Kriter > Dosya > Dosya / Afganistan |

İran’ın Afganistan Siyaseti


İdeolojik olarak Taliban ile ciddi bir kan uyuşmazlığı bulunan İran, son dönemlerde mezkur örgüte yaklaşımında şaşırtıcı bir “U dönüşü” sergilemiş durumda. Bölgenin yeni politik gerçekliği uyarınca İran’ın da kendi pozisyonunu yeniden uyarlaması şaşırtıcı değil aslında. Ancak İran ve Taliban arasındaki geçmiş dikkate alındığında, meseleyi takip eden uzmanlar açısından sürpriz gelişmelerin yaşandığı da bir gerçek.

İran ın Afganistan Siyaseti

Tüm dünya Afganistan’da meydana gelen gelişmelerin beklenmedik hızına yetişmeye çalışırken, bölgenin önemli aktörlerinden İran’ın yaptığı diplomatik manevralar oldukça dikkate değer bir nitelik arz ediyor. İdeolojik olarak Taliban ile aralarında ciddi bir kan uyuşmazlığı bulunan İran, son dönemlerde mezkur örgüte yaklaşımında şaşırtıcı bir “U dönüşü” sergiledi. Bölgenin yeni politik gerçekliği uyarınca İran’ın da kendi pozisyonunu yeniden uyarlaması şaşırtıcı değil aslında. Ancak İran ve Taliban arasındaki geçmiş dikkate alındığında, meseleyi takip eden uzmanlar açısından sürpriz gelişmelerin yaşandığı da bir gerçek. ABD ve Taliban arasındaki müzakerelerden farklı olarak, bölgeye sınırdaş olan İran’ın durumu biraz daha farklı. İran halkının yeni süreçteki siyasal gerçekliğe adapte edilebilmesi kolay olmayacak. İran bu doğrultuda Afganistan’a yönelik söylemini siyasilerin açıklamaları ve medya araçları yoluyla yeniden belirliyor.

Afganistan’daki son gelişmelerin ardından büyükelçilik ve konsoloslukları faaliyetlerine devam eden az sayıda ülkeden biri İran. Taliban güçleri İran’ın diplomatik temsilciliklerine girmedi ve faaliyetlerine devam edebilmeleri adına diyalog da kurdu. İran medyasında Taliban karşıtı hiçbir haber yapılmazken, bilakis Taliban’ı övücü ve yeni dönemin Afganistan için bir umut olduğuna dair haberler ve yorumlar aktarılıyor. Elbette Taliban’ı yıllardır DEAŞ gibi örgütlerle bir tutan İran yönetiminin bu U dönüşü, İran halkını şaşkınlığa uğratırken muhalif isimlerin de eleştirilerine sebep oldu. Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, atmış olduğu bir tweette, “Hatırladığım kadarıyla, Rus kalaşnikofu ve Amerikan planı daima beraber iş görmüştür” diyerek Taliban’ın bir ABD projesi olduğu imasında bulundu.

 

İran’ın Taliban Mesajları

İran yönetiminden Taliban’ın yönetimi devralmasına ilişkin olumlu mesajlar geliyor. Eski Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai’nin “barışçıl yönetim geçişi” için bir komite kurulduğunu açıklamasına, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif olumlu yaklaştı. Konuyla ilgili bir tweet atan Zarif, işgal ve savaşın hiçbir sorunu çözmeyeceğini belirterek barışçıl geçiş için diyalog çabalarını takdirle karşıladıklarını ifade etti. İran’ın yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de ABD’nin Afganistan’daki “yenilgisini” barış, istikrar ve güvenlik için bir fırsat olarak değerlendirdi. Ancak İran’ın Afganistan konusunda yine de adımlarını titizlikle attığı gözden kaçmamalı.

İranlı yetkililer Afganistan ile iyi komşuluk ilişkilerini vurgularken Taliban ismini doğrudan zikretmekten çekiniyor. Her ne kadar Tahran yönetimi, Eşref Gani’nin ülkeyi terk etmesiyle birlikte çöken Afgan hükümeti ile Taliban arasında arabuluculuk yapsa da Taliban hala İran’ın terör örgütleri listesinde yer alıyor. 1998’de Mezar-ı Şerif’i ele geçiren Taliban militanları, İran konsolosluğundaki 11 diplomat ve İran’ın resmi haber ajansında çalışan bir gazeteciyi öldürmüştü. İran’ı Afganistan ile savaşın eşiğine getiren bu olay, İranlılar tarafından unutulmadı. Taliban denince İran için ilk akla gelen hadiselerden biri, 1998’de yaşanan bu katliam. Ayrıca İran, 1990’larda Taliban’a karşı savaşan Kuzey İttifakı’na destek vermişti. Hatta 2001’deki Afganistan işgalinde İran’ın ABD’ye olan yardımları biliniyor. Afganistan üzerindeki “ABD planlarını” eleştiren Ahmedinejad’ın 2013’te yapmış olduğu bir konuşmada, “Biz Amerika’ya Afganistan ve Irak’ın işgalinde yardım ettik ancak yine de Bush bizi şer eksenine dahil etti” diyerek sitem etmesi, İran’ın Afganistan’daki ABD karşıtı retoriğinin zemininin boşluğunu gözler önüne seriyor. Bu durum, Ahmedinejad’ın kendi siyasi kariyerindeki bir tutarsızlıktan öte İran devletinin dış siyasetteki söylem ve eylem tutarlılığı zemininin ne kadar kaygan olduğunu gösteriyor. İranlı komutan Kasım Süleymani, Kuzey İttifakı için bizzat çalışmıştı. Bu yüzden İranlı yetkililer, bir taraftan Taliban’ı karşılarına almamaya bir taraftan da kendi söylem ve eylem tutarlılıklarını korumaya çalışıyorlar. Bugüne kadar Taliban karşıtı eylem ve söylemlerde bulunan İran’ın, birdenbire Taliban ile dost bir pozisyona geçebilmeyi sindirmesi kolay olmayacak.

İran’daki Afgan Mülteciler
İran’daki Afgan Mülteciler (Behrouz Mehri/AFP-Getty Images)

 

İran’ın Afganistan Siyasetinin Belirleyenleri

İran öncelikle ABD’nin Afganistan’da başarısız olduğu ve yenilgiye uğradığı retoriği üzerinden kendi pozisyonunu formüle etmekte. ABD’nin bölgeden çekilmesi, İran’ın uzun zamandır arzuladığı bir durum olsa da “ABD’nin yenildiği” argümanının bir retorik olduğu ve İran’ın asıl motivasyonunun kendisini doğrudan ilgilendiren çok daha acil meselelerden kaynaklandığını gözden kaçırmamak gerekiyor.

İran ile Afganistan arasındaki tarihi bağlar çok uzak geçmişe dayanıyor. İran’da kurulan devletler, tarihte yüzyıllarca Afganistan coğrafyasına hakim oldu. İran hükümdarlarının siyasi hakimiyeti, bölgede kültürel olarak da İran etkisinin yayılması ve yerleşmesine zemin hazırladı. Afganistan’da bugün İran’daki Farsçadan pek de farklı olmayan Darice, resmi dil olarak kabul edilmiştir. İran, 19. yüzyılın ortalarında İngilizlere kaybedene kadar Afganistan üzerindeki iddialarını sürdürmüştü. Bugün de dil ortaklığı gibi faktörler, İran’ın Afganistan coğrafyasına açılmasını kolaylaştırmaktadır.

İran, Afganistan’daki gelişmeleri öncelikle kendi sınırlarında istikrarsızlık doğurma potansiyeli açısından değerlendiriyor. Sınırda meydana gelebilecek bir istikrarsızlık, terör, kaçakçılık, düzensiz göçmen akını ve uyuşturucu sevkiyatı gibi istenmeyen sonuçlar ortaya çıkarabilir. Tahran yönetimi için önemli sorunların başında düzensiz göçmen akını geliyor. Günümüzde İran’da sayıları 2-2,5 milyon civarı olduğu tahmin edilen bir Afgan nüfusu yaşıyor. Bahsi geçen Afganlar, 1979’da Afganistan’ın Sovyetler Birliği tarafından işgal edilmesini müteakip İran’a göçmeye başlamışlardı. Afganistan’daki siyasi istikrarsızlık devam ettiği müddetçe bu göç durmadı. Halen de süren bu göçmen akınının, Taliban’ın kontrolü ele almasının ardından daha da büyümesi bekleniyor. Daha fazla Afgan göçmeni ağırlayacak kapasitesi bulunmayan İran ise sınırlarını kontrol altında tutabilmek için Taliban ile diyalog kurulmasını, göçmen akınını frenleyebilmek için zaruri görüyor.

Afganistan’ı İran için risk kaynağı yapan faktörlerden biri de bu bölgedeki siyasal istikrarsızlık ve güvenlik boşluğunun DEAŞ ve türevi terör yapılanmalarına kazandıracağı alan. İran için bu örgütlerin ortaya koyduğu tehlike son derece ciddidir. Irak’ta ortaya çıktığı dönemlerde DEAŞ, Şiilere yönelik katliamları ve İran’ı hedef almasıyla ön plana çıkmış, hatta İran içerisinde de bir dizi terör eylemi gerçekleştirmişti. DEAŞ’ın “Horasan” isimli bir kolunun Afganistan’da faaliyet gösterdiği biliniyor. Taliban’ın kontrolü devralması sonrası bu örgütün de palazlanması riski belirdi. Ayrıca Afganistan, İran’ın Sistan ve Belucistan vilayetiyle sınırdaş. Bu bölgede faaliyet gösteren Ceyş’ül Adl isimli örgüt, yıllardır İran güvenlik güçlerine saldırılar düzenliyor ve mevzilenme amacıyla da Afganistan ile Pakistan topraklarını kullanıyor. Afganistan’daki karışıklık Ceyş’ül Adl’ın da alan kazanmasına sebep olabilir.

İran’ı Afganistan konusunda tetikte tutan faktörlerden bir diğeri ise uyuşturucu trafiği. Tüm dünyadaki afyonun yüzde 90’dan fazlasının Afganistan’da üretildiği tahmin ediliyor. Üretilen uyuşturucu ise İran üzerinden dünyaya ulaştırılıyor. Dolayısıyla Tahran yönetimi açısından Afganistan, aynı zamanda bir narkotik problemi. İran nüfusu içerisinde uyuşturucu madde kullanımının yüksek olduğu bilinen bir gerçeklik. Bunda İran’ın Afganistan’a komşu olmasının büyük payı bulunuyor. Uyuşturucu sevkiyatının önlenmesi açısından da İran’ın Afganistan otoriteleriyle koordinasyon halinde olması gerekiyor.

Afganistan’ın dış ticaret hacminin üçte birinden fazlasını, İran ile yapılan ticaret oluşturuyor. İran, Afganistan’ın en önemli ticaret partneri. Fakat bölgedeki kriz devam ettiği müddetçe İran’ın söz konusu ekonomik kazancı da risk altında. ABD yaptırımları sebebiyle ekonomik olarak zaten zor durumda olan İran’ın bu kaybı tolere edebilmesi ise zor görülüyor. Ticaret güvenliği ve istikrarı açısından da İran, Taliban ile diyalog kurmak mecburiyetinde.

İran’ı ilgilendiren faktörlerden bir diğeri de Afganistan’ın Şii nüfusu. Afganistan nüfusunun yüzde 15 kadarını Şiiler, Şiilerin önemli bir kısmını da Hazara etnik kavmi oluşturuyor. Taliban’ın 20 yıl sonra gözlemlenen söylem ve eylem dönüşümünün sahiciliği ya da sebepleri tartışılırken, İran cephesinden bu dönüşümün çok net çıktıları olduğunu gözlemlemek mümkün. 1990’lar ve 2000’lerin Taliban’ı, Afganistan’daki Şii nüfusa karşı son derece acımasızken, 2021’in Taliban’ı, Muharrem ayı törenlerine iştirak etmekte ve Şiilerin bu törenleri güvenle icra edebilmeleri adına nöbet tutmakta. Afganistan’daki Şii nüfus, muhtemelen İran ile Taliban arasında gerçekleşen anlaşma sayesinde, Taliban’dan bir baskı görmeyeceğe benziyor.

 

Fatimiyyun Tugayı’nın Geleceği

Öte yandan, İran’ın Afganistan’daki Şiilerden devşirdiği ve Suriye’ye taşıyarak savaştırdığı Fatimiyyun Tugayları isimli örgütü teşkil eden Afganların geleceği ise belirsiz. İran, 50 bin civarında Afgan’ın katıldığı tahmin edilen bu örgütün Afganistan’da DEAŞ’a karşı savaşmaları için araçsallaştırma teklifinde bulunmuş ancak bu teklife ne devrik Afgan hükümetinden ne de Taliban’dan olumlu bir cevap gelmişti. Yine de İran, Afganistan’ın muhtemel kaderine matuf Fatimiyyun senaryosunu yedekte tutmakta. Taliban her ne kadar ülkede kontrolü sağlamış gözükse de Celalabad gibi bölgelerde ufak çaplı Taliban karşıtı kıpırdanmalar var. Taliban’a yönelik uluslararası tepki, Taliban karşıtı formasyonların desteklenmesi şeklinde tecessüm eder ve buradan bir iç savaşa dönüşürse, Fatimiyyun grubunun ne şekilde hareket edeceği de önem kazanacak. Bu olasılık elbette İran’a Suriye’dekine benzer bir pozisyon kazandıracaktır.

Afganistan’da yaşanan gelişmeler, İran gibi bu ülkeye sınırdaş ülkeler başta olmak üzere tüm dünyanın ilgisini bölgeye çekmiştir. ABD, Rusya, Çin ve Pakistan’ın yeni oluşan denklemde edindikleri merkezi role ek olarak İran’ın pozisyonu da Afganistan’ın geleceğinde belirleyici olacaktır. Şimdiye dek İran’ın Taliban’a yönelik önceki hasmane söylemlerini terk ettiği müşahede edildi. Tahran yönetiminin sergilediği bu şaşırtıcı diplomatik esneklik, yukarıda açıklanan bir dizi sebepten ileri geliyor. Yine de Ortadoğu coğrafyasındaki faaliyetleri ve nüfuzu dikkate alındığında, Afganistan dosyasının İran’ın diplomatik ve askeri kapasitesini zorlayacağı tespitinde bulunulabilir. Bu anlamda İran’ın Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’daki kriz coğrafyalarında daha itidalli hareket etmesi muhtemeldir. Öte yandan Afganistan krizine taraf olan diğer aktörlerin atacağı adımlar da İran’ın önümüzdeki dönemde izleyeceği rotada belirleyici olacak; bu bağlamda, İran-Çin ve İran-Rusya ilişkileri öne çıkmakta. Orta Asya’da yeni bir jeopolitik dengenin belirmesi, İran’ın bölgesel faaliyetlerini doğrudan etkileyecektir.

 


Etiketler »  

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "veri politikamızı" inceleyebilirsiniz. Daha fazlası