaki arz yönlü rahatlamanın farkında olan Türkiye, enerji güvenliğinde Rusya ile kurduğu ticareti başta Azerbaycan, Türkmenistan, İran, Irak ve İsrail olmak üzere çevresindeki alternatiflerle pekiştirme arayışında olduğu bir dönemde Kremlin’in Türk Akımı (TurkStream) teklifiyle karşılaştı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2 Aralık 2014’te gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinde Rusya’nın Karadeniz’i aşıp Bulgaristan’a, oradan da Avrupa piyasalarına ulaşacak Güney Akım Projesi’nden vazgeçtiğini açıklamış; yerine Karadeniz’i aştıktan sonra önce Türkiye’ye, sonra da Yunanistan üzerinden Avrupa piyasalarına ulaşacak Türk Akımı projesini önermişti. Türkiye ve Rusya 10 Ekim 2016’da İstanbul’da düzenlenen 23. Dünya Enerji Kongresi’nde projeyi hayata geçiren hükümetler arası anlaşmayı imzaladı. Böylece her biri 31,5 milyar metreküp gaz taşıyacak iki boru hattının birbirine paralel olarak Rusya’daki Anapa’dan çıkıp Türkiye’deki Kıyıköy’e varmasını kapsayan 63 milyar metreküp kapasiteli Türk Akımı, ilk etabı 2019’da tamamlanmak üzere takvime bağlandı.

Türkiye’nin Konumu Sağlam

Hiç tartışmasız Türk Akımı’nın hayata geçmesindeki kriterler ticari ve teknik hesaplarla ortaya çıkan maliyet analizi olmalıdır. Fiyat, miktar ve zamanlama boyutundaki formülasyonla bizatihi boru hattının işletilmesiyle ilgili detaylar, Türkiye’nin muhtemelen 30-40 yıllık bir zaman diliminde sürekli ödeyeceği bedelin ne olacağını saptaması açısından çok büyük bir önem arz etmektedir. Maliyetlerden başlayan ve boru hattının işletmesinden senelik doluluk garantisine kadar uzanan süreçte pek çok teknik detayı 1990’lı yıllardan çok daha üst düzeyde hesaplayabilecek ve pazarlık edecek donanıma sahip olan Türkiye’nin teknik pazarlıklar boyutundaki konumu sağlam görünüyor. Buradaki temel referans Batı hattı ve TANAP olmalıdır. Türkiye, Türk Akımı’nı devreye sokarken iç piyasasına ve Avrupa’ya satılacak gazla ilgili başta fiyat, miktar ve zamanlama olmak üzere formülasyon hesaplarında Batı hattı ile TANAP’ın koşullarının ötesinde avantajlar sağlamalıdır. Türkiye’nin Türk Akımı vesilesiyle Rusya’yla sürdürdüğü gaz ticaretini bir üst boyuta çıkarıp çıkarmayacağı da arz güvenliği hususuna referansla irdelenmelidir.

Halihazırda Türkiye iki kanal üzerinden Rus gazını ithal ediyor. Bunlardan Mavi Akım, Karadeniz’i aşarak yılda 16 milyar metreküp kapasiteyle gaz
taşıyor. Yıllık 14 milyar metreküplük Batı hattı ise Ukrayna-Moldova-Romanya-Bulgaristan üzerinden Trakya’ya giriş yapıyor. Rusya siyasi konjonktür ne olursa olsun müşterilerine gaz akışını şu ana kadar hiç durdurmamış, güvenilir görünen bir tedarikçi. Rusya, Türkiye’yi gaz sıkıntısı yaşadığı her durumda rahatlatmış, karşılığında da belirlenmiş olan bedeli tahsil etmiştir. Bu bakımdan güvenilir bir gaz ticareti ilişkisinden bahsetmek mümkün. Ticaretin ötesindeki jeopolitik hususlar ise ayrı bir parametre oluşturuyor. Rusya’nın Karadeniz temelli öncelikli hedefi kara ülkesine transit bağımlılığını bertaraf edip talep güvenliğini pekiştirmek. Rusya’nın talep güvenliği ile Türkiye’nin arz güvenliği Karadeniz transitinden beklenen kazanımlar nedeniyle birbiriyle örtüşmekte. Rusya’nın ikinci aşamadaki hedefi, AB üyesi ülkelerden mütevellit önemli pazarlarda konumunu sağlamlaştırıp kendisine rakip olabilecek projeler için alan daraltmak. Bu da jeopolitik unsurlar içeriyor. Nitekim Türk Akımı’yla, AB ve Türkiye’nin arz güvenliği adına Güney Koridoru’nu hayata geçirme hedefleri, bu alan daraldığı ölçüde zorlaşacak.

Enerji Arz Güvenliğine Katkı

Türk Akımı, Batı hattının daha iyi maddi koşullarda ikamesi olduğu, Türkiye dahil AB piyasalarına taşıyacağı gazı radikal bir şekilde çoğaltmadığı ve Türkiye’nin halihazırda kurduğu ve geliştirmeyi hedeflediği gaz ticareti ilişkilerini etkilemediği ölçüde arz güvenliği ve iç piyasa özellikleriyle ilgili bir dizi riski taşımadan faaliyetini sürdürecektir. Başka bir deyişle Türk Akımı, Türkiye’nin enerji arz güvenliğine katkıda bulunurken özellikle Avrupa nezdinde transit önemini artıracak, bu iş birliğinin Rusya’ya sunduğu geniş imkanlarla da Türkiye-Rusya ilişkilerini daha da geliştirecektir.

Bununla beraber Rusya’nın genel gaz stratejisi Türk Akımı’nın koşullarının ötesinde de bazı ihtimallerin göz önünde bulundurulmasının önemine işaret ediyor. Türk Akımı, Türkiye nezdinde Batı hattının, AB nezdinde Ukrayna hattının ikamesi olmanın ötesine geçtiği bir durumda gaz ve elektrik piyasalarına, Türkiye’nin enerji pastasındaki dönüşümün karakteristiğine, başta stoklama ve LNG olmak üzere yatırımların olabilirliğine katkı sağlayabilecektir. Ayrıca Türkiye’nin Rusya dışındaki ülkelerle doğalgaz ya da LNG üzerinden kurabileceği ilişkilere ve nihayetinde AB’deki gaz piyasalarında tedarikçi ve dağıtımcı konumlarına doğrudan tesir edecek bir potansiyeli de barındırmaktadır.

Deniz aşan geçişlerin paralel hatlarla kapasite artırımına izin veriyor olması, ileride Kuzey Akım ve Türk Akımı’nın toplam kapasitesinin daha da arttığı hatta aynı anda Ukrayna hattının da çalıştığı bir tabloyu ortaya çıkarmasını ihtimal dahilinde tutuyor. Bu tablo Türk Akımı’nın sadece ikame bir hat olmanın ötesine geçerek Rusya’nın Avrupa, Türkiye, Orta Asya ve Ortadoğu tezahüründe önemli bir dönüm noktası yaratma özelliğini taşıyabileceğine de işaret ediyor.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası