Kriter > Siyaset |

Unutulan Acı Tekrarlanır: 28 Şubat’ı Unutmayacağız!


28 Şubat’ta yaşadıklarımıza döndüğümüzde şunu akılda tutmak gerekiyor: Tarihi değiştirmek, bugünü şekillendirmek isteyenlerin geçmişte kullandıkları ve gelecekte kullanmaktan asla çekinmeyecekleri bir yöntem. Bu yüzden unutulan acı tekrarlanır. 28 Şubat unutulmamalı!

Unutulan Acı Tekrarlanır 28 Şubat ı Unutmayacağız
28 Şubat Platformu, Beyazıt Meydanı’ndaki İstanbul Üniversitesi önünde açıklama yaptı. Beyazıt Meydanı’nda fotoğraf sergisi açıldı, 28 Şubat 2017

28 Åžubat 1997… MGK’nın dokuz saatlik toplantısı sona erdiÄŸinde Türkiye’nin siyasal ve toplumsal yaÅŸantısına yapılması planlanan müdahalenin büyüklüÄŸü ve muhtemel sonuçları hakkında çok az kiÅŸi fikir sahibiydi. Ancak gelecek günler Türkiye için büyük bir türbülansı iÅŸaret ediyordu.

Toplantının üzerinden birkaç ay geçmeden koalisyonun büyük ortağı olan Refah Partisi’ne (RP) “laiklik karşıtı hareketlerin odağı olma” suçlamasıyla kapatma davası açılarak dönemin baÅŸbakanı ve RP Genel BaÅŸkanı Necmettin Erbakan baÅŸbakanlık görevinden istifa ettirilmiÅŸ ve hükümet düÅŸürülmüÅŸtü. Bu istifanın ardından kurulan Anasol-D hükümeti ülkenin girdiÄŸi politik türbülansın çözümü deÄŸil derinleÅŸmesinin bir iÅŸareti olarak ortaya çıkmış, demokratik otorite parçalanarak büyük oranda etkinliÄŸini yitirmiÅŸti.

Ortada devlet erkini temsil eden meÅŸru ve bütüncül bir güç yoktu. Bununla birlikte askeri ve sivil bürokrasi içinde yer alan çeÅŸitli güç odaklarının oluÅŸan vakumdan istifade ederek devletin üzerinde vesayet kurdukları ve elde ettikleri gayrimeÅŸru gücü çeÅŸitli araçlarla topluma dayattıkları görülüyordu. Gazeteciler, yargı ve bürokrasi mensupları Genelkurmay Karargahında irtica brifingleri dinliyor, YÖK üniversiteler üzerindeki baskısını artırıyor, irtica gerekçesiyle insanlar ordudan atılıyor ve okullarda milli güvenlik dersleri adeta endoktrinasyon seanslarına dönüÅŸüyordu. Ordu içinde “Batı Çalışma Grubu” adıyla bir baÅŸka vesayet organı kuruluyor ve bu örgütün talimatları devletin eÄŸitim ve sosyal hayata dair politikalarından gazete manÅŸetlerine kadar her alanda belirleyici hale geliyordu. Devlet gücünü gayrimeÅŸru ÅŸekilde kullanan odaklar tarafından toplumun üzerinde adeta terör estiriliyor ve insanlar kitleler halinde maÄŸdur ediliyordu.

YaÅŸanan acıların ve maÄŸduriyetlerin gerekçesi olarak toplumun önüne konan “irtica” kelimesinin ise kapsamlı bir tanımı bile yapılmıyordu. Pek çok insan irticai faaliyetten dolayı iÅŸi, eÄŸitim hakkı ve mevkilerinden edilirken irticai faaliyet olarak görülen ÅŸeylerin namaz kılmak, oruç tutmak, baÅŸörtüsü takmak gibi Ä°slam dininin gereklerinden ibaret olduÄŸunu acı ÅŸekilde tecrübe ediyordu. Bu durum toplum nezdinde “Müslüman olmanın devlet tarafından suç olarak görüldüÄŸü” algısının oluÅŸmasına neden olarak devlet ile toplum arasında derin bir uçurum açıyordu. Özellikle üniversite, orta öÄŸretim kurumları ve iÅŸ yerlerinden kitleler halinde atılan baÅŸörtülü kadınlar için bu algı çok daha derin bir ÅŸekilde iÅŸliyordu. Dininin emri ile devletin baskısı arasında kalan kadınlar bu nedenle 28 Åžubat sürecinin baskıcı ve toplum üzerinde terör estiren yönünün adeta yüzü haline geldiler.

28 Åžubat Hiç YaÅŸanmadı mı?

Bütün bu yazdıklarımız 28 Åžubat’ı bizzat deneyimlemeyenler için belki de harcıalem bilgilerin alt alta dizilmesi ve herkesin bildiÄŸi ÅŸeyleri bir kere daha anlatmaktan ibaretmiÅŸ gibi algılanabilir. Zira bu süreci yaÅŸayan ve bir biçimde maÄŸdur olan yahut yakınlarından biri maÄŸdur edilmiÅŸ insanlar için 28 Åžubat büyük ve unutulması asla mümkün olmayan bir toplumsal gerçeklik, inkar edilemez bir tarihsel vaka. Ancak bu kadar büyük ve acıları hala devam eden böylesi bir vakanın nasıl inkar edilebildiÄŸine/edilebileceÄŸine dair sosyal medyada ilginç bir örnek yaÅŸandı. Takipçi sayısı yüksek olan bir sosyal medya hesabından eski bir askere ÅŸöyle bir soru yöneltildi:

“PaÅŸam bildiÄŸim kadarıyla kız kardeÅŸiniz türbanlı. Acaba görev yaptığınız dönemde kız kardeÅŸiniz dahil, örtülü kadınlarımız kışlalara giremiyor; askerlerimiz namaz kılamıyor ve oruç tutamıyor muydu?”

Buna karşılık verilen cevap ise ÅŸöyleydi:

“Kışlalarda baÅŸörtüsüne karşı hiçbir kısıtlama olmadı. Türbana karşı olduÄŸu zamanlar oldu. Kimsenin namazına, orucuna asla karışılmadı. Atılanların da hemen hepsi ya tarikat ya da cemaat üyesiydi. Ülke, abartıya teslim oldu.”

Bunun üzerine özellikle gençler 28 Åžubat sürecinde yaÅŸananlara dönük, giderek artan oranda ÅŸüphe içeren tweetler atarak tartışmaya katıldı. Belki de ders kitaplarına girmesi gereken bu vaka 28 Åžubat’ta acı çekmiÅŸ insanlar hala hayatta olduÄŸu ve tartışmaya kendi hikayeleriyle girmekten çekinmedikleri için sönümlendi ancak 28 Åžubat’ın gelecek nesillere hiç yaÅŸanmamış gibi unutturulmak istendiÄŸine dair önemli bir belge olarak kayıtlara geçmiÅŸ oldu.

Unutulan Acı Tekrarlanır!

Bosna Hersek’te 1995’te yaÅŸanan ve 8 bin 372 Müslümanın Sırplar tarafından katledildiÄŸi soykırımdan sonra Aliya Ä°zzetbegoviç tarihe geçen ÅŸu sözleri söylemiÅŸti:

“SavaÅŸta büyük zulme uÄŸradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.”

Bu vasiyet sadece Bosna’da yaÅŸayanlara deÄŸil tüm insanlığa bırakılmış önemli bir mirastır. Zira insanoÄŸlu tarih boyunca zalimlerin nefesini ensesinde hissetmiÅŸ ve hissetmeye devam edecektir. Toplumların hafızası anlamına gelen tarih insanlığın büyük kısmını oluÅŸturan masumların sığınabilecekleri önemli bir kaledir ve geçmiÅŸte yaÅŸanan acıların hatıralarının yeni nesillere aktarılması da acıların tekrar edilmesini önlemek için alınması gereken en küçük tedbirdir.

Ne var ki tarihin kolaylıkla inkar edildiÄŸi, toplumsal gerçeklerin yok sayıldığı, insan hikayelerinin kayıtlarının silinmeye çalışıldığı ve bunların yerine yenilerinin konulmasının artık normalleÅŸmeye baÅŸladığı bir çaÄŸda yaşıyoruz. Ciddi bir ilmi çaba ve emek bile ortaya koymadan, propaganda ve kitle iletiÅŸim araçlarıyla toplumların tarihlerini silme giriÅŸimleri her gün karşı karşıya kaldığımız hadiseler. Bir sinema ya da dizi filmdeki birkaç sahne ve çoÄŸu zaman sosyal medya paylaşımlarıyla tarihsel olayların inkar edilmeye çalışıldığına ÅŸahitlik ediyoruz. BirçoÄŸumuz bunu çok da mesele etmiyoruz. Ne de olsa gündelik tüketim için oluÅŸturulmuÅŸ kültürel metinler diyerek geçiÅŸtiriyoruz. Oysa söz konusu metinler günlük olarak algılarımıza hitap ediyor ve bilgilerimizi deÄŸiÅŸtiremiyorlarsa bile duygularımızı etkiliyor. Kendisi hakkında bilgi sahibi olmadığımız konularda ise zihnimizde yer alan tek referans olmak gibi “eÅŸsiz” bir yere sahip oluyor.

Bu tür araçları kullanarak zihinlerimizdeki imajları ÅŸekillendirmeye çalışanlar hiç ÅŸüphesiz geniÅŸ kitlelerin bilgi sahibi olmak için çok büyük bir çaba göstermeyeceÄŸine olan güvenle de hareket ediyor. Ancak yaÅŸadığımız demokrasiler çağında her birimizin ne düÅŸündüÄŸünün önemi var –gerçek bir bilgiye dayanmıyor olsa bile.

Buradan 28 Åžubat’ta yaÅŸadıklarımıza döndüÄŸümüzde ÅŸunu akılda tutmak gerekiyor: Tarihi deÄŸiÅŸtirmek, bugünü ÅŸekillendirmek isteyenlerin geçmiÅŸte kullandıkları ve gelecekte kullanmaktan asla çekinmeyecekleri bir yöntem. GeçmiÅŸte yaÅŸadığımız terör ve acıların bir daha yaÅŸanmasını istemiyorsak tarihimize sahip çıkmak zorundayız. Gelecek nesillerin geçmiÅŸte neler yaÅŸandığından haberdar olmaları onları yarının dünyasının tehditlerine karşı daha donanımlı kılacaktır. 28 Åžubat’ı da, 27 Mayıs’ı da, 12 Mart’ı da, 12 Eylül’ü de ve 15 Temmuz kıyamını da çocuklarımız ve gençlerimizin zihinlerine kazımalıyız. Birilerinin “Siz hala eski defterleri kapatmadınız mı, aşın artık bunları” diyerek acıları küçümsemelerine, böylece ÅŸahitleri susturmalarına müsaade etmemeliyiz. Aksine yaÅŸananları konuÅŸmalı, anlatmalı, edebiyat ürünlerine konu etmeli, sinema ve televizyonda iÅŸlemeli, sosyal medyada yad etmeliyiz. DireniÅŸ hikayelerini ve onların kahramanlarını anıtlaÅŸtırmalıyız. Zira acılarımızı unutmak ve unutturulmasına müsaade etmek onları yeniden davet etme gafletini göze almaktır. Gelecek nesillere bu kötülüÄŸü yapamayız!


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası