Kriter > Siyaset |

AK Parti’de 2019 Hazırlıkları


16 Nisan öncesi AK Parti’ye yönelik eleştirileri genel bir başlık altında ifade etmek gerekirse bu partinin “ANAP’laşma” sürecine girdiği ve eski “merkez sağ”ın hastalıklarının partiye bulaştığıydı. Eski merkez sağın “ANAP’laşma” olarak ifade edilen siyasetin dinamiğini bozucu hasletleri şunlardı:

AK Parti de 2019 Hazırlıkları

16 Nisan öncesi AK Parti’ye yönelik eleştirileri genel bir başlık altında ifade etmek gerekirse bu partinin “ANAP’laşma” sürecine girdiği ve eski “merkez sağ”ın hastalıklarının partiye bulaştığıydı. Eski merkez sağın “ANAP’laşma” olarak ifade edilen siyasetin dinamiğini bozucu hasletleri şunlardı:

  • İktidarda olan partinin toplumdan gittikçe uzaklaşması
  • Parti teşkilatlarında klikleşmenin sonucunda siyasetin dar gruplar arasında şekillenmesi ve böylece iktidar mücadelesinin diğer partilerle değil parti içinde yaşanması
  • Yeni kadrolara karşı parti içinde oluşan direnç
  • Eski siyasetçilerin parti içine farklı kanallarla yeniden nüfuz etme çabası ve bunun sonucunda parti kademelerinde senkronizasyon bozukluğunun ortaya çıkması
  • Siyasetin bir kariyer mesleği olarak görülerek kişiselleşmesi

Bu olumsuzlukların benzerinin yaşandığı üzerinden AK Parti’nin yenilenmesi ve değişmesi gerektiği 16 Nisan referandumu öncesinde toplumsal talep olarak partinin farklı mekanizmalarına ulaştırılmaktaydı. AK Parti teşkilatında heyecan kaybı, dinamizm eksikliği ve iç bütünlüğüne yönelik olarak temayüz eden bu sorunların Erdoğan’ın partiye dönmesinin ardından giderileceğine dair yüksek bir beklenti de oluşmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti Genel Başkanlığına tekrar dönmesinin ardından partinin merkez yönetimi, bakanlıklar, bürokrasi ve belediyelerde toplumsal beklentilere uygun olarak önemli değişiklikler gerçekleştirdi.

Erdoğan ayrıca 2019’a kadar partinin yol haritasını açıkladı. 2017’yi değişim, 2018’i icraat ve 2019’u seçim yılı olarak ilan etti. 2017’nin son ayına girdiğimiz düşünüldüğünde bu değişimin önemli ana başlıklarının hayata geçirildiğini söylemek mümkün. Artık Erdoğan’ın işaret ettiği şekilde 2019 seçimleri için icraat dönemine geçiliyor.

Bütün siyasi partiler için 2019 seçimleri önemli bir sınav niteliğinde. İktidar partisi için bu sınav değişimin yönetilmesi, değişen seçmen eğilim ve beklentilerine göre icraat ve hizmetlerin devamı, orta sınıfın ekonomik endişelerini giderecek politikalar, varolan sorunlara çözüm bulmak, içeriden ve dışarıdan gelebilecek meydan okumalara hazırlıklı olarak bunları etkisizleştirmek, terör örgütleri ile mücadelenin aksamadan devam etmesi, 16 Nisan sonrası bloklaşma ya da ittifak ilişkisi ekseninde şekillenen siyasal alanın yeni dinamiğine göre siyaset söylemini güncelleştirmek ve muhalefetin rasyonellikten uzak popülist söylemlerine cevap üretmek gibi başlıkları içeriyor.

Değişim Süreçlerini Yönetmek

AK Parti açısından değişimin yönetilmesi iki temel başlığı içeriyor: İlki bizzat kendi bünyesindeki değişimi yönetmesi. Şimdiye kadar bu değişimin önemli başlıkları herhangi bir krize yol açmadı. Türkiye nüfusunun neredeyse yarısına yakınını barındıran illerin çok uzun dönemdir görevde olan belediye başkanları sorunsuz bir şekilde değiştirildi. Bu tür değişikliklerde AK Parti için risk oluşturan unsur, görevden alınan ve kenarda bekleyen kadroların partinin iç bütünlüğüne yönelik alternatif bir siyasi oluşum başlatacağına dair dedikodulardır. Bu kadroların kendilerinin yakın dönem için böyle bir siyasi planı olmasa da medya üzerinden bu tartışma alttan alta bir beklentiye dönüşecek şekilde sürdürülecektir.

Fakat değişim süreçleri ile ilgili esas üzerinde durulması gereken konu AK Parti reformlarının toplumsal etkisini yönetmekle ilgilidir. AK Parti en başından itibaren Türkiye siyaseti ile ilgili kendisini bir reform ve değişim partisi olarak konumlandırdı. Her alanda çok yoğun bir şekilde reformlar gerçekleştirdi. AK Parti 2019’a giderken yapacağı küçük ya da büyük, toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren değişimlerin farklı semptomlarını göz önünde bulundurarak ince ayarlı değişimler gerçekleştirmek zorunda. Çünkü seçimlere kadar değişikliklerin olumsuz etkilerini giderecek yeterli zamana sahip değil.

Bu başlığın içine ayrıca taşeron işçilere yönelik uzun dönemdir bekleyen düzenlemeler, yatay ve dikey mimari tartışmaları düzleminde sürdürülen kentsel dönüşüme yönelik değişiklikler gibi sorun alanları girmektedir. Diğer taraftan Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uyum yasalarını içeren değişiklikler, seçim barajı ve seçim ittifakı gibi konuları da bu bağlamda ele almak gerekmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bizatihi kendisi zaten köklü bir değişikliktir. Dolayısıyla seçim barajı gibi yeni köklü değişikliklerin 2019 seçimleri sonrasına bırakılması Türkiye siyasetinin istikrarı açısından da önemlidir.

Değişen Seçmen Eğilimleri

Seçmenler artık AK Parti döneminde gerçekleştirilen mega yatırımları (yollar, köprüler, hastaneler vb.) normalleştirmiştir. Bunların gerekli ve iktidar partisinin görevi olduğunu düşünmektedir. Dolayısıyla seçmen siyasete yönelik beklentisini kendi bireysel yaşam kalitesini yükseltecek mikro ölçekli hizmet alanlarına yoğunlaştırmaktadır. Türkiye’de yaşam kalitesinin yükselmesiyle birlikte seçmenin memnuniyet çıtası da yükselmiştir.

Orta Sınıfa Uygun Politikalar

BM verilerine göre AK Parti iktidarının ilk on yılında Türkiye’nin orta sınıf oranı yüzde 25’ten yüzde 45’e çıktı. Bu sınıfın önemli bir kısmını AK Parti döneminde üniversite mezunu olan, ekonomik konumu gelir artışına bağlı olarak yükselen, kentlilik düzeyi artan, ideolojik konumlanması gevşeyen, siyasi parti bağı eleştiri üzerinden şekillenen ve memnuniyetsizlik katsayısı artan gruplar oluşturmaktadır. Dolayısıyla seçim sonuçlarına etki edecek çoğunluğu da bu sınıf oluşturmaktadır. Bu sınıfın oy verme davranışının temel şekillendiricilerinden biri “siyasetçiyi cezalandırma motivasyonu”dur. Dolayısıyla 2019’da özellikle yerel seçimlerin sonucuna bu sınıf etki edecektir. Bu bağlamda hem yerel hem de milletvekili seçimlerinde bu sınıfın ikna edilmesi için aday tercihleri belirleyici etkenlerden biri olacaktır.

Ayrıca ekonomik büyümenin sürdürülmesi, döviz kuru ve enflasyon oranlarının seyri, faiz oranları ve ekonomik durgunluk gibi göstergelerin iyi yönetilmesi, 2019 seçimlerinin bu anlamda temel belirleyicilerindendir. Türkiye’nin 2019 seçimlerine giderken Türkiye ve Erdoğan karşıtı uluslararası çevreler tarafından yaptırımlarla “ekonomik kriz”e sokulma ihtimalini de göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Dolayısıyla ekonomi ile ilgili her türlü olumsuz senaryo şimdiden hesaplanmalıdır.

Mevcut Sorunlara Çözüm Bulmak

Sosyal politikalar, taşeron işçiler, tarım sektörünün memnuniyetsizlik alanları, üniversiteli genç işsizliği, bürokrasinin topluma yaklaşımında eski dönem hastalıklarının nüksetmesi ve yerel yönetimlerde aksayan hizmet alanları gibi konularda memnuniyetsizlik oluşturan sorunların çözümüne yönelik adımlar atılması gerekmektedir. Halkın şikayetlerinin yoğunlaştığı, genel siyasetin içinde küçük gibi görünen ama toplumsal etkisi geniş olan sorun alanlarına öncelik verilmelidir.

Seçmen şikayetlerinin yoğunlaştığı alanlardan biri de mülteciler meselesidir. Geçmiş aylarda örneğini gördüğümüz Türkiye’de yaşayan Suriyelileri hedef alan “milliyetçi” görünümlü provokasyonlara karşı şimdiden tedbir alınmalıdır. Özellikle sosyal dokuya olumsuz etki eden mültecilerin yoğunlaştığı bölgelerde planlı bir entegrasyon politikasına geçilmesi gerekmektedir.

Meydan Okumalara Hazırlanmak

AK Parti iktidar olduğu günden itibaren reform ve direnç siyaseti ekseninde yol almıştır. Gezi Parkı Şiddet Eylemleri ile başlayan, 17-25 Aralık yargı darbesi ile devam eden ve 15 Temmuz darbe girişimi ile sonuçlanan meydan okumaları bertaraf etmiştir. Bu süreçlerle birlikte kriz çözme kapasitesi gelişmiştir. AK Parti bu iç krizleri atlatırken aynı zamanda bölgesel ve küresel düzlemde yaşanan türbülansın olumsuz etkileri ile de mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu anlamda 2019 seçimlerine giderken içeriden ve dışarıdan eş zamanlı olarak devreye sokulabilecek meydan okumalara iktidarın hazırlıklı olması gerekmektedir.

Terörle Mücadeleye Devam

AK Parti uzun dönemdir çoklu terör örgütleri ile mücadele etmektedir. DEAŞ ve PKK/PYD gibi terör örgütlerinin Türkiye’ye yönelik tehdit kapasitesi özellikle bölgesel gelişmelere göre yeniden şekillenmektedir. Suriye ve Irak merkezli yaşanan gelişmeler ve küresel aktörlerin bu örgütlere silah yardımı başta olmak üzere tutumlarındaki değişiklik Türkiye’nin terörle mücadelesini de etkilemektedir.

FETÖ ile mücadelede içeride önemli mesafeler kat edilse de dışarıda bu terör örgütü küresel bir tehdit olarak varlığını sürdürmektedir. Devam eden Rıza Sarraf davasında da görüldüğü gibi örgüt artık tüm dünyada temel motivasyonunu Türkiye’ye verebileceği zararlara odaklamış durumdadır. FETÖ’nün hedefinde sadece mevcut iktidar değil devlet, toplum ve tüm Türkiye bulunmaktadır. Bu bağlamda AK Parti’nin ülkenin bekasını ilgilendiren bu terör örgütlerine karşı etkin güvenlik politikalarını devam ettirmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan 15 Temmuz ve FETÖ davalarının iç kamuoyunda tartışılma şekli ve yargı sürecinde yaşanan aksaklıklar iyi yönetilmezse mücadeleye olumsuz etki edecektir. Ayrıca sınır ötesinde PYD ve PKK ile mücadelenin içeriye yapabileceği olumsuz etkilere de dikkat etmek gerekmektedir.

Siyasal Alana Göre Siyaset Üretmek

16 Nisan referandumu sonrasında CHP “hayır” oyu veren kesimleri Erdoğan karşıtlığında ve “blok siyaseti” etrafında konsolide etmeye çalışmaktadır. Bu cephede “Erdoğan’dan kurtulma” söylemi ile “çatı aday” arayışı devam etmektedir. Bu arayış zaman zaman Batı başkentlerinden medet ummaya kadar gitmektedir. Seçime yaklaşıldığı dönemde bu anlamda siyaset gittikçe sertleşecektir.

Diğer taraftan 15 Temmuz sonrası AK Parti ve MHP arasında “yerli ve milli eksen” olarak ifade edilen iş birliği de seçime kadar bazı sınamalardan geçecektir. Seçim barajının düşürülmesi ve siyasal partiler arasında ittifakların kurulması için yapılacak yasal değişikliklerde perspektif farklılığı ortaya çıkabilecektir. Ayrıca AK Parti açısından Kürt seçmenlere bu iş birliğinin iyi anlatılması önemlidir.

Son olarak dünyada siyasetin muhalefet kanadını oluşturan partiler gittikçe uç popülist söylemlere savrulmaktadır. Türkiye’de de 2015 seçimleri ve 16 Nisan referandumunda muhalefet, iktidarı zorlayacak popülist vaat ve söylemlere başvurmuştur. 2019 seçimlerinde muhalefetin 15 senedir AK Parti karşısında seçimleri kaybettiği de dikkate alındığında çok daha uç popülist söylemlere yönelmesi kaçınılmazdır. AK Parti’nin şimdiden bu söylemlere karşı hazırlıklı olması, siyasetin merkezinin eksen kaymasına uğramaması açısından önemlidir.

Sonuç olarak 2019 seçimleri için AK Parti’nin önünde yapılması gerekenler listesi bulunmaktadır. Siyasetin merkezinin daha da güçlendirilmesi ve genişletilmesi ancak bu yapılması gerekenlere titizlenmek ve ince bir siyaset yürütmekle mümkündür.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası