Kriter > Dış Politika |

BM Küresel Sorunlara İlgisiz


İkinci Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımın ardından Birleşmiş Milletler (BM) uluslararası düzeni savaşın galipleri lehine korumak amacıyla kuruldu. Galip devletler BM’ye merkez olarak ABD’nin “empire” (imparatorluk) ünvanlı eyaleti New York’u seçti.

BM Küresel Sorunlara İlgisiz

İkinci Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımın ardından Birleşmiş Milletler (BM) uluslararası düzeni savaşın galipleri lehine korumak amacıyla kuruldu. Galip devletler BM’ye merkez olarak ABD’nin “empire” (imparatorluk) ünvanlı eyaleti New York’u seçti. Artık 1945 sonrası uluslararası düzenin kontrolü New York’tan BM ile yapılacaktı. O tarihten bu yana BM değişen dünya dengelerine adapte olmaya çalışarak varoluş çabasını sürdürüyor. BM bürokrasisinin kurumu yenilemek üzere başlattığı reform çabaları imtiyazlarından ödün vermeyen İkinci Dünya Savaşı galiplerinin direncine takılıyor.

Artık uluslararası meşruiyetin başlangıç noktası görünümündeki BM küresel sorunlara çözüm üretemeyen, heyecansız ve geleceğe yönelik umut vadetmeyen hantal bir yapı görünümünde.

Kurumsal prestijini her geçen yıl biraz daha kaybeden BM’nin yılda bir kez düzenlediği liderler zirvesi de popülaritesini yavaş yavaş yitiriyor. Her yıl Eylül ayının ikinci haftasında yapılan liderler zirvesi ile küresel sorunlar masaya yatırılıyor gibi gözükse de esasında olan her ülkenin kendi ulusal çıkarları çerçevesinde dünyaya pozisyonunu ilan etmesinden başka bir şey değil.

72.dönem liderler zirvesinde de bu durum değişmedi. Birbirinden tamamen farklı ajandalar ile dünya kamuoyuna seslenen liderler BM’nin küresel çözüm sağlama konusundaki zafiyetini bahane ederek bu platformu sadece kendi dar gündemleriyle meşgul etmeye koyuldular.

Dünyanın en büyük ekonomilerinden Almanya’nın şansölyesi ülkesindeki seçimler nedeniyle zirveye katılmazken BM’nin asli aktörü Güvenlik Konseyi’nin iki daimi üyesi Rusya ve Çin’in de liderler düzeyinde katılmaması bu yıl New York’ta daha sakin ve heyecansız bir zirve yaşanmasına neden oldu.

Liderler Küresel Sorunlara İlgisiz

Şehrin kaosu daha önceki zirvelere göre azdı. Dahası değişik motivasyonlar ile göstermelik protestolar düzenleyen gruplar da BM liderler zirvesine ilgisiz kaldılar. Protesto edilme konusunda dahi önemini kaybeden BM liderler zirvesi yan faaliyetler ile küresel düzene ilişkin meselelere dikkat çekme çabasında oldu.

Küresel ısınma, göç, terör, insan hakları, kadın hakları, silahsızlanma, uyuşturucu ile mücadele, çocuk felci, salgın hastalıklar, engellilerin sorunları, kıtlık ve az gelişmiş ülkelerin altyapı problemleri gibi konular BM bürokratları, ülkelerin ilgili bakanlık personelleri ve kendilerine bir şekilde fon bulmuş sivil toplum temsilcilerinin katıldığı paneller ile gündeme getirildi.

Küresel konulara liderlerin ilgisi olmayınca işlenen konular entelektüel tartışmaların ötesinde bir sonuç doğurmadı. ABD’nin BM’de küresel bir ajandasının olmaması ise uluslararası ilişkilerde sorunların çözümü konusunda bir liderlik sorunu ile karşı karşıya kalındığının fotoğrafını verdi.

ABD Başkanı Donald Trump diğer Amerikan başkanlarından farklı olarak dünyanın meseleleri ile ilgileniyormuş havası verme gereği duymadı. Her ülkenin kendi çıkarını koruma hakkına vurgu yaparak BM’nin “sorunların barış içinde birlikte çözülmesi ilkesi”ni çöpe attı. Daha kaotik, her ülkenin kendi başının çaresine baktığı bir uluslararası düzenin sinyallerini verdi.

ABD’nin gündemini meşgul eden Kuzey Kore ve İran konusunu merkeze alan bir konuşma yapan Trump, küresel düzenin güç merkezli bir yapıda devamından yana olduğunu gösterdi. Reform konusuna da farklı bir çerçevede değinen Trump kötü yönetimden şikayet etti ve BM’ye yapılan katkıların daha adil olması gerektiğini söyledi.

Batı bloğunda Türkiye’ye en yakın politik söylemler İngiltere Başbakanı May’den geldi. May hem Suriye hem de Arakan konusunda Türkiye ile benzer bir siyaset güderek Suriye’deki çözümün Esed rejiminin tasfiyesi ile mümkün olduğunu vurguladı. Arakan meselesinde etnik temizlik kavramını kullanan May uluslararası toplumu bu konuda inisiyatif almaya çağırdı.

Türkiye’nin Güçlü Ajandası

Pek çok ülke BM podyumunu sadece ulusal çıkarları merkezinde kullanırken Türkiye iki yönlü bir strateji izleyerek hem ulusal çıkarlarına ilişkin net mesajlar verdi hem de diğer ülkelerin göz ardı ettiği küresel sorunlara dair hassasiyetini dünya kamuoyunun dikkatine sundu.

Zirvenin en çok dikkat çeken liderlerinden biri olan Cumhurbaşkanı Erdoğan terör ile küresel düzeyde mücadelede PKK ve onun Suriye kolu YPG’ye dikkat çekerek uluslararası arenada ABD’nin Suriye politikasına bir kez daha itiraz etti. DEAŞ ile mücadelede Türkiye’nin başarısını ortaya koyan Erdoğan Batı medyasında bitmek tükenmen bilmeyen ama gittikçe de zemin kaybeden Türkiye’nin DEAŞ ile ilişkilendirmesi çabalarına yanıt vermiş oldu.

FETÖ’yü dünya kamuoyunda bir kez daha zikreden Cumhurbaşkanı kayıtlara Fetullahçı Terör Örgütü ifadesini geçirdi. Erdoğan Türkiye sınırlarından başlayarak konuşmasının çerçevesini genişletti. Yakın coğrafyadan uzak coğrafyaya uzanan konuşmasında Arakan’daki zulme temas ederek dünya kamuoyunun vicdanına seslendi. Somali özelinde Türkiye’nin faaliyetlerini anlatan Erdoğan BM’de insani yardım konusuna en fazla dikkat çeken lider oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dünya Beşten Büyüktür

Türkiye’nin milli gelirine oranla dünyada en fazla insani yardım yapan ülke olduğunu rakamlarla ortaya koyan Erdoğan her fırsatta değerler üzerinden tüm dünyada baskı kuran Batılı ülkelere sert eleştiriler yöneltti. Erdoğan özellikle AB’nin Suriyeli mülteciler konusunda yükümlülüklerini yerine getirmediğini vurgulayarak uluslararası arenada mülteciler konusunda Türkiye’nin söylem üstünlüğünü ortaya koydu. Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde kazandığı bu söylem üstünlüğünü muhataplarını rahatsız edecek şekilde formüle eden Erdoğan konuşmasında muhataplarını baskılayan bir ton tercih etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında Batı bloğu dışında 18 ayrı ülkenin ismini altı çatışma ve şiddet bölgesini zikrederek BM platformunu en stratejik kullanan liderlerden biri oldu.

Türkiye’nin reel politik ile değer merkezli politikayı nasıl dengelediğinin fotoğrafını ortaya koyan Erdoğan, Türkiye’nin küresel düzenin yeniden inşası konusundaki iddiasını da sahnelemiş oldu. “Dünya beşten büyüktür” sloganı ile BM’deki reform talebini en güçlü şekilde gündeme getiren Erdoğan, bu alanda da en fazla baskı oluşturan lider olarak hafızalara kazındı.

BM kürsüsünden verilen mesajlardan ziyade New York liderlere geniş bir ikili temas diplomasisi imkanı veriyor. Liderler gerek BM binasında gerekse kaldıkları otellerin toplantı odalarında bu temasları gerçekleştiriyorlar. Yaklaşık 15-20 araçlık konvoyları ile Manhattan sokaklarında bir otelden diğer otele siren sesleri eşliğinde giden liderler süresi otuz ile altmış dakika arasında değişen çok sayıda görüşme yapıyorlar.

BM toplantılarını izlemek üzere New York’ta bulunan gazeteciler sıkıcı BM binasından ziyade heyecan verici haberleri bu otellerin önünde veya lobilerinde yakalarlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’ten sonra New York’ta en fazla ikili görüşme yapan liderlerden biri olarak yine dikkatleri üzerine çekti. Erdoğan’ın Trump, May ve Macron görüşmeleri yabancı medyada da kendine yer buldu.

İKİLİ TEMASLARDA ÖNE ÇIKANLAR

Erdoğan-Trump

Türkiye ve ABD en önemli iki konuda anlaşamıyorlar. FETÖ ve YPG konusunda tarafların pozisyonları uzlaşmayı mümkün kılmıyor. Kuzey Irak konusunda görünürde bir ağız birliği sağlansa da taraflar arasındaki güven krizi aşılabilmiş değil. Fakat Türkiye- ABD ilişkisi artık “gerçekçi bir zemin”e oturmuş durumda. Başkan Trump ABD içindeki Türkiye karşıtı güç odaklarını frenlemeye çalışırken Türkiye’ye karşı da oldukça açık bir politika güdüyor. ABD’de müesses nizam tarafından baskılanan Trump bu konuda Erdoğan’ı da kendisine yakın buluyor. Gücü seven bir kişilik olan Trump’a göre Erdoğan onca saldırıya rağmen yıkılmayarak ve dahası gücünü artırarak saygıyı hak ediyor. Liderler onuruna verilen yemekte ABD Başkanı Trump’ın masasından kalkarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın masasına gelmesi ve onunla sosyalleşme çabası da New York kulislerinde not edildi.

Erdoğan-May

Türkiye’nin uluslararası arenada Batı bloğu içinde en uyumlu olduğu ülkelerden biri İngiltere. Uzun yıllardır dikkat çekici bir kriz yaşamadığı İngiltere ile özellikle Suriye politikasında bir yakınlıktan bahsetmek mümkün. Esed rejiminin varlığını Suriye için en büyük sorun görmeye devam eden İngiltere, ABD’den farklı olarak Esed üzerindeki baskısına devam ediyor. Brexit sonrası Türkiye-İngiltere ilişkilerindeki pozitif seyir devam ediyor.

Erdoğan-Macron

Uluslararası medyada en fazla dikkat çeken görüşme fotoğraflarından biri Erdoğan-Macron görüşmesine ilişkin oldu. “Dünya lideri olmak havalı birşey değil Erdoğan ile on günde bir konuşmak zorundayım” şeklinde Batı medyasına demeç veren Fransa’nın acemi cumhurbaşkanı Macron’un Erdoğan ile görüşmesinde ortaya çıkan fotoğraftaki mahcup hali dünya medyasının gözünden kaçmadı. Türkiye-Almanya geriliminden sonra Fransa-Türkiye ilişkilerinin derinleşme yoluna girdiğini söylemek mümkün.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası