Kriter > Dosya > Dosya / CHP İttifakının Bileşenleri |

CHP Kayığında Saadet Arayışı


İdeolojik pusulasını kaybeden veya kendini güncelleyemeyen bir politik parti eninde sonunda ölür. Saadet Partisi’ni bekleyen son da budur. Beraberinde CHP’yi götürüp götürmeyeceğini ise bekleyip göreceğiz.

CHP Kayığında Saadet Arayışı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu SP Genel Merkezi'nde ziyaret etti, Ankara, 26 Kasım 2018

Çinliler birisine beddua etmek istedikleri zaman “İlginç zamanlarda yaşayasın” derlermiş. Galiba bizler de Çinlilerin bedduasına duçar olduk. Tuhaf zamanlardan geçiyoruz. Yerel seçimin sath-ı mailindeyiz. Türkiye 31 Mart 2019’da sandık başına gidecek. Millet yerel temsilcilerini belirleyecek. İşte bu süreçte birbirinden ilginç ittifak ilişkilerine tanık oluyoruz. Milliyetçilerin “asena”sı olarak kendini tanımlayan Meral Akşener ve İYİ Parti’si ülkenin belli il ve ilçelerinde binlerce insanımızın katili olan PKK’ya sırtını yaslamaktan çekinmeyen HDP ile de facto ittifak halinde. Bunun yanı sıra Müslümanları siyasal arenaya taşıyan ilk politik hareket olma özelliğine sahip Milli Görüş hareketinin son halkası olduğunu iddia eden Saadet Partisi (SP) kurulduğu günden itibaren dindarları siyasal hayatın dışına atmaya çalışan Kemalist seçkinlerin buluşma noktası CHP ile dirsek temasında ve sonunda iş birliği yapma kararı aldılar. “Saadet Partisi ile bu süreçte dirsek teması sağladık” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, seçim manifestosunu ilan ettiği parti toplantısında Temel Karamollaoğlu’na teşekkür etmekten de geri durmadı.

Diğer yandan CHP Adıyaman İl Başkanı Deniz Çakmak Adıyaman il merkezi, Kahta, Gerger, Çelikhan, Samsat, Sincik ilçelerinde SP’nin adayını destekleyeceklerini kamuoyuyla paylaştı. Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi, 24 Haziran seçimlerinde kamuoyunun “dört benzemezler ittifakı” olarak kodladığı bu koalisyonun yeniden bir araya gelmesi bekleniyordu ve beklenen oldu. Ancak bu ittifak akıllarda bir sürü soru işaretinin belirmesini beraberinde getirdi. Karamollaoğlu, Kılıçdaroğlu’nun kayığına neden bindi? CHP’nin kayığına binen SP’nin amacı ne? Mayasının tutma ihtimali oldukça düşük olan bu birliktelik milletin teveccühünü nasıl kazanacak veya Karamollaoğlu neden ısrarla CHP’ye doğru dümen kırıyor? Bu sorulara eklenebilecek kilit bir soru daha var: SP ile CHP arasındaki iş birliğinin siyasal anlamı nedir?

 

Dirsek Teması mı, Meşruiyet Krizi mi?

Politik zeminde meşruiyet eylemleri, ilişkiler ve iddiaların toplumsal kabul görecek hukuki, rasyonel, zorunlu, ahlaki, makul, doğal gerekçelere dayandırılmasıyla sağlanır. Bu durum insanların temel bir ilkeye göre düşünmelerini ve hareket etmelerini sağlar. Bir eylemin hangi ilkeye göre tasdik edileceğinin referans kaynağını da meşruiyet anlayışı oluşturur. Bu yüzdendir ki siyasal olarak eylemlerin ve inançların kabul edilebilir ölçütlerinin belirlenmesi ancak meşruiyet anlayışıyla mümkün olabilir. Şu hususun da altını çizmekte fayda var; demokratik düzende ideolojik benzerliklere ve ortak paydalara sahip siyasal partiler birbirleriyle ittifak yapabilir, hükümet kurabilir veya koalisyon oluşturabilir.

Burada şaşırtıcı olan CHP ile SP’nin hangi ortak değerde buluşarak ittifak yapma kararı aldıklarıdır. İYİ Parti ve HDP’nin de facto dahil olduğu ittifakın Erdoğan nefreti dışında makul bir gerekçesi bulunmuyor. SP’nin Stockholm sendromunu andırır bir biçimde CHP ile iş birliği yapmasının temel gerekçesi her iki seçmenden birinin desteğine sahip Erdoğan’ı “düşürme” hedefidir. Oysa politika sadece iktidarı düşürmeye dönük bir faaliyet olmadığı gibi nefret duygusuyla yürütülecek bir faaliyet de değil. Meşruiyet kriziyle atbaşı giden ittifakı oluşturan partilerin hiçbirinin ittifakı kabul edecek iradeyi gösterememesinin sebebi Erdoğan nefreti ve onu düşürme hedefini halka anlatamamaktır. Çünkü millet siyaset mühendisliğinin farkında.

CHP’nin ve İYİ Parti’nin başını çektiği, SP ve HDP’nin de gövdesini oluşturduğu bu ortaklık Türkiye’yi yönetme ve geleceğe taşıma iradesi ve hedefine sahip değildir. Çünkü onların buluştuğu kavşak bu ülkenin başkanı Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı dahası düşmanlığıdır. Millet 24 Haziran seçimlerinde yüzde 52,6 oy vererek Başkan Erdoğan’ın yanında olduğunu göstermiştir. Aslında rakipleri de bunun farkındadır. Bu yüzden Erdoğan düşmanlığı üzerinden politika üretmeye çalışmak veya geleceği olmayan ittifaklar kurmak SP’nin de içinde olduğu koalisyonun yaşamış olduğu meşruiyet krizini derinleştirmekten başka bir işlev görmeyecektir. Çünkü Erdoğan milletin desteğiyle milli iradenin mücessem haline dönüşmüştür. Bundan dolayı CHP’nin kayığına binen SP yerel seçimlerde zaten zayıflamış siyasi imajını biraz daha kaybedecektir.

 

Omurgasız Siyaset

Nefret ve düşmanlık duygusuyla yoğrulmuş SP-CHP arasındaki iş birliği ve dirsek teması omurgasız siyasetin güncel örneğini oluşturuyor. CHP penceresinden mesele değerlendirildiğinde ortaya çıkan manzaraya bakıldığında ana muhalefet partisinin uzun zamandan beri izlemiş olduğu siyaseti temel ilkeler ve değerler çerçevesinde açıklamak zor. CHP güncel politik kurnazlıkları tercih ederek bazen çarşaf açılımı yaptı bazen Kur’an kurslarını ziyaret etti bazen de dindar seçmenle aynı kadraja girdi. Bir taraftan muhafazakar oyları devşirmeye çalışırken diğer taraftan da muhafazakar dünyanın değerlerini aşağılamaya çalıştı. Örneğin ezandan rahatsız oldu. Yıllardır sistemin uygulayageldiği kısıtlamaların hedefindeki bir tabana sahip olan SP ile kısıtlamaları belirleyen ve uygulamak isteyen CHP’nin yaptığı iş birliği her iki taraf için de başlı başına tutarsızlık abidesidir. Örneğin SP tabanının başörtüsü zulmüne maruz kalmasının faili siyaset zemininde CHP’den başkası değildir. Başka bir örnek imam hatip liseleri konusunda ve Kur’an-ı Kerim eğitimine yaş sınırı getirilmesinde de görülebilir.

Toplumsal ve siyasal tabanı başta olmak üzere iç ve dış politika anlayışında, dünyayı anlama, anlamlandırma ve değerler tasavvurunda, ekonomi ve eğitim politikasında birbirinden tamamen zıt uçları temsil eden iki partinin birlikteliği açıklanmaya muhtaç. O halde SP ve lideri Karamollaoğlu CHP’nin kayığına neden bindi? CHP neden SP ile aynı yola girdi? Her seçim öncesinde olduğu gibi yerel seçimin yaklaşmasıyla omurgasızlık, ilkesizlik ve tutarsızlığın sath-ı mailine savrulanların ibretlik hikayesini izliyoruz. Ahmet Kaya’nın şarkısında söylediği gibi “Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça”, bir kaybet kaybet yolculuğu. Bu tablo SP’nin de CHP’nin de ahlaki açıdan politik iflasının göstergesidir.

Buna ilaveten kendi muhafazakar seçmenini kendi değerlerine düşman bir partiye kanalize etmesi SP’nin Milli Görüş davasıyla bağının tükendiğini göstermektedir. Artık ne bu ülkenin İslamcılarını temsil etmektedir ne de sıradan Anadolu insanını. Son dönemde yapılan seçimlerde halkın teveccühüne ve çok bekledikleri dip dalgaya mazhar olamamalarının temel sebebi de budur. 1 Kasım seçimleriyle karşılaştırıldığında 24 Haziran’da oyunu birazcık yükseltebilmiş olmasına rağmen SP ancak yüzde 1,3 oy oranıyla 668 bin 894 kişinin reyini alabilmiştir. Millet İttifakı içerisinde en az oyu alan parti ünvanına sahip olan SP 7 Haziran seçiminde de 2,1 oy oranıyla sadece 949 bin 636 seçmene ulaşabilmiştir. Bu siyasal tablo Milli Görüş çizgisinden uzaklaşan SP’nin toplumun talebini parlamentoya taşıyan politik parti olma özelliğini kaybettiğini ve bir yaşlılar kulübüne dönüştüğünü ifşa etmiştir. Artık SP misyonunu tamamlamıştır; kepenk indirebilir.

 

İflasın Göstergesi

Karamollaoğlu’nun CHP’nin kayığına binmesinin bir siyasal anlamı da milli vasfını kaybeden SP’nin ideolojik olarak iflasın eşiğinde olduğudur. Çünkü bir düşünce biçimi olarak Milli Görüş milli iradeyi topluma hakim kılmak, toplumun ezilen veya dışlanan Anadolu insanını politik alana dahil etmek, adil bölüşümün esas olduğu sosyal düzeni inşa etmek gibi yerli değerlerin temsilcilisiydi. Ancak kurucu aklının ölümüyle beraber bu hareket temel değerlerinden hızlıca uzaklaşmış ve metamorfoz geçirmiştir. SP’nin yaşadığı metamorfozun göstergesi ise dindar insanların hayatını kolaylaştıracak düzenlemelerin yapılması, başörtüsünün üniversitede ve kamuda serbest bırakılması ve imam hatip lisesi öğrencilerine fırsat eşitliğinin sağlanması gibi uygulamaları her fırsatta Anayasa Mahkemesine taşıyan bir partiyle iş birliği yapmasıdır. Sosyal kimliğini ve politik tasavvurunu kaybeden bu hareket CHP ile ittifak ederek hem iflasını açıklamış hem de Erbakan dönemindeki dinamizmini, politik aurasını ve siyasal iddialarını terk etmiştir. İdeolojik pusulasını kaybeden veya kendini güncelleyemeyen bir politik parti eninde sonunda ölür. SP’yi bekleyen son da budur. Beraberinde CHP’yi götürüp götürmeyeceğini ise bekleyip göreceğiz…


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası