23 Ağustos Çarşamba günü Moskova’dan havalanan ve St. Petersburg istikametinde ilerleyen özel bir jetle, Moskova saatiyle 17.30 sıralarında telsiz iletişiminin kesilmesi, Rusya’yı bir kez daha haber bültenlerinde ilk sıraya taşıdı. Kısa sürede düşme anına ve enkaz alanına dair videoların sosyal medyada yayınlanmasıyla Wagner ordusunun patronu Prigojin’in muhtemel ölüm haberini, dünya duydu. Rus haber ajansı TASS’ın dahi düşen uçakta Prigojin ve Wagner yönetim ekibinin bulunduğunu duyururken, Rusya standartlarına göre hızlı davranması, pek çok kişinin beklediği finalin gerçekleştiğine işaret etmekteydi.
Ölümünün ardından yapılan yorumlar, Prigojin’in kişiliğine ve eksantrik biyografisine odaklandı. Oysa Rusya’yı gelecekte neyin beklediğini merak edenlerin bakış açısına faydalı olması bakımından, Prigojin’in kim olduğundan ziyade neyi temsil ettiğini öğrenmek yerinde olacaktır. Bu yaklaşım, Wagner yapılanmasının geleceğinin ve Rusya’nın hedeflerinin ne olacağı sorularına yanıt bulmak açısından da daha faydalıdır.
Yıkılan SSCB ile Ortaya Çıkan İhtiyaçlar: Oligarklar ve Wagner
1991’de yıkılan Sovyet sisteminin yerine Rusya’nın acilen ihtiyaç duyduğu serbest piyasa ekonomisi organizasyonu arayışı, “Oligark” adı verilen ve benzerine dünyanın başka yerinde rastlanmayacak bir sermaye sınıfını üretti. Önce Batılı ülkelerle iş birliği içerisinde Rus devletinin kaynaklarına çöken bu sermaye sınıfı, 1999’dan itibaren Putin’in iktidar basamaklarını tırmanmasıyla beraber kaçınılmaz şekilde yapısal dönüşüm geçirdi. İlk dönem oligarklarının yerini, Putin’in St. Petersburg kentini yönetirken edindiği iş çevreleri aldı ve gerek kaynakların gerek servetin hızla el değiştirmesi sağlandı. Sovyet sonrası dönemin ilk oligarkları, işleri kendi bildikleri yolla yürütmekte ısrar edince ya yurt dışına kaçmaya zorlanarak ya soluğu cezaevinde almaları sağlanarak tasfiye edildi. Prigojin de St. Petersburg kökeni sayesinde bu ikinci dönem oligark yapılanması içerisinde kendisine sivrilebileceği bir kulvar edindi: Gıda sektörü. Onu benzerlerinden farklı kılansa, Kremlin’in ihtiyaçlarını zamanında fark ederek bu alanlara doğru yer ve zamanda yatırım yapması oldu. 1991’de serbest piyasa ekonomisinin kurallarına hazırlıksız yakalanan Rus devleti, kendisini oligarkların insafına bırakmıştı. 1999’dan itibaren NATO’nun doğuya doğru genişleme hamleleriyle beraber benzer bir hatanın dış politikada da yapıldığı fark edildi. Öyle ki, bu hatanın sonuçları Putin’i de iktidara taşıyan faktördü. Peki neydi o hata?
NATO’nun doğuya doğru genişlemeyeceğine dair dönemin Sovyet Komünist Partisi Birinci Sekreteri Gorbaçov’un, Batılı mevkidaşları hatta NATO yetkililerinden sözlü olarak aldığı garantilerin karşılığının olmadığı 1999’da netleşmişti. Ancak, Rusya bu sürede yalnızca Avrupa’daki değil, Afrika, Latin Amerika, Ortadoğu, Balkanlar ve Asya-Pasifik bölgesindeki nüfuz alanlarını da terk etmiş bulunuyordu. Bu zafiyet, ABD’nin karşısında hiçbir caydırıcı güç olmadan, Irak, Libya, Afganistan, Sırbistan ve Venezuela’ya müdahale edebilmesini beraberinde getirdi. Tek kutuplu dünyanın oluşturduğu bu dengesizliğe karşı Kremlin’in acilen bir çözüm bulması gerekiyordu.
Fırsatların Adamı Prigojin ve Rusya’yı Nüfuz Alanlarına Döndüren Silah: Wagner
Prigojin, tam bu noktada Ukrayna’nın Donbass bölgesi ile Suriye ve Libya’da yaşanan çatışmaların jeopolitik rekabette Rusya’ya kazandırabileceği avantajları fark etti. Rusya Genelkurmay Başkanı Gerasimov’un “hibrit savaş” konseptiyle de uyumlu, dinamik bir askeri gücün, Rusya’nın nüfuz alanlarını geri almasında üstleneceği rolün gerekliliği ortadaydı. İşte Prigojin’i benzeri oligarklardan ayıran ve isminin tüm dünya tarafından tanınmasını sağlayan hatta trajik sonuna kapı açan “fırsat” işte buydu: Wagner ordusu.
Rusya’nın deniz aşırı topraklarda varlığını koruyacak, yetkileri kasıtlı olarak muallakta bırakılmış, yasal konumu net bir çerçeve ile belirtilmemiş, gölge bir orduya ihtiyacı vardı. Prigojin işte bu ihtiyacı karşılayan kişi oldu. Ticaret hayatından getirdiği müteşebbis kişiliğinin, organizasyon kabiliyetinin ve vatanseverliğinin temsili olan Wagner Ordusu, kısa sürede Suriye, Libya, Belarus ve Ukrayna cephelerinde olayların gidişatını Rusya lehine çevirdi. SSCB’nin parçalanmasıyla Kremlin Sarayı’nın aleyhine dönen jeopolitik denge ibresi, yönünü yeniden belirlemiş, Moskova’nın makus talihi değişmeye başlamıştı. Wagner’in operasyonel başarısı, kısa sürede kendilerini Fransa ve ABD’nin nüfuzundan kurtarmak isteyen Afrika ülkeleri için de bir çıkış yolu oldu. Bununla da kalmadı, benzer talepler, Latin Amerika ülkelerinden de gelmeye başladı. ABD ve Fransa, meydanı boş buldukları Birinci Soğuk Savaş sonrasında fütursuzca yağmaladıkları ülkelerde artık Wagner’in hayaletiyle karşılaşmaya başlamışlardı. İşler hem Kremlin Sarayı hem de Prigojin için iyi, hatta beklenenden de iyi gitmekteydi, ta ki 24 Şubat 2022 gününe kadar. Moskova’daki yönetim kadroları her ne kadar kabul etmek istemeseler de, başkent Kiev’i ele geçirerek Ukrayna’yı tamamen işgal etme ya da en azından yönetimi değiştirme planları çuvallayınca, Prigojin ile Kremlin Sarayı çevresindeki yönetici sınıf arasındaki çatlaklar da medyaya kadar ulaştı.
Rusya-Ukrayna Savaşı, Wagner-Kremlin Dengesini Bozdu
Rus ordusunun Ukrayna savunması karşısında düştüğü durum, ardından savunma pozisyonuna geçmeye zorlanması Prigojin’i, Rusya Savunma Bakanı Şoygu ile Genelkurmay Başkanı Gerasimov’u doğrudan hem de uluslararası kamuoyu önünde hedef alacak biçimde açıklamalara yöneltti. Dahası Dimitri Utkin gibi aşırı milliyetçi isimler de Prigojin etrafında toplanmıştı. Wagner ordusu her ne kadar Putin’e bağlılığını sürdürüyormuş gibi görünse de artık Kremlin Sarayı çevresindeki güç dengelerini değiştirmek istedikleri de aşikardı. Çeçen lider Ramazan Kadirov’un, Prigojin’in ölümünün ardından söylediği şu sözlere kulak vermek lazım bu noktada: “Prigojin ulusal olarak önemli biriydi. Ama son zamanlarda ülkede olanlarla ilgili resmin tamamını ya görmedi ya da görmek istemedi. Daha büyük ulusal meseleler için şahsi ihtiraslarını bırakmasını istedim, ama Prigojin böyle bir insandı. Çelik gibi bir karakteri ve istediği şeylere hemen ulaşma arzusu vardı.”
Ağustos 2022’de başlayan Bakhmut Muharebesi, Wagner ile Kremlin arasındaki ilişkilerin geleceği açısından son kırılma noktasının başlangıcıydı. Bakhmut’un ele geçirilmesinin de elde tutulmasının da Wagner’in eseri olduğunu savunan Prigojin’in, Şoygu ve Gerasimov’a yönelik eleştirileri giderek sertleşiyor daha pervasız bir hal alıyordu.
Prigojin’in 5 Mayıs 2023 günü Savunma Bakanı Şoygu’yu hedef alan açıklamaları artık “Ya devlet başa ya kuzgun leşe” noktasına gelindiğinin işaretiydi. Prigojin, “Senin lüks içindeki ofisinde şişko kediler gibi oturabilmen uğruna, Wagner on binlerce kayıp veriyor.” sözleriyle köprüleri atıyordu. Kremlin’in buna yanıtı, Wagner’in Savunma Bakanlığı bünyesine dahil edilmesi için gereken anlaşmanın imzalanması yönünde talimat vermek oldu. Prigojin talep edilen imzayı atmadı ve 23 Haziran’da Romalı General Sezar’ın tabiriyle “Alea İacta Est” dedi yani son zarını attı. Prigojin artık tüm kırmızı çizgileri geçmişti. Ancak bu geçiş Sezar’ınki kadar kararlı ve başarılı olmayacaktı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin yalanlara dayandığını, Savunma Bakanı Şoygu’nun savaş konusunda hem Devlet Başkanı Putin’i hem de Rus halkını kandırdığını iddia eden bir video mesaj yayınlayan Prigojin için artık dönüş yolu kapanmıştı. Nitekim ertesi gün Wagner ordusunun modern tarihte benzerine rastlanması mümkün olmayacak kalkışma hareketi başladı. Wagner, umulmadık bir hızda yoluna çıkan Rus ordusunun saldırı helikopterlerini hatta bir istihbarat uçağını da düşürerek, 24 saat içerisinde Moskova’nın kimi kaynaklara göre 95, kimi kaynaklara göre ise 310 kilometre yakınına ulaştı.
Ancak Wagner isyanı Rus ordusunun içerisinden umduğu desteği bulamadı. Hatta Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı’na karşı Prigojin’in eleştirilerini paylaşan ancak Mart’tan itibaren bu iktidar mücadelesinde tarafını yeniden belirleyen Ramazan Kadirov’un da isyana cephe almasıyla Prigojin’in isyan gemisi kayalıklara oturdu. Özellikle Suriye’deki faaliyetleri nedeniyle “General Armageddon” lakabıyla tanınan ve 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgale başlayan Rus güçlerinin komutanlığını üstlenmiş olan General Sergey Surovikin’in Wagner lehine beklenen hamleyi yap(a)maması, isyanın son bulmasında etkili oldu. İsyan sırasında Rusya Uzay ve Hava Kuvvetleri Komutanı olan General Surovikin, Batılı kaynaklara göre, girişimi önceden haber alan Putin’e sadık güçler tarafından enterne edilmişti. İsyanın durdurulması için 24 Haziran’da Telegram üzerinden verdiği mesajdan sonra bir daha kamuoyu karşısına çıkmadığı gibi Surovikin, Prigojin’in öldüğü uçak kazasından bir gün önce tüm görevlerinden azledildi. Surovikin’in artık ev hapsinde tutulduğu ve SSCB döneminde gözden düşen generallerin başına geldiği şekilde, ki bu en iyi ihtimal kendisi için, bir daha kamuoyu önüne çıkamayacağı artık herkesin malumu.
Prigojin’in Yaşamını İki Ay Uzatan Sebep Neydi?
İsyanın başarısızlığı önce Wagner ordusunun bizzat Devlet Başkanı Putin tarafından yasa dışı ilan edilmesini beraberinde getirdi. Ardından Rusya’daki insan kaynağı Belarus’a sevk edilen özel ordunun silah ve mühimmatı da Rus ordusunun envanterine transfer edildi.
Ancak gerek Rusya’nın gerek Putin’in kişisel tarihini inceleyenler için olayların bu noktada son bulması mümkün değildi. Nitekim, 11 Ağustos’ta Financial Times gazetesinde yayımlanan bir röportaj, yeni gelişmelerin kaçınılmaz olacağına işaret etmekteydi. Bellingcat adlı açık istihbarat kaynaklarına dayalı Hollanda merkezli araştırmacı gazetecilik kuruluşunun Rusya sorumlusu Christo Grozev, Financial Times’ın sorularını yanıtlarken önemli bir uyarıda bulunuyordu. Grozev’e göre Prigojin, 6 ay içerisinde ya öldürülecek ya da ikinci bir darbe girişiminde bulunacaktı. İşte bu röportajın yayınlanmasından yalnızca 12 gün sonra Prigojin, şüpheli uçak kazasında yaşamını yitirdi. Muhtemeldir ki Grozev’in elindeki bu bilgiye Kremlin de sahipti. Prigojin’e bir sonraki olası darbe girişiminde destek olacak, iş dünyası, bürokrasi ve askeri çevrelerden kişilerin isimlerinin de Devlet Başkanı Putin’in masasında olduğunu tahmin etmek artık zor değil.
Wagner Neden Yaşamak Zorunda?
Eğer uçağın düşmesi kesinlikle bir sabotaj ya da füze saldırısı ise Prigojin’in öldürülmesi için neden iki ay beklenmiş olabileceği sorusunun cevabı da büyük ihtimalle Wagner’in geleceğinde ve yeni darbe girişimi ihtimalinin soruşturulmasında yatıyor.
Halihazırda gündemde olan “İkinci Soğuk Savaş” ve “Çok Kutuplu Dünya Mücadelesi”, Wagner tarzı bir aparatın Rusya için gerekliliğini kaçınılmaz kılıyor. Bu gerekliliğin yanıtını 2023 içerisinde Rusya-Afrika Ortaklık Forumu Genel Sekreterliğini yürüten Rus Büyükelçi Oleg Ozerov tarafından dile getirilen şu ifadelerde bulmak mümkün “Rusya, tüm Afrika ülkelerinde büyükelçilik açmayı planlıyor. 1990’larda alınan Afrika’daki Rus büyükelçiliklerini kapatma kararları mantıklı değildi. Rusya bu hatasını anladı ve telafi edecek.” Büyükelçi Ozerov’un bu sözleri dahi küresel jeopolitik mücadeleye ağırlığını yeniden koyan ve eski nüfuz alanlarına hatta daha ötesine dönmeyi hedefleyen Moskova’nın neden Wagner tipi bir yapıya ihtiyacı olduğunu anlatmak için yeterli. Nitekim, Prigojin’in ölümünün hemen ardından Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-Bek Yevkurov’un Libya’ya yaptığı ziyareti de gözden kaçırmamak lazım. Yevkurov’un 24 Haziran’da, isyancıların ilerleyişini durdurmak için Prigojin ile yaptığı görüşmenin görüntüleri sosyal medyada paylaşılmıştı. Prigojin’in ölümünün ardından Yevkurov’un, Bingazi’de General Hafter ile bir araya geldiği, bu görüşmede Hafter’e Wagner’in yeni yapısıyla yola devam edileceği yönünde güvence verdiği bildiriliyor. Yevkurov-Hafter görüşmesinden sızan bilgiler, Wagner ordusunun yeni komutanının da kısa sürede ilan edileceğine işaret ediyor.
Nitekim Bingazi’deki bu görüşmenin hemen ardından 26 Ağustos Cumartesi günü Rusya Devlet Başkanı Putin, Wagner ya da farklı gruplara bağlı tüm paralı askerlere Rusya devletine bağlılık yemini etme zorunluluğu getiren kararnameyi imzaladı. Sizler Kriter dergisinin bu sayısını okurken büyük ihtimalle özel ordunun yeni komuta yapısı da belirlenmiş olacak.
Rusya Yalnızca Wagner’i Dönüştürmeyecek
24 Haziran’da başlayan ve 23 Ağustos’ta son bulan bu kaosta her ne kadar başrolde görünse de Yevgeni Prigojin’i olayların merkezine oturtmak, meselenin tamamını geleceğe doğru anlamlandırmak bakımından yeterli olmayacaktır. Hele ki uçağın düşüş sebebi ayrıntılara takılmak ya da “Prigojin sahte bir ölüm planlamış olabilir mi?” gibi komplo teorilerine saplanıp kalmak Rusya cephesinde bundan sonra yaşanacak gelişmeleri öngörmeyi engeller. Prigojinler gider, Prigojinler gelir… Rusya’daki sistem Büyük Petro’dan bugüne Prigojinler üretmeye son derece müsait. Ancak tüm bu olaylar silsilesinden çıkarılması gereken asıl sonuç, Kremlin Sarayı’nın 1991’de SSCB’nin dağılma kararına başkaldırmış olması ve nüfuz alanlarını geri kazanmadaki kararlılığının dikkate alınması gereğidir. Bu bakımdan Wagner ordusunun yeniden yapılanmasının yanı sıra, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda cepheden alınan derslerle muhtemeldir ki Kremlin’in, silahlı kuvvetler ve istihbarat yapılarında da dönüşüm arayışının eşiğinde olduğu dikkate alınmalıdır.