Türkiye, çatışmaların ve savaşların gölgesinde çözüm üretmekte zorlanan dünya için diplomasinin yeniden kurgulandığı bir marka meydana getirdi. Bu yıl ikincisi düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu (ADF), diplomasiye olan inancın ve güvenin günden güne azaldığı bugünlerde, adeta çözümsüzlük çölünde bulunan bir vaha haline geldi.
Rusya’nın 24 Şubat’ta başlattığı; uluslararası hukuku, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini ihlal eden saldırıları karşısında uluslararası kurumlar, ABD ve Avrupa, yaptırımlar ve Rusya’nın tüm uluslararası sistemden izole edilmesi dışında henüz kalıcı, gerçekçi ve sürdürülebilir bir çözüm önerebilmiş değil.
Türkiye’nin çatışmanın daha ilk günlerinde başlattığı arabuluculuk çabaları ise sonuçsuz kalmadı. Antalya Diplomasi Forumu, savaşan iki tarafın dışişleri bakanlarını ilk kez dünya kamuoyu önünde bir araya getirerek, uluslararası alanda rüştünü şimdiden ispatladı.
Bunun yanında yine Antalya’da forum ile eş zamanlı olarak gerçekleştirilen 8. İstanbul Arabuluculuk Konferansı da çatışma çözümleri ve arabuluculuk konusunda dünyanın önde gelen akademisyen, politikacı ve liderlerini bir araya getirdi.
Henüz daha ikinci yılında Antalya Diplomasi Forumu’nun böylesi bir başarıya ulaşmış olması, Türkiye’nin diplomatik kapasitelerinin ulaştığı noktayı göstermesi bakımından çok değerli. Artık uluslararası forumlar arasında yerini alan Antalya Diplomasi Forumu’ndan beklentilerin çok yükseldiğini de özellikle not etmek gerekiyor.
Forum boyunca Türkiye’nin diplomatik ve arabulucu kapasitelerini özellikle vurgulayan Afrika, Güneydoğu Asya ve Latin Amerika’dan gelen 3 binden fazla katılımcının ortak noktası da Antalya Diplomasi Forumu’nun barış ve dünyadaki çatışmaların çözümü için muadillerine göre çok daha samimi ve gerçekçi bir diyalog zemini sunduğunu belirtmeleriydi.
Antalya Diplomasi Forumu: Genelgeçer Ezberlerin Dışında Bir Forum
Uluslararası politikaya dair genelgeçer ezberlerin dışına çıkan, söylem üreten, dünyaya yeni bir mesajı olan Antalya Diplomasi Forumu’nu muadillerinden ayıran fark bu. Münih Güvenlik Konferansı, Davos gibi zirvelere katılımın daha çok Kuzey Yarım Küre’den ve kahir ekseriyetinin de Avrupa Birliği, NATO ve ABD’den olduğu düşünüldüğünde, dünyanın geri kalanının bu diplomasi zeminlerinde ne ölçüde temsil edildiği ve seslerini duyurabildikleri bir muamma. Bu durum, Antalya Diplomasi Forumu’nu alışılmışın ve genel kabullerin dışına çıkmak isteyenlere bir alternatif olarak çok daha değerli ve önemli kılıyor.
İşte, Türkiye’nin Antalya Diplomasi Forumu ile amaçladığı tam da bu; çatışmaların çözümü ve kalıcı barışın tesisi için diplomasi ve diyaloğun tesis edildiği alternatif araç ve zeminleri üretebilmek. Bunun için Türkiye’nin kapasiteleri ve dünya siyasetindeki pozisyonu da son derece elverişli bir ortam sunuyor.
Kafkasya, Avrasya, Ortadoğu ve Afrika jeopolitiğinde ortaya çıkan yeni dinamiklerin tam ortasında bulunan Türkiye, bölgesinde ve küresel ölçekte kazan-kazan stratejisi temelinde, uluslararası hukuku, insani ve vicdani sorumluluklarını önceleyerek, ilkesel duruşundan da taviz vermeden tutumunu sürdürüyor. Türkiye’nin bulunduğu her sahada, taraflara güven veren siyasi iradesi, liderliği, savunma kapasitesi, dünyanın önde gelen gelişmiş stratejik askeri aklı ve büyüyen yumuşak gücü birleştiğinde, diplomasideki artan başarıyı getiriyor.
Bu anlamda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk olarak 2013’te Birleşmiş Milletler’in 74. Genel Kurul’unda yaptığı konuşmada ilan ettiği “Dünya 5’ten Büyüktür” doktrininin artık ete kemiğe büründüğünü ve Antalya Diplomasi Forumu’nun da bu doktrinin bir sonucu ve mecrası olduğunu söylemek gerekiyor.
Forumun açılış konuşmasını gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, "2014'te Kırım'ın işgaline tüm Batı, tüm dünya ses çıkarmış olsaydı acaba bugünkü tabloyla karşı karşıya kalır mıydık?" sözlerine gelen güçlü destek de bu doktrinin haklılığını bir kez daha ortaya koyuyor.
Bu anlamda, Antalya Diplomasi Forumu, Türkiye’nin dünyanın farklı bölgelerinde süregelen çatışma ve savaşların çözümünün, mevcut uluslararası sistemin başat aktörleri olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 5 daimi üyesinin insafına bırakılamayacağı yönündeki güçlü mesajının, artık çok daha geniş bir kitle tarafından desteklendiğinin de bir teyidi niteliğindeydi.
Forumda panelistlerin ve katılımcıların bir diğer ortak görüşü de mevcut çok kutuplu dönemde eski aktörlerin sisteme vermek istedikleri nizamın ve bunun için kullandıkları yöntemlerin artık kabul görmediği cihetinde oldu. Forum boyunca yapılan konuşmaların ağırlığı, bir yandan çok taraflılığı savunan diğer yandan da tek taraflı çözümlerle diplomasiyi tüketen bu aktörlerle sorunların aşılamayacağı yönündeydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da forumdaki konuşmalarında ortak vurgusu olarak ön plana çıktığı üzere; İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan uluslararası sistemin neredeyse iflas eden, işlevsizleşen aygıt ve kurumlarının da diplomasiye olan inancın yitirilmesinde etkili olduğu vurgulandı. Böyle bir ortamda dünyanın refah ve barışının, BMGK üyesi 5 ülkenin tahakkümünden kurtarılarak, tüm ülkelerin birleşmiş zihinlerle ortak bir eyleme geçmesi ve cevap üretmesi istikametindeydi.
Forum’un Mottosu: Diplomasiyi Yeniden Kurgulamak
İşte tam da bu noktada diplomasinin içinden geçtiği bu dönüşüme dünyanın ihtiyaç duyduğunu gören Türkiye, Antalya Diplomasi Forumu’nda bu yıl “Diplomasiyi Yeniden Kurgulamak” mottosu ile cevapları aradı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun da ifadesinde olduğu gibi forum adeta bir BM ortamı sunarken, bir birleşmiş zihinler ortamı kurulmasına da aracılık etti.
Forum sadece Türk diplomasisine değil, bölge ve dünya diplomasisine de bir fikir ortamı sundu. Forumun temel mesajını yansıtan “Birlikte Düşün, Birlikte Hareket Et” düşüncesi, 17 devlet ve hükümet başkanı, 80 bakan, 39 uluslararası teşkilat temsilcisi başta olmak üzere 75 ülkeden katılımcıyı Antalya’da bir araya getirdi. Dünyadaki devletlerin yüzde 40'ı, Antalya’da üst düzeyde temsil edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Forum çerçevesinde 11 devlet başkanı ile ikili görüşme gerçekleştirirken, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da 67 mevkidaşı ile bir araya geldi.
Forumu 27 ülkeden 600 basın mensubu izlerken, önümüzdeki yıllar için Meksika’dan Singapur’a, Avrupa’dan Amerika’ya birçok düşünce kuruluşu, enstitü ve üniversiteden şimdiden katılım talepleri geldiği de belirtiliyor.
Antalya Diplomasi Forumu, ikinci yılını geride bırakırken diplomasi, arabuluculuk, barış, birlikte düşünme, ortak hareket etme, çok taraflılık gibi dünyanın uzun süredir unuttuğu temalar üzerinde umutları yeniden yeşertti. Önümüzdeki yıllarda gerçekleşecek Forum’lardan artık sadece Türkiye’nin değil dünyanın beklentisi büyük. Türkiye Antalya Diplomasi Forumu, diplomasiyi yeniden kurgularken bir dünya markası oluşturmayı da başardı.