Kriter > Dış Politika |

Yeni Yarı İletken Politikası, Tekno-kutup Dünya ve Tam Bağımsız Türkiye


Biden yönetimi, ABD’de üretilen yapay zekâ teknolojilerinde kullanılan grafik işlem birimlerinin ihracatına yönelik önemli bir politika değişikliğini yürürlüğe koydu. Söz konusu yeni uygulamanın özellikle Çin’e yönelik bir kısıtlama olduğu yönünde değerlendirmeler bulunsa da bu kritik teknoloji donanımlarına ilişkin getirilen düzenlemelerin küresel yarı iletken tedarik zincirinde köklü bir dönüşüme yol açacağı açık.

Yeni Yarı İletken Politikası Tekno-kutup Dünya ve Tam Bağımsız Türkiye

Yapay zekâ teknolojileri, günümüzde farklı alanlarda verimliliği artırmada kritik bir rol oynamaktadır. Eğitim, sağlık, turizm, savunma sanayii ve uzay araştırmaları gibi birçok sektörde önemli kolaylıklar ve yenilikler sunan bu teknolojiler, aynı zamanda devletler için uluslararası sistemde stratejik bir öneme sahip hale gelmiştir. Yapay zekânın sağladığı fırsatlar, yalnızca bireysel sektörlerdeki gelişimle sınırlı kalmayıp, ulusal ve uluslararası düzeyde rekabet avantajı ve güç projeksiyonu anlamında da belirleyici bir etki oluşturmaktadır.

Ancak yapay zekâ teknolojilerinin geliştirilmesi ve uygulanmasında yalnızca yazılım (software) boyutunun değil, bu teknolojilerin çalışmasını mümkün kılan donanım (hardware) unsurlarının da eşit derecede önemli olduğu unutulmamalıdır. Donanım ve yazılım arasındaki bu karşılıklı bağımlılık, yapay zekâ teknolojilerinde ilerleme kaydedebilmek için her iki bileşenin de yüksek uyum ve etkinlikle bir arada çalışmasını gerektirmektedir. Yazılımın üstün kabiliyetleri, uygun ve güçlü bir donanım altyapısı olmaksızın gerçek potansiyelini gerçekleştiremez. Dolayısıyla, yapay zekâ teknolojilerinin ivme kazanabilmesi ve gerçek anlamda katma değer oluşturabilmesi için yazılım ve donanım bileşenlerinin bir arada ele alınması hayati bir gerekliliktir.

Geçtiğimiz günlerde Biden yönetimi, ABD’de üretilen yapay zekâ teknolojilerinde kullanılan grafik işlem birimlerinin (GPU) ihracatına yönelik önemli bir politika değişikliğini yürürlüğe koymuştur. Söz konusu yeni uygulamanın özellikle Çin’e yönelik bir kısıtlama olduğu yönünde değerlendirmeler bulunsa da bu kritik teknoloji donanımlarına ilişkin getirilen düzenlemelerin küresel yarı iletken tedarik zincirinde köklü bir dönüşüme yol açacağı açıktır. Biden yönetiminin bu adımı, Trump döneminin son günlerinde başlatılan politika çerçevesinin bir devamı olarak hayata geçirilmiştir.

Düzenlemenin temel amacı, yapay zekâ teknolojilerinin Çin’in askeri ve stratejik kapasitelerini artırmasını engellemek olarak ifade edilmiştir; ancak, bu girişimin daha geniş bir stratejik planın parçası olduğu aşikardır. Özellikle yapay zekâ teknolojileri için gerekli olan bu kritik çiplerin yalnızca belirli koşullar altında ve sınırlı bir erişimle ABD tarafından sağlanacak olması, uluslararası sistemde giderek belirginleşen “tekno-kutup” dünya düzenine geçişin işaretidir. ABD hükümeti tarafından yayınlanan ihracat düzenlemesi, artık kritik teknolojilerin herkesle paylaşılmayacağını ve bu donanımların küresel erişiminin “üç katmanlı bir sistem” çerçevesinde yeniden düzenleneceğini göstermektedir. Bu yeni sistem, yalnızca Çin gibi hedef ülkeleri sınırlandırmayı değil, aynı zamanda ABD’nin küresel teknoloji liderliğini güçlendirmeyi ve belirli müttefik ülkelerle teknoloji paylaşımını daha sıkı denetimlere tabi tutmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, düzenleme yalnızca bir kısıtlama değil, aynı zamanda uluslararası teknoloji ve güç dengelerini yeniden şekillendirecek bir stratejik hamledir.

Nitekim, ABD’nin yeni ihracat düzenlemeleri, ülkeleri yapay zekâ işlemcilerine erişim açısından üç farklı kategoriye ayıran katmanlı bir sistemle (tiered system) yönetilmektedir. Bu sistem, ülkelerin teknolojiye erişim düzeylerini, ABD’nin stratejik çıkarları ve güvenlik politikaları çerçevesinde belirlemektedir. Her bir kademe, belirli erişim kısıtlamaları ve denetim mekanizmalarını beraberinde getirmektedir.

A. Birinci Kademe (Tier 1)

Birinci kademe, ABD’nin “yakın” müttefiklerinden oluşan 18 ülkeyi kapsamaktadır: Avustralya, Belçika, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Almanya, Fransa, Fransız Guyanası, İrlanda, İtalya, Japonya, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, Güney Kore, İsveç, Tayvan ve Birleşik Krallık. Bu ülkeler, teorik olarak geniş bir yapay zekâ işlemcisi erişimine sahiptir. Ancak bu erişim, çeşitli kısıtlamalar ve denetimlerle sınırlandırılmıştır.

Birinci kademe ülkeleri, işlemci kapasitelerinin en fazla yüzde 25’ini Tier 1 dışındaki ülkelere ihraç edebilir. Ancak, bu yüzde 25’lik oranın yalnızca yüzde 3’ü tek bir ülkeye aktarılabilir. Bu durum, Tier 1 ülkelerinin ABD’den aldıkları teknolojiyi üçüncü taraflara serbestçe transfer etmesini engellemekte ve ABD’nin müttefiklerine bile tam güven duymadığını göstermektedir. Ayrıca, yüksek performanslı yapay zekâ GPU’larının savunma ve kritik altyapı gibi hassas alanlarda kullanımı, ABD’nin önceden onayını gerektirmektedir. Bu düzenlemeler, ABD’nin müttefik ülkeler üzerinde bile ciddi kontrol mekanizmaları kurduğunu ve bu teknolojilerdeki üstünlüğünü korumak için kapsamlı bir strateji izlediğini ortaya koymaktadır.

B. İkinci Kademe (Tier 2)

İkinci kademe, Doğu Avrupa, Ortadoğu, Meksika ve Latin Amerika ülkelerini içermektedir. Türkiye de bu grupta yer almaktadır. Bu ülkeler, ABD’den yalnızca sınırlı sayıda yapay zekâ GPU satın alabilmektedir. Örneğin, 2025-2027 arasında Tier 2 ülkeleri için toplamda yalnızca 50 bin GPU kullanımına izin verilmiştir. Bunun yanı sıra, Tier 2 ülkelerinde faaliyet gösteren şirketler, “Doğrulanmış Son Kullanıcı” (Verified End User) statüsü elde ederek daha geniş işlem gücüne erişim sağlayabilir. Ancak bu statünün kazanılması, sıkı güvenlik denetimlerine ve ABD’nin belirlediği standartlara tam uyuma bağlıdır. Bu durum, Tier 2 ülkelerinin teknolojiye erişiminin ciddi şekilde sınırlı olduğunu ve ABD’nin bu ülkeler üzerinde güçlü bir kontrol mekanizması kurduğunu göstermektedir.

C. Üçüncü Kademe (Tier 3)

Üçüncü kademe, Çin, Belarus, İran, Makao, Rusya ve ABD’nin silah ambargosu uyguladığı diğer ülkeleri kapsamaktadır. Bu grupta yer alan ülkelere neredeyse tam bir ihracat yasağı uygulanmaktadır. Bu ülkeler, ABD’den hiçbir şekilde yapay zekâ GPU’su ithal edememektedir. Bu kademenin temel amacı, yapay zekâ teknolojilerinin Çin ve Rusya gibi ülkelerin askeri yeteneklerini geliştirmesini engellemektir. ABD, bu düzenlemeyle teknolojik üstünlüğünü stratejik bir avantaj olarak kullanmakta ve rakip ülkelerin kritik teknolojilere erişimini tamamen kısıtlamaktadır.

çip sorunu

Tepkiler, Olası Sonuçlar ve Tam Bağımsız Türkiye

ABD’nin Ocak 2025’te duyurduğu bahse konu yeni ihracat düzenlemelerinin, 120 günlük bir askıda kalma sürecinin ardından Mayıs 2025’te yürürlüğe gireceği ifade edilmektedir. Ancak bu düzenleme, henüz yürürlüğe girmeden küresel ölçekte önemli tartışmalara yol açmıştır. NVIDIA’nın Hükümet İşleri Başkan Yardımcısı Ned Finkle, bu kısıtlamaların ABD’nin kendi teknoloji sektörüne zarar verebileceğini belirtmiş ve Çin gibi ülkelerin bağımsız bir yarı iletken ekosistemi geliştirme çabalarını hızlandıracağını vurgulamıştır. Benzer şekilde, Yarı İletken Endüstrisi Birliği (SIA), söz konusu politikanın ABD’nin küresel teknoloji liderliğini zayıflatabileceğine dikkat çekmiştir. Düzenlemelerin uzun vadede yalnızca Çin’i değil, aynı zamanda ABD ekonomisini ve küresel tedarik zincirlerini de olumsuz etkileyebileceği öngörülmektedir.

Türkiye açısından ise durum, bir takım meydan okumalarla birlikte önemli fırsatları da beraberinde getirmektedir. ABD’nin yapay zekâ GPU’larına yönelik ihracat düzenlemelerinde Türkiye, İkinci Kademe (Tier 2) ülkeleri arasında yer almaktadır. Bu sınıflandırma, Türkiye’nin yapay zekâ teknolojilerine erişimini önemli ölçüde sınırlandırmakta ve ABD’nin belirlediği güvenlik protokollerine uyum sağlamasını zorunlu kılmaktadır. Türkiye’nin bu kısıtlamaların etkilerini en aza indirmek ve teknolojik bağımsızlığını güçlendirmek adına uzun vadeli stratejik adımlar atması gereklidir.

Türkiye, yerel yarı iletken üretim kapasitesini artırmaya yönelik kapsamlı bir kalkınma planı oluşturmalıdır. Bu kapsamda devlet teşvikleriyle yerli çip üretimi yapan şirketler desteklenmeli ve üniversitelerle sanayi arasında iş birliği geliştirilerek uzman insan kaynağı yetiştirilmelidir. Ayrıca, Güney Kore, Tayvan ve Avrupa ülkeleri gibi yarı iletken teknolojilerinde lider konumda olan ülkelerle stratejik ortaklıklar kurularak bilgi ve teknoloji transferi sağlanmalıdır. Bu adımlar, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltacak ve küresel tedarik zincirindeki konumunu güçlendirecektir. Türkiye, Çin, Hindistan veya Rusya gibi ülkelerle teknoloji transferine yönelik anlaşmalar yapabilir. Ancak bu tür ortaklıklar, Türkiye’nin jeopolitik dengeleri ve stratejik vizyonu çeperinde dikkatle yönetilmelidir. Tedarik zincirinin çeşitlendirilmesi ve bu alanda daha güçlü bir altyapının oluşturulması, Türkiye’nin teknolojik bağımsızlığı açısından kritik önem taşımaktadır.

Türkiye, mevcut (Ulusal) Yapay Zekâ Stratejisi’ni ABD’nin ihracat kısıtlamalarına alternatif çözümler sunacak hale getirmeli ve bu stratejide yerli GPU tasarımları ile düşük maliyetli yapay zekâ donanımlarının geliştirilmesine öncelik vermelidir. Yüksek katma değerli yapay zekâ ürünlerinin üretilmesi, hem ulusal kalkınmaya katkı sağlayacak hem de uluslararası rekabet gücünü artıracaktır. Ayrıca, Türkiye’nin yerel teknolojiler üzerindeki bağımsızlığını artırmak için bu stratejiler, araştırma-geliştirme yatırımlarıyla desteklenmelidir.

 

Sonuç

ABD’nin yapay zekâ GPU’larına yönelik yeni ihracat düzenlemesi, yalnızca Çin’i hedef alan bir politika olmanın ötesinde, uluslararası sistemde teknolojik güç dengelerini yeniden tanımlayan bir stratejik hamledir. Bu düzenleme, yapay zekâ teknolojilerine erişimi belirli ülkelerle sınırlayan ve teknolojik üstünlüğü siyasi ve askeri alanda bir araç olarak kullanan üç katmanlı bir sistem (tiered system) üzerine inşa edilmektedir. Küresel yarı iletken tedarik zincirinde köklü değişimlere yol açacak olan bu politika, uluslararası iş birliği ve rekabetin çerçevesini yeniden şekillendirecektir.

Türkiye için bu düzenleme, meydan okumalarla birlikte önemli fırsatları da beraberinde getirmektedir. ABD’nin ihracat kısıtlamaları, Türkiye’nin yapay zekâ teknolojilerine erişimini sınırlasa da geliştirilecek milli stratejiler zemininde yerli çip üretimini artırma, ulusal verilere sahip çıkma ve özgün algoritmalar geliştirme gibi hedeflere yönelerek bu kısıtlamaları aşmak mümkündür. Bu çerçevede Türkiye, alternatif tedarik zincirleri oluşturmalı, yerli üretime öncelik vermeli ve uzun vadeli stratejik planlamalarla ulusal teknoloji altyapısını güçlendirmelidir. Ayrıca yalnızca teknolojik altyapının geliştirilmesi değil, aynı zamanda nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesi, uluslararası iş birliklerinin artırılması ve stratejik ortaklıkların güçlendirilmesi hayati önem taşımaktadır. Türkiye, bu adımları atarak yalnızca ihracat kısıtlamalarının etkilerini hafifletmekle kalmayacak, aynı zamanda küresel teknolojik rekabette güçlü bir konuma erişebilecektir.

Sonuç olarak, uluslararası sistem, kendi çiplerini üretebilen, verisine sahip çıkabilen ve özgün algoritmalar geliştirebilen devletlerin şekillendirdiği yeni bir düzene doğru evrilmektedir. Bu, giderek belirginleşen tekno-kutup bir dünya düzeninin temel taşlarını oluşturmaktadır. Türkiye, bu dönüşümün aktif bir parçası olarak, teknolojik bağımsızlık hedeflerini gerçekleştirebilecek potansiyele sahiptir. Türkiye, büyük bir devlet olmanın gereği olarak, “yerli ve milli, etkisi küresel” yazılım ve donanım kapasitesine ulaşarak, yapay zekâ teknolojilerinde uluslararası sistemdeki etkinliğini artıracaktır. Türkiye için bu durum yalnızca bir kalkınma hedefi değil, aynı zamanda stratejik bir zorunluluktur. Kritik teknolojilerde tam bağımsız bir güç haline gelmek, Türkiye’nin hem bölgesel hem de küresel ölçekteki rolünü yeniden tanımlayacaktır. Bu bağlamda, ABD’nin uygulamaya koyduğu yeni ihracat düzenlemesi, Türkiye için bir riskten ziyade küresel düzeyde teknolojik ve stratejik bir avantaja dönüşme potansiyeli taşımaktadır. Aynı savunma sanayiindeki başarıda olduğu gibi Türkiye, bu süreci doğru yöneterek, yapay zekâ ve diğer kritik teknolojilerde bağımsızlığını güçlendirecek ve geleceğin tekno-kutup dünyasında lider ülkelerden biri haline gelecektir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası