Kriter > Dış Politika |

Makedonya’nın Pozisyonu ve Yunanistan’la İsim Gerginliği


Yunanistan’ın isim değiştirme baskısına boyun eğen Makedonya Cumhuriyeti uluslararası dünyada “Kuzey Makedonya” olarak anılmaya başlandı.

Makedonya nın Pozisyonu ve Yunanistan la İsim Gerginliği

Yirmili yaşlarında tahta çıkıp on üç yıllık hükümdarlığında Makedonya’dan Hindistan’a milyonlarca kilometrekarelik topraklarda hüküm süren Büyük İskender dünyanın ilk fatihlerinden biri kabul ediliyor. Makedonya Cumhuriyeti ise tarihin bu en büyük imparatorunu atası olarak sahipleniyor, daha doğrusu sahipleniyordu. Antik Yunan’da birliği sağlayan ve Pers imparatorluğunu yıkan Büyük İskender’in Makedonya Cumhuriyeti’nden izleri siliniyor artık. Yunanistan’ın isim değiştirme baskısına boyun eğen Makedonya Cumhuriyeti uluslararası dünyada Kuzey Makedonya olarak anılıyor. Tarihte Makedonya olarak bilinen toprakların bugün sadece yüzde 19’unun Makedonya Cumhuriyeti’nde olduğunu, diğer kısımların Bulgaristan, Yunanistan ve Arnavutluk’ta yer aldığını da ekleyelim.

Geçmişin silinmesi beraberinde yeni bir tarih yazımı gerektiriyor elbette. Tarihi Taş Köprü’nün hemen yanında açılan ve içinde Büyük İskender’e dair hiçbir şey olmayan Makedonya Milli Mücadele Müzesi’nde yeni bir ulus devlet oluşturmak için üretilen tarihi görebiliyorsunuz. Bu müze isim değişikliğinden önce kurulmuş. Fotoğraf çekmenin yasak olduğu müze Sultan Abdülhamid ve sözde Osmanlı zulmüyle başlıyor. Müzeye gelen ziyaretçilerin büyük kısmı ise öğrencilerden oluşuyor.

 

Yunanistan Baskısı

İki ülke arasında Haziran 2018’de yapılan Prespa Anlaşması’na (Prespa, Güney Makedonya’da Yunanistan ve Kuzey Makedonya’nın paylaştığı bir göl) göre Makedonya’nın ismi “Kuzey Makedonya” olarak değişti. Kriz Makedonya’nın Yugoslavya’dan ayrılmasıyla başladı. Yunanistan’ın kuzey bölgesinin adının Makedonya olması nedeniyle ileride bir toprak talebine yol açabileceği endişesi taşıyan Yunanlılar yirmi yedi yıllık dönemde taleplerinden hiç vazgeçmedi. 1992’de Selanik’te düzenlenen “Makedonya Yunandır” tezine karşılık “Makedonya Makedonyalılarındır” tezi savunulmuş ve 2011’de Üsküp meydanına Büyük İskender ve babası Philip’in heykelleri dikilmişti. Kara ülkesi olan Makedonya’ya Selanik Limanı kapatılarak büyük ekonomik ambargo uygulanmıştı. Makedonya’nın Avrupa Birliği (AB) ve NATO’ya üye olma girişimleri her seferinde Yunanistan tarafından engellenmişti. Yunanistan’ın taleplerine göre “Makedon azınlığı” ibareleri çıkartılacak, Makedonya vatandaşları salt “Makedon” değil “Kuzey Makedonya vatandaşları” olarak tanımlanacak, Makedon dilinin “Slav dilleri ailesi”ne ait olduğu ve Helence konuşan Antik Makedonya ile ilgisinin olmadığına atıfta bulunulacaktı. O dönem cumhurbaşkanı olan İvanov ulusa sesleniş konuşmasında “Bu zararlı metni ne desteklerim ne de imzalarım” demiş ve anlaşmayı şeffaf olmamakla eleştirmişti. Anlaşmayla ilgili yapılan toplantıyı öfkeyle terk eden İvanov’un açıklamalarıyla birlikte Üsküp sokakları da hareketlenmişti. 

Aynı zamanlarda Makedonya Başbakanı Nikola Gruevski başbakanlığı döneminde yaklaşık 600 bin avro değerindeki lüks otomobilin yasa dışı satın alınması iddiasıyla iki yıl hapis cezası aldı. Ülkeden kaçarak Macaristan’a sığınan Gruevski’nin iltica talebi kabul edildi. Başbakan, Makedonya Sosyal Demokratlar Birliği (SDSM) öncülüğündeki yeni hükümetin siyasi zulmü nedeniyle iltica talebinde bulunduğunu ve bu hükümetin demokratik olmayan adım ve yöntemlerle Makedonya’daki savcılık ve yargı sistemini istismar ederek özgürlüğünü elinden almak istediğini söyledi. Makedonya hükümeti AB ve NATO üyesi olan Macaristan’dan “Uluslararası hukuka saygılı ve şartsız şekilde Gruevski’nin aldığı cezayı çekmesi için iadesini beklemektedir” ifadeleriyle Gruevski’yi talep etti. Macaristan ise bu talebe olumsuz cevap verdi. Üsküp’te konuştuğum bazı isimler sürecin Türkiye’deki Gezi Parkı Şiddet Eylemleri’yle paralel başladığını, Makedonya’da renkli devrim yaşandığını ve başbakanın yolsuzlukla suçlanmasının Türkiye’deki 17-25 Aralık sürecine çok benzediğini belirttiler.

 

Çipras’ın Hatası

Yirmi yedi yıllık isim ihtilafını sonlandıran Prespa Anlaşması’nın Yunan Parlamentosunda kabulüyle ülkeye hem NATO hem de AB yolu açılmış oldu. Atina’nın ülkenin NATO üyeliğine koyduğu rezervi kaldırdığına dair resmi bildiri iletildikten sonra ittifak protokolü parlamentoların onayına sunulacak. 13 Şubat’ta yürürlüğe giren anlaşmayla Makedonya Cumhuriyeti’nde bugüne dek kullanılan ve “Antik Yunan medeniyeti, Büyük İskender ve Yunan tarihine göndermeler yapan isim, lehva, bayrak ve amblemler” altı ay içinde değiştirilecek. Önümüzdeki beş yıl içinde de devlet daireleri levhaları, kimlik, pasaport ve her türlü resmi yazışma ve belge, logo ve anketlere “Kuzey Makedonya Cumhuriyeti” adı işlenecek. 

Yunan muhalefeti dört yıldan bu yana iktidar olan Aleksis Çipras’ın anlaşmayı kabul etmesiyle tarihi bir hata yaptığını söyleyerek Çipras’ı vatan haini olmakla suçluyor. Anlaşmanın halkın yüzde 60’ı tarafından olumsuz karşılandığını da belirtmek gerekir. Gelecek seçimlerde Çipras’ı zorlayacağı düşünülen YDP lideri Miçotakis şimdiden iktidara gelmesi durumunda anlaşmanın olumsuz yönlerini gidermeye çalışacağını ve Kuzey Makedonya’nın AB üyeliğini veto etme hakkını saklı tutacağını belirtiyor.

Gruevski ile ilgili yolsuzluk iddiaları ve yurt dışına kaçması sağ siyasetin yaralanmasına neden olmuştu. Seçimi kazanmış olmasına rağmen Arnavut partisi BDI üzerinden hükümetin kurulması da engellenmişti. Aynı dönemlerde görev süresi biten sağ kökenli cumhurbaşkanının da görevden ayrılmasıyla hem başbakanlık hem de cumhurbaşkanlığı sosyal demokratların eline geçmişti. Mayıs başında sandıktan zaferle çıkmış çiçeği burnunda sosyal demokrat cumhurbaşkanı adayı Stevo Pendarovski ise aslında bir akademisyen.

Kuzey Makedonya’da cumhurbaşkanı ve başbakanı halk seçiyor. Geçtiğimiz yıllarda iki makam arasında yetki çatışmaları yaşanmış ancak şu anda iki makamın da sosyal demokrat olması nedeniyle artık bu çatışmaların azalacağı iddia ediliyor. Yeni cumhurbaşkanı hızlı bir şekilde Kuzey Makedonya’yı hem NATO hem de AB’ye üye yapmak istiyor ve bunun için çalışmalar yapıyor.

Aralık 2014’te Rusya Karadeniz’den geçerek Bulgaristan üzerinden Avrupa ülkelerine ulaştıracağı Güney Akım projesine son verdiğini açıklamış, sürpriz bir kararla Türkiye ile TürkAkım projesini başlatacaklarını duyurmuştu. Dönemin başbakanı Gruevski ise TürkAkım’a dahil olmaya hazır olduklarını açıkladı. Brüksel ile Moskova anlaşırsa Makedonya’nın bu projede yer almak istediğini belirtti. Mayıs 2015’te Kumanova şehrinde bir terör saldırısı düzenlendi. Saldırıda 8 emniyet mensubu hayatını kaybetti, 14 silahlı saldırgan öldürüldü. BM genel sekreterliği “bu hassas dönem”de tüm taraflara itidal çağrısı yaptı. Uluslararası güvenlik uzmanları Makedonya’nın TürkAkım’a katılacağı açıklaması sonrası etnik olarak oldukça zengin olan ülkenin hareketlenmesinin tesadüf olmadığı yorumlarını yaptılar. Saldırı iki bakanın istifasıyla sonuçlandı.

 

Türk Nüfusu

Yeni dönemle birlikte Almanya ve Avusturya’nın Avrupa’daki enerji tekelini kırabilecek TürkAkım’ı Balkanlar üzerinden İtalya’ya ulaştırma fikri Avrupa’nın AB rüşvetiyle rafa kalkmış görünüyor. Almanya kendi hatlarını bypass edecek bu projeye şiddetle karşı. İşin ilginç tarafı bütün bu süreç açık açık konuşulduğu halde halkın tavrını AB’den yana koyması. Dünyada hemen her coğrafya üzerinde nüfuz mücadelesi veren ABD ve Rusya için Avrupa büyük bir pazar. TürkAkım projesine karşı çıktığını yineleyen ABD 510 milyon nüfuslu Avrupa Kıtası’na özellikle sıvılaştırılmış gaz (LNG) satışını arttırmak istiyor. NATO ve AB üyeliğini tercih eden Makedonya’nın uzun vadede enerji politikalarını nasıl düzenleyeceği merak konusu.

Makedonya ile ilgili önemli bir diğer konu kurucu unsur sayılan Türklerdir. Makedonlar ve Arnavutlar ile beraber asli topluluk kabul edilen Türklerin nüfusu resmi olarak yüzde 3,87. Ama uzun yıllardır ülkede nüfus sayımı yapılmadığını da belirtelim. Üç farklı Türk partisi var. Her hükümette Dış Yatırımlar Bakanlığını alan bir Türk oluyor ama bu bakanlığın bir bütçesi yok. Yakın zamanda yapılan cumhurbaşkanı seçimleri Türklerin varlıklarını göstermesi için önemliydi. Boşnak, Rom ve Torbeşler Türk adayla birlikte seçime gitmeyi kabul ettikleri halde Türk partileri bu birlikteliğe katılmayı reddettiler. Üç parti bir araya gelebilse sonuç belirleyici olabilir ve yapılacak siyasi pazarlıklar sonucu hükümette gerçekten yetki sahibi bakanlıklar alınabilirdi ama maalesef bir araya gelemediler.


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası