Kriter > Siyaset |

AK Parti'de Erdoğan Heyecanı ve Cumhurbaşkanlığı Sistemine Geçiş


Türkiye barışçı bir biçimde vesayetçi parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine dönüşümü sağlayan Anayasa değişikliğini gerçekleştirdi.

AK Parti'de Erdoğan Heyecanı ve Cumhurbaşkanlığı Sistemine Geçiş

Türkiye barışçı bir biçimde vesayetçi parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine dönüşümü sağlayan Anayasa değişikliğini gerçekleştirdi. “Yönetilebilirlik sorunu” ve sistemden kaynaklanan “siyasal krizler”i aşmak için “etkin yönetim” arayışı çok uzun süren bir siyasal mücadeleyi gerektirdi. Özellikle çevreyi temsil eden sağ siyasetin farklı aktörleri bu mücadeleyi yürüttü. Statükoyu temsil eden eski tip siyasal seçkinler ise her dönemde siyasal sistemin değişimine direnç gösterdi. AK Parti iktidarları döneminde siyasal alanın dönüşmesiyle devlet-toplum arasındaki uçurum kapandı ve siyasal sistemin dönüşümüne imkan sağlayan ortam oluştu. Yüzde 51,41 evet oyu ile millet tarafından kabul edilen yeni sistem 3 Kasım 2019’da aynı günde yapılacak meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından tam olarak uygulanacak. Önümüzde uyum yasalarının çıkarılması için iki yıllık bir süreç var. Fakat 18 maddeden üçü YSK kararının Resmi Gazete'de yayınlanmasıyla yürürlüğe girdi.

Yürürlüğe girecek önemli değişikliklerden biri Hakimler ve Savcılar Kurulunun yapısıyla ilgilidir. Yargının “bağımsızlığına” ek olarak getirilen “tarafsızlığı” hükmü; Anayasa Mahkemesinin iki askeri üyesinin görevine son verilerek üye sayısının 17’den 15’e indirilmesi ve askeri yargının dört ay içerisinde kaldırılması da 2019’a kadar beklemeyi gerektirmeyen değişikliklerdir.

Yürürlüğe giren maddelerden bir diğeri, cumhurbaşkanının siyasi parti üyesi olma yasağının sonlanmasıdır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini içeren Anayasa değişikliklerinden biri 1982 Anayasası’nın 101. maddesinin son fıkrasında yer alan, “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir” hükmünün Anayasa’dan çıkarılmasıdır. Bu düzenleme ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti’ye üye olmasının önündeki engel de kalkmış oluyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 21 Mayıs’ta Genel Başkan

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mayıs'ın ilk günlerinde AK Parti'ye üye olması ve partinin 21 Mayıs'ta yapacağı olağanüstü kongre ile genel başkanlığa seçilmesi bekleniyor. Erdoğan, AK Parti ile resmi üyelik bağını 28 Ağustos 2014 tarihinde cumhurbaşkanlığı görevini devralmasıyla sonlandırmıştı. Ama AK Parti hareketinin lideri ve kurucusu olarak gönül bağını devam ettirmişti. Üç yıl aradan sonra Erdoğan’ın partiye üye olması ve partinin genel başkanlığını üstlenmesi kuşkusuz partiye yeni bir heyecan ve dinamizm kazandırır. Erdoğan’ın karizmatik liderlik etkisi, teşkilatlanmalara yönelik tecrübesi, kendine has siyaset etme tarzı ile sorunları hızlı bir şekilde çözme becerisi AK Parti’nin daha da güçlenmesini sağlar. İktidar yıpranmışlığı üzerinden parti çevrelerinden ve dışardan partiye yönelik yapılan tartışmaları azaltır.

Erdoğan, partiye döner dönmez, on beş yılın bir muhasebesini yaparak, kısa dönemli olarak 2019 başkanlık seçimlerinin hazırlık sürecini başlatır. Uzun dönemli olarak ise 2023 hedeflerine ulaşmak için Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uygun yönetim pratiği açısından, AK Parti’nin geleceğine yönelik de bir yol haritası oluşturur.

Referandum sonucuna yönelik hem Türkiye geneli hem de büyükşehirler başta olmak üzere tüm seçim coğrafyası için sorun alanlarını tespit için çalışmaların yapıldığı biliniyor. AK Parti hareketinin uzun dönemli oylarını sürekli artırarak iktidar olmasının en önemli yanı seçmen sosyolojisini iyi analiz ederek çıkan sonuca göre siyaset pratiği geliştirmesiydi. Ancak özellikle son yıllarda AK Parti açısından sorunlar tespit edilmesine rağmen, sorunların çözümüne dair uygulama safhasının aksadığına ilişkin değerlendirmeler çoğunluktaydı. Bunun da en önemli nedeni iktidar partisi olarak AK Parti’nin, Türkiye’nin içerden ve dışardan yapılan saldırılara karşı sürekli mücadele etmek zorunda kalmasıydı. Dolayısıyla da partiye ilişkin tespit edilen sorunların çözümü sürekli ertelenmek zorundaydı.

Siyasal sistemin dönüşümünü gerçekleştirilmiş, FETÖ ile mücadelede önemli mesafe kat edilmiş, çoklu terör örgütleri ile mücadelede başarı sağlanmış ve ekonomik kırılganlıklar ciddi oranda savuşturulmaya dönük bir mekanizma oluşturulmuştur. Bu açıdan bakıldığında, AK Parti bundan sonraki süreçte sadece sorunlarını tespit etmekle kalmayacak bu sorunların çözümüne de odaklanacak fırsatı da yakalamıştır. Tüm bunlara ilaveten, Erdoğan’ın partiye dönmesi de partinin sürekli ertelemek zorunda kaldığı kurumsallaşma ve konsolidasyon meselesine de odaklanmayı mümkün kılacaktır.

Geçiş Sürecinin Yönetimi

Geçiş süreci yönetim sisteminin yeniden örgütlenmesini gerektirdiği için mevcut sistem içinde bu dönüşümü engellemeye çalışan aktör ve yapılar olacaktır.

Değişimle ilgili en önemli süreç Anayasa değişikliğine uygun olarak geçilen hükümet sistemi ile ilgili gerekli ve zorunlu olan yasal değişikliklerdir. Anayasa değişikliği sadece genel çerçeveyi belirlemektedir. Dolayısıyla normlar hiyerarşisinin değişimi ve devletin yeniden yapılanmasını mümkün kılacak uyum yasalarının çıkarılması için bir geçiş ve hazırlık süreci gerekmektedir. Değişim sürecinde ortaya çıkabilecek hukuki ve teknik sorunlar en baştan öngörülmelidir. Kusurları anında tespit edecek mekanizmalar oluşturulmalıdır. Sistemin dizaynından sorumlu olan karar alıcılar kendilerinin yanlış yönlendirilmesine karşı bilgi kaynaklarını çeşitlendirmelidir.

Bu hazırlık ve geçiş sürecinde konumları ve iş tutma tarzları değişeceği için en başta bürokrasi sınıfı direnç gösterecektir. Özellikle çıkar alanları zedeleneceğinden sistemin etkin bir şekilde kurulmasını önlemek için uyum yasalarının hazırlanma sürecinde bürokrasinin manipüle edici davranış kodlarına dikkat edilmelidir. Çünkü bürokrasi sınıfı bütün siyasal sistemlerde statükonun en önemli savunucularıdır. Bu yüzden sistemin işleyişini bilinçli olarak yavaşlatabilecekler ve toplumun hoşnutsuz olmasına yönelik bir tutum takınabileceklerdir.

Geçiş sürecinin yönetiminde kurumsal bir zafiyetin oluşmasını engelleyecek bir yol izlenmelidir. Sistem baştan kurulurken yeni teşkilatlanma yanlış bir çerçeveye oturtulmamalıdır. Yani geçiş sürecinin siyasal maliyeti iyi hesap edilmelidir.

Cumhurbaşkanlığı sisteminde devletin yeniden yapılandırılması yasal değişikliklerle mümkündür. Parlamenter hükümet modeli değiştiğine göre parlamenter sisteme uygun örgütlenmiş kamu yönetimi de değişmek zorundadır. Bu anlamda yasal değişiklikler öncelikle ve özellikle başkanlı bir siyasal sistemde yürütmenin yeniden örgütlenmesine odaklanacaktır. Yeni sistemde başbakanlık kalkacağı için başbakanlık teşkilatının Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapılanmasına dönüştürülmesi gerekmektedir. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı yürütme teşkilatı başkanlı bir örgütlenme modeline göre dizayn edilmelidir. Bakanlar kurulu ve bakanlıkların yeniden yapılandırılmasının yanında; bakanlık düzeyinde olmayan başbakanlığa “bağlı”, “ilişkili”, “ilgili”, “denetleyici” ve “düzenleyici” vb. tüm kurumlar devletin yönetim şemasında yeniden konumlandırılacaktır.

Siyasetin Dönüşme Zorunluluğu

Yeni dönemde siyasal partilerin sistem içindeki konumu ve siyaset yapma tarzları da değişmek zorundadır. Çünkü cumhurbaşkanı ve meclisin seçim dinamikleri değişmektedir. Cumhurbaşkanı olabilmek için en az yüzde 50 oy almak gerekmektedir. İlk turda bu oy oranına ulaşılamadığında en fazla oyu alan ilk iki aday ikinci tur seçimlere katılacaktır. Cumhurbaşkanı adayları özellikle ikinci turu dikkate alarak seçimden önce kendi partisinin dışındaki partilerin de oyunu almak için ittifak seçeneklerini düşünmek zorundadır. Mutedil ve kapsayıcı olan parti ve onun başkan adayı daha fazla oy alacaktır.

İkinci tura kalması durumunda seçimler “kısmi eş zamanlı” bir modele dönüşmektedir. Yani milletvekilleri seçildikten iki hafta sonra cumhurbaşkanı seçilecektir. Seçimlerin eş zamanlı ya da kısmi eş zamanlı olmasının ötesinde seçmenler cumhurbaşkanı ve milletvekilli seçimlerinde farklı partiyi destekleyebilirler. Cumhurbaşkanlığında farklı bir partinin adayına, milletvekilliğinde ise başka bir partinin adayına oy verebilirler.

Yeni dönemde siyasal partiler açısından en önemli değişikliklerden biri de bir kişinin hem yasama hem de yürütme seçimlerine aynı anda aday olamamasıdır. Yani cumhurbaşkanı adayı aynı zamanda milletvekili adayı olamaz. Seçimlerin eş zamanlı yapıldığı dikkate alındığında seçilme olasılığı az olan parti liderleri cumhurbaşkanı adayı olmayacaklardır. Çünkü cumhurbaşkanı adayı olup seçilemediğinde milletvekilliği şansını da yitirmiş olacaktır. Tam da bu etkenlerden dolayı muhalefet partilerinin şimdiden bir “çatı aday” arayışına girmesi muhtemeldir.

Türkiye’deki seçmen blokları dikkate alındığında MHP ve HDP’nin aynı “çatı aday”a oy vermesi mümkün olmayacağı için AK Parti karşıtı bloğun cumhurbaşkanlığı seçiminde strateji geliştirmesi de oldukça zordur.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası