İklim değişikliğinin uzun süreli etkileri devam ederken, 2020 başında ortaya çıkıp iki yıla yakın devam eden Covid-19 salgını ve peşinden Rusya-Ukrayna Savaşı’nın tarıma ve gıda arz güvenliğine önemli olumsuz etkileri olmuştu. Bu olumsuz etkiler yavaş yavaş ortadan kalkarken, Türkiye kış ortasında dünyanın gelmiş geçmiş en büyük felaketi olan çok büyük iki depremle sarsıldı. Öyle ki depremin yaralarını sarmak için 4. seviyede alarm ve uluslararası yardım çağrısı yapıldı.
Asrın felaketinde; 6 Şubat 2023 sabah saat 04.17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık, peşinden aynı gün öğleden sonra saat 13.24’te Elbistan ilçeleri merkezli sırasıyla 7.7 ve 7.6 şiddetinde iki deprem ve peşinden binlerce büyüklü küçüklü artçı deprem meydana geldi. Bu depremlerin en önemli özelliği, şiddetlerinin büyüklüğü yanında sırasıyla 8.6 ve 7.0 kilometre derinliğinde yani yüzeye çok yakın olmalarıydı. Dünyada meydana gelen çok büyük depremlerden farklı olarak, yeryüzüne çok yakın bir derinlikte meydana gelmesi, bu depremlerin yıkıcılığını çok fazla artırmış, Anadolu yarımadasının 3 metre batıya kaymasına neden olmuştur. Arazilerdeki yarık ve çöküntüler şeklinde medyaya yansıyan çok sayıda görüntü bile depremin tarıma olası etkilerini gözler önüne sermektedir.
Depremlerin Tarıma Olası Etkileri
Büyüklüğüne bağlı olarak depremlerin tarımsal faaliyetlerde gecikme ve duraksama yanında üretim kaynaklarında hasar ve bunlara ulaşma güçlüğü gibi farklı etkileri olabilir. Depremler dolayısıyla tarım arazilerinde meydana gelen yer kaymaları, heyelanlar, çatlaklar, yarıklar ve kırılmalar, tarım arazilerinin kullanılmasını zorlaştırır ve hatta engeller. Ayrıca tarım arazilerinde oluşan bu etkilerden tarımsal sulama sistemleri yani sulama kanalları ve boruları gibi tarımsal yapılar zarar görebilir. Depremlerin meydana getirdiği bu olumsuz şartlar nedeniyle oluşan göç de tarımsal üretimi aksatabilir.
Diğer taraftan üretim döneminde meydana gelen depremler, bitkisel ve hayvansal üretim faaliyetlerine de zarar verirler. Bu zararlar, tarımsal üretim faaliyetlerinin gecikmesi veya yapılamaması şeklinde olabileceği gibi hasat sırasında ürün ve depolanmış girdi kaybı ve hayvan telefi de olabilir. Arazide görülen bozulmalar, hasadı zorlaştırabileceği, hatta imkansız hale getirebileceği gibi hasat kayıplarına da neden olabilir. Hayvan yemlerinin göçük altında kalması nedeniyle yem sıkıntısı da çekilebilir. Enerjiye ihtiyaç duyan bitkisel ve hayvansal üretim süreçleri sırasında oluşan uzun süreli enerji kesintisi ve yakıta ulaşamamak da önemli kayıplara neden olabilir.
Depremlerin tarım üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle ortaya çıkabilecek bitkisel ve hayvansal üretimdeki azalmalar ve ürün kalitesindeki düşüşler fiyatları yükseltebilecektir. Gıda tedarik zincirinin nakliye, depolama, işleme, toptan ve perakende ticareti gibi birçok aşamasında deprem dolayısıyla meydana gelebilecek aksaklıklar, tarımsal ürün kaybına ve gıda fiyatlarının yükselmesine sebep olabilir. Bu gelişmeler gıda enflasyonunu ve peşinden genel enflasyonu tetikleyebilir.
Deprem Bölgesinin Tarımsal Potansiyeli
Depremin etkilediği 10 ilin her birinin tarımsal potansiyeli oldukça yüksek. Türkiye’deki toplam tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 15’i yani 23,9 milyon hektar arazinin 3,6 milyon hektarı Şanlıurfa, Diyarbakır ve Adana başta olmak üzere deprem bölgesindeki illerde yer alıyor. Deprem bölgesindeki kayıtlı tarımsal işletme ve çiftçi sayısı ise 270 bin civarında. Yine toplam bitkisel üretimin yaklaşık yüzde 20'si bu illerde üretilirken, hayvan varlığının yaklaşık yüzde 15’i de bu illerde bulunuyor.
Tahıllar ve diğer bitkisel ürünleri içeren tarla bitkilerinin ekildiği arazilerin 10 ildeki toplam büyüklüğü Türkiye toplamının yüzde 15,5’ine sahip. Deprem bölgesindeki sebze üretim alanları da Türkiye sebze üretim alanının yüzde 15,2’sini kapsıyor. Deprem bölgesini kapsayan 10 il meyve, içecek ve baharat bitkileri dikim alanlarının yüzde 25’ine sahip. Tarla bitkilerinde Şanlıurfa, Diyarbakır ve Adana ön sıralarda yer alırken sebzede Adana ve Hatay, meyvede Gaziantep önemli bir ağırlığa sahip.
Diğer taraftan Türkiye’nin tarım ve ormancılık ürünleri ihracatının yaklaşık yüzde 20’si deprem bölgesinden yapılıyor. Deprem bölgesinin tarımsal ihracatının yarısından fazlası Gaziantep ilinden gerçekleştiriliyor. Depremden etkilenen 10 il, Türkiye’nin gayri safi yurt içi hasılasında yaklaşık yüzde 9 gibi bir orana sahipken, tarım sektörü gayri safi yurtiçi hasılasındaki payı yüzde 14,3’tür. Bu rakamlar deprem bölgesindeki gelirin Türkiye ortalamasına göre tarım ağırlıklı olduğunu gösteriyor.
Asrın Depreminin Tarıma Etkileri
Deprem, en son rakamlara göre deprem 44 bin 218 gibi çok yüksek sayıda can kaybına sebep oldu. Kırsal alanlardaki can kaybı oranının ne olduğuna yönelik net rakamlar elimizde yok. Ancak birçok kırsal alanda ve köylerde, bir ilden diğerine değişse de önemli can kayıplarının olduğu ifade ediliyor. Kırsalda ve köylerde ağırlıklı olan yaşlı nüfusun önemli can kaybına uğraması, zaten yetersiz olan tarımla uğraşan nüfusun daha da azalmasına ve tarımsal faaliyetin sekteye uğramasına neden olabilir. Yakınlarını kaybedenler bir süre psikolojik zorluklar nedeniyle verimli çalışamayabilecektir. Can kaybı yanında kırsal alanlarda yaşam zorluğu ve kahır nedenleriyle olası göçler de söz konusudur.
Kırsalda konutlar yanında ahırların ve diğer binaların yıkılması, canlı hayvan telefine, makine, ekipman ve aletlerin zarar görmesine, tohumluk ve yem gibi girdilerin azalmasına ve kalitelerinin düşmesine neden olmuştur. Dolayısıyla traktör, makine ve ekipmanların kullanılmasında ve yem ve tohumluğun yeterliliğinde sıkıntılar geçici de olsa yaşanabilecektir. Mart’ta yavaş yavaş başlayacak tarımsal üretimde kullanılan mazot, gübre, tohum ve ilaç gibi girdilerin temininde de sıkıntılar yaşanabilir ve dolayısıyla bitkisel üretimde aksamalar olabilir. Kentlerdeki büyük yıkımlar ise gıda değer zincirinin nakliye, işleme, paketleme, depolama ve toptan ve perakende ticaret aşamalarında ortaya çıkacak zorluklar ile tarım ve gıda ürünleri kayıpları gıda güvenliğini etkileyecektir.
Bitkisel üretim dönemi olmadığı için arazilerde meydana gelen kaymalardan veya ekim, çapa, bakım ve hasat gibi üretim süreçlerinin aksamasından dolayı fazla bir kayıp söz konusu olmayacaktır. Buradan hareketle hayvan telefleri ve depolardaki tarım ve gıda ürünlerinin zarar görmesi dışında üretimin çok azalması söz konusu olmayacağından tarımsal ürün ve gıda fiyatlarındaki artışlar, sınırlı kalabilir. Gelecek üretim dönemi için alınan tedbirler etkin olarak uygulanmazsa, yaklaşık yüzde 15 tarımsal üretim potansiyeline sahip bölgede üretim süreçlerinin aksamasıyla üretimin azalması, gıda değer zincirinde sıkıntıların ortaya çıkması ve gıda enflasyonunun tetiklenmesi söz konusu olabilecektir.
Deprem Bölgesine Yönelik Tarımsal Destekler
Depremden zarar gören bölgede, kentlerde olduğu gibi kırsalda yaşayanlar için temin edilen çadır, konteyner ve geçici evler gibi imkanlar, evleri oturulamayacak durumda olan çiftçi ve ailelerinin köylerinde kalmalarını sağlayacaktır. Bunun dışında yaşam ve iş şartlarını iyileştirecek konut dışındaki diğer yardımlar da çiftçilerin kırsaldan gitmemesine, köylerinde kalmalarına sebep olacak ve dolayısıyla tarımsal faaliyetin kesintiye uğramasını engelleyecektir. Bu bağlamda kamu yardımları yanında sivil toplum örgütlerinin, halkın ve uluslararası toplumun yardımları önemli bir işlevi yerine getirmiştir ve getirmeye devam edecektir. Ayrıca depremzede ailelerin her birine 15 bin TL hükümet desteği verilmesi gibi acil yardımlar ve beyan edilen tarımsal destekler büyük öneme sahiptir. Bu kısa dönemli geçici acil destekler yanında, kırsalda iş ve yaşam şartlarını iyileştirecek uzun dönemli ve kalıcı kırsal dönüşümün, planlanmakta olduğu doğrultuda, bir an önce uygulanmaya başlaması elzemdir.
Deprem bölgesindeki 10 il ve bu on ilin dışında olup depremden zarar gören ilçelerde hayvancılık yapan çiftçilerin zararının ayni olarak karşılanacağı hükümet tarafından beyan edildi. Bu doğrultuda büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiricilerinin telef olan hayvanlarının sayısı kadar büyükbaş ve küçükbaş hayvan, kanatlı hayvan yetiştiricilerinin telef olan kanatlı hayvanlarının sayısı kadar kanatlı hayvan, arıcıların zarar gören kovanlarının adedi kadar da arılı kovanları Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından bedelsiz olarak tedarik edilecektir. Depremden zarar gören illerdeki büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiricilerine 2023 sonuna kadar bir defaya mahsus olmak üzere hayvan başına yem desteği yapılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararı yürürlüğe girdi. Diğer taraftan deprem bölgesinde olan 10 ilde bulunan 12 bin arıcının 1 milyon 483 bin kovanı için acil şeker ihtiyacı da hemen karşılanacaktır.
Depremden zarar gören ve afet bölgesi ilan edilen illerde Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kayıtlı çiftçiler için 2022 üretim yılına ait mazot ve gübre desteği ödemeleri nakit olarak hemen gerçekleştirilecek. Vefat eden çiftçilerin bu destek tutarları, Ziraat Bankasına başvurmaları halinde mirasçılarına nakit olarak ödenecektir. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) de yaptığı açıklamada depremden zarar gören lisanslı depolardaki ürünlerin sigortalı olduğunu ve deprem bölgesinde olup ÇKS’ye kayıtlı çiftçilerin ellerindeki hububat ve bakliyat ürünlerini cins ve kota sınırı olmadan TMO’ya satabileceklerini duyurdu.
Öngörüler, Önlemler ve Öneriler
Deprem sonrası arama ve kurtarma çalışmalarının sona ermesiyle hummalı bir şekilde enkaz kaldırma çalışmalarına başlandı ve bu çalışmalar hızla devam ediyor. Çok büyük yekûn tutacak enkazın ayrıştırılıp kullanılabilecek maddelerinin ekonomiye kazandırılması yanında, geri kalan atıkların doğaya, sağlığa, çevreye, yeraltı sularına yağmur sularının geçmesine ve tarıma zarar vermeyecek şekilde uygun yerlere dökülmesi önem arz etmektedir. Bu yönde çalışmaların Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının denetiminde ve yerelde valiliklerin koordinatörlüğünde titizlikle yürütüldüğü beyan edilmektedir.
Depremin hemen sonrasında tüm yardımlar yanında gıda yardımları en üst düzeyde ve hatta ihtiyaçtan çok fazla oldu. Bu yardımların özellikle halk, sivil toplum örgütleri ve uluslararası topluluk tarafından yapılanlarının zamanla azalacağı ve süreklilik arz etmeyeceği öngörüldüğünden fazlalıkların depolanarak zaman içerisinde kullanılmasını sağlayacak mekanizmalar oluşturuldu. Ancak bölgenin ve ülkenin gıda arz güvenliği açısından bölgedeki tarımsal faaliyetlerin aksatılmadan yürütülmesinin ve gıda değer zincirinin işlevselliğinin sürdürülebilir şekilde sağlanması önem arz ediyor. Deprem bölgesinde kışlık ekim bakımlarının zamanında yapılması, bahar dönemindeki ekimlere aksamadan başlanması için araziye çıkılması ve bozulan gıda değer zincirinin yeniden inşası gerekmektedir.
Depremde tarımsal faaliyeti yapan çiftçilerin bir kısmı hayatını kaybetti ve bazıları da uygun yaşam şartlarının olmaması ve depremin oluşturduğu travma nedeniyle bölgeden göç etti. Göçün önlenmesi ve geri dönüşün kısa zamanda temini için kırsalda konaklama ihtiyacı başta olmak üzere yaşam; üretim faaliyeti için gerekli olan traktör, araç gereç ve üretim girdilerindeki eksikliklerin giderilerek iş şartlarının sağlanması acilen gerekiyor. Genel yardımlar çerçevesinde barınma ve gıda ihtiyacı karşılanmaya çalışılırken, Tarım ve Orman Bakanlığının ve ilgili kurumların ilave destekler vereceği beyan edildi. Bu yardım ve desteklerin şartlar normale dönene kadar eksiksiz devam etmesi elzemdir.
Bir musibet bin nasihatten evladır sözünün gereği olarak depremin yaşattıklarından ders alarak deprem bölgesinde ve ülke genelinde kırsalda yaşam ve iş şartlarının iyileştirilmesi için daha etkili politikalar üretmek ve uygulamak lazım gelir. Sadece tarımla uğraşanlara değil aynı zamanda kırsalda yaşayan herkese yönelik daha ileri kırsal kalkınma çabaları; gıda arz güvenliğinin daha iyi sağlanması yanında kentlerdeki nüfus ve yerleşim yoğunluğunun bir kısmını kırsalda uygun alanlara kaydırarak azaltılması açısından kaçınılmazdır. Böylece kentsel dönüşümün kırsaldaki karşılığı olabilecek “kırsal dönüşüm”, kentlerin etrafındaki tarım arazileri üzerindeki yerleşim baskısını azaltması yanında hem kentlerde hem de kırsalda depremlerin neden olduğu kayıpların azalmasına katkıda bulunacaktır.